"Antalya üreticisine destek Türkiye'nin güvenlik ve ekonomisine yatırımdır"

MHP Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkan, sadece turizmin değil emeğin, üretimin ve alın terinin başkenti Antalya'nın ve tarımsal üretimde yaşanan ciddi sorunlarını bulunduğunu bildirdi

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkan, sadece turizmin değil emeğin, üretimin ve alın terinin başkenti Antalya'nın ve tarımsal üretimde yaşanan ciddi sorunlarını bulunduğunu bildirerek “Antalya’da üreticiye verilecek her destek, aslında Türkiye’nin gıda güvenliğine ve ekonomisine yapılmış bir yatırımdır” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, milletin her alandaki sorununa çözüm odaklı yaklaşmayı, laf değil iş üretmeyi temel şiar edindiklerini ifade eden Abdurrahman Başkan, TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada “Antalyamız’da özellikle kırsal bölgelerde çözüm bekleyen ciddi sorunlar bulunmaktadır. Vatandaşlarımızın bizlere ilettiği talepler; yerel hizmetlerin eksikliğini, ulaşım ve altyapı konularında yaşanan sıkıntıları açıkça ortaya koymaktadır” diye konuştu.

 

HIZLA HAREKETE GEÇİLMELİ

Kırsal mahallelerde hâlen kanalizasyon altyapısı bulunmayan yerler bulunduğunu, bazı bölgelerde fosseptik sistemiyle yaşam sürdürüldüğüne dikkat çeken Abdurrahman Başkan, “Bu durum, 2025 yılında Antalya gibi büyük ve gelişmiş bir şehir için kabul edilebilir değildir. Bu konularda hızla harekete geçilmesi gerekmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

MHP Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkan konuşmasına şöyle devam etti:

"Toplu ulaşımda da benzer sıkıntılar yaşanmaktadır. Kırsalda yaşayan yaşlılarımız, öğrencilerimiz ve üreticilerimiz şehir merkezine ulaşmakta zorluk çekmektedir. Bu temel bir ihtiyaçtır ve karşılanması ertelenemez.

Kırsal kalkınma projeleri, sadece görsellerde ve afişlerde değil; sahada, tarlada, üreticinin yanında hayata geçirilmelidir. Antalya’da üreticiye verilecek her destek, aslında Türkiye’nin gıda güvenliğine ve ekonomisine yapılmış bir yatırımdır.

Yol, kavşak ve bakım hizmetleri birçok bölgede ya tamamlanmamış ya da yıllardır beklemektedir. Vatandaşlarımız kimi zaman toza, kimi zaman çamura mahkûm olmaktadır. Bu tabloyu hep birlikte düzeltmek mümkündür.

SOSYAL YARDIMLARDA ADİL VE ŞEFFAF YAKLAŞIM

Sosyal yardımlar konusunda da daha kapsayıcı, adil ve şeffaf bir yaklaşım beklenmektedir. Belediyecilik; vicdanla, adaletle ve partizanlıktan uzak bir anlayışla yapılmalıdır. Hiçbir vatandaşımız siyasi görüşü nedeniyle ayrımcılığa uğramamalıdır.

Bizler, yapıcı muhalefet anlayışımız gereği yanlışlara dikkat çekmek kadar, çözüm önerilerimizi de sunmayı görev biliyoruz. Antalya’nın her karışında yaşayan vatandaşımız, hak ettiği hizmete bir an önce kavuşmalıdır.

ÖRTÜ ALTI SEBZE ÜRETİMİNİN RİSKLERİ

Konuşmamın bu kısmında Antalya’mızla doğrudan ilgili olan, ama tüm Türkiye’yi ilgilendiren bir konuya değinmek istiyorum.

Antalyamız, Türkiye’de örtü altı sebze üretiminin adeta kalbidir. Kumluca’dan Serik’e, Aksu’dan Finike’ye, Demre’ye kadar onbinlerce çiftçimiz yılın 12 ayı boyunca alın teri dökmektedir. 

Ancak bu üretim modeli, iklim değişikliği, doğal afetler, dolu, sel, fırtına ve hortum gibi risklere son derece açıktır.

Bunlar arasında en büyük yıkımı, geçtiğimiz yıllarda defalarca şahit olduğumuz seraları yıkan hortumlar ve dolu yağışları yaşatmıştır. Bu afetler sadece fiziksel hasar bırakmaz; çiftçinin yıl boyu beklediği kazancı, çoluk çocuğunun rızkını, borcunu, güvencesini alıp götürür.

TARIM SİGORTALARI HAVUZU MİLLİ BİR KORUMA KALKANI

Tam da bu nedenle, üreticinin alın terini koruma noktasında Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) büyük bir önem taşımaktadır.

2005 yılında çıkarılan 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu ile kurulan TARSİM, 2006’dan bu yana faaliyet göstermektedir. Üreticilerimize %50 ila %70 arasında değişen oranlarda devlet prim desteği sağlanmakta; bitkisel ürünlerden seralara, büyükbaş ve küçükbaş hayvanlardan su ürünlerine kadar geniş bir yelpazede sigorta kapsamı sunulmaktadır.

Özellikle don riskinin yüksek olduğu meyve üretiminde, don teminatlı poliçelerde devlet desteği %67’ye kadar çıkmaktadır. 2025 yılından itibaren Köy Bazlı Verim Sigortasında devlet desteği %70’e, Gelir Koruma Sigortasında ise %60’a ulaşmıştır.

Kuruluşundan bugüne kadar ise TARSİM kapsamında toplam 29 milyon poliçe düzenlenmiş; çeşitli afet ve riskler nedeniyle zarar gören üreticilere 36.4 milyar TL tutarında ödeme yapılmıştır.

Bu rakamlar, TARSİM’in sadece bir sigorta mekanizması değil; aynı zamanda tarımsal üretimimizi koruyan, çiftçimize güvence sağlayan milli bir koruma kalkanı olduğunu göstermektedir.

Özellikle Tarım Bakanlığımıza çiftçilerimizden gelen şu önerilerimizi iletmek istiyorum. 
Ecrimisil ödenerek kiralanan hazine arazileri ve 2b arazileride de TARSİM kapsamına alınması önerimizdir. 
Bu konuda düşük gelirli çiftçilerimiz afet esnasında maalesef telafi edilemez zarar ile karşı karşıya kalmakta, bu durum çiftçilerimiz nezdinde önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. 

ANTALYA ÜRETİRSE TÜRKİYE KAZANIR

Antalya bir marka şehir olmak istiyorsa, bu ancak köylüsüyle, üreticisiyle, çiftçisiyle mümkündür. Antalya’da belediyecilik hizmet, üretim ve çözüm belediyeciliği olmalıdır.

Antalya üretirse Türkiye kazanır. Çünkü çiftçiye sahip çıkmak, geleceğe sahip çıkmaktır. Antalya’yı büyütmek, sadece bir şehri değil; Türk tarımını, Türk ekonomisini ve Türk milletini büyütmektir.

Bu noktada, üretim kadar önemli bir diğer husus da doğal varlıklarımızı korumaktır. Zira tarım topraklarımızı, ormanlarımızı ve ekosistemimizi tehdit eden her felaket, ülke kalkınmasına vurulmuş bir darbedir."

MHP Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkan TBMM Genel Kurulundaki konuşmasının son bölümünde orman yangınlarına dikkat çekerek şunları söyledi:

"ORMAN YANGINLARI YÜREKLERİMİ DAĞLIYOR"

"Antalyamız başta olmak üzere ülkemizin birçok noktasında çıkan orman yangınları yüreğimizi dağlamaktadır.

Binlerce hektarlık alan alevlere teslim olmuş; vatandaşlarımız tahliye edilmiş, doğamız büyük zarar görmüştür.

Ancak unutulmamalıdır ki, orman yangınlarının %90’ı insan kaynaklıdır. Bu noktada toplumsal farkındalığın artırılması ve caydırıcı yaptırımların kararlılıkla uygulanması elzemdir.

2021 yılında meydana gelen Alanya, Manavgat, Gündoğmuş ve Akseki ilçelerimizi kapsayan tarihimizin en büyük orman yangınında 60.000 hektar etkilenerek zarar görmüş ve bugüne kadar zarar gören her bir metre kare ağaçlandırılmıştır.

Bir şehir efsanesi haline gelen yanan orman yerlerine otel veya tesis yapımı tamamen gerçek dışıdır. Orman kanunu gereği bu alanlara ağaçlandırılma harici bir faaliyet yapılamaz.

ÜLKÜ OCAKLARI MİLLETİMİZİN TAKDİRİNİ KAZANDI

Antalya’mızın her ağacı, her canlısı bu milletin emanetidir. Doğamızı korumak yalnızca kurumların değil, 85 milyonun müşterek sorumluluğudur.

Bizlerin yetiştiği Ülkü Ocakları ülkemizin farklı noktalarında meydana gelen yangınlarda devletimizin ilgili kurumlarıyla tam koordinasyon içerisinde söndürme, soğutma ve yardım çalışmalarına katılmaktadır. 

Antalya’dan Hatay’a, Kütahya’dan İzmir’e kadar sahada görev alan Ülkü Ocaklı dava arkadaşlarımız, milli sorumluluk şuuru ve gönüllülük esasına dayanan fedakarlıklarıyla bir kez daha milletimizin takdirini kazanmıştır.

Yangınlarla mücadelede gece gündüz çalışan orman teşkilatımıza, itfaiyecilerimize, güvenlik güçlerimize ve bu süreçte taşın altına gövdesini koyan her Ülkü Ocaklı kardeşime şükranlarımı sunuyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Beyefendi’nin zikretmiş olduğu  ‘Yeşil vatanımızı milli namus olarak görüyoruz.’ parolası ile yeşil vatanımızı korumak için her türlü desteği vermeye, gerekli tedbirlerin takipçisi olmaya devam edeceğiz."