Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul, Terörsüz Türkiye'nin, siyaset üstü bir mesele ve artık bir devlet politikası olduğunu söyledi.
"Terörsüz Türkiye" için Türkiye'yi ayrıştırmak isteyenlere karşı "Asırlık Birlik, Sonsuz Kardeşlik" dediklerini ifade eden Prof. Dr. Yurdakul "İçinden geçtiğimiz bu kritik dönemeçte, hem içeride hem dışarıda Türkiye'nin gücünü baltalamak isteyen odaklara karşı sağlam durmalıyız. Ekonomik spekülasyonlardan güvenlik tehditlerine, bölgesel gerilimlerden küresel oyunlara kadar, her meselede milli duruşumuzu korumak mecburiyetindeyiz" dedi.
Bugün bölgemizde yalnızca içeriden değil, dışarıdan da kuşatma girişimleriyle karşı karşıya olduğumuza dikkat çeken MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul'un, "Terörsüz Türkiye için Millî Birlik ve Dayanışma Buluşmaları - Asırlık Birlik Sonsuz Kardeşlik" temalı Ankara bölge toplantısında yapmış olduğu konuşma şöyle:
"Milli birlik ruhunu, yeniden ve daha güçlü bir şekilde pekiştirme hedefindeyiz"
"Bugün burada, "Asırlık Birlik, Sonsuz Kardeşlik" çerçevesinde, vatanımızın Başkenti Ankara'da, en kıymetli sancaklarımızdan biri olan Üç Hilalin himayesinde sizlere seslenmek ve bir araya gelmekten büyük bir onur ve gurur duyuyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, aziz milletimizin birliği, devletimizin bekası, vatanımızın dirliği için çıktığımız bu kutlu yolda; toplumsal uzlaşıyı ve milli birlik ruhunu, yeniden ve daha güçlü bir şekilde pekiştirme hedefindeyiz. Çünkü inanıyoruz ki; terörsüz bir Türkiye, sadece bir temenni değil, hep birlikte kurabileceğimiz bir gelecektir.
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin de vurguladığı gibi; terörle mücadele, sadece silahla değil; milli şuuru diri tutmakla, kardeşliği yüceltmekle, yalan haberlere karşı, hakikati haykırmakla mümkündür. Sosyal medyada kasıtlı olarak yayılan dezenformasyonlara karşı, doğru bilgiyi paylaşmak, bu süreçte hepimizin müşterek görevidir. İşte biz bugün, bunun için buradayız.
Bu buluşmalarla yalnızca birer siyasi faaliyet gerçekleştirmiyoruz. Aynı zamanda şehitlerimizin aziz hatırasına sahip çıkıyor, gazilerimizin mücadelesine saygı duyuyor ve her bir vatandaşımızla gönül köprüsü kuruyoruz.
"Şehitlerimiz, her zaman başımızın tacı olacaktır"
Öncelikle buradan tüm Şehit analarımızın ve babalarımızın ellerinden öpüyorum. Çünkü Ülkemizi buraya şehitlerimiz taşıdı, bugünleri görmemize vesile olan gazilerimiz taşıdı, her birine minnettarız ve onların hatırasını asla çiğnetmeyeceğiz. Şehitlerimizin hatırasına el uzatan, onları istismar eden kim varsa, karşılarında bizi bulacaktır. Vatan toprağını, kanıyla sulayan, ay yıldızlı bayrağımızı al kanlarıyla boyayan şehitlerimiz, her zaman başımızın tacı olacaktır. Bu vesileyle tüm şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Ruhları şad, mekanları Cennet olsun.
Acı hatıraları geride bırakmak elbette kolay olmayacak. Kayıplarımız şüphesiz geri gelmeyecek ama gençlerimiz hayatlarının baharında aramızdan, Allah'ın izniyle bir daha ayrılmayacak. İnşallah annelerimiz gözyaşı dökmeyecek, evlat acısı yaşamayacak.
İşte bu nedenle "Terörsüz Türkiye" için Türkiye'yi ayrıştırmak isteyenlere karşı "Asırlık Birlik, Sonsuz Kardeşlik" diyoruz.
İçinden geçtiğimiz bu kritik dönemeçte, hem içeride hem dışarıda Türkiye'nin gücünü baltalamak isteyen odaklara karşı sağlam durmalıyız. Ekonomik spekülasyonlardan güvenlik tehditlerine, bölgesel gerilimlerden küresel oyunlara kadar, her meselede milli duruşumuzu korumak mecburiyetindeyiz.
"Bizim siyasetimiz ayrıştırıcı değil, birleştiricidir"
Şunu unutmayalım ki, dışarıdan gelip bizi yenemeyenler, hep içeriden çözmeyi denemişlerdir. Etnik ve mezhep temelli bölücülüğü kullanarak iç kalemizi çökertmeye, kendi iç sorunlarımızla oyalayarak bizi hedeflerimizden uzaklaştırmak istemişlerdir.
Partimizin tüm kadrolarıyla sahadayız. Şehit Yakınları ve Gazi derneklerimiz başta olmak üzere, Ticaret odalarından sendikalara, esnaftan muhtarlara kadar her kesimi dinliyoruz. Bizim siyasetimiz ayrıştırıcı değil, birleştiricidir. Terörsüz bir Türkiye; daha güçlü bir demokrasi, daha adil bir paylaşım, daha müreffeh bir toplum demektir.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin de ifade ettiği gibi: "Biz siyasetimizi boş hayaller üzerinden yapmıyoruz. Bizim mücadele alanımız, milletin varlığının sürdürülmesidir. Bunun için mevzu bahis hedefimize 'millet-i ebed müddet' diyoruz." Bu anlayışla, milletimizin her ferdine kulak veriyor, acısını acımız, sevincini sevincimiz sayıyoruz.
Gelin, bu kutlu yolda omuz omuza yürüyelim. Ayrılıkların, ayrıştırmaların, kutuplaşmaların değil; kardeşliğin, dayanışmanın, birlik ve beraberliğin tarafında duralım. Çünkü biz birlikte Türkiye'yiz; doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle aynı toprağın evlatlarıyız. Bin yıllık kardeşliğin mayasıyla yoğrulmuş, ortak bir kaderin, ortak bir vicdanın temsilcileriyiz. Biz, birlikte büyük bir milletiz. Ve bu millet, teröre asla boyun eğmeyecek kadar büyük, dirayetli ve imanlıdır. Çünkü bizim geçmişimiz, şehit kanlarıyla yazılmış bir destandır; geleceğimiz ise milli birlik ruhuyla inşa edilecek bir istikbal vaadidir. Hep birlikte Terörsüz Türkiye hedefine yürürken, yalnızca güvenliği değil; huzuru, umudu ve kardeşliği de büyüteceğiz. Bu yolda atılan her adım, milletimizin yarınlarına tutulmuş bir ışıktır.
Terörsüz Türkiye, siyaset üstü bir mesele
Terörsüz Türkiye, siyaset üstü bir meseledir ve artık bir devlet politikasıdır.
Bugün bölgemizde yalnızca içeriden değil, dışarıdan da kuşatma girişimleriyle karşı karşıyayız.
Şimdi ben sizlere açıklıkla sormak istiyorum?
Emperyalizmin Ortadoğu projesi kapsamında kendi çıkar ve menfaatleri için, ABD'nin maşası İsrail'in, binlerce insanı katlederek, bir soykırımın uygulandığı bölgedeki yayılmacı politikaları ile birlikte, bu kez Suriye'nin güneyinde Golan, Dera ve Deyrizor üzerinden Irak'a uzanan Davut koridoru Projesi ile PYD/YPG/PKK devletçiğini tesis etmesi ve yanı başımızda 4 parçalı kürdistan hayalinin bir parçasını kurmasına, Türk Milleti olarak seyirci mi kalacağız?
ABD'nin PYD/YPG'ye taşıdığı silahlar, yalnızca Mehmetçiği değil, Kürt kardeşliği fikrini de hedef almıştır. İsrail'in etnik ve mezhep farklılıklarını kullanarak Arz-ı Mevud yani vadedilmiş topraklar hayalini gerçekleştirmek istemesi aslında Anadolu'nun topraklarına uzanan bir işgal zihniyetinin dışa vurumudur. Kısacası Hedef Türkiye'dir, Hedef Türk-İslam Ülküsüdür.
"Terörsüz Türkiye sadece dağdaki silahların susturulması değildir"
Liderimiz emperyal güçlerin bu kirli senaryosunu görmüş, stratejik hamlelerle bu oyunun önünü kesmiştir. Bununla birlikte Terörsüz Türkiye, sadece dağdaki silahların susturulması değildir; Ankara'nın Washington'a, Tel Aviv'e ya da Brüksel'e boyun eğmemesi, kendi çıkarını kendisinin tayin etmesidir! Terörsüz Türkiye sadece sınırlarımız içinde huzur demek değildir; aynı zamanda bölgesel barışın, milli onurun ve bağımsız dış politikanın nişanesidir!
Ancak bu gelişmelerden rahatsız olanlara, terörün bitmesiyle ellerindeki rant kapılarını kaybedenlere, karanlık kampanyalarla milletin zihnini bulandırmaya çalışanlara ve 3-5 oy daha fazla almak için ülkesini emperyal güçlere boyun eğdirmeye çalışan ve milliyetçi geçinenlere sormak isterim?
Bu ateş, günü geldiğinde ülkemizi de sarmasın diye ortaya konulan vizyonu anlamaktan mı yoksunsunuz?
Yoksa siz ABD–İsrail'in hedeflerinde başarılı olabilmesi için bilinçli bir misyon mu üstlendiniz?
Ya da siz hangi karanlık planın taşeronluğunu yapıyorsunuz?
İç cepheyi diri tutmak için verilen birlik, beraberlik mesajlarındaki samimiyeti göremeyecek kadar mı acizsiniz?
Ne istiyorsunuz? Terör bitmesin mi? Şehitlerimizin sayısı artsın mı? Analar daha fazla ağlasın mı?
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin, ayrıştırmada en çok hedef seçilen Kürt ve Alevi kardeşlerimize yönelik, yıllardır ısrarla vurguladığı kardeşlik ölçüsünü, son dönemde seferberlik haline taşımasının anlamını da mı idrak edemiyorsunuz?
Liderimizin attığı adımları, dile getirdiği söylemleri, ortaya koyduğu hamleleri keyfinden mi yaptığını sanıyorsunuz?
"Arzumuz; terörsüz, bağımsız ve kudretli bir Türkiye'dir!"
Şimdi yapılması gereken, hem içeride birliğimizi güçlendirmek, hem de bu sinsi planlara karşı uyanık olmaktır. Çünkü bu milletin bekası, dış dayatmalarla değil, milli irade ve devlet aklıyla korunur.
Bugün Türk milleti, tarihin tanıdığı en bağımsız dış politikayı savunmaktadır. Biz bu yolu pazarlıkla değil, bedel ödeyerek yürüdük! Kimi ülkeler PKK'ya sırtını dayarken, biz milletimize sırtımızı dayadık! Terörle pazarlık yapmadık, yapmayacağız! Terörün kökü kuruyacaksa, düşman Suriye'de de bulunsa, Irak da bulunsa, Türk devleti oraya girer, ezer ve temizler! Çünkü bu milletin bekası, diplomasi masalarında değil, imanla yürütülen mücadelede yazılır! Ne Amerika'nın kuklalarına ne İsrail'in kaos oyunlarına ne de içimizdeki mandacı kafalara geçit vereceğiz! Çünkü bu milletin adı Türk milletidir, iradesi tektir, hedefi birdir: Arzumuz; terörsüz, bağımsız ve kudretli bir Türkiye'dir!
İşte mesele hem bu kadar anlaşılır, hem de bu kadar hayati öneme sahiptir.
Bugün bir gerçeği asla unutmamalıyız: Türkiye'de terör belası 14 Ağustos 1984'te terör örgütü PKK'nın Siirt Eruh'ta ve Hakkâri Şemdinli'deki alçak saldırılarıyla resmen başlamıştır. O gece milletimizin birliği hedef alınmış, vatanımızın bütünlüğüne kastedilmiştir. Bu kirli plan sadece birkaç çapulcunun değil, Türkiye'yi bölmek isteyen emperyalist odakların maşası olan, bir ihanet şebekesinin ürünüdür. O günden bugüne nice ocaklar söndü, nice yiğidimiz şehit oldu.
"Büyük ve güçlü Türkiye'nin önündeki engeller bir bir kalkmakta"
Bugün liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla, neredeyse yarım asrı bulan terör kâbusu sona erme yoluna girmiştir. Türkiye, yıllardır kanla, gözyaşıyla yazılan o karanlık bölümü kapatma iradesini ortaya koymuştur. Bugün, unutmayalım ki; bir dönüm noktasıdır. Artık yeni bir gün doğmuştur. Bu topraklarda kardeşliğin, birliğin ve huzurun temellerini daha sağlam atma vaktidir. Bugün büyük ve güçlü Türkiye'nin önündeki engeller bir bir kalkmakta, Türk milletinin kutlu yürüyüşü yepyeni bir ufka doğru hız kazanmaktadır. Fakat biliyoruz ki, tehlike tamamen bitmiş değil; Ortadoğu'daki yangının dumanı buraya da ulaşabilir. İşte bu yüzden birliğimizi, kardeşliğimizi daha sıkı koruyacağız. Türk'üyle Kürt'üyle bu toprakların evlatları olarak el ele vereceğiz. Şehitlerimizin emaneti olan bu vatanı böldürmeyeceğiz. Çünkü biz, bir olayda, bir konuda "Devlet Bahçeli varsa, bu durum Türk Milleti menfaatinedir" diyen onun evlatlarıyız ve bu ülkenin birliğine göz diken kim olursa olsun karşısında sapasağlam durmaya yeminliyiz!
Terörsüz Türkiye; Kürt'üyle, Türk'üyle, Alevi'siyle, Sünni'siyle bir ve beraber yaşamak, aynı sofrada kardeşçe ekmeğimizi bölüşmek, aynı bayrağın gölgesinde onurla yaşamak demektir.
"Devlet Bahçeli'ye ve onun kadrolarına güvenin"
Bizim mücadelemiz, liderimiz Devlet Bahçeli'nin önderliğinde, bu toprağa kin tohumu eken hainlerin kökünü kazımak, milletimizin arasına nifak sokmak isteyen odakları boşa çıkarmak içindir. Çünkü bu topraklar bin yıldır bizimdir, binlerce yıl daha bizim kalacaktır. İşte bunun için diyoruz ki; kim ne yaparsa yapsın, hangi oyunu kurarsa kursun, biz bu yoldan dönmeyeceğiz. Bu vatanı böldürmeyeceğiz, bu milleti parçalatmayacağız. Hep birlikte, Türk'üyle Kürt'üyle omuz omuza, bir ve diri olarak yeni yüzyılı terörsüz Türkiye ile taçlandıracağız!
Bundan rahatsız olanlar varsa, milletin huzurunu istemeyenlerdir. Biz bu yoldan dönmeyeceğiz! Yeter ki siz "Önce Ülkem ve Milletim" diyen Liderimiz ve Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'ye ve onun kadrolarına güvenin.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, iki önemli konuda açık samimi ve net bir açıklama yapmak istiyorum:
Birincisi; "Terörsüz Türkiye hedefinin hiçbir yerinde terör örgütüyle pazarlık, teröre verilmiş bir taviz kesinlikle yoktur. Milletimizden gizlenen hiçbir şey yoktur.
İkincisi ise; Anayasa'nın ilk dört maddesi, 42. ve 66. Maddeleriyle ilgili hiçbir tartışma söz konusu bile değildir.
"Bizim meselemiz ayrılık değil, birliktir. Kavga değil, kucaklaşmadır"
Bizim meselemiz ayrılık değil, birliktir. Kavga değil, kucaklaşmadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak inanıyoruz ki; Türk'üyle, Kürt'üyle, Sünnîsiyle, Alevisiyle, bu aziz millet, bir bütünün parçaları değil, bir kaderin ortaklarıdır. Yüzyıllardır omuz omuza verdiğimiz bu topraklarda, kimseye etnik kimliğiyle değil, insanlığıyla, vatan sevgisiyle, bayrak bağlılığıyla bakarız. İşte bu yüzden diyoruz ki: Toplumsal kucaklaşma sadece bir temenni değil, bu milletin geleceğe yürüyüş rotasıdır. Biz bin yıllık kardeşliğimizi siyaset üstü bir hakikat olarak görüyoruz. Ve bu kardeşliği yeniden diri tutmak, tazelemek ve milli ülküler etrafında kenetlenmek zorundayız. Çünkü ortak paydamız Türkiye'dir. Çünkü bayrağımız birdir, vatanımız tektir, ülkümüz ise yüksektir. Bizi bölmek isteyenler, fitne tohumları ekenler bilsinler ki; bu milletin mayasında kardeşlik vardır, bu milletin ufkunda birlikte yükselmek vardır! Ve biz bu kutlu yolda asla geri durmayacağız!
Sözlerime son verirken ifade etmek isterim ki, Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin şu sözü bizim için yalnızca bir alıntı değil, bir istikamet pusulasıdır:
"Terörün kökü kazınmadan, kardeşlik büyütülmeden, birlik ve beraberlik tesis edilmeden Türkiye huzur bulamaz."
İşte bu yüzden biz, kutlu bir iradeyle, bu aziz milletin geleceği için el ele veriyor, omuz omuza mücadele ediyoruz.
"Bu milletin her ferdini aynı gönül sofrasına davet ediyoruz"
Milliyetçi Hareket Partisi olarak; bu milletin her ferdini aynı gönül sofrasına davet ediyoruz. Bu bayrak hepimizin, bu vatan hepimizin, bu kader ortaklığımız sarsılmazdır. Ayrıştıranlara inat, biz kucaklaşanlardanız. Bölmek isteyenlere karşı, biz birleştirenlerdeniz.
Gelin, bu kutlu yolda birlikte yürüyelim. Çünkü biz birlikte Türkiye'yiz!
Ve birlikte, Allah'ın izniyle, terörsüz, huzurlu ve güçlü bir Türkiye'yi inşa edeceğiz.
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun, Var olun, Allah'a emanet olun
Ne mutlu Türk'üm diyene!"