Haber Editörü

Ramazan DURMUŞ / GELDE YAZMA

ramazandurmus44@gmail.com

Ali KUZENCİK yazdı: Yarın Kurban Bayramı

Kurban Bayramı’nın; hayrı, bereketi, sağlık ve mutluluğu ülkemizin, milletimizin, bütün Türk-İslam Âlemininin üzerine olsun inşallah…

Ali KUZENCİK yazdı: Yarın Kurban Bayramı
GÜNDEM 5.06.2025 11:21:00 0

YARIN KURBAN BAYRAMI…EVİNİZE “BUĞDAY”(BEREKET/HUZUR)YAĞSIN İNŞALLAH.
Kurban Bayramı’nın;
-Hayrı, bereketi, sağlık ve mutluluğu ülkemizin, milletimizin, bütün Türk-İslam Âlemininin üzerine olsun inşallah…
“Cân bula cânânını
Bayrâm o bayrâm ola
Kul bula sultânını
Bayrâm o bayrâm ola
Hüzn ü keder def' ola
Dilde hicâb ref' ola
Cümle günâh af ola
Bayrâm o bayrâm ola”

Üstad Şair Yahya Kemal BEYATLI’nın “SÜLEYMANİYE’DE BAYRAM SABAHI” şiirini her okuduğumda;
-Gönül tellerim titrerde titrer…
-Türk Milliyetçiliği yanıma, -Kalbimin odacıklarına kan taşıyan bir ana damar olur.

SÜLEYMANİYE’DE BAYRAM SABAHI
“Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede,
Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniye’de.
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi.
Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilâhî yapıya.
Tanrının mâbedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Süleymâniye târih oluyor.”
………………………………
………………………………..
…………………………………
………………………………….

Şairin ulu camii Süleymaniye’de diz çöküp vatanın birliğine karışması “fena fid devle ve’l mille” halet-i ruhiye noktasına ulaşması, o an yanında hissettiği atalarımızın ruhlarıyla MUHABBET etmesidir…

Deriz ki...Her baba küçük oğlunun elini tutup yarın sabah  Bayram namazına götürmeli…
Çünkü;
-Çocuk, bayram namazında babasıyla 
saf tutar. 
-Orada protokol olmadığını görür. 
-Cemaatin bir parçası olur.
-Güzel giysiler alınır. El öper, harçlık verilir. 
-El üstünde tutulur, adam yerine konulur. 
-Kendinin önemli olduğunu hisseder.

Bayram, çocuğun millete dahil olduğu gündür. Bayram namazı milletin şenliğidir. Aslolan kendini oraya ait hissetmektir. 
Evlatlarımız bizlere Allah’ın bir nimeti, gözlerimizin nuru, evlerimizin neşesi, soyumuzun devamı, milletimizin istiklali, ahiretimizin duacısı ve Allah’ın emanetidir.

Onlarla sevinir, onlarla üzülür, onlarla istikbale yürürüz. Onlarında beden ve ruh yapıları vardır. 

Beden sağlıklarını en iyi şekilde takip ederken, ruh yapılarınıda inanç ve ibadetlerle, Türk-İslamın temel ahlak prensipleriyle beslemek, anne/baba ve eğitimcilerin ortak görevidir.

Ruh yapılarıda mensubu olduğumuz Türk Milletinin örf ve adetleriyle, milli geleneklerimizle doldurmak zorundayız..
Türkistan’dan…Bosna'ya kadar, şehirlerden dağ başlarına kadar bayram aynı üslûp üzre yaşanır. Bayramlar yaşadıkça millet de yaşar.

-Osmanlıda sultanlar adına yaptırılan büyük camilere SELATİN CAMİLERİ denilir…Selatin Camilerinde;
-Sabah namazını kılmak, 
-Ziyaretlerde bulunmak, 
-Sılayı rahim yapmak, 
-Büyüklerin  ellerinden öpmek, sevdiklerine sarılabilmek,üç yıl önceki pandemi yıllarında gördük ki büyük nimettir.
Bu liste sayfalarca uzayabilir... 

Ne güzel bir cümle;
“HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK"

Haziran başları olmasına rağmen Konya’da serin Bahar mevsimi havası hala devam etmektedir…
Sabah namazı çıkışı fırından ekmek almak için dışarı çıkıp o soğuk değilde “asılan ciğeri kokutmayan serin gedavet rüzgarının” surata çarpışıyla hatırlarsınız baharın devam ettiğini…

Bahardan Yaz’a geçişte;
-Yağmur yağar mı ki.? Şemsiyemi nereye koymuştum yahu.? 
-Toprağın sıcaklığı, ağaçların yeşillenmesi başkadır. 
-Yağmurun kokusu bambaşka. Sırf bunun için bile sevebilirsin bahar’dan yaz’a geçişi..Bulutlar insana yakın, göğün mavisi biraz dargın…

Yarın Kurban Bayramı…

Yine düştü analar, babalar gönlümüze. Haniii…Güzel bir Kerkük türküsünde diyor ya;
“İNSANLAR ŞİRİN UYKUSUNDA UYURKEN…” 

Vatanını SEVDA derecesinde sevmekten başka bir suçu olmayan oğullarının peşinden mahkeme mahkeme, şehir şehir gezen, bayramları zehir olan çilekeş Rahmeti Rahmana kavuşmuş babalara ve Analara Rabbim RAHMET eylesin, hayatta olanların ellerinden hürmetle öperim..

Babası yakınında, yanı başında olan kardeşlerim, çok şanslısınız, size imreniyorum. Çünkü;
-Sırtınızı dayadığınız koca bir Uludağ’ınız var. 
-Yaşlansa da yatalak olsa da hala gölgesinde huzur bulacağınız ulu çınarınız var.
-Vakit varken sokulun koynuna…

Onun sinesi bizim Meram Bağları’ndaki ıhlamur ağacının yeni açmış çiceği gibi kokar. Öpün o gül kokulu ellerini.
-İhtiyaç hissetmeseniz bile fikrini sorun. İnanın “evladıma faydam dokunacak” diye Şeyh Edebali’nin halet-i ruhiyesini görürsünüz veya oğlu Sultan Veled’e her daim öğüt veren Hz. Pir’i ve yol gösterici, devlete/mülke nizam veren Hasan Bin Ali’yi yani Nizam-ı Mülk’ü…
-Sizinle övünç duymasına imkan verin. Uzaktaysanız telefon açın. Telefonla ulaşamayacağınız günler gelmeden her gün hatırını sorun. 

Hani…
Yaşlı amca telefonunu tamirciye götürmüş ya…Usta tamircide demiş ki;
-Telefon sağlam...
-Sağlamsa o zaman çocuklarım beni neden hiç aramıyor?

Annenizin ve Babanızın size ettiği dua ile...Bak nasıl evinize BUĞDAY (bereket/huzur) yağarda haberiniz olmaz…

"Sevgi ,emektir." diyor 
Cengiz Aytmatov, Selvi Boylum 
Al Yazmalım adlı eserinde.

"Sevginin kantarı, fedakarlıktır." diyor Hz. Mevlana’da.
Cevr-ü cefaya, naz ile ezaya tahammüldür sevgi. Şikayet erbabının, rahatlık düşkünlerinin sevgiden nasibi olamaz.

Yunus Emre ne güzel söylemiş
“Yaratılanı severiz Yaradan’dan ötürü” diye.

Bir insanın dili güzel mi, her şeyi güzeldir. Dili kötü mü, isterse yüzü ay parçası olsun. 

Dil güzelliği Rıza-yı Bârî için kimseyi kırmamaktır.

Yaradılışı güzel insanın dilide güzeldir. Işık olma yolunda ışık saçar etrafına. Kainatın sadece bir zerresi olduğuna idrak etmiş tevazu sahibi gönüller rahmete, nimetlere şükreder…

Dava arkadaşlarına gönüldaşlarına yol gösterirler.

Ruhî-i Bağdadî'de der ki:
"Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler,
Yevme lâ yenfeu’da kalb-i selîm isterler..." 
{Ey hoca sanma ki senden altın ve gümüş isterler. Hiçbir şeyin fayda vermeyeceği günde tertemiz ve sapasağlam bir kalp isterler.}

Akşam dergaha dönen dervişe iki soru sorulurmuş:
1-Bugün kalp kırdın mı.?
2-Namazlarını kıldın mı.?

Birinci soruya EVET diyen dervişe ikinci soru sorulmazmış.

Bu soruyu soracak tekke kalmadı bugün. Ama soru eskimez ve her asırda güncelliğini  kaybetmeyecek bir soru.
-Dervişliğiniz yoksa…Kibir abidesi fitne, fesat, münafık iseniz;

-CİHANGİR OLSANIZ NE YAZAR.!

Önümüzde ki ay: TEMMUZ…

Okunan Hatm-i Şeriflerden hasıl olan sevabı dağıtmak kolay…
Asıl önemli olan yapılan ticaretten hasıl olan KÂRI DAĞITMAK…

Tatil, gezinti değil asgari ücrelinin  ve emeklinin derdi. İsteriz ki mutfakta kazanlar rahat kaynasın…

Ne Bilge Kağan'ın yardımlaşmayı öğütleyen "Fakir Türk kalmasın, fakirlik suç olsun." ne de İslamın emrettiği "Komşusu açken, tok yatan bizden değildir." sözüne uyduk. Ama baksan %99'u Müslüman olan Türk ülkesinde yaşıyoruz. 

Lise yıllarımızdan beri Adana Ülkü Ocağı’nda Ülkü-Bir Başkanımız ve Tarih Öğretmeni Ülkü Şehidimiz rahmetli Tevfik PAMPAL Hocamızın verdiği seminerlerden öğrendiğimiz güzel bir söz vardır;
“Kurt bu kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz.!”…Ve yerel seçimlerde “uzaktan bakan ancak ince ince tartan” Aziz Türk Milleti… görülüyor ki yerel seçimlerde sandık başında veya sandığa gitmemekle unutmamış!

Devlet şirket mantığı ile değil, Sosyal Hukuk Devleti dahilinde hareket etmelidir. 

Hazinede yoksa herkese yoktur. Varsa herkese vardır…Var olanı eşit miktarda bölüştürebilirsiniz.

Çünkü…Ulu Devlet, Aziz Türk Milleti için vardır.

Milyonlarca asgari ücretlinin ve emeklinin çok düşük maaşı TBMM’de Temmuz’dan önce bir kez daha görüşülmeli…

Kurban Bayramında Ulu Türk Devletini yöneten Ricâl-i Devlete deriz ki;
“-PKK/FETÖ ORTAKLI CHP’YE ÜLKEYİ TESLİM ETMEYELİM” diye onbinlerden öte yüzbinlerce ülküdaşlarımızla birlikte verdiğimiz beka mücadelesi;
“SEFALET İÇİNDE YOK OLMAMA MÜCADELESİNE” dönüşmemeli. 

Gönlümün “Şeyh Edebâli’si” olan milli şairimiz M.Akif ERSOY der ki;
“Kanayan bir yara gördüm mü
yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim,
Adam aldırma da geç git diyemem aldırırım,
Çiğnerim, çiğnenirim hakkı tutar kaldırırım.”
Rahmetli Abdürrahim KARAKOÇ’da der ki:
“Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden.
Ağzına küfürler doldu zehirden.
Salladı dilini, vazgeçti birden.
“Oy” dedi, yutkundu, eğdi başını.”

Atalarımız boşuna dememişler;
“NE TALE GAFLETE HU; 
ZALE DEVLETE HU.!”
{Gafleti uzun olanın; Devleti yok olur.}

Rahmetli Başbuğumuzun kıymet verdiğini yakınen bildiğimiz ve Bahçelievler’e (12 Eylül öncesi MHP Genel Merkezi) ziyaretinde hizmet ettiğimiz ünlü siyaset adamı Osman BÖLÜKBAŞI derdi ki;
"-Zengini hayırsız evlat, 
-Memuru süslü avrat, 
-Politikacıyı kuru inat batırır.”

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;
“Üç şey kimde bulunursa, 
Allah onu himayesine alır 
ve Cennetine koyar.
Bunlar:
-Zayıflara yumuşak davranmak.
-Ana babaya şefkatli olmak.
-Emri altında çalışanlara iyilik etmektir, merhamet ile cömert davranmaktır.”

MERHAMET…

İslam medeniyetinin en önemli şiarıdır ve İslam medeniyeti bir merhamet medeniyetidir. 

Bize düşen bu merhamet medeniyetini bütün boyutlarıyla yeniden ihya etmektir.

Bir Türk olarak bizim medeniyet anlayışımızın temelinde Yunus Emre’in beyanıyla “Yaratılanı severiz yaratandan ötürü” anlayışı yatmaktadır. 

Yazımızın kağıda dökülmesinin sebebi ise SADİ ŞİRAZİ’nin günümüzde de geçerli olan sözüdür;
“Başkalarının mutsuzluğuna gamsız kalırsan,
Sana insan demek yakışık olmaz.!”

Ülkemizde savunma sanayiinde  güzel şeyler olurken  ekonomi bürokrasisinin insanımızın hayat şartlarına destek vermesi, insanımızın gönül bağının kuvvetlenmesine yönelik olumlu katkı sağlaması gerekir.. 

-Hayat pahalılığı güzel şeyleri gölgelememeli.

Milli şairimiz M.Akif’in en çok önem verdiği, durmadan işlediği konulardan birisi de milli birlik ve beraberlik ruhudur. 

Çünkü ona göre bir milleti bölmeden-parçalamadan yok etmek mümkün değildir.

Milli birliği geliştirmenin yollarından birisi de insanların birbirleriyle yardımlaşması, birbirlerini iyi ve kötü günlerinde ziyaret etmeleridir. 
Hz. Mevlana der ki:
“Dostlarını daima vefa ile hatırla.
Arayan sen ol, bulan sen, tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen. Kula vefası olmayanın, Hakka vefası olmaz.”

Anadolu’da gönül tellerimizi titreten güzel bir türkü vardır;
“Kadir Mevlam senden bir dileğim var,
Beni muhannete muhtaç eyleme,
Yedi deryalara gark eyle beni,
Yine de muhannete muhtaç eyleme.”

Rabbim bizleri açıklıkla yoklukla musibetle terbiye etmesin.

Hani…Bir türküde diyor ya;
“Geçen gün ömürdendir” diye. 
Tam olarak mevzu bu aslında. 
Filmin sonunda kendi elini sinesine vura vura; “tükendiiii naktiiii ömrüüüm dildee sermaye bir âh kaldı gülüüüüm amaaan” diye bulmak istemiyorsan uyan dön bak bir çevrene. Uşşak makamında güzel bir şarkı sözü var; 
“ZAMAN GELİP GEÇİYOR, 
DUR DEMEK KOLAY DEĞİL.” 

Zaman gençliği, gücü ve kuvveti alıp götürür. Mevki, makam zaten emanettir. Her an gidebilir. 

Ölüm ise insanı malından ve  servetinden ayırır. İnsanlar ebedi yolculuğa ancak bir kefenle yola çıkar. 

“Gençlik ve yakışıklılık” yaz mevsimi meyvesi gibi geçicidir. Cenab-ı Allah kişiye sağlık ve afiyet versin. 

Kurban Bayramı’nın tatlı telaşı, maalesefff televizyon haber kanallarında Gazze’de özellikle sabilerin ölüm haberleri bana Türk Sanat Müziğinde Hicaz makamındaki şarkı sözlerini hatırlatıyor;
“Geçti gitti hüsn-i ömrüm 
GÜL-İZÂRI neyleyim,
Açtı, soldu tüm çiçekler, 
LÂLEZÂRI neyleyim,
Kaçtı gece uykularım 
ben HAZÂRI  neyleyim,
Bir gönülde yatar na'şım,
ben MEZÂRI neyleyim “

Kurban Bayramı’nın hayrı, bereketi, sağlık ve mutluluğu ülkemizin, milletimizin, bütün Türk-İslam Âlemininin üzerine olsun inşallah…

“Cân bula cânânını
Bayrâm o bayrâm ola
Kul bula sultânını
Bayrâm o bayrâm ola
Hüzn ü keder def' ola
Dilde hicâb ref' ola
Cümle günâh af ola
Bayrâm o bayrâm ola”

-EVİNİZE “BUĞDAY” (Bereket/huzur)
YAĞSIN İNŞALLAH.

Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER.

Anahtar Kelimeler: KUZENCİK yazdı: Yarın Kurban Bayramı
Haberi Sesli Oku

YAZARLAR