Tarih: 19.03.2025 11:39

Ali KUZENCİK yazdı: Hiiiç unutmadım!

Facebook Twitter Linked-in

ATAMIZ FATİH SULTAN MEHMET 
HAN’IN TÜRBESİNDEKİ BU ÇİRKİN GÖRÜNTÜYÜ BİR TÜRK OLARAK 
HİİİÇ UNUTMADIM!

-AKILSIZ İTİ…YOL KOCATIR,
-AKILSIZ POLİTİKACIYI…HIRS BİTİRİR.

Aziz Türk Milleti’nin çok sevdiğiği ve Peygamber Efendimizin övdüğü komutanın kabrinin bulunduğu bu kutlu mekana iki eli arkasında bağlı girmek çok çirkin bir davranıştı.!

Durumunu çıkarına göre ayarlayan bazı siyasi kişilikler var ki; 
-Çiğ kişilikli, hazımsız, kompleksli olurlar.!
-Çevrelerindeki kalabalıklar arttıkça egoları daha çok şişer,
-Giderek kendilerini “seçilmiş kişi” zannetmeye başlarlar.

Bilmiyor ki… Asıl olan söz dili değil, hal dilidir… Konuşmaktan çok yaşamaktır.

Atina’yı komşu kapısı yapan ve Türk düşmanı Makarios’un heykelini diken bu zat için Sadi Şirazi der ki;
“Düşmanlarınızla oturup,kalkan, sizin dostunuz olamaz” sözüne 50 yıldır “yakın tarihi yaşayarak” şahit olmuşuzdur.

İstanbul’da...Türbenin bahçesine 
girer girmez…Cennetmekan Atamız Fatih’in kabrinin bulunduğu türbeye yürürken aniden türbenin temeline tekme! YouTube de o çirkin video hala duruyor…EDEP YAHU!

Tarihi iyi öğrenmek ve ders almak gerekir!

Kudüs'e girdiğinde ilk olarak Selahattin Eyyubi'nin mezarını tekmeleyen “BİZ YİNE GELDİK” diyen İngiliz Generali Allenbi'yi unutmamak gerekir..

Yine Bursa'yı işgal ettiklerinde Osman Gazi ve Orhan Gazi'nin sandukalarını tekmeleyen Venizelos’un subay oğlu Sofokles’i unutmamak lazım.

İSTANBUL;
Bizans'ın ruhu bu şehre hiç uymamış gibi, her yerde ecdadın izleri. Ve 1453, belli bir mekanın değil Yahya Kemal'in de dediği gibi "zamanın fethinin başlangıcı" sanki.

Peygamber Efendimizin müjdesiyle kurmuşuz gönül bağını, ondandır böyle sahiplenmişiz bu şehri.

Rahmetli Erol Güngör Hocamız;
“gönül sende yaşlansın, dizler sende yorulsun” derken her şeyiyle kabul bir "Harika İstanbul" anlatır.

Ecdad yıllar önceden görmüş olmalı ki;insanları, bu şehrin müptelası. İstanbul sevginin en belalısı. Fethin kapısını kim araladıysa, zamanında Fatih'in geçtiği surlardan o yiğitlere selam olsun. Çağ açıp çağ kapatan atamız Fatih Sultan Mehmet Han’a selam olsun.

"Ruhumu eritip de kalıpta 
dondurmuşlar,
Onu İstanbul diye toprağa 
kondurmuşlar.”

-AKILSIZ İTİ: YOL KOCATIR,
-AKILSIZ POLİTİKACIYI: HIRS BİTİRİR.

Memleketi Karadeniz bölgesinde bile bitkisel hayatta olan bu kibirli zat hala siyaset sahnesinde ve televiyonlarda dansöz gibi kıvırıyor ve kamuoyu araştırmacıları tarafından bu liyakatsız ve beceriksiz tatilci parlatılmak istenerek aklımızın zekatıyla alay ediliyor!

Aksakallılarımızın dediği gibi;
“KOYUNUN ÇIKARDIĞI TOZ KURDUN GÖZÜNDEN KAÇMAZ.”

Bizim dahi hiçbir “sinsi hesap” gözümüzden kaçmamış ve kaçmayacaktır!

Gönlümün Şeyh Edebali’si rahmetli babam zaman zaman derdi ki;
“EL ADAMI UZAKTAN BAKAR,
İNCE İNCE TARTAR OĞUL…”

Yunansever ve bölücüsever 
fitne/münafık zamanla tarihin “siyasi kişilik çöplüğünde” yerini alacaklardır Allah’ın izniyle.

Dualı ve şühedalı bir kutlu Anadolu topraklarına ve bilhassa Dersaadet İstanbul’a resmen ihanet ihanet edenlerin sonu ne acı ve ne rezilcedir.!

Allah bize bunları tek tek seyr-i alem yapacak.! Bizde ibretle izleyeceğiz sonlarını.

Zilletli bir yükselişin bilinen akibeti sadece düşüş değil, ani ve acıklı bir çakılmadır. Vatana ve bilhassa güzel beldesine ihanet edenler buna müstahaktır.

Beceriksizliğinden dolayı padişah Abdülaziz tarafından sürgüne gönderilen Serasker katil Hüseyin Avni Paşa’nın dediği gibi;

“DİNİM KİNİMDİR” sözünden hareket ederek onların gözünü kör, kulağını sağır, dillerini lal eylemiş.

Aynı bugünkü Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli düşmanlığı gibi.!

“DİNİM KİNİMDİR” diyen alçaklar sürüsü. umurlarında bile değil, devlet, millet...

Herhangi bir milli değerleri ya da erdemleri yok. Bu ekibin bütün dünyaları MASA-KASA-NİSA üçlüsü!

Kör ve sağırlar. Kendi seslerinden başka bir sese, görüntüye, insanlıkla alakalı ahlaki bir değere tahammülleri de yok.

Utanmıyorlar ve yüzleri kızarmıyor.

UCUZ İNSANLARIN ÜSTÜNE 
KURULAN HAYALLER…DEVLETE PAHALIYA PATLIYOR.

Torosların Türkmen obasına AHMET HOCA isimli bir şıh misafir gelir…Buyur edilir, köylülerle birlikte odanın baş köşesine  alınır.

Köylüler “ne keramet gösterecek” diye ağzının içine bakarken şıh arada bir irkilir gibi yapıp “HOŞTT” diyordu..

Köylüler bunun bir keramet olduğunu anladılar ama ne kerameti olduğunu anlayamadılar.

 

Merakla sordular;
“-Ya şıh hazretleri nedir arasıra 
HOŞT dediğin.?”

Şıh;
“-Bir köpek Kabe’nin duvarına işeyecek gibi niyetleniyor, onu görüyorum, tabii ki HOŞT diye kovalıyorum.”

Köylülerin itikadı bir iken bin oldu…Olanları kapının eşiğinden dinleyen evin hanım ağası sofrayı hazırladı.

Herkesin önüne üzerinde et olan pilav geldi. Şıhın tabağında sadece pilav vardı.

Şıh bir süre etsiz tabağa baktıktan kapıda beliren hanım ağaya;

“-Benim tabağımda et niye yok, bunun bir sebebi var mıdır ey hatun.?" diye sordu.

Hanım Ağa yaklaştı…Tabağı ters çevirdi…Onun etlerini pilavın altına koymuştu.

Pilavın altında etlerin gözükmesiyle elindeki kepçeyi şıhın kafasına indirdi;

“-ULENNN BRE ŞARLATAN, TABAĞINDAKİ ETİ GÖRMEDİNDE KABE’DEKİ İTİ Mİ GÖRDÜN?!”

Bugün olduğu gibi…Birgün mutlaka suret-i haktan görünen Dırar Mescidi’nin fitne-münafık bölücü ve rumsever cemaatinin maskeleri YAVAŞ YAVAŞ düşmektedir.!

“DİNİM KİNİMDİR” diyen o alçaklar sürüsü…O ensesi kalınlar ki; erkeğiyle kadınıyla, memleket yanarken bir deste otu yanmayan tiplerdir…

-Onlar hep işinde gücündedir maşallah; işleri her daim tıkırındadır. 
-Fakir halk çocukları cephelerde kırılırken, ölmeyip sağ kalanlar da kolunu bacağını, gözünü yüzünü cephelerde bırakırken,
-Ensesi kalınların kolları her yere uzanır, kendi kurdukları fırkayı/partiyi kapatıp, her kapıdan içeri girerler! Kızlarına ve oğullarına nice yüksek paralarla tarihi üniversitelere sahte geçiş yaptırırlar ve diplomalarını
kolaylıkla alırlar.

lKeyifler de tıkırdır her zaman; Çeşitli…Sofralarda doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yerler, içerler, eğlenirler.

Sadece doymak bilmez bir iştiha ile yemekle kalmazlar. Muhakkak “BU MEMLEKET NASIL KURTULUR” nutukları da eşlik eder kuş sütünün eksik olmadığı sofralarına.

Hükümetler kurar, hükümetler düşürürler; atar tutar, asar keserler, darbe gecesi saklanırlar
Ortalık durulunca kahramanca ortaya çıkarlar ve ellerindeki bayrakla kalabalığa karışırlar..

Söze ‘AZİZİMMM’ diye başlayıp tarihten, bilimden, edebiyattan, sanattan, dinden, kültürden yüksek yüksek fikirler serdederler.

Yeri geldiğinde “VATAN-MİLLET-SAKARYA” nutukları atmaktan bir an geri durmazlar. Sanırsınız ki ha deyince kendini vatan için ateşe atmaya hazırlar bu kent uzlaşıcı bölücüseverler.!

-Bu zihniyet Dırar Mescid’den beri fitne münafıklık üretirler! 
-Öze değil kabuğa bakarlar.
-Elbette akıl tutulmasına ve teslimiyetçilik girdabına düşmüşlerdir.

“BEN GİDERSEM İSTANBUL BATAR” diyene şehirle içiçe olan tarihi Karacaahmet gibi mezarlıklar, çevrelerinde yaşayan insanlara bu dünyanın “geçiciliğini” fısıldar.

Her zaman dediğimiz gibi;
Ucuz insanların üzerine kurulan hayaller kişiye-kuruma-teşkilata ve devlete pahalıya patlar.!

Gençlik yıllarımızda kavgamızın şehri Başkent Ankara’da defalarca şahidiz ki…Akşam İKBÂL MEYHANESİNDE NARA ATANLARIN…sabah uyandığında nasıl “tepetaklak” gitmeleriyle ilgili ne de güzel söylemiş Urfalı Şair Nabi;

“Bağ-ı dehrin, hem hazânını hem baharını görmüşüz,

Biz neşâtında, gamında rüzgarını görmüşüz,

Çok da mağrur olma kim meyhane-i ikbâlde,

Biz hezârâni mest-î mağrûrun humârını görmüşüz.”

KİBİR...Kendini  beğenme ve  
bir nevi hastalık belirtisidir.

Bu ya aşağılık duygusu denilen bir saplantının değişik bir biçimde tezahürü veya cehaletin, aldanmanın bir sonucudur.

Kibir ve gurur..Kabalığın, hamlığın, yetişmemişliğin, hayalperestliğin tezahürüdür.

Demokrasi saygı ve tahammül sistemidir… Bundan nasibini alamayanların üslubu hastalıklıdır.

Hz. Pir Mesnevi’de der ki;
“İKİ ŞEY MÜHİMDİR…
*Birincisi Okyanus gibi bol
HAYSİYET,
*İkincisi elif gibi dimdik
ŞAHSİYET.!”

Ancak bu özellik makam ve para hırsı doruk noktasında olan Ekremous ve bölücü kent uzlaşıcı adamlarında nerdeeee!!

Dahili ve harici olaylara bakış açıları tamamen İngiliz ve Amerikan at gözlüğü kullanmaları.

PARA ve görevden alınmasıyla MAKAM için tüm değerlerini satacak insanların “dava, ideoloji, insanlık, erdem, ahlak” gibi kavramlar üzerinden nutuk atmaları yüzsüzlüktür ve tiksinti vericidir.!

Meğer utanmak ne büyük şeref. Ondan mahrum olmaksa ne iğrenç bir zilletmiş.!

Hz. Aişe anamıza iftira atan ama ölmeden önce oğluna “Hz. Peygamberimizin gömleği ile kefenlenmeyi vasiyet eden” Abdullah bin UBEYY’ye haliniz ne kadar da benziyor bu kibirli narsist Ekremous!

Ayrıca…Ülkesine hizmetkâr olan devlet adamlarına çemkiren kibirli/narsist meymenetsizlere deriz ki;

“VE LA GALİBE İLLALLAH”
Galip olan sadece Allahtır.! Herkesin bir planı varsa Allah’ın da vardır. Kul hesabının üstünde kutlu bir hesap vardır.

Bizi bizden olanlar idare ettiği sürece, tarih de talih de bizden yana olacak, inşallah.

Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER

19 Mart 2025
Taş Medreseli
Tarih Öğretmeni
Ali KUZENCİK




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —