Tarih: 08.10.2025 15:07

Mustafa Pehlivanoğlu dualarla anıldı

Facebook Twitter Linked-in

Taş Medreseliler Genel Başkanı Yamtar Mehmet Çelik "45 yıl önce, 8 Ekim 1980'de sabaha karşı; darağacında bir fidanı kırdılar ama ülkücü iradeyi, Türk milliyetçiliğini, bu davaya adanmış imanlı Türk gençliğini asla yok edemediler" dedi.

Ülkücü şehidimiz Mustafa Pehlivanoğlu, Taş Medreseli Ülkücüler Genel Merkezi'nin düzenlediği programla kabri başında dualarla anıldı.
Anma programına MHP Ankara İl Yöneticileri, MHP Keçiören, Altındağ ve Yenimahalle İlçe Teşkilatları; Taş Medreseli Ülkücüler Genel Başkanı Mehmet Yamtar Çelik ve Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanı Ömer Şanlı katıldı.

Taş Medreseliler Genel Başkanı Yamtar Mehmet Çelik yaptığı şunları söyledi:

TAŞ MEDRESELİ ÜLKÜCÜLER'DEN KAMUOYUNA

Kıymetli ülküdaşlarım,
Değerli Dava Arkadaşlarım,
Ülkü ocaklarımızın çok kıymetli yiğit Bozkurtları,

Bizler; taş medreselerde, darağaçlarının gölgesinde, işkencehanelerin karanlığında, imanımızla ve ülkümüzle dimdik duran, dününde bugününde şanla şerefle yaşayan, verdiği sözden, ilk girdiği yerden şaşmayan, onuru abideleştiren Taş Medreseli ülkücüleriz.

Bugün burada; zindanlarda birlikte direndiğimiz, birlikte acıyı paylaştığımız kardeşimiz, canımız, yol arkadaşımız, ülküdaşımız Mustafa Pehlivanoğlu'nu şehadetinin yıldönümünde anmak için toplandık.

Sevdamız vatandı, bayraktı, devletti; Türklüğün ebedi bekasıydı. Allah rızasıydı.

Başbuğumuz Alparslan Türkeş'in izinde, son bağımsız Türk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni sonsuza dek yaşatma mücadelesiydi.

12 Eylül'ün karanlık zulmü; darağaçlarıyla, zindanlarıyla, işkenceleriyle üzerimize çöktü. Genç ömürler yarım kaldı, hayatlar karardı. Ama ülkücüler asla eğilmedi, asla boyun bükmedi!

Mustafa; hak yolunda, imanla yürüyen, darağacında şehit edilen ilk ülküdaşımız, ilk kırılan fidanımızdır. Onun darağacında bıraktığı iz, biz Taş Medreselilerin ve Türk Milletinin yüreğinde asla silinmeyecek bir nişanedir.

Ülkücüler, Allah rızası için yola koyuldular; hak yolunda yürürken canlarını siper ettiler. Her biri, bu toprağa imanla düşen birer yıldız gibiydi. Şehadetleriyle davayı yücelttiler, ruhlarıyla Türk milletine umut ve şeref bıraktılar.

Mustafa ve idam sehpasına vakarla "Vatan sağ olsun" diyerek yürüyen ülküdaşlarımız bize teslimiyet değil, direniş ruhu öğretti.

12 Eylül'ün Amerikancı, emperyalist uşağı darbecileri; "bir sağdan, bir soldan" diyerek vatan sevdalısı gençleri darağaçlarına gönderdiler. O gün ülkemizin evlatlarını kanla boğarak iktidarlarını sürdürdüler.

Biz taş medreseliler, bu zulmün canlı tanıklarıyız. Biz gördük, biz yaşadık!

Sanıyorlardı ki Mustafa'yı ve ülkücüleri asarak ülkücü hareketi bitirecekler. Oysa yanıldılar!

Mustafa'nın ve darağıcında şehit edilen ülküdaşlarımızın şehadeti, Mamak mahkemelerinde, Taş Medreselerdeki onurlu direnişimiz, binlerce yeni Mustafalar, Kürşadlar, Alperenler doğurdu.

45 yıl önce, 8 Ekim 1980'de sabaha karşı; darağacında bir fidanı kırdılar ama ülkücü iradeyi, Türk milliyetçiliğini, bu davaya adanmış imanlı Türk gençliğini asla yok edemediler.

Ülkücü şehitler bizim onurumuzdur. Şehidimiz Mustafa Pehlivanoğlu ve idam sehpalarında katledilen 9 fidanımız ülkücü gençliğin şeref nişanesidir.

Unutmayacağız, unutturmayacağız!
Biz biliyoruz ki; Mustafa idama giderken arkasında korku değil, iman bıraktı. Onun son mektubu hâlâ kulaklarımızda çınlıyor:

"Mustafalar ölür, fakat milliyetçilik fikri ve mücadelesi ölmez. Yaşasın yolunda kellemi verdiğim Türk Milliyetçiliği. Zafer her zaman Allah'a inananlarındır. Tanrı Türk'ü Korusun ve Yüceltsin."

Bu sözler bizim de, bizden sonra gelenlere vasiyetimizdir.

Ülkücü şehidimiz Mustafa; senin canını verdiğin davanın kurucusu cennet mekân Başbuğ Alparslan Türkeş, "Ülkücüler işkenceye direnen, darağaçlarında şehit olan, imanıyla yaşayan yiğitlerdir" diyerek seni ve ülkücü şehitlerimizi ölümsüzleştirdi.

Ve bugün, Bilge Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli, senin ve tüm şehitlerimizin aziz hatırasını hakkıyla yaşatmakta; ülkücü hareketi çelik disiplin, vakar ve kararlılıkla geleceğe taşımaktadır. 
Liderimizin ferasetiyle Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz ve Türk Milleti güçlü bir şekilde yeni bir yüzyıla yürümektedir.

Bugün bize düşen, şehitlerimizin emaneti olan bu kutlu davayı birlik ve beraberlik içinde geleceğe taşımaktır.

Kinle, nefretle değil; imanla, kardeşlikle ve disiplinle… Omuz omuza, gönül gönüle vererek; tek yumruk, tek yürek olarak davamıza sahip çıkmaktır.

Çünkü biz birlikte oldukça güçlüyüz, biz bir oldukça yenilmeziz.

Ülkücü hareketin yarınlara taşınmasının tek yolu; birlik, beraberlik ve sarsılmaz imanla kenetlenmektir.

Mustafa'mız, ülküdaşımız, kardeşimiz… Ruhun şad, mekânın cennet olsun.
Biz seni unutmadık, unutmayacağız!

Ne mutlu Türk'üm diyene!
Tanrı Türk'ü Korusun ve Yüceltsin!

Cennet mekân Başbuğumuz, ülkücü şehitlerimiz ve Vatan-Millet-Din-Devlet baki davamıza mücadeleleriyle emeği geçen ebediyete göçen kahramanlarımız için Allah rızası için El-Fatiha."




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —