MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, hakimlerde ceza ve hukuk alanlarında uzlaşmaya gidilmesi, infaz ve koruma memurlarına yönelik düzenlemeler yapılması gerektiğini dile getirdi.
Tebligat Kanunu'ndan kaynaklı bazı sorunlar yaşandığına dikkati çeken Öztürk, "11. Yargı Paketi ile bu konuda düzenleme yapmalıyız. 'e-Devlet yoluyla yapılan tebligat, tebligatın yapıldığı anlamına gelmektedir' şeklinde düzenleme yapılmasını istiyoruz." şeklinde konuştu.
Adalet Bakanlığı bütçesinin komisyon görüşmelerinde konuşan MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Görüşmekte olduğumuz bu bütçe, yalnızca bir gelir–gider tablosu değil; milletimizin adalet sistemine, hukuk devletine ve toplumsal huzura duyduğu güvenin teminatıdır. Adalet Bakanlığımızın stratejik belgeleri ile 23 Ocak 2025'te açıklanan 2025–2029 Yargı Reformu Stratejisi, yargı hizmetlerinin ülkenin her köşesinde aynı standartta, insan haklarına saygılı, bağımsız, tarafsız, makul sürede ve vatandaş odaklı biçimde sunulmasını hedeflemektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz de parti programımızda vurguladığımız üzere; adaleti refahın, güçlü demokrasinin ve ahlaklı kalkınmanın temel şartı kabul ediyor; hukukun üstünlüğünü, haklının korunduğu ve "devlet-i ebed müddet" ülküsünün esas alındığı bir anlayışla bu reform iradesini samimiyetle destekliyoruz.

Adalet hizmeti her anlamıyla bir kamu hizmetidir. Adaletin sağlanmasında emeği geçen her unsurun sosyal ve ekonomik hakları en iyi şartlarda olmalıdır. Psikolojik ve ekonomik olarak rahat olan insanın çalışması da elbette daha verimli olacaktır.
Hâkimlerimizin uzmanlaşmasını önleyen önemli bir husus bulunmaktadır.
Örneğin Sulh Hukuk Mahkemesinde görev yapan bir hâkim tayiniyle birlikte Asliye Ceza Mahkemesinde görev almak durumunda kalmaktadır. Bu da hâkimlerimizin alanda uzmanlaşmasını engellemektedir. Hâkim ve savcılarımıza yardımcı hizmet sağlayan zabıt kâtibi, icra kâtibi, destek personeli, güvenlik görevlisi gibi personel sayıları da bazı noktalar da ne yazık ki yetersizdir. Örneğin Kahramanmaraş Pazarcık adliyesinde sadece hâkim ve savcı dışında sadece 6 personel görev yapmaktadır.
Çok tekrar edilen ancak durumu en iyi şekilde özetleyen ifade de şüphesiz şudur: "geç gelen adalet, adalet değildir". Uzun süredir buralarda konuştuğumuz konu yargılama sürelerinin uzunluğudur. Bu durum çok ciddi mağduriyetler yaratmaktadır.
Sayın Bakanım bu noktada kesin ve kat'i koyacağımız sınırlar ile muhakkak bir süre belirlemeliyiz. Adalet duygusuna olan güven sarsılırsa toplumda huzur olmaz, iç barış olmaz. Yargılama bir posta memurunun ulaştıracağı evrakın süresine bağlı olmamalıdır. Tebligat hukukunda kaynaklanan sorunları hepimiz biliyoruz. Avukatlarımız da yargımızın her unsuru da bu durumdan muzdariptir. Adalet Komisyonu olarak bu konuda 11. Yargı Paketinde muhakkak düzenleme yapmalıyız. Bu konudaki önerimiz e-devlet yoluyla yapılacak tebligat, tebligatın yapıldığı anlamına gelmelidir.
Hâkim ve savcılarımızın yetki ve dosya dağılımında mesleki bilgi ve özellikle tecrübeleri göz önünde bulundurulmalıdır. Göreve yeni bir başlayan hâkim ile 10 yıllık mesleki tecrübesi olan bir hâkim aynı sayıda dosyaya bakmak durumunda kalmamalıdır.
Adalet hizmetinin sac ayaklarından birini teşkil eden avukatlarımızın da haklı talepleri vardır. Mesleğin içinden gelen bir milletvekili olarak ben de bu hususlara vakıfım.
Üniversitelerde artan kontenjanlar ve her geçen gün artan avukat sayısı mesleki nitelik açısından bir endişe yaratmaktadır. Bu konuda sizin döneminizde bir düzenleme yaptık, Danıştay kararından dolayı uygulanamayan bu düzenleme 100 bin sıralaması inşallah 2026-2027 eğitim-öğretim döneminde uygulanacak. Ancak bu sıralamayı da daha aşağılara çekebiliriz. Stajyer avukatlarımızın çalışma koşulları, ekonomik hakları ciddi bir hak kaybına yol açmaktadır.
Stajyer avukatlarımız 1 yıllık staj sürecinde sigortalı olarak istihdam edilmeli ayrıca 6. Sınıf Tıp öğrencilerine tanınan asgari ücret imkânı stajyer avukatlarımıza da tanınmalıdır.
Zorunlu müdafilik sistemindeki düşük ücretler de mağduriyet yaratmaktadır. Serbest bir avukatın alacağı ücret ile CMK'dan kaynaklı zorunlu müdafiliğe giden bir avukatın alacağı ücret arasında uçurum bulunmaktadır.
Ayrıca günümüz ekonomik koşullarında asgari avukatlık ücret tarifesi de çok yetersiz kalmaktadır. Avukatlarımızın yaşadığı en önemli sorunlardan biri de birçok şehirde yaşanan özellikle Ankara'da yoğunlaşan adliyelerdeki otopark sorunudur. Bu konularda gerekli müjdeleri avukatlarımız sizden beklemektedir.
Değerli Bakanım, adalet hizmetinin gerçekleşmesinde yoğun çaba sarf eden Adalet Bakanlığı personelimizin bazı sıkıntıları ve talepleri bulunmaktadır.
Adalet Bakanlığı ve Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü personelini de kapsayacak şekilde tüm personelin içerisinde olacağı "Adalet Hizmetleri Sınıfının" mutlaka oluşturulması gerekmektedir.
Adli personelimizin tayininde unvan ayırt etmeksizin aile birliği, sağlık, çocuk, eğitim ve mesleki kıdemleri dikkate alınmalıdır.
Hakim ve Savcılarımız atandıkları bölgelerde lojman imkânından öncelikli olarak faydalanırken ki kendileri de bu noktada sıkıntı yaşamaktadır. Hâkim ve savcılarımızın dışında kalan personel lojmandan kısmen faydalanmakta ya da hiç faydalanamamaktadır. Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi büyükşehirlerimizde ve turizm bölgelerinde ev kiralarının ciddi şekilde artmasından dolayı birçok personelin tayin talebinin olduğu ya da istifa ettiği aşikârdır. Bu sorunun çözümü noktasında belirtilen bölgelerde Adalet Bakanlığı çalışanlarına TOKİ projesiyle lojman yapılarak personelimizin iş stresi azalacak, hayat standardı yükselecektir.
İnfaz koruma memurları, yedi gün yirmi dört saat esasına göre çalışmakta, millî ve dinî bayramlarda ve diğer resmî tatillerde nöbet tutmaktadırlar. Görevleri esnasında yangın, isyan, kavga gibi mücbir durumlarla uğraşmanın yanı sıra x-ray, duyarlı kapı ve diğer radyasyon yayan cihazlara muhatap kalmaktadırlar. Nöbetleri boyunca tutuklu ve hükümlülerin taciz ve tehditlerine maruz kalan infaz koruma memurları, emekli olduklarında bile mahkûm yakınlarının fizikî tehditleriyle karşı karşıya kalabilmektedirler. Esasında, jandarma personeli dışarıda güvenliği ve asayişi sağlarken infaz koruma memurları da içeride güvenliği ve asayişi sağlamaktadırlar.
Sözleşmeli infaz koruma memurlarına kadro verilmesi, yeterli mesai ücreti verilmesi, yıpranma hakkının tanınması, rotasyona tabi çalışma sisteminin getirilmesi, lojman ve kreş imkânının sağlanması ve en önemlisi, emekli olduklarında yeterli emekli maaşı alabilmeleri sağlanmalıdır.
Adalet Bakanlığı personelimizin tümünün hakkı olan yeşil pasaport hakkı meslekte 10 yılını tamamlayan tüm personele tanınmalıdır.
Değerli Bakanım, adli yılın başladığı haftanın "Adalet Çalışanları Haftası" olarak kabul edilmesi ve kutlanması, Uzman Kâtip kadrosu ihdas edilmesi suretiyle, şartları taşıyan Zabıt Kâtiplerinin bu unvana atamalarının yapılarak kariyer basamağı oluşturulması gerekmektedir.
Yine, taşra ve merkez teşkilatında görevli adliye personelinin işledikleri suçlar nedeniyle haklarında açılacak soruşturma ve kovuşturmaların, diğer memurlarda olduğu gibi 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun kapsamında düzenlenecek bir mevzuatla Adalet Bakanlığı'nda oluşturulacak bir kuruldan izin almak koşuluyla -bu yargılamanın- yapılması sağlanmalıdır.
Yazı İşleri Müdürlerine harçsız Silah Taşıma Ruhsatı verilmesinin sağlanması, Yardımcı Hizmetler Sınıfındaki personellerin Genel İdare Hizmetleri Sınıfına geçirilmesi önemli bir beklentidir. İcra kâtiplerine diğer personelde olduğu gibi havuz tayini hakkı verilmelidir."