Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, AK Parti Giresun Milletvekili Nazım Elmas başkanlığında toplanan TBMM Dijital Mecralar Komisyonunda "Dijital Ortamda Çocukların Korunması" başlıklı sunum yaptı.
Dijital dünyanın, çocukların ilk oyun bahçesi, gençlerin ilk sosyalleşme alanı ve ailelerin birincil iletişim kanalı haline geldiğini belirten Göktaş, "Özellikle çocukların, dijital dünya ile yoğun ve sürekli bir etkileşimi dikkati çekiyor. Çocuğun psikolojik bütünlüğü, artık fiziksel ve sosyal çevre kadar dijital çevre tarafından da şekilleniyor." diye konuştu.
Her gün milyonlarca çocuğun, kontrolsüz biçimde dijital mecraların içinde kaybolduğunu aktaran Göktaş, çocukların birer bağımlı haline geldiklerini dile getirdi.
Çocukların bir zaman sonra tehlikeleri göz ardı ettiğine ve kişisel sınırlarını hiçe saydığına dikkati çeken Göktaş, şunları kaydetti:
"Bugün çocuklarımızın karşı karşıya kaldığı sorunları, 4 başlık altında toplayabiliriz. Birincisi, güvenlik problemi. Araştırmalar, internete erişimi olan her 10 çocuktan 6'sının her gün tanımadığı kişilerle iletişim kurduğunu gösteriyor. Akran zannettikleri tanımadıkları bu kişiler, yetişkinler olabiliyor veya farklı amaçlar taşıyabiliyor. İkinci sorun ise depresyon, kaygı, özdeğer eksikliğidir. Dünya Sağlık Örgütüne göre, sosyal medya kullanımı ergenlerde depresyon riskini yüzde 35 artırıyor. UNICEF'e göre, 14-17 yaş arası gençlerin yüzde 46'sı, sosyal medya paylaşımları yüzünden kendini yetersiz hissediyor. Yani 30 çocuğun 13'ü, aynaya bakarken kendini eksik hissediyor.
Türkiye'de yapılan saha araştırmalarında ergenlerin yüzde 60'ından fazlası 'sosyal medyada başkalarının hayatıyla kendimi karşılaştırıyorum' diyor. Üçüncü sorun yine UNICEF'e göre, her üç çocuktan biri internette siber zorbalığa maruz kalıyor. Algoritmalar, şiddet ve taciz içeren içeriklere maruz kalmayı kullanım alışkanlıklarına dayanarak artırabiliyor, bu da dijital güvenlik risklerini büyütüyor. Dördüncü sorun dikkat süresi, dürtüsellik ve öğrenme becerisidir. Bugün çocukların dikkatini darmadağın eden sosyal medya, dürtüselliği artırıp sabırlarını azaltıyor. Çocukların ortalama dikkat süresi, son on yılda en az yüzde 30 oranında azaldı. Artık bir çocuğun konuya odaklanma süresi sekiz saniyeyi geçmiyor."
Çocukların güvenliğini sağlamanın, dijital farkındalık oluşturmanın ve bilinçli kullanım alışkanlıkları kazandırmanın atılması gereken en kritik adım olduğunu belirten Bakan Göktaş, Türkiye Çocuk Hakları Strateji Belgesi ile dijital ortamda çocukların haklarını koruyan politikaları hayata geçirdiklerini söyledi.
Geçen yıl gerçekleştirdikleri Dijital Bağımlılık ve Aile Çalıştayı'nın bu alandaki sorunlara çözüm üretmek için önemli veriler sağladığının altını çizen Göktaş, "Bu çalıştayda, alanında uzman olan isimlerin yanında ebeveynleri ve çocukları da dinledik. Onların deneyimleri ve sahadan gelen gözlemler, dijital dünyanın aile yapısı üzerinde ne denli güçlü bir etkisi olduğunu bir kez daha ortaya koydu." dedi.
- 2 bin 819 içerik hakkında işlem yapıldı
Dost Uygulamalar (DUY) ihbar platformuyla çocuklar için güvenli bir dijital alan oluşturduklarını belirten Göktaş, Sosyal Medya Çalışma Grubuyla, zararlı içerikleri tespit ettiklerini ve bugüne kadar 2 bin 819 içerik hakkında işlem yaptıklarını söyledi.
Göktaş, yaptıkları incelemelerde, bazı platformlarda 18 yaş altı çocukların zorbalık, şiddet, cinsel istismar, ensest, intihar ve madde bağımlılığı gibi ağır içeriklere hiçbir filtre olmadan maruz kaldığını tespit ettiklerini bildirdi.
Türkiye'de, içeriklerle ilgili şikayetlerini iletecek temsilcisi bulunmayan platformlara erişim engeli istediklerini belirten Göktaş, "Böyle bir uygulamaya gitmek istemezdik. Fakat çocuklarımızın sağlıklı bir ortamda büyümelerini sağlamak, zihin dünyalarını temiz tutmak ve zararlı içeriklerden korumak en önemli önceliğimizdir. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın takdirleriyle ilan ettiğimiz 2025 Aile Yılı'nda dijital dünyada aileyi koruyan ve güçlendiren çalışmalarımıza hız kazandırdık. Dijital ve teknoloji bağımlılığı alanında bu yıl 532 etkinlik, farkındalık programları gerçekleştirdik." ifadelerini kullandı.
Dijital Dünyada Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin ilk imzacısı olarak, çocukların dijital haklarının korunmasında ulusal ve uluslararası farkındalığa öncülük ettiklerini ifade eden Göktaş, bu alandaki çalışmalarını, daha sistematik ve kapsayıcı politik adımlarla sürdüreceklerini söyledi.
Bu kapsamda 2025-2029 dönemini kapsayacak Dijital Dünyada Çocukların Güçlendirilmesine Yönelik Eylem Planı çalışmalarını tamamladıklarını bildiren Göktaş, "Önümüzdeki günlerde eylem planımızın detaylarını kamuoyuyla paylaşacağız." dedi.
Çocukların dijital güvenliğini desteklemek için "Çocuklar Güvende" internet sitesini çok yakında kullanıma açacaklarını vurgulayan Göktaş, bu platformla, çocuklara ve ailelerine güvenli içerik ve rehberlik hizmetlerini tek çatı altında toplayacaklarını söyledi.
- "Yasaklayıcı değil, denetleyici rol üstlenmek gerekiyor"
Birçok ülkenin, çocukları dijital ortamda karşılaşabilecekleri risklerden korumak için ciddi tedbirler aldığını vurgulayan Göktaş, şöyle konuştu:
"Avustralya'da 16 yaşın altında çocukların sosyal medyaya erişimi yasaklandı. Benzer bir yasağın İngiltere'de de gelmesi tartışılıyor. Fransa'da 15, İtalya'da 14, Danimarka'da ve Belçika'da ise 13 yaşından küçük çocuklar ebeveyn izni olmadan hesap açamıyor. Bu alanda ülkemize özgü bir model geliştirmek için geçtiğimiz sene altyapı çalışmalarını başlattık. Küresel örnekleri, özellikle İngiltere ve Avustralya'daki en gelişmiş düzenlemeleri inceledik. Sivil toplum kuruluşları ve sosyal medya platformlarının temsilcileriyle sık sık bir araya geldik. Yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde, dijital medya ve oyun platformlarına dair yasal bir düzenlemenin yapılmasının elzem olduğunu gördük. Yasal düzenleme ile yasaklayıcı değil, alanı düzenleyici ve denetleyici bir rol üstlenmek gerekiyor. Bu düzenlemeyle sosyal ağ sağlayıcılarına 15 yaşından küçük çocuklara kesin olarak hizmet sunmama ve hesap açmama yükümlülüğü getirilmesini öneriyoruz ve bunu yerine getirirken 'sadece beyana dayalı olmayan' yaş doğrulama mekanizmalarını kullanma yükümlülüğü getirmenin önemli olacağını düşünüyoruz."