Ali Kuzencik yazdı: Bugün 8 Haziran

Ali Kuzencik yazdı: Bugün 8 Haziran

Civan yiğitlerimiz Sevgili Peygamberimize komşu olmak için birbirleriyle yarışırken, ihanet oyununda peşrev çekenler bilsinler ki bu mübarek Anadolu toprakları hainleri hiç sevmez.!

BUGÜN 8 HAZİRAN…

-YUSUF YÜZLÜ AZİZ ŞEHİDİMİZ:
*YUSUF İMAMOĞLU…

Hani…Bazıları çiğ ve sığ düşünceyle 
ve de rahatsız edeci cırtlak sesiyle;
“Ben bu davaya ömrümü verdimmm, bedel ödedimmm” der durur ya…

Oysa ki…”Aziz Canıyla gerçek bir bedel” ödeyip, sadece “FATİHA” bekleyen cennet mekan bir güzel Ülkü Gülü'nün adresi:
BURSA/EMİR SULTAN KABRİSTANI…

Bir Kerkük hoyratının;
“Bu alma dört olaydı
Karnıma dert olaydı
Boynuma vuran cellat
Keşke bir mert olaydı.” 
diye ifade ettiği gibi, Ebû Cehil  vahşetinin ve Ebû Lehep hiddetinin varisi olan bölücü,hain kalleş, geçmişte DDKD bugün PKK, DEV-GENÇ,TİKKO ve günümüzde FETÖ gibi terör örgütleri Türk Milletinin canına kastetmek için her fırsatı kullanmışlardır.

Yusuf İmamoğlu ağabey, İÜ. Edebiyat Fakültesi Coğrafya bölümü son sınıf öğrencisi idi.

25-30 kişilik komünist çete onu 8 Haziran 1970’de fakültenin koridorunda yaraladı, yaralandığı yerde tıbbi yardım yapılmasını ve hastaneye götürülmesini engellediler.

Kan kaybından ölümünü seyrettiler.

Ruhu şad, mekanı cennet olsun. 
Unutanların kanı kurusun.

Cenab-ı Allah’ın “topraktan geldiniz, toprağa döneceksiniz” buyruğuna en büyük sevgilinin, Hz. Peygamberin yanına dönmelerinde şehitlerimizin zerre üzüntüleri yoktur.

Belki  şehit olmalarına sebep, kendi vatanlarında kendi bayrağı altında yaşayanlardan gelmiş olmasıdır tek üzüntüleri.

 

 

12 Eylül öncesinde, gençken yaşlanmıştık.! Civan ülküdaşlarımızı 
kara toprağa vermekten.!

Civan yiğitlerimiz Sevgili Peygamberimize komşu olmak için birbirleriyle yarışırken, ihanet oyununda peşrev çekenler bilsinler ki bu mübarek Anadolu toprakları hainleri hiç sevmez.!

YUSUF YÜZLÜ Aziz Şehidim…
-Ne seni unuturuz, 
-Ne seni şehit eden hainleri,
-Ne de senin katillerinle kol kola siyaset yapan İP’sizleri UNUTMAYACAĞIZ!

Alem şirin uykusunda iken:
-Ankara’nın karanlık ve tenha dar gecekondu sokaklarını,
-Aydınlık ve kalabalık geniş  meydanlarını birlikte gezdiğimiz 
eski arkadaşlarımda bunların peşine takılırlar… YAZIKLAR OLSUN.!

Türk Devletinin ve Milletinin varlığı daim olsun inşallah.

Yiğit iken ölenlere, gök ekini biçmiş gibi...

Gencin vefatı, yeşil ekinin biçilmesi gibidir…Bu yüzden Yunus Emre der ki;

“Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm,
Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi”

Rabbim onu gufran, rahmet döşeğinde ağırlasın...İmanım gereğince inanıyorum ki zaten öyledir, şehittir; güzel makamı vardır..

Uğrunda can verdikleri ulu Türk Devleti ve Aziz Milletimiz ebed-i müddet olsun inşallah.

YİNE DERİZ Kİ: 
-DÜNÜ BİLMEYENLER,
BUGÜNÜ ANLAYAMAZLAR.

Ülkücülükten geçinen bazı gevşeklerin ve teşkilatlarda görev almış bazı nankörlerin  “kendini kullanılmış hissetmek”demesi çok aşağılayıcı bir şey!

-Şahsen ben hiçbir dönemde, böyle bir duygu yaşamadım.

-Daima doğru yaptığımıza inandım ve doğruların arkasında oldum.

-Ve ülkücü hareketin hak dava olduğuna dair hiç bir şüphem ve tereddüdüm olmadı.

-Ülkücü  hareketin zafer kazandığına ve bırakın Türk dünyasını, insanlığın makus talihini değiştirdiğine inanıyorum.

-Tafsilat uzun. Üzerimizde 1970’li yıllarından beri, yoğunluğu gittikçe artan bir dağıtma ve yok etme proğramı uygulanıyor. Bunun sonuçları olacaktır ve bu günkü halimiz, işte o sonuçtur.

-Ama ben hala bu hareketin yok edilemeyeceğine, bırakın yok edilmeyi, hedefe doğru yol almaya devam ettiğine, bir gün birliğini yeniden sağlayıp ayağa kalkacağına varlığım kadar inanıyorum.

Bu KUTLU HAREKET Türk Milletinin sigortası ve erken uyarı sistemidir. Yarım asırdır hep haklı çıkan kutlu harekettir…

-1970'lerdeki ülküdaşlarımın mücadelesi bir kahramanlık destanıdır.

-O yıllarda ülkücü mücadelede yer almış olanların hepsi birer kahramandır.

-Çok şükür ki Anadolu’muzun, Türk Milletinin güzel gençleriyle aynı dönemi yaşamışız.

-O yılların…Hayali, dostluğu, yaşanmışlığı: CİHAN DEĞER.

-1970'li yıllarda o şanlı mücadelenin içinde yer almış olmaktan her zaman gurur duydum. Bu durum benim en şerefli mirasımdır.

Dediğimiz gibi…12 EYLÜL ÖNCESİNDE, GENÇKEN YAŞLANMIŞTIK…Civan ülküdaşlarımızı kara toprağa vermekten!

Erzurum/Aşkale’den Muzaffer Sarısözen’in derlediği türküde der ki;
“AÇMA YARAM KAN GİDER.”

Şehit haberlerini dinleyince…
Aynı anda… “GÖMDÜM OĞLUM, SENİ TOPRAĞA GÖMDÜM.” türküsü aklıma ve dilime düşer.

Nasıl bir acıyla söylenmiş ve türküye yakılmışsa bu sözler, sanki sihirli bir el tarafından bütün acılı hallere sürülecek ilaç gibi dağılıyor yurdun dört bir yanına...

Açma yaram kan gider”... Yara derin, yara ağır... Ve yara kanlı. Açsan bir türlü, açmasan bir türlü...Ve bin türlü söz ortada.

Yaralı evler, yaralı ana ve babalar. Eşlerin, çocukların yaraları.! Açtıkça kanayacak yaraları.

Ateşin düştüğü yeri nasıl yaktığını 12 Eylül öncesi Ankara Ocağı ve Genel Merkez “teşkilatlandırma masası” ile birlikte fıtrattan/yaradılıştan gelen “tatlı dil ve gülümseyen” halet-i ruhiye simamızla/özelliğimizle “şehit aileleri ile ilgilenme” görevi ile yakınen bu tarifsiz acılara şahit olmuşumdur. (1976-80)

Hem de yüzlercesine. Hepsinin ayrı bir hikayesi vardır. Aklıma geldikçe hala içim yanar.

Şimdi vatani görevini yapan delikanlıların bedenleri bir “gül bahçesine” girercesine seriliyor vatan toprağına.

O zamanlar bizi kınayan “NEME LAZIMCI” mıymıntılar şimdi vatanın bir karış toprağını aziz bildikleri için bedenlerini toprağa bulayanları da kınayacaklar mı acep.?!

Hani...
Sağ-sol çatışmasıydı.?!
Hani...
Gölgelerle mücadele etmiştik.?! 
Hani...
Kullanılmıştık değil mi.! 
Şimdi “kullanılan” kim peki.?!

Belki otuz yıl sonra, bugün şehit 
düşen bu civanyiğitlerin ailelerine ve yakınlarına, arkadaşlarını da “siz kullanılmıştınız, ortada bir tehlike yoktu.” diyenler olur.

…Ve bu “iğrenç anlayış” bizim için hiç şaşırtıcı olmaz.

Mesele...Türk Vatanının bütünlüğü, Türk Devletinin ve Türk Milletinin bekasıdır..

1980 öncesi de buydu, şimdi de bu. Bugün, aktörlerin makyajları ve sahneleri değişti sadece.

Değişmeyen bir şey var;
Vatanını canından aziz bilen Ülkü Ocakları’nda yetişen “Vatansever Türk Evlatları.”

Dün Çanakkale ve Sakarya’da nasıl şehit düştüler ise bugün Hakkari-Şırnak-Mardin-İzmir-Kuze Suriye ve Kuzey Irak’da şehit oluyorlar. Tek bir farkla; O gün düşmanlar ve hainler dışarıdaydılar ve yabancıydılar.

Biliyoruz ki;
Unutmak tükenmektir.

Biliyoruz ki;
“Ahde vefasızlık, aynı zamanda imansızlıktır.”

Şehitlerimizin EMANETİ;
Emanetimiz, davası davamızdır.

Cenab-ı Allah tüm şehitlerimize rahmet eylesin…Türk Devletinin ve Milletinin varlığı daim olsun inşallah.

İnancımız o ki…Aziz Şehitlerimizin Nezd-i İlahi’de makamları Âli’dir.

Meram Bağları’ndan;
SEVGİ ve MUHABBETLE

8-Haziran-2025
Taş Medreseli Tarih Öğretmeni:
Ali KUZENCİK