Yesevi Bektaşi Oğuz Ocakları Genel Başkanı. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Ankara İl Yönetim Kurulu Üyesi Ayhan Türk, "Türk Boy Teşkilatının Alevi İnanç Sistemine Etkisi"ni Yeni Düşünce'ye anlattı.
Yesevi Bektaşi Oğuz Ocakları Genel Başkanı ve MHP Ankara İl Yönetim Kurulu Üyesi Ayhan Türk'ün açıklamalarından satır başları şöyle:
"Eski Türklerde aile ocağı kavramı önemlidir"
Alevi inancının temel kurumlarının başında ocak ve dedelik kurumları gelir. Ocak kelimesi soy ve sülale anlamında olup boyların en küçük birimlerini bildirmek için ocak, ağıl, arış (arıs) terimleri kullanılmıştır. Eski Türklerde aile ocağı kavramı önemlidir. Anadolu'da da ata ocağı, baba ocağı şeklindeki kullanımı oldukça yaygındır. Alevilikte ocak kavramı ise dede, seyyid, pir, mürşid, rehber gibi adlarla da anılan dinsel hizmetleri gören kişilerin ailelerini, soylarını nitelemek üzere kullanılan bir kavramdır. Bu ailelerden gelenlerin bir dede ocağından geldiklerini de belirtmek üzere ocakzâde kavramı da kullanılmaktadır. Ocaklar genel itibariyle dini-mistik ve karizmatik inanç önderinin yani Dede Karkın, Derviş Gevr, Şeyh Çoban, Sarı Saltuk gibi dervişlerin adını taşır. Onlar Ehl-i Beyt yoluyla Hz. Muhammed'e uzanan bir soy silsilesine sahiptirler. Alevi inanç sisteminde, ocakzâde de denilen dedelik soy esasına dayalı dayalıdır. Dedelik, Ehl-i Beyt'e mensup bu dervişlerin soyundan gelenlere verilen bir unvan olup kan bağına bağlı olarak gelecek kuşaklara aktarılır.

"Türk dilinin günümüze ulaşmasında büyük etkileri bulunuyor"
Ocakların bir diğer özelliği ise bu ailelerin tanınmış erenlerin adlarıyla anılmalarıdır. Başka bir deyişle Ocaklara Yol Ulularının adları verilmiş, Sarı Saltuk, Seyyid Ali Sultan, Garip Musa, Hıdır Abdal, Baba Mansur, Hacı Kureyş, Derviş Cemal, Pir Sultan gibi çok sayıda erenin soyundan gelen aileler ocakları onların isimleriyle tarihimizde çok önemli roller üstlenmişlerdir. Türk inanç ve kültür değerlerinin ki -bunlardan en önemlisi de Türk dilidir- günümüze ulaşmasında Pir-i Türkistan Ahmet Yesevi'nin izinden giden başta Hünkâr Hacı Bektaş Veli olmak üzere Alevi-Bektaşi Ocak ulularının büyük rolleri olmuştur. Oğuz'un bilgesi Dede Korkut'un kopuzu, Anadolu'da bağlamaya dönüşmüş, onun bilgece söz ve öğütleri deyişlere/nefeslere dönüşmüştür. Bugün Türk kültüründe varolan süreklilik unsurlarını Türkistan'dan Anadolu'ya ve Balkanlar'a elbette Karaca Ahmet Sultan, Abdal Musa Sultan, Hubyar Sultan, Seyyid Ali Sultan, Sarı Saltuk, Gül Baba, Demir Baba Alevi-Bektaşi uluları ve onların kurdukları ocakları taşımışlar ve yaşatmışlardır.
"Ocak uluları Türk tarihinde önemli roller üstlendi"
Türk tarihinde bu kadar önemli roller üstlenmiş Ocak uluları ile ilgili menkıbevi ve tarihsel veriler incelendiğinde, 1. Soy, 2. Keramet, 3. Hizmet kaynaklı özetlenebilecek faktörlerin biri ya da birkaçının onları ocak kurucusu konumuna getirdiği görülmektedir. Demek ki Alevi Ocakları, Dede Garkın, Sarı Saltuk ve Hıdır Abdal gibi Alevi geleneğinin evlad-ı resul (seyyid) saydığı ve kutsal kabul ettiği din ulularının adlarını taşımaktadır. Ocaklar zaman içerisinde, bu kutsal dervişlerin soylarından gelenlerce kurumsal hâle getirilmiş, bu soylardan gelenlere ocakzâde (ocakoğlu) denmiş, dedelik görevinin ocakzâde dedeler (seyyidler) tarafından yerine getirilmesi bir gelenek hâlini almıştır. Onlar sadece inanca dair değil, toplumun sosyal, hukuk ve eğitim alanlarında da önderleri olmuş, örnek insanlar, insan-ı kamil olarak nitelendirilebilecek özelliklere sahip olmuşlardır. Toplumu irşad ederek, mürşitlik ederek Hak Muhammed Ali Yolu'nun çağları aşan ilkelerini toplumumuza aşılamışlardır. Taptuk Emre'nin dergahında hizmet ederek bu ilkelerle yetişen Koca Yunus, tabi ki bu irşadın sonucunda insanlığın en güzel değerleriyle donanmış ve şiirleriyle bu değerleri yüzyıllarca bizlere ışık tutmuştur.
Alevilik-Bektaşilikle ilgili ilk çalışmaları kaleme alan Prof. Dr. M. Fuat Köprülü, toplumumuzu aydınlatan bu dervişleri kam, erenleri kam/şaman tipine de benzetir. Oğuz geleneğinde Korkut ata, Irkıl ata gibi birtakım şahsiyetlerin halk arasında büyük bir hürmet hatta kutsiyet kazanmış halk bilginleri, şairleri ve hekimleri yani kamları olduğunu belirtir. Onun paralelinde çalışmalar yapan Prof. İrene Melikoff ise genel olarak Alevi inanç sistemini İslamlaşmış Şamancılık şeklinde değerlendirir. Alevi inanç sisteminde, ocakzâde de denilen dedelik soy esasına dayalı olması sebebiyle eski Türk inanç sistemindeki kamlık, şamanlık kurumuyla ilişkilendirilmiş ya da dedeliğin kam adı verilen şahsiyetlerin devamı olduğu ifade edilmiştir. Türk Kültürü ve Alevilik ilişkisi konusunda çalışmaları bulunan Prof. Dr. Mehmet Eröz'e göre de gerek kamlık gerek dedelik soydan gelme birer dini-mistik meslektir. Her ikisinin de soyunda kam veya dede bulunan sülalelerin çocukları arasından, bu vazifenin sahibi seçilip bulunur. O, aynı zamanda kam ve dede arasındaki ilişkiyi kamların, dedelerin ve Bektaşilikteki babaların giyim-kuşam ve ritüellerde yaptıkları dualarda görülen benzerlikle de açıklamaktadır. Yine Osmanlı son döneminde Alevilikle ilgili araştırmalar yapan Baha Said Bey, Kızılbaş ve Bektaşilerin şecerelerini Oğuz töresine ve Şamanlığa dayandırmıştır. Baha Said Bey Oğuz boy-teşkilat yapısına da vurgu yaparak daha çok kamlık inancıyla ocak-dede benzerliğine dikkat çekmiştir. Alevi inanç sisteminin içerisinde uygulanan ritüelleri Altay, Yakut kamlarının icra ettiği ritüellerle özdeşleştirerek açıklamıştır.

Kamlık kurumu arasında benzer özellikler
Alevi dedelerinin soy esasına dayalı bir düzenle teşkilatlanma yapısının olmasıyla kamlık kurumu arasında elbette benzer özellikler görünmektedir. Yine ocak kurumuna adını veren karizmatik şahsiyetlerin de kam tipiyle ilişkisi yadsınamaz. Bu özelliklerin yanında kam ve dede benzerliğiyle ilgili Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak, yerleşimci dervişler şeklinde adlandırdığı Dede Garkın, Hacı Bektaş, Emirci Sultan ve daha birçok şahsiyetin tıpkı Orta Asya'da bazı şamanlar gibi Türk boylarının şefleri olduklarını belirtir ve Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasında etkin role sahip olduğunu ifade ettiği karizmatik şahsiyetlerin sadece dini değil siyasi reis konumunda bulunduğunu da söyler. O, Sarı Saltuk'un Selçuklu ve Osmanlı döneminde yaşamış diğer Türkmen babaları gibi aynı zamanda hem şeyh hem bir aşiret reisi olduğuna yönelik çözümlemelerde bulunur. Prof. Dr. Ömer Lütfi Barkan ise "Kolonizatör Türk dervişleri" adlı ünlü makalesinde arşiv belgelerine dayanarak baba, dede, abdal vb. ünvanlı bu Türkmen ulularına ilişkin ayrıntılı bilgiler vermektedir.
Uzun yıllar Türkistan'da Ahmet Yesevi ve Yesevilikle, Alevilikte ocak ve dedelik kurumuyla ilgili karşılaştırmalar yapmak suretiyle birçok araştırmalar gerçekleştiren Prof. Dr. Ali Yaman, mürşid, pir, dede, baba, şeyh gibi kavramlar üzerinden ifade ettiği şahsiyetlerin zamanla salt dinsel bir renge büründükleri görüşüne katılarak Sarı Saltuk, Dede Kargın, Hacı Bektaş, Abdal Musa gibi şahsiyetlerin hem siyasal hem de dinsel önder konumunda olduklarını belirtir ve ocakzâde ailelerin zaman içerisinde daha çok dinsel alanda etkin konuma geldiklerini, toplumda o yönleriyle ön plana çıktıklarını ekler.
Dedelik, ocaklık idari sistemi
Hem Aleviliğin hem de Bektaşiliğin dedelik, ocaklık idari sistemi ve dedebabaların, çelebilerin dünyevi ve manevi hâkimlik fonksiyonları eski Türklerin beylik idari sisteminin bir devamı niteliğindedir. Doç. Dr. Bülent Akın'a göre de boy, oymak ve oba şeklindeki eski Türk yapılanmaları İslamiyet'in etkisiyle ata, dede, baba ve abdal adı verilen belirli siyasi, itikadi ve liderlik vasıflarına sahip karizmatik önderler öncülüğünde ocak yapılanmasını oluşturmuş ve hiyerarşik bir teşkilatlanmayla sistemli bir hale gelmiştir. Akın çalışmasında, eski Türk kültürü ve Alevi inanç sistemini topluluk, silsile, kut sahibi ve kült ana değerleri üzerinden ortaya koyar. Bu tabloya göre kut sahibi eski Türk kültüründe şaman/kam iken Alevi inanç sisteminde dede/pir olarak yer almaktadır.
Sonuç itibariyle Alevilikte her bir ocak, geniş coğrafyaya dağılmış Türkmen, Yörük topluluklarına işaret etmektedir. Ocak adları, Hasan Dede, Baba Mansur, Derviş Cemal, Ali Baba gibi karizmatik şahsiyetlerin adlarıyla ifade edilerek aynı zamanda boy-soy beyine gönderme yapmaktadır. Bahsedilen şahsiyetler, eren-evliya kimliğiyle birlikte alp-gazi tipini de temsil etmektedir. Yüzyıllar öncesinden Türklerin anayurdundaki inanç/kültür değerlerini Anadolu ve Balkanlar'da nesiller boyu harmanlayarak bizlere ulaştıran Ocak ulularına selam olsun."