MHP Grup Başkanvekili ve Nevşehir Milletvekili Prof. Dr. Filiz Kılıç, "Biz, milletimizin sesiyiz, tercümanıyız, vicdanının ta kendisiyiz. Fırsatçıların karşısında durmayı sadece ekonomik bir tercih olarak değil ahlaki bir görev ve düstur olarak görüyoruz" dedi.
"Açgözlülüğün hâkim olduğu yerde düzen değil düzensizlik var olur" diyen MHP Grup Başkanvekili ve Nevşehir Milletvekili Prof. Dr. Filiz Kılıç, "Bu milletin alın teri sahipsiz değildir. Bizler kararlıyız, Ahilik ruhunu yeniden canlandırmak zorundayız. Ticaretin kalbine dürüstlüğü, bereketi ve adaletli ölçüyü yeniden yerleştirmeliyiz. Fırsatçıyı değil, üreticiyi yüceltmeli, stokçuyu değil, helal kazananı güçlendirmeliyiz çünkü Ahi Evran'ın dediği gibi "Hak ile sabır dileyip bize gelen bizdendir./Haksızlık edip yalan söyleyen bizden değildir" diye konuştu
MHP Grup Başkanvekili ve Nevşehir Milletvekilimiz Prof. Dr. Filiz Kılıç'ın TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşma şöyle:
Gazi Meclisimize Sıfır Atık Projesi doğrultusunda 2 adet depozito iade makinesi yerleştirildi. Bunu lütfen yalnızca bir çevre yatırımı olarak değil, ülkemizin geleceğine atılmış sessiz ama güçlü bir adım olarak görelim. Bu çalışmayı gerçekleştirenlere teşekkür edelim ve böyle bir girişimin arkasında durmayı, büyümesini desteklemeyi, nihayetinde de ülke genelinde yayılmasını sağlamayı kendimize bir sorumluluk olarak görelim çünkü mesele orada duran makineden ibaret değil, toplumun alışkanlıklarını değiştirecek bir dönüşümün kıvılcımının yakılmasıdır diyoruz. "Bugün Meclis koridorlarına yerleştirilen bu uygulamanın yarın ülkemizin her köşesinde, okullarda, meydanlarda, kampüslerde, istasyonlarda hayatın doğal bir parçası hâline gelmesi gerektiğine inanıyoruz." demeye gerek bile yok diye düşünüyoruz çünkü bu, artık bir tercih değil zamanın ve geleceğin zorunlu çağrısıdır. Bu nedenle, Gazi Meclisimizde başlatılan bu örnek uygulamanın değerinin farkındayız; kıymetini biliyoruz, geliştirilmesine ve yaygınlaştırılmasına yönelik atılacak her adımı destekliyoruz.
Bugün soframızda, hanemizde yaşadığımız sıkıntıların asıl sebebi çokça ifade edilen, sık sık karşılaştığımız küresel fırtınalar veya piyasa dalgalanmaları gibi ifadelerden ibaret değildir sadece, mesele çok daha derindir, çok daha fazla anlam ifade etmektedir. Bugün bazı kimseler "serbest piyasa" diyerek sorumluluktan kaçmaya çalışsa da karşılaştığımız durum serbest piyasayla uzaktan yakından ilgili değildir. Zira, serbest piyasa ahlaka dayanır, adalete dayanır, helal kazanç ilkesine dayanır. Maalesef, açgözlülüğün hâkim olduğu yerde düzen değil düzensizlik var olur.
Türk milletinin ticaret anlayışı yüzyıllar önce Ahilik ile şekillenmiştir. Ahilik, sadece bir esnaf örgütlenmesi değildir, bir vicdan terbiyesidir. Ahî Evran-ı Veli "Eline, beline, diline sahip ol." diyerek bugün bile ışık tutan bir ahlak nizamını ortaya koymuştur. Ahî Şerafeddin Mehmed Bey, Anadolu Selçuklu Devleti'nin son dönemlerinde ve İlhanlı egemenliği sırasında Engürü'nün yani bugünkü Ankara'nın yönetiminde büyük söz sahibi olmuş, tarihî ve manevi bir liderdir. Ankara tarihinde Ahiler Devri veya Ahi Cumhuriyeti olarak bilinen esnaf teşkilatının şehri yönettiği o özel dönemin en önemli simalarından biridir. O Selçukludan Osmanlı'ya uzanan dönemde esnafı bir arada tutmuş, hem kaliteyi hem dürüstlüğü hem de toplumsal huzuru sağlamıştır. Bu topraklarda ahi olmak sadece dükkân açmak değil; kul hakkını korumak, ölçüyü bilmek, helalin dışına çıkmamaktır.
Bugün ise bazı çevrelerin ahilik kültürünü bir kenara bırakarak stokçulukla, fahiş fiyatla milletimizin sofrasına, helal lokmasına el uzatması ekonomik dalgalanmadan önce ahlaki dalgalanmayı körüklemektedir. Bir ürünün fiyatı sabah başka, akşam başka oluyorsa bunun adı piyasa değildir; bunun adı güvensizliktir, bunun adı ne yazık ki fırsatçılıktır. Unutulmasın ki Türk tarihinde ekmeğe göz dikmek, sofraya el uzatmak affedilmez bir yüzsüzlüktür. Ahilik töresinde "Hile yapanın dükkânı kapatılır." denmiş, Osmanlı narh uygulamasıyla piyasa başıboş bırakılmaz, fiyatın hakimi insandır anlayışıyla devleti yönetmiştir. Bugün bazı işlemlerin maliyet bahanesinin arkasına saklanarak milletin rızkını sömürmesi hem kutlu tarihimize hem yüce kültürümüze hem de millî kimliğimize aykırıdır.
Biz, milletimizin sesiyiz, tercümanıyız, vicdanının ta kendisiyiz. Fırsatçıların karşısında durmayı sadece ekonomik bir tercih olarak değil ahlaki bir görev ve düstur olarak görüyoruz. Türk milleti ahlaki olmayanın ticaretine de itibar etmez, bereketi olmayan kazanca da rıza göstermez.
Bu milletin alın teri sahipsiz değildir. Bizler kararlıyız, Ahilik ruhunu yeniden canlandırmak zorundayız. Ticaretin kalbine dürüstlüğü, bereketi ve adaletli ölçüyü yeniden yerleştirmeliyiz. Fırsatçıyı değil, üreticiyi yüceltmeli, stokçuyu değil, helal kazananı güçlendirmeliyiz çünkü Ahi Evran'ın dediği gibi "Hak ile sabır dileyip bize gelen bizdendir./Haksızlık edip yalan söyleyen bizden değildir."
Unutulmamalıdır ki bereketin olduğu yerde huzur, ahlakın olduğu yerde düzen, adaletin olduğu yerde milletin yüzü gülecektir. Bizim duruşumuz budur, sözümüz budur. Bizim aklımız hep Türkiye'dir, bizim aklımız çarşıda, pazarda her an milletimizledir.
Bu vesileyle, bugün tüm partilerin ortaklaşa olarak inşallah ortak kararla sunulacak olan çocuklar hakkında açılacak olan bir komisyona da Milliyetçi Hareket Partisi olarak araştırma komisyonuna da destek verdiğimizi ve son dönemde basınımızda yer alan çocuklarımıza dair maalesef vicdanımızı sızlatan olaylara dair de Milliyetçi Hareket Partisi olarak üstüne gidilmesi, bunlara bir çare üretilmesi hususunda da üzerimize düşeni fazlasıyla yapacağımızı ifade ediyor, bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulumuzu saygılarımla selamlıyorum."