Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Erkan Akçay, “Terörsüz Türkiye süreci başarıyla devam ediyor” dedi. TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada ülkemizin bölgesel barışın ve istikrarın güçlenmesine katkı sunmaya devam ettiklerini kaydeden Akçay, İsrail'in de terör örgütünü dönüştüğünü ifade etti.
FETÖ ile mücadelenin başarıyla sürdüğünü ifade eden MHP Grup Başkanvekili Akçay, devletin milletine sahip çıktığını, milletin de devletini kucakladığını vurguladı. Akçay, "Terörsüz Türkiye süreci başarıyla devam ediyor. PKK, silahlarını yakarak bırakmaya ve teslim etmeye başladı. Ülkemizin tüm şehirlerinde barışa ve huzura olan özlem nihayete erme arifesindedir." diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile istikrarın sağlandığının altını çizen Akçay, Türkiye'nin daha güçlü hale geldiğini belirtti.
Erkan Akçay, İsrail'in Suriye'deki saldırılarını hatırlatarak, şöyle devam etti:
"İsrail, devlet olmaktan çıkmış, terör örgütüne dönüşmüştür. Bu yapı, bölge barışını tehlikeye atmıştır. Uluslararası hukuku hiçe sayarak komşu ülkelerin egemenlik haklarını çiğnemektedir. Son saldırı, bir ülkenin toprak bütünlüğüne değil, tüm bölgenin istikrarına yönelik tehdit ve saldırıdır."
MHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşma şöyle:
“Türkiye'mizbir istikrar adası ve gücü olma istikametinde ilerliyor”
"Türk ve Türkiye Yüzyılı"nın eşiğinde ileride tarihin dönüşüm anları olarak anılacak çok önemli günlerden geçiyoruz. Coğrafyamız, komşularımız yangın yeriyken, uluslararası siyaset savaş tamtamlarıyla çınlarken, Türkiye'miz emin adımlarla bir istikrar adası ve gücü olma istikametinde ilerliyor.
Denizlerimizde bir taraftan tarihî ve hukuki egemenlik haklarımızı güçlendiriyor, diğer taraftan küresel siyasi fay hatlarını gidermeye çalışıyoruz. Dört bir yanımızda süregelen çatışma ve savaşlar sona ererek, bölgesel barışın ve istikrarın güçlenmesine katkı sunmaya devam ediyoruz.
Sınırlarımızın ötesinde ülkemizin güvenliğini, birliğini ve istikrarını tehdit eden tüm unsurlarla etkin mücadeleler yürütüldü. İçeride iç cephemizi güçlendiriyoruz.
Terörsüz Türkiye süreci başarıyla devam ediyor. PKK silahlarını yakarak bırakmaya ve teslim etmeye başladı. Ülkemizin tüm şehirlerinde barışa ve huzura olan özlem nihayete erme arifesindedir.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin de altını çizdiği üzere barışla herkes kazanır. İç cephede FETÖ'yle mücadelede de başarıyla devam etmektedir. 15 Temmuzda hain darbe girişimine kalkışan bu terör örgütünün kamu kurumlarımıza sızan, sivil hayatı örümcek gibi saran tüm unsurlarıyla etkin ve etkili bir mücadele sürdürüldü, sürdürülüyor.
Tüm bu gelişmeler millet-devlet bütünleşmesiyle güçleniyor; millet devletine sahip çıkıyor, devlet milletini kucaklıyor. İşte, bu an bir milat, demokratik bir misaktır.
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet sistemi siyasi ve toplumsal mutabakatının önem kazandığı, halkın iradesinin doğrudan temerküz ettiği bir yönetim yapısıdır; salgından savaşlara, depremden sellere, terörle mücadeleye kadar çetin imtihanlardan alnının akıyla çıkmıştır.
“Şimdi Türkiye daha güçlüdür”
Bu sistem için yola çıkarken dedik ki yönetimde istikrar, temsilde adalet. Evet, bu sistemle yönetimde istikrar yani siyasi istikrar temin edilmiştir, temsilde eskiye nispetle daha adalet vardır. Şimdi Türkiye daha güçlüdür. 2021 yılında Türk Devletleri Teşkilatı kuruldu. Mavi vatan doktrini bir devlet politikası hâline geldi.
Ortalaması üç yılı dahi bulmayan yani en fazla bir buçuk yıl ortalamaya sahip krizli hükûmetler, koalisyonlar dönemini geride bıraktık, devlet yönetiminde uzlaşı ve etkinliği esas kıldık. Temsilde adaletin en güçlü örneği Türkiye Büyük Millet Meclisinde 16 siyasi parti, 6 parti grubuyla milletimizin iradesinin yüzde 95 nispetinden fazlasının yansıdığı bir aritmetikle Meclisimiz oluşmuştur.
Bugün Meclisimizde yüksek katılım var ki bütün Türkiye'de uzun yıllardır seçimlere katılım nispeti Avrupa'nın ve dünyanın pek çok ülkesinin çok daha üzerindedir ve ayrıca Meclisimizde yüksek temsiliyet vardır. Çoğulcu ve uzlaşmacı nitelikleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisi eski sisteme göre daha fonksiyonel bir Meclistir.
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin Türk siyasetinde pratikleştirdiği bir diğer önemli başlık, biraz önce de ifade ettiğim gibi, istikrardır. Bir ülke yönetiminin istikrarı her şeyden önce gelir. Geçmişin kısa ömürlü hükûmet dönemleri bitmiştir. Özellikle millî güvenliğimizi tehdit eden unsurlarla mücadelede elde ettiğimiz başarılar yönetimde istikrar başlığında dikkat çekici gelişmedir.
“Oevlet kurumları arasında eş güdüm en üst seviyeye çıkmıştır”
Eski sistemin hantal yapısından kaynaklanan bürokratik engeller ortadan kalkmış, devlet kurumları arasında eş güdüm en üst seviyeye çıkmıştır. Terörsüz Türkiye hedefimizle elde ettiğimiz tarihî başarı da sisteminin etkinliğinin en somut göstergelerinden biridir. PKK'nın silahları yakarak teslimi yıllardır süren bu kanayan yaranın artık kapandığının işaretidir. Bu başarı Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sağladığı karar alma ve uygulama kabiliyetinin de bir neticesidir.
Velhasıl, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi hedeflenen sonuçları vermekte ve toplumumuzda karşılık bulmaktadır. Gösterilen çabalar ve atılan adımlar ülkemizin geleceği için meyvelerini vermeye başlamıştır. Bundan sonra mevcut hükûmet sistemimizi daha da güçlendirerek ona sahip çıkacağız.
Meselelere dün, bugün, yarın zaviyesinden millî tarih şuuruyla bakıyoruz. Bunun için de önümüzdeki yüzyılı Türk ve Türkiye Yüzyılı olarak tanımlıyoruz. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin kudretiyle bu yüzyılın, tarihin ufkunda bir güneş gibi yükseleceğimize inanıyoruz. Gök çadırımız, güneş tuğumuz olsun diyoruz.
Orta Doğu'da habis bir ur gibi büyüyen bu yapı: İsrail
İsrail Gazze'deki soykırımının ve Lübnan ile İran saldırılarının ardından dün de Suriye'de Şam'a saldırdı. İsrail artık bir devlet olmaktan çoktan çıkmış, bir terör örgütüne dönüşmüştür. Orta Doğu'da habis bir ur gibi büyüyen bu yapı bölge barışını tehlikeye altmıştır.
Uluslararası hukuku hiçe sayarak hiçbir kural tanımadan komşu ülkelerin egemenlik haklarını çiğnemekte ve vahşice saldırmaktadır. Suriye'ye yapılan son saldırı sadece bir ülkenin toprak bütünlüğüne değil, tüm bölgenin istikrarına yönelik bir tehdit ve saldırıdır.
Bu vesileyle şu vurguyu da yapmak isterim: Hiç kimse İsrail'in yarattığı kaos ve istikrarsızlıktan beslenmeye sakın kalkışmasın. Bu coğrafyada ne İsrail'in terörüne, ne de şer odaklarının emellerine asla geçit verilmeyecektir.
İsrail'e karşı dün Meclisimizden yükselen sesi tekrarlıyor, uluslararası toplumu İsrail terörüne karşı sert önlemler almaya davet ediyoruz zira bugün uzakta görünen yangının yarın kapımıza dayanması sadece an meselesidir."