MALAZGİRT VE BÜYÜK TAARRUZ;
AYNI KANIN…
AYNI DAMARDA,
SADECE FARKLI TARİHLERDE AKIŞI
AĞUSTOS Ayı…Aziz Türk Milleti için çok özel bir aydır. Türkler bu ayda çok sayıda önemli savaşlar kazanmış ve önemli kongrelere imza atmıştır…
Ağustos ayı zaferler ayıdır. Bu ay, 1071 Malazgirt'ten 1922 Büyük Taarruz'a nice zaferlere tanıklık etmiştir.
İşte bu yüzden Ağustos ayı İçin ZAFER ayıdır da denmektedir.
Bu ayda kazanılan MALAZGİRT ZAFERİ tekrar girilen Anadolu’yu vatan yapan, zalimlerin hesabını bozan diriliş ve doğruluş şahikasıdır.
Malazgirt’ten Otlukbeli’ne, Mercidabık’tan Mohaç’a, Büyük Taarruz’dan Dumlupınar’a kadar Türk milleti muhteşem atılımların, muazzez zaferlerin övüncüyle yoğrulmuştur.
Bunlardan her birisi tarihe mühür vurmuş, hepsi de birbirini tamamlamıştır.
Malazgirt Ovası’nda yalnızca iki ayrı ordu, yalnızca iki ayrı devlet karşılıklı olarak mevzilenmemiş; bunlardan çok daha önemlisi HAK İLE BATIL, karşı karşıya gelmiştir.
Sultan Alparslan’ın “Ben kendimi Allah’a adadım, benim için şehitlik de, muzaffer olmak da bahtiyarlıktır.” sözü esasen paslı kilitleri söküp atan, köhne engelleri yıkıp aşan inanmışlığın tezahür ve temin kuvvetidir.
Bizans’ın asker sayısı ve silah teknolojisi konusundaki üstünlüğü kutlu ecdadımızın aklı, ahlakı, azmi ve anıtlaşmış cesareti karşısında elbette tutunamamış, nihayetinde bozgun kaçınılmaz hale gelmiştir.
Zaferlerimiz geride kalmış, tarihin bir anında donmuş ve durmuş değildir.
Sultan Alparslan’ın ve kahraman ecdadımızın Anadolu topraklarına diktiği var oluş ve bağımsızlık fideleri çınarlaşmış, milletimizin ve mazlum toplumların tamamını gölgesine almıştır.
Büyük milletlerin hayatı, büyük denizlere benzer. Türk Milleti bir okyanustur. Medleri ve Cezirleri vardır.
Anadolu topraklarında yaşayan Batı Türklüğünün Med’di yani “yükselmesi” Sakarya’dan başladı, Viyana’ya, Yemen’e, Cezayir’e, Don-Volga’ya dayanmıştı.
Cezir yani “geri çekilme” yine Sakarya’da bitti. 26 Ağustos ile Med halindeyiz. Sakarya’dan çıktık. İzmir’e, Edirne’ye, Hatay’a vardık.
Hatırlarsanız, Afrin operasyonu öncesi tankın üzerine çıkan bir kahraman askerimize istikamet neresi diye sorulduğunda verdiği cevabın milli vicdanda muhteşem bir yankısı olmuştu...
Alnı öpülesi bu evladımız demişti ki, “İstikamet Kızılelma”...
“-AİLENE BİR MESAJIN VAR MI.?”
diye sorulduğunda da yine kahramanca ve yüreklerimizi titreterek şöyle seslenmişti:
“-BEKLEMESİNLER…BU VATANI KİMSE BÖLEMEZ.!”
-Plevne’de sivrilen duruş bu duruştur...
-Edirne’yi müdafaa eden ruh
bu ruhtur...
-Çanakkale’deki cesaret
bu cesarettir...
-Sakarya’da, Dumlupınar’da, Büyük Taarruz’da ihanete, işgale, küfre, batıla,cüretkarlığının, soysuzluğunun ve şımarıklığının bedelini ödeten şuur bu şuurdur, bu asalettir...
-Ruh aynı ruh, kan aynı kan...
Şair ne güzel söylemiş;
“FITRAT DEĞİŞİR SANMA,
BU KAN YİNE O KANDIR.”
Hani...Şair diyor ya;
"Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi.
Senin uğrunda ölen ordu, budur ya Rabbi.
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın."
Büyük Taarruz ile Türk Milletinin içinden çıkan Türk ordusunun sadece Yunan ordusuna karşı kazandığı bir zafer değil, emperyalizme ve yandaşlarına vurulmuş bir tokat olduğu gibi aynı zamanda yıllarca süren mücadelenin sonunda Türk milletinin kimliğini bulduğu büyük zaferin oluşturduğu temel üzerinde, Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yolun en önemli aşamasıdır.
Büyük Taarruzu küçümseyen
“KEŞKE YUNAN KAZANSAYDI” diyen mıymıntılara Yunan Ordusunun Bursa'yı işgalinde Venizelos'un oğlu Sofokles'in Osman Gazi'nin türbesine gelip “BİZ GELDİK OSMAN.! KALK DA BURSA’YI KURTAR.!” dediği ile Batı Anadolu köylerinde “KÖÇEK” oynatan Yunan subayların fotoğraflarını bulun gösterin.! Çünkü tarihini bilmeyenin yarını olamaz.!
Bizim nazarımızda Malazgirt Zaferi ile Başkomutanlık Meydan Zaferi AYNI KANIN AYNI DAMARDA, SADECE FARKLI TARİHLERDE AKIŞINDAN başka bir manaya gelmeyecektir.
Hem Sultan Alparslan’a hem de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e milletimizin rahmet niyazlarıyla birlikte şükran duyguları hiçbir zaman eksilmeyecektir.
Sakarya Meydan Muharebesi de, Malazgirt’de, Büyük Taarruz aynı milletin destanıdır.
Tarih şuuru tarihe şu veya bu vakfın, şu veya bu ideolojinin penceresinden değil Türk Milletinin penceresinden bakmayı gerektirir.
Tarih cahillerinin Türk milletinin zaferleri arasında nifak fidanlığı dikme amaçları, istismar ve inkar üslubuyla şerefli mazimizi, vatan kuran, vatan kurtaran elleri öpülesi aziz büyüklerimizi birbirinden ayırma ve koparma alçaklıkları ancak beşinci kol faaliyetidir.
Bu zaferle Türk Milleti en kötü ve zor şartlarda bile olsa “ALLAH’IN RAHMETİNDEN ÜMİT KESMEYİN.” (Zümer, 53) Ayetine tam bir imanla sonuna kadar kararlılıkla mücadele etti ve hiçbir zaman ümitsiz olmaması gerektiğini fiilen ortaya koydu.
Çünkü kuvvetli bir imanla inandı ve bu imanını şu ayetten aldı: “Gevşeklik göstermeyiniz; üzüntüye kapılmayınız.
Eğer gerçekten inanıyorsanız, mutlaka siz en üstün olursunuz.”
(Al-i İmran, 139)
Mustafa Kemal Paşa ve dava arkadaşları, zararlı cemiyetlerle anayasal ve kültürel haklar gibi tartışmalara girmemiş, bölücü ve ayrılıkçı unsurlara asla taviz vermemiştir.
Allah onlardan razı olsun.
Her daim Türk Milletinin ve Türk Devletinin mutluluğu ve BEKASI için çalışmışlardır. Çünkü adam gibi adam olan yiğit atalarımız devletle dopdoludurlar.
Zaten devlete ne kadar canla-başla hizmet ederlerse, İLAHİ RIZAYA o kadar fazla nail olacaklarına inanmışlardır.
Hem Sakarya ve hem Büyük Taarruz ile bu toprakların ezeli ve ebedi vatanımız olduğu tüm dünyaya bir kez daha ilan edilmiştir...
Vatanı için şehit düşenlere rahmet olsun.
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere vatan için, millet için, bayrak için, can veren aziz şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.. Kabirleri nur, ruhları şad olsun...
Dualı ve şühedalı bir kutlu Anadolu topraklarına ihanet edenlerin ecdata dil uzatanların sonu ne acı ve ne rezilcedir.!
Allah bize bunları tek tek seyr-i alem yapacak.! Bizde ibretle izleyeceğiz sonlarını.
Zilletli bir yükselişin bilinen akibeti sadece düşüş değil, ani ve acıklı bir çakılmadır. Vatana ihanet edenler buna müstahaktır.
SÖZÜN ÖZÜ CANLAR…
Türkiye Cumhuriyeti ne kadar bizimse Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu da o kadar bizimdir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ne kadar milli ve tarihi bir kahramanımızsa, Sultan Alparslan ve Sultan 2.Abdülhamit Han da o kadar milli ve kahramandır.
Meram Bağları’ndaki Camilerde müezzinler “DAVUDΔ ses tonuyla Sabah ezanlarını okurken bizimde duamız;
Rabbim bizleri ecdadımıza layık bir nesil olmayı nasıp etsin inşallah.
1977’deki seçimlerde bizimle beraber MHP mitinglerine katılan bir grup Dil-Tarih’li, Yüksek Öğretmenli ülküdaşımızla yanında bulunduğumuz üstad Necip Fazıl KISAKÜREK der ki;
“Denildi mi bir yerin adına TÜRK Beldesi,
Gözüm Albayrak arar, kulağım Ezan Sesi…”
Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER