 
    Türkgün Gazetesi Başyazarı Yıldıray Çiçek, "Açık veya Gizli Provokasyonlar Uyarısı" başlıklı yazısında, terörden beslenenlerin provokasyonlarına ve zehirli dillerine dikkat çekti.
Yıldıray Çiçek'in, "Devletin iradesi net ve kararlı olmalı; güvenlik tedbirleri sıkı tutulmalı, toplumsal bilinç ve birlik sürekli kılınmalıdır" ifadelerini kullandığı yazısı şöyle:
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamada, "Terörsüz Türkiye" sürecine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu:
"Bölücü terör örgütünün tamamıyla son bulması, ülkemize kalıcı bir bahar havası getirecek; bunun bölgemize de muhakkak olumlu ve kayda değer yansımaları olacaktır.
Elbette 'Terörsüz Türkiye' amacından rahatsızlık duyan, tahrik ve taciz ortamını diri tutmanın çabasında olan yerli ve yabancı odakların varlığı az çok herkesin malumudur.
Barış ve kardeşlikten ürken, bu nedenle fitne aşılamak için pusuda bekleyen çevrelerin açık veya gizli provokasyonlarına her zaman hazırlıklı ve tedbirli olmakta fayda vardır."

Sayın Devlet Bahçeli, bu açıklamasıyla herkesin dikkat etmesi gereken ciddi bir uyarıda bulunmuştur. Çünkü karşımızda, yarım asırdır terörü sürdüren bölücü terör örgütü ve bu örgütü kullanan Müslüman, Yahudi ve Hristiyan milletler var. Üstelik terör örgütünün kuruluş felsefesinde ateizm bulununca, ortaya ne kadar absürt bir manzara çıktığı ortada. Görüldüğü gibi emperyalizm işlevi din-etnik temelinde sınır tanımıyor.
ABD ve İsrail kime saldırıyor? İran'a…
PKK'nın silahını kim veriyor? ABD…
Suriye'de PKK'yı kim kullanıyor? Yine ABD-İsrail…
Fakat aynı PKK'yı İran da desteklemedi mi? Evet. Suriye'de Beşar Esad devrildikten sonra İran, PKK ile görüşmeler yapmış ve Suriye'deki direnci sürdürmeleri için onlarla 1500 drone verilmesi anlaşması yapmıştı. Bu haber dünya medyasında da yer almış ve İran tarafından yalanlanmamıştı.
O dönemde İran devlet televizyonuna bağlı Javan Haber Ajansı şöyle bir açıklama yapmıştı.
"Kürtler, Türkiye'nin Suriye'deki hedeflerine ulaşmasını engelleyebilir. Bu, Batı Asya'da Türk hegemonyasının kurulmasını önler. İran, PKK/YPG'yi destekleyerek Türkiye'yi durdurmalı."
Geçmişte de PKK'nın terör kampları İran da idi…
Suriye'de terör örgütü PKK ile sadece ABD, İsrail, İran değil, Rusya'nın, Fransa'nın, İngiltere'nin ve daha birçok ülkenin de birçok dirsek teması olmuştur.
İşte bu nedenle, PKK konusunda sadece ABD ve İsrail'e bakmak yanıltıcı olur. Durumu değerlendirmek için radarımızı çok daha geniş açıdan çalıştırmak gerekir.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin "Açık veya gizli provokasyonlarına her zaman hazırlıklı ve tedbirli olmakta fayda vardır." Derken bu radarı geniş kullanmaya işaret etmektedir.
Türkiye, "Terörsüz Türkiye" hedefine ulaşmaya çalışırken ve bu alanda stratejik adımlar atarken, elbette terör baronları da terör sisteminin devam etmesi için mücadelelerini sürdürecektir.
Mesela kendi vatanını savunan HAMAS'ı terör örgütü olarak gören ve bu bahaneyle Gazze'de 65 binden fazla sivilin ölümüne neden olan ABD-İsrail ikilisi; dört ülkede (Türkiye, İran, Irak, Suriye) terör yaratan, o ülkeleri bölmeye çalışan PKK'ya niçin eğitim ve donatma sağlıyor, tonlarca silah yardımı yapıyor? Dünyada adaletin değil, gücün belirleyici olduğu bir sistemde bu tür çarpıklıklar sorgulanmıyor.
Türkiye ise işte bu terör sistemini bozmaya çalışmaktadır. Türkiye bu oyunu bozarsa, hem kendi topraklarında hem de bölgede birçok emperyalist plan büyük darbe alacaktır.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, iç cephenin güçlendirilmiş ve terörden arınmış bir Türkiye hedefine ulaşması için ısrarla eylem ve söylem geliştirmektedir. Bu süreçte somut adımlar da atılmıştır. Öyle ki, terör örgütü PKK, kendi tarihinde ilk defa kurucusu tarafından feshedilme kararı almıştır.
Türk devletinin ve hükümetin, şimdi gösterdiği kararlı iradesiyle bu silah bırakma ve örgütün feshedilme aşamasını artık dönüşü olmayan bir yol olarak tescillemesi gerekmektedir.
Sayın Devlet Bahçeli'nin de ifade ettiği gibi; elbette terörden beslenenlerin provokasyonları, tahrikleri ve zehirli dilleri olacaktır. "Terörsüz Türkiye" süreci gerçekleştiğinde bunların nefesi daralacak; süreci bozmak için ellerinden geleni yapacaklardır.
Bu yüzden devletin iradesi net ve kararlı olmalı; güvenlik tedbirleri sıkı tutulmalı, toplumsal bilinç ve birlik sürekli kılınmalıdır.
Terör meselesi, Türkiye'nin sırtındaki yarım asırlık büyük bir yük olmuştur.
Şimdi bir fırsat doğmuştur. Umarım "Terörsüz Türkiye" hedefi amacına ulaşır ve bu fırsat heba edilmez.