Haber Editörü

Ramazan DURMUŞ / GELDE YAZMA

ramazandurmus44@gmail.com

Abdurrahman Başkan: "MHP olarak madenlerin yerli firmalarla ekonomiye kazandırılmasını savunuyoruz”

Başkan, Kıymetli Milletvekilleri, Genel kurulumuzu ve bizleri izleyen Aziz Milletimizi Saygı ile selamlıyorum.

Abdurrahman Başkan:
3.07.2025 22:01:00 0

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkan, Türkiye’nin, dünyanın en zengin yer altı kaynaklarına sahip ülkelerinden biri olduğunu ifade etti. Başkan “Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, Türk milletinin menfaatine olan her madenin devlet eliyle güvence altına alınmasını ve bu kaynakların yerli firmalarla ekonomiye kazandırılmasını savunuyoruz” dedi. 

Yıllarca bu potansiyelin yeterince değerlendirilemediğini, stratejik madenlerimizin ya atıl bırakıldığını ya da yabancı şirketlerin insafına terk edildiğine dikkat çeken MHP Milletvekili Başkan “Bugün artık, enerji ve maden politikalarımızda yerli üretimi esas alan, kendi kaynaklarımızla büyümeyi hedefleyen bir paradigma değişikliği yaşanmaktadır. Milli menfaatlerimizi önceleyen bu yeni bakış açısıyla; madenlerimizi sadece ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik ve güvenlik perspektifinden değerlendirmek zorundayız. Nitekim dünyada stratejik madenlere yönelik rekabet her geçen gün sertleşmekte, birçok ülke bu alanda korumacı politikaları ön plana çıkarmaktadır” dedi. 

TBMM Genel Kurulunda “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, görüşmelerinde konuşan Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkan, bugün yapılanların sadece bir mevzuat güncellemesi olmadığını, bu teklifin; ülkemizin enerji güvenliği, doğal kaynak yönetimi, çevreye duyarlılık, yatırım ikliminin iyileştirilmesi ve kalkınma hedefleri açısından önemli bir adım olduğunu kaydetti.

MHP Milletvekili Abdurrahman Başkan, konuşmasında daha sonra şunları söyledi: 

Yerli ve milli bir bakış açısı

"Türkiye’nin de bu yarışta geri kalmaması, yer altı kaynaklarını akılcı, sürdürülebilir ve çevreyle uyumlu bir şekilde değerlendirmesi bir zorunluluktur. İşte bu kanun teklifi, böylesi bir ihtiyaca cevap vermekte; üretim, çevre ve stratejik menfaat dengesini gözeten bir düzenleme olarak ön plana çıkmaktadır.

Aynı zamanda stratejik maden yönetimi, rehabilitasyon yükümlülükleri, çevresel denge, tarım alanlarının korunması ve yerli üretim dengesinin sağlanması gibi birçok başlıkta yeni bir anlayışın yansımasıdır.

Kanun teklifinde yapılan değişiklikler; Türkiye’nin doğal kaynaklarını yerli ve milli bir bakış açısıyla değerlendirerek, bu kaynaklardan en yüksek faydayı sağlayacak üretim modellerini oluşturma gayesi taşımaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu yaklaşımı destekliyor, teklifin yasalaşmasını ülkemiz adına yerli üretimi, çevre hassasiyetini ve stratejik planlamayı esas alan bir kazanım olarak değerlendiriyoruz. 

Yatırımcının önünü açma kararlılığı

2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10. maddesinde yapılan düzenlemeyle, ÇED sürecinin etkinliğini zedeleyen “ÇED Gerekli Değildir” kararı artık kaldırılmakta ve herkes ÇED’e tabi olmaktadır. Kanunla birlikte, ÇED süreçlerinde kamu kurumlarının görüşlerini en geç 3 ayda bildirmesi zorunlu kılınmış, cevap verilmemesi durumunda görüşün “olumlu” sayılacağı hükmü getirilmiştir.

Bürokrasiyi değil, üretimi ve çevresel dengeyi esas alan bu anlayışla birlikte; artık bir yatırımcı üç ayda bir yanıt bekleyecek mi, dosyası rafta mı bekletilecek, böyle sorular geride kalacaktır.

Bu adım, çevreyi korurken yatırımcının önünü açma kararlılığının ifade etmektedir.

Milli menfaatlerimizi önceleyen bakış

Türkiye, dünyanın en zengin yer altı kaynaklarına sahip ülkelerinden biridir. Ancak yıllarca bu potansiyel yeterince değerlendirilememiş, stratejik madenlerimiz ya atıl bırakılmış ya da yabancı şirketlerin insafına terk edilmiştir. Bugün artık, enerji ve maden politikalarımızda yerli üretimi esas alan, kendi kaynaklarımızla büyümeyi hedefleyen bir paradigma değişikliği yaşanmaktadır.

Milli menfaatlerimizi önceleyen bu yeni bakış açısıyla; madenlerimizi sadece ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik ve güvenlik perspektifinden değerlendirmek zorundayız. Nitekim dünyada stratejik madenlere yönelik rekabet her geçen gün sertleşmekte, birçok ülke bu alanda korumacı politikaları ön plana çıkarmaktadır.

3213 sayılı Maden Kanunu’nda yapılan değişiklikler, madencilik faaliyetlerinin yalnızca yer altı kaynaklarının çıkarılması olarak değil, ülkenin stratejik geleceğini ilgilendiren bir beka meselesi olarak görülmesini sağlamaktadır.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, Türk milletinin menfaatine olan her madenin devlet eliyle güvence altına alınmasını ve bu kaynakların yerli firmalarla ekonomiye kazandırılmasını savunuyoruz. 

Doğaya verdiği zararın telafisi de önemli

Madencilik faaliyetleri kadar bu faaliyetlerin doğaya verdiği zararın telafisi de önemlidir. Yeni düzenlemelerle rehabilitasyon bedeli ruhsat bedeline eşit hale getirilmiş, bu bedeller kamu bankalarında tutulacak özel fonlara aktarılmış ve sadece doğa iyileştirme çalışmaları için kullanılacaktır.

Artık; ruhsat alan her kişi ya da kurum, faaliyet sonunda o sahayı doğaya uygun şekilde eski haline getirmekle yükümlüdür. Bu uygulama çevresel sorumluluğun mali karşılıkla garanti altına alınmasıdır. Aynı zamanda milletimizin emaneti olan dağların, vadilerin ve ormanların gelecek nesillere sağlıklı şekilde devredilmesidir.

Bizler, doğa ile uyumlu üretimin sadece ekonomik değil aynı zamanda ahlaki bir görev olduğuna inanmaktayız.

Kamuoyunda çokça tartışma konusu olan zeytinlik alanlarda madencilik faaliyetleri meselesi, bu teklifin Geçici 45. Maddesi ile kapsamlı biçimde düzenlenmiştir. 

“Temiz enerji yatırımlarını destekliyoruz”

Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltmak adına yenilenebilir enerji yatırımları hayati öneme sahiptir. Yeni kanunla birlikte; rüzgâr ve güneş enerjisine dayalı projelerin imar planı, ruhsat ve yapı izinleri Bakanlık tarafından doğrudan yürütülebilecektir.

Orman vasfını yitirmiş alanlarda, belirli koşullarla izin verilerek temiz enerji yatırımlarına kapı aralanmıştır. Ayrıca lisanssız kurulan ama işletmeye alınmış tesislere geçici uygunluk belgesi verilerek, idari para cezalarının önü kesilmiştir.

MHP olarak temiz enerji yatırımlarını destekliyoruz. Ama bu yatırımların yerli mühendislerle, millî teknolojiyle yapılmasından yanayız.

Kanun teklifinde madenlerden alınacak devlet hakkı oranları da güncellenmiştir. Uluslararası borsa değerleri esas alınarak kademeli bir vergi yapısı getirilmiş; böylece yüksek kârlı dönemlerde kamu payı artacak, düşük gelirli dönemlerde ise üretici daha az yük altına girecektir.

Devlet-millet iş birliğini esas alan bu yapı, hem yatırımcıyı korur hem kamu payını güvence altına alır.

Türkiye artık kaynaklarını atıl bırakmayacak

Bu teklif; yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızı millî menfaat, çevresel denge ve sürdürülebilir kalkınma temelinde yönetme iradesinin ürünüdür. Türkiye artık kaynaklarını atıl bırakmayacak, yatırıma dönüştürecek, üretimi teşvik edecek, çevresine sahip çıkacak, enerjisini çeşitlendirecek, zeytinine de sahip çıkacaktır.

Grubumuz olarak bu teklifin, hem kalkınma politikaları hem çevresel hassasiyet hem de millî duruş açısından önemli bir adım olduğuna inanıyoruz.

Bu bağlamda, teklifin içeriğinde yer alan düzenlemelerin, yalnızca genel kalkınma hedeflerine değil, aynı zamanda şehirlerimizin özel ihtiyaçlarına da katkı sağlayacaktır."

Haberi Sesli Oku

YAZARLAR