*BUGÜN 19 MAYIS…
İLK ADIM… AZİZ TÜRK MİLLETİNİN İMANLI CEVABIDIR.
TARİHİYLE BARIŞIK OLMAYAN BİR MİLLETİN GELECEK HEDEFLERİ OLAMAZ.
ASLA KARAMSAR OLMAYALIM, ANCAKKK…SEVR HARİTASINI DA
ZİNHAR UNUTMAYALIM.
Her milli bayram öncesi Cumhur İttifakına zarar vermek için ortaya çıkan eski mebus,eski belediye başkanları ile bazı akademisyenler ve sözde din adamı kisvesi altında “paralı İngiliz ajanlarını” görünce;
Azerbaycanlı gardaş şairimiz Mirza Ali Ekber Sâbir aklımıza gelir;
“-Aslan görürem…Gorkmirem,
Kaplan görürem…Gorkmirem,
Harda bir müselman bozuntusu
görsem…Gorkurem-Gorkurem.”
Çevrelerindeki kalabalıklar arttıkça vaaz verdikleri kürsünün mikrofon arkasındaki bazı kişilerin egoları daha çok şişer ve giderek kendilerini “seçilmiş kişi” zannetmeye başlarlar ve saçmalamaya başlarlar!
Söze ‘AZİZ CEMAAT” diye başlayıp tarihten, bilimden, edebiyattan, sanattan, dinden, kültürden yüksek yüksek fikirler serdederler..
Bu sözde Fetö özentileri olan EZİKLER… Kendi halkına tepeden bakan, hor gören, o halka ait her ne varsa ondan tiksinen bu yüreksizler o fakir halkın çocuklarının sayelerinde bir bayrak altında hür yaşadıklarını, masa-kasa-nisa sahibi olduklarını da gâvur gibi bilirler aslında.
Bildikleri içindir ki yeri geldiğinde “VATAN-MİLLET-SAKARYA” nutukları atmaktan bir an geri durmazlar.
Sanırsınız ki ha deyince kendini vatan için ateşe atmaya hazırlar!
Oysa ki bu “mıymıntıların” bütün dünyası MASA-KASA-NİSA(Makam-Para-Kadın) üçlüsü!!
Öze değil kabuğa bakmışlar.
Elbette akıl tutulmasına düşmüşlerdir.
Sözlerinin nereye gittiğini bilmeyenler bugünkü Cumhur İttifakına şiddetle karşı olup, bozulmasını aynı geçen yıl konuşmasıyla tepki çeken Ayasofya Cami eski imamı gibi. Bunların çoğu ingilizlerin sevgili damadı molla temel yanlısı olarak S.A.P’lıdırlar.!
İstanbul Belediye Başkanlığı için AKP’ye destek vermedikleri muamma değildir!
İmamoğlu’nun kazanmasında bunlarında etkileri az değildir!!
“Seccademi serdiğim ruy-i zemin benim vatanımdır”diyen ve dünya vatandaşları olan “Haymatlosları” ile bütün dünyaları masa-kasa-nisa üçlüsü olan davasız “mıymıntı” ucuz insanlar Devlet-i Âli’den ırak olsun, Cenab-ı Allah Türk Milletini korusun.
Milli şairimiz M.Akif ERSOY ne güzel söylemiş;
“-Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete ram ol,
Yol varsa budur, bilmiyorum başka yol.”
Kavmini seven Türk insanı için deriz ki;
-Türkçülük taraf tutmaktır
-Vatanına, milletine, bayrağına, dinine kısaca milli ve manevi değerlerine ihanet edenin karşısında olmaktır.
Vaaz kürsüsünde konuşan çok sayıda imam efendi(!) “Türk Milleti” sözünü sevmediklerini lise yıllarımızdan beri biliriz.!
Kavmini sevmeyen bu asalaklar, özellikle Arap ve Acemler gibi her millet “necip”dir.
Oysa ki “kişi kavmini sevmekle suçlanamaz” buyuruyor Allah’ın Resulü..
Gönlümün HAİME ANASI (Haymana) Rahmetli Anamın Adana/Sinanpaşa Zincirli Camii Kur’an Kursu Hocası olmasından dolayı çocukluğumuzdan beri biliriz ki…ALLAH KATINDA ÜSTÜNLÜK TAKVADADIR.
50 yıllık bir tarihi tecrübe ile biliriz ki;
-İslam Aleminin kurtuluşu Türkçülerin elinde…
-Önce Türkçe konuşan ümmetten başlayarak...
-Onlar iddialarına layık oldukça, kendilerini doğru anlattıkça her şey düzelir.
Türk milletinin onlara ne çok ihtiyacı var...İnsanlığın ihtiyacı var.
Önce o manayı bul, içine koy, TAM TÜRK OL.
Türkçülüğün ilk şartı bu.
-Olursan oldurursun…Olmadan inandıramazsın.
Uzun yıllar geçmişine küsen, bazen utanan, bazen de yok sayan sefil ve temelsiz bir anlayışın komplekslerine
nice zamandır şahit olduk.
Cumhuriyet Türkiye’si ile Osmanlı İmparatorluğu’nu iki ayrı kefeye, iki ayrı kutba yerleştirenler Türkiye’ye çok büyük kötülük yaptılar.
Sanki Türk tarihinde koskoca 624 yılı (1923-1299) çekip çıkardılar, mankurtluğu çağdaşlık ve modernlik olarak tanımladılar.
Halbuki iyisiyle kötüsüyle, zaferiyle yenilgisiyle, yükselişiyle gerilemesiyle tarih bizim tarihimizdi.
Osmanlı İmparatorluğu’nu utana sıkıla, kimi zaman da yok sayarak anlatanlar deyim yerindeyse tarihimize kefen biçip musalla taşına yatırmak istediler.
Oysa ki…
2.Abdülhamit Han’dan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e kadar tarih yazanlar, tarihi yapanlar, tarihe nal sesi dinletenler, kılıçların parlaklığıyla cihanı aydınlatanların hepsi Türk’tü, hülasa bizdik, ta kendimizdik.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK;
-Milletimizin ortak değeridir, -Devletimizin banisidir/kurucusudur.
-Milli Mücadele’nin önderidir,
-İlk Meclis Başkanımızdır,
-İlk Cumhurbaşkanımızdır.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları bahçe tanzim etmek, yakınlarını kayırmak, ordu içerisinde fitneye bulaşmayıp mübarek Anadolu topraklarını düşman işgalinden kurtarıp Cumhuriyetimizi ilan ederek ve son bağımsız Türk Devletini kurmuşlardır.
Şehit kanlarıyla sulanmış bu mübarek Anadolu topraklarında Türk düşmanlığı ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin KURUCU DÜŞMANLIĞINA İZİN VERİLMEMELİ!
Aksakallılarımızın dediği gibi;
“Koyunun çıkardığı toz kurdun gözünden kaçmaz.”
Bizim de hiçbir sinsi hesap gözümüzden kaçmamış kaçmayacaktır!
Son 50 yıldır…”Yakın Tarihe” ilgi duyan ve bizzat yakınen yaşayan taşmedreseli bir tarih öğretmeni olarak deriz ki;
-Atatürk'e lanet okuyan kimlerdir?
1. Onun mağlup ettiği İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan’dır.
2. Sözde…Türkiye Ermenistanı, Pontus Cumhuriyeti ve Türkiye Kürdistanı hülyasına kapılanların torunlarıdır.
3. Kisvesi ne olursa olsun “Cumhuriyet” tercihinden rahatsız olanlardır…Vesselam.
Tarihi konuları…tarihçi olmayan avukat K.Mısıroğlu ve sümüklü fetö için yazılan yazıların derlendiği “Diyaloğa Adanmış Hayat” kitabını hazırlayan edebiyat mezunu M. Armağan gibilerden öğrenmemek gerekir. Bunlar mendeburdur!
Para ve makam için tüm tarihi değerlerini satacak adamların “dava, ideoloji, insanlık, erdem, ahlak” gibi kavramlar üzerinden nutuk atmaları yüzsüzlüktür ve tiksinti vericidir.!
Meğer utanmak ne büyük şeref…Ondan mahrum olmaksa ne iğrenç bir zilletmiş.!
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e tahammülsüzlük, Türkiye Cumhuriyeti’ne tahammülsüzlüktür.
Bugün varsak, bugün hayattaysak, bunun şeref payesi Türk tarih silsilesinde müstesna bir yeri olan Aziz Atatürk’ündür.
İdeolojik doğmalarla, ilkel bir taassupla, keskin önyargılarla Atatürk düşmanlığı yapmak, millete değil hıyanete hizmettir.
Herkes bilsin ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk bizim ve milletimizin kırmızı çizgisidir.
*İlk Cumhurbaşkanımız ve Milli Mücadelenin yol başçısıdır.
*İman ve insaf sahibi herkes ona
hürmetle mükelleftir.
Ülkücü Türk Gençliği, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün en büyük eserini her zaman yaşatacak, nesilden nesile taşıyacaktır.
Mustafa Kemal Paşa ve dava arkadaşları, Anadolu’da birlik ve beraberlik gayretlerini baltalamaya çalışan ayrılıkçı ve isyancılarla;
-İngiliz Muhipler Cemiyeti,
-Wilson Prensipleri Cemiyeti,
-Kürt Teali Cemiyeti gibi zararlı kuruluşların temsilcileriyle asla
pazarlığa oturmamış, onlarla iş
birliğine gitmemiştir.
Mustafa Kemal Paşa ve dava arkadaşları, zararlı cemiyetlerle anayasal ve kültürel haklar gibi tartışmalara girmemiş, bölücü ve ayrılıkçı unsurlara asla taviz vermemiştir.
Allah onlardan razı olsun.
Her daim Türk Milletinin ve Türk Devletinin mutluluğu, bekası için çalışmışlardır. Çünkü adam gibi adam olan yiğit atalarımız devletle dopdoludurlar.
Geçmişe sövmenin, töremizi, gelenek ve göreneklerimizi silip atmanın geçer akçe sayıldığı tahrik ve tahrip yüklü hazin dönemlere şahit olduk.
Yeri geldi dümeni kırık köhne tekne gibi, yeri geldi yatağına ve karışacağı ummana küsmüş ırmaklar gibi olduk.
Bizi tarihimizden koparmak istediler, çünkü tekerrür etmesinden korkuyorlardı.
Bizi ecdadımıza hasım etmek istediler, çünkü Türk milletinin sinesinden yeni kahramanların çıkmasından ödleri patlıyordu.
HÜRRİYETTTT çığlıklarıyla Sultan Abdülhamit’i istibdatla özdeşleştirip tarih yapraklarımızdan 33 seneyi kopardılar.
İçimizdeki mandacı, teslimiyetçi ve yabancı hayranları tarihte husumet kazısıyla dünümüzü işbirlikçiliğin değirmeninde öğütmeye kalkıştılar.
Yaşanan yaşandı, hepsi de ibret levhası gibi…Tarihiyle barışık olmayan bir milletin gelecek hedefleri olamaz.
Türkiye’nin bölgesel ve küresel güç olma süreci, köklü tarihi referanslara dayanmaktadır.
Tarihi etki alanlarımız jeopolitik hesaplaşmaların ağırlık merkezidir.
Tarih boyunca su uyusa da düşmanın uyuduğu görülmemiştir.
Emperyalizmin kilit aktörleri, bin yıllık bir nefretle Türk’ü önce Avrupa’dan atmaya, sonra doğu ve güney vilayetlerinden koparmaya, hitamında da Anadolu’da küçük bir havzaya sıkıştırıp orada imha etmeye niyetlendiler.
Bir zamanlar hâkimiyetimizde olan coğrafyaların sınırlarını masa başında cetvelle çizip ecdadımıza silah zoruyla ve tehdit yoluyla dayattılar.
Bugün ne yaşıyorsak, neyle mücadele edip sınanıyorsak, biliniz ki, Birinci Dünya Savaşı’yla ilişkilidir.
Ve bu savaş henüz bitmemiştir.
İşte Gazzede ki can acıtıcı olaylar.!ABD ve AB destekli Yahudilerin yaptığı katliamlar!
Bugünün ve geleceğin sorunları 1914-1918 arasındaki yılların dünyasında mahfuzdur.
Kan revan içindeki Ortadoğu
100 yıllık kanlı ve kahredici bir yanlışın mahkumudur.
19 Ağustos 1914’de Sofya’da çıkan Hoydan Ermeni Gazetesindeki şu manşet her şeyin özetidir.
Bu manşet diyordu ki:
“Dünya Türk denen musibetten kurtulmalıdır.”
Her şeyin özü ve özeti bu cinnet ve cinayet halinde meydana gelmiştir.
Biz de diyoruz ki:
-Dünya’dan Türk’ü çekip çıkarın geriye yalnızca boş bir küre, boşuna dönen bir gezegen kalacaktır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması ve paylaşılması için sömürgeci güçler hasta adamın başına yedi düvel üşüşmüştü.
Çok şükür “hasta adam” dediklerinin korku tanımayan ahvadı artık zulme ve zulmete kök söktürmekte, Dünya’ya Türk milletinin varlığını gururla tebliğ etmektedir.
Unutmayalım ki, hem İmparatorluğumuza hem de Cumhuriyetimize keyfi dayatmaların son siperi, son kalesi, son direnci çok sağlam ve haklı bir belge olan Misak-ı Milli’dir.
Misak-ı Milli’yi kabul eden Meclisi Mebusan’dır.
Türkiye Cumhuriyet’i Osmanlı İmparatorluğu’nun varisi ve devamıdır.
Atatürk'ü kılıf yaparak Osmanlı'ya saldırmak ya da Abdülhamid'in arkasına gizlenip Atatürk'e ve Cumhuriyete saldırmak en hafif ifadeyle şuursuzluktur .
Ayrıca milletlerin büyük Ülkülere ulaşabilmesi için en önemli heyecan kaynaklarından biri tarihe malolmuş büyük şahsiyetlerdir.
Oğuz Atadan Bilge Kağan'a Atila'dan Alparslan'a, Fatih'ten Kanuni'ye Abdülhamid'den Atatürk'e Türk tarihinde önemli izler bırakan bütün şahsiyetler Millet olarak gelecek hedeflerimize ulaşmamızda önemli bir ilham ve heyecan kaynağımızdır.
Dolayısıyla bu büyük şahsiyetleri hırpalamak, itibarsızlaştırmak, ötekileştirmek ya da bir biriyle çatıştırmak her şeyden önce Türk milletine düşmanlık, gelecek hedeflerimize ise ihanettir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ne kadar milli ve tarihi bir kahramanımızsa, Sultan Abdülhamit Han da o kadar
milli ve kahramandır.
Rabbim her iki devlet büyüğümüze rahmet eylesin. Kabirleri nur, ruhları şad, mekanları cennet olsun inşallah.
GELELİM 19 MAYIS 1919’A CANLAR
Mustafa Kemal'in askeri başarılarıyla tanınan bir Osmanlı paşasıyken tüm yurt çapında saygı duyulan siyasi bir lidere dönüşmesinin ilk adımı 19 Mayıs 1919 Samsun’da atılmıştır.
İstanbul'dan Samsun kıyılarına doğru istiklal seferine çıkan Bandırma Vapuru'nun, inancı, iradeyi ve istikbal özlemlerini taşıdığını, böylelikle Milli Mücadele'nin sönmeyecek ateşini tutuşturmuştur.
9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa’nın Bandırma Vapuru ile yapılan yolculuk sonrası Samsun'a ulaşma olayı Kurtuluş Savaşı'nın fiili başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
Bu olay Kurtuluş Savaşı'nın fiili başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
Çünkü Atatürk "Biz, Anadolu'ya; -Ne silah ne cephane götürüyoruz.
-Biz ideali ve imanı götürüyoruz” sözleriyle dile getirmiştir...
Bu tarih dönemin sömürgeci güçlerince dayatılan bir geleceği reddederek "milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararının kurtaracağına" inanan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyetle sonuçlanacak kutlu mücadelesine başladığı gündür.
Bu yolculuk, sönmek üzere olan umutları canlandırmış ve milletimizin bir ülkü etrafında toplanmasına varan sürece hız ve anlam katmıştır.
19 Mayıs ruhu, milli onurun dirilişi, teslimiyetçi, tavizkâr yönetimlere karşı milli devletin doğuşu; çağın stratejik dengelerini ve zayıflıklarını gözeten akıl, sağduyu ve vizyonun adıdır.
Tarihte her şey ilk adımla başlamıştır.
Tam 105 yıl önce Samsun’dan;
-Milli Mücadele’nin ilk adımı atılmıştır.
-İşgal ve esarete karşı ilk hamle yapılmıştır.
-Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk harcı karılmıştır.
Türk milleti, Samsun’dan İzmir’e kadar inançla yürümüştür.
İLK ADIM…Vatanı sahipsiz, milleti çaresiz sanan bedhahlara karşı var oluş haysiyetidir.
İLK ADIM…Bölünmemizi, parçalanmamızı, tarihten silinip gitmemizi amaçlayan işbirlikçilere karşı Türk milletinin imanlı cevabıdır.
İLK ADIM…Bitmemizi, tükenmemizi, yersiz yurtsuz kalmamızı projelendiren zalimleri İzmir’e kadar kovalayan kahramanlığın şahlanışıdır. Bu şahlanışa hürmet ve hayranlık duyuyoruz.
Samsun’dan atılan ilk adım devletimizin yol haritası, aziz milletimizin kahramanlık beratıdır.
Ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye’yi tarihin gerisine düşürmeye kimsenin gücü de, nefesi de yetmeyecektir.
Çünkü ilk adımın ruhu maşeri vicdanda hala kor gibi durmaktadır.
İşte bu kor ateş olan VATAN SEVGİSİNİ söndürmek için ABD’de iktidarda ister Cumhuriyetçiler olsun, ister Demokratlar olsun ABD’nin Başkan Wilson’dan beri Türkiye politikası;
Türkiye’nin kalbinden Gazi M.Kemal Atatürk’ün İstiklal Savaşı’nda yaktığı Kuva-i Milliye ve yerli-milli ülkü ocaklı düşüncelerin silinmesini istemektedirler.
Aziz vatanımız ve milletimiz için en büyük tehdit ABD dir. Gerisi onun aparatıdır.
Mustafa Kemal Paşa ve dava arkadaşları, Anadolu’da birlik ve beraberlik gayretlerini baltalamaya çalışan ayrılıkçı ve isyancılarla;
-İngiliz Muhipler Cemiyeti, Wilson Prensipleri Cemiyeti,
-Kürt Teali Cemiyeti gibi zararlı kuruluşların temsilcileriyle asla pazarlığa oturmamış, onlarla iş birliğine gitmemiştir.
Mustafa Kemal Paşa ve dava arkadaşları, zararlı cemiyetlerle anayasal ve kültürel haklar gibi tartışmalara girmemiş, bölücü ve ayrılıkçı unsurlara asla taviz vermemiştir.
Aziz Türk milletinin ve geleceğimizin teminatı sevgili gençlerimizin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını bütün içtenliğimle kutluyorum.
Türkiye Cumhuriyet’i Samsun’dan Ankara’ya uzanan tek bilek, tek nefestir.
Milletimiz, bağrından yetişen yeni nesillerle varlığını sürdürecek, devletimiz genç kuşaklarla geleceğe umutla bakmaya devam edecektir.
İlk adımın mimarı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah arkadaşlarını, kurucu kahramanları ve aziz şehitlerimizi şükran, minnet ve rahmetle anıyorum. Allah hepsinden razı olsun.
Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER.