Haber Editörü

Ramazan DURMUŞ / GELDE YAZMA

ramazandurmus44@gmail.com

"Bir devlet, vatandaşını evine sağ salim uğurlayabiliyorsa güçlüdür"

Milliyetçi Hareket Partisi Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, trafik güvenliğinin sadece ulaşım meselesi değil aynı zamanda bir yaşam hakkı meselesi olduğunu söyledi.

15.10.2025 23:46:00 0

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, trafik güvenliğinin sadece ulaşım meselesi değil aynı zamanda bir yaşam hakkı meselesi olduğunu söyledi.

Öztürk, TBMM Genel Kurulu'nda, trafik cezalarının artırılmasına yönelik düzenlemeleri de içeren Karayolları Trafik Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin tümü üzerindeki görüşmelerinde, 2024 yılında 6 bin 351 vatandaşın trafik kazalarında hayatını kaybettiğini 385 binden fazla kişinin ise yaralandığını, bu rakamları telaffuz ederken boğazlarının düğümlendiğini vurguladı.

MHP Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk, "Bir devlet, vatandaşını evine sağ salim uğurlayabiliyorsa güçlüdür. Bir toplum, yolun kenarında tanımadığı birine yol veriyorsa medenidir. Üzerinde konuştuğumuz teklifi bir ceza güncellemesinin çok ötesinde, ülkemizin yol kenarlarında soğuyan umutları, bir kavşakta ansızın kesilen nefesleri ve bir siren sesine yetişmediği için geciken hayatları geri kazanma iradesi olarak görmeliyiz" diye konuştu.

MHP Kırıkkale Milletvekilimiz Halil Öztürk; Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına yaptığı konuşmada şunları söyledi:

"Bugün görüşmekte olduğumuz teklif, hepimizi yakından ilgilendiren bir meseleyi, trafik güvenliğini doğrudan konu almaktadır. Trafik güvenliği sadece bir ulaşım meselesi değil, aynı zamanda bir yaşam hakkı meselesidir.

Her yıl binlerce vatandaşımızı sadece birkaç saniyelik dikkatsizlik, birkaç metrelik ihmal yüzünden kaybediyoruz. Resmî verilere göre 2024 yılında 6.351 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 385 bini aşkın kişi ise yaralanmıştır. Bu rakamlar, her gün ortalama 17 insanımızın trafikte can verdiğini, yüzlercesinin yaralandığını göstermektedir. Bu rakamları telaffuz ederken boğazımız düğümleniyor çünkü her sayı bir ocağın sönüşü, bir evin sessizliği, bir sofranın eksik sandalyesini anlatıyor bizlere.

Hepimiz biliyoruz ki bir devlet vatandaşını evine sağ salim uğurlayabiliyorsa güçlüdür, bir toplum yolun kenarında tanımadığı birine yol verebiliyorsa medenidir. İşte bu nedenle, bugün burada yalnızca hükümleri konuşmayacağız, burada aklıselimi, vicdanı ve sorumluluğu birlikte çağıracağız. Dolayısıyla, üzerinde konuştuğumuz teklifi bir ceza güncellemesinin çok ötesinde, ülkemizin yol kenarlarında soğuyan umutları, bir kavşakta ansızın kesilen nefesleri ve bir siren sesine yetişemediği için geciken hayatları geri kazanma iradesi olarak görmeliyiz.

Sayın milletvekilleri, trafiğin karanlık yüzünü hepimiz tanıyoruz; sahte plaka, plakasız dolaşma, başkasına ait plakayı takıp görünmezliğe soyunma; bunlar yalnızca trafik kabahati değildir, bu usulsüzlükler terörden kaçakçılığa kadar geniş bir suç yelpazesinin araçsallaştırdığı bir kalkan işlevi görür. Ancak artık görmeyeceğiz, plaka manipülasyonları ağır yaptırımlarla karşılaşacak, gerektiğinde Türk Ceza Kanunu'nun ilgili hükümleri de devreye girecektir. Trafikte görünmezlik, suç için görünmezlik üretemeyecek çünkü yol herkesin gözü önünde ve herkesin canıyla ortaktır.

Ağır vasıta düzeni söz konusu olduğunda, yılların bildiği ama çoğu zaman görmezden geldiğimiz üçlü karşımıza çıkar: Uykusuzluk, mesai ihlali ve hız. Teklifle birlikte takograf yükümlülüklerinin genişletilmesi, kayıtların saklanması, ihlalin veriyle ispatı ve kademeli ceza sistemi profesyonel sürücülüğe yakışan bir disiplin kurmaktadır. Büyükşehir sınırları içindeki kamyon, çekici, otobüslerin denetime tam entegrasyonu, yalnızca şehir içi yolculuğun huzurunu değil, şehirlerin nabzını da düzenlemektedir. Bu düzenleme kâğıt üzerinde bir düzenleme değil, direksiyon başındaki yorgun gözlerin kapanmadan önce ayılmasını sağlayacak bir güvenlik ağıdır. Hepimizin günlük hayatta tanık olduğu, ne yazık ki alışılmış sayılan tehlikeli davranışlar var; makas atmak, ters yönde sürmek, drift yapmak, düğün konvoyuyla yolu kapatmak gibi. Bunların her birinin ucunda başkalarının hayatını tehlikeye atmak vardır. Bu hususlarla ilgili yaptırımların belirgin biçimde yükseltilmesi gerektiğini, 19 Kasım 2024 tarihli, Milliyetçi Hareket Partisinde ilk imza sahibi olarak vermiş olduğumuz kanun teklifiyle ortaya koymuştuk. Konuştuğumuz düzenlemede aynı yöndeki adımı memnuniyetle karşıladığımızı ifade etmek isterim. Çünkü makas atmak bir heyecan değil, başkalarının ölüm riskini oyuncak sanmaktır; drift ise yolun bir gösteri sahnesi olduğuna kanmaktır ancak bu gösterinin sonunda alkış yoktur, siren sesi vardır.

Saygıdeğer milletvekilleri, denetimin en kritik halkalarından biri de "Dur!" ihtarıdır. Sabit veya seyir hâlinde görev yapan yetkilinin ihtarına uymayıp kaçan biri sürücü yalnızca ihlalden kaçmamakta, kamu otoritesini ve toplumun huzurunu hedef almaktadır. Yine 4 Şubat 2025 tarihli kanun teklifimizde "Dur!" ihtarına uymayan sürücülere yönelik cezanın artırılmasını önermiştik.

Yine, aynı şekilde, alkol veya uyuşturucu madde etkisi altında araç kullanımına ilişkin ağırlaştırılmış yaptırımlar da toplumun beklediği kararlı cevaplardır. Geçen yılki teklifimizde konuyla ilgili olarak Türk Ceza Kanunu kapsamında artırılmış hapis cezasını bu sebeple savunduk. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Meclise sunduğumuz bu kanun tekliflerinin mahiyeti doğrultusunda düzenlemeye gidilmesi bizim açımızdan memnuniyet vericidir.

Saygıdeğer milletvekilleri, hız meselesinde bilim konuşuyor. Dünya Sağlık Örgütünün raporları hızdaki küçük bir artışın riski artırdığını açıkça gösteriyor. Bizde de hız kaynaklı kayıpların toplam içindeki payı oldukça ürkütücü seviyededir. Bu yüzden teklifle gündeme gelen hız ihlallerine kilometre bazlı kademeli ceza yaklaşımı teorik bir mühendislik hesabından ibaret değil, gerçek kazaların istatistiğinde canavarı hizaya getiren bir fren mesafesidir. Fren sadece ayakla yapılmaz, hukukla, akılla ve eğitimle de yapılır. Ambulans, itfaiye ve kolluk araçlarının önünü kapatan bir sürücünün ihlali belki görünmez ama geciken her saniyenin bedeli bir hayattır. Teklif, geçiş üstünlüğü kurallarını ihlal edenlere yönelik yaptırımları ağırlaştırmakta, takip mesafesi ve kavşak önceliği ihlallerine karşı cezaları da yükseltmektedir. Bu başlıklar, toplumda "trafik adabı" denilen ortak dili güçlendirir.

Aşırı yüklü taşımacılık yollarımızı yorar, ekonomimize yük getirir ve kazaları da artırır. Teklif, ağırlık ve boyut kontrolü süreçlerini netleştirerek kontrole girmemek veya kontrolü engellemek gibi fiillere daha ağır yaptırımlar öngörmektedir.

Ayrıca, Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda, cezaların şahsiliği ve aynı fiilden 2 kez cezalandırılmama ilkeleri gözetilmekte, işleten, gönderen ayrımı adil bir dengeye oturtulmaktadır. Böylece hem hukuki güvenlik hem de etkin denetim birlikte sağlanmaktadır.
Kış mevsimi geldiğinde sadece ticari araçlar değil, tüm araçlar için kış lastiği zorunluluğu getirilmektedir. Ani hava değişimlerinin sık yaşandığı coğrafyamızda bu adım buzlanma kaynaklı kazaları azaltacaktır.

Ayrıca, motosiklet ve motorlu bisiklet kullanıcılarının güvenliği için akrobatik hareketler ve "drift" gibi eylemler ağır yaptırımlara hedef alınmakta, bu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamına alınmaktadır.

En kırılgan gruplarımızı korumak devletin şefkat elinin trafikteki yansımasıdır. Kara yolunda izinsiz yarış yalnızca hız tutkusu değil, toplu tehlike üretimidir. Teklif, izinsiz yarışlara ve alanı özendiren sosyal medya paylaşımlarına güçlü şekilde set çekmektedir. Haber veya ihbar niteliğindeki paylaşımlar kapsam dışı bırakılarak ifade hürriyeti ve kamu güvenliği arasında makul denge kurulmaktadır.

Seyir hâlinde telefonla konuşmak ve mesajlaşmak dikkati parçalar. Bu, kazanın en sinsi nedenlerinden biridir. Direksiyon başında bir bildirim sesi bazen bir hayatı sessize alıyor. Konuşma ve mesajlaşmanın kaza riskini katladığı bilimsel bir gerçektir. Kanun teklifiyle yaptırımların artması kimseye ceza yazmak için değil, herkesin cebine vicdan koymak için gereklidir.

Yine, emniyet kemeri ve kask kullanımında caydırıcı yaptırımlar güçlendirilmekte, kask takma oranlarının düşüklüğü bağlantılı ölüm ve ağır yaralanmaların önüne geçmeyi hedeflemektedir. Kemer bir şerit kumaş değil, bir ömre atılmış düğümdür. Kask bir aksesuar değil, başa geçirilen bir güvenlik sözleşmesidir.

Ölümlü veya yaralanmalı kazalarda olay yerinden izinsiz ayrılmayı suç kapsamına alan hapis cezası düzenlemesi "Kaçarsam kurtulurum." zihniyetini tarihin rafına kaldıracak güçtedir. Vicdan, olay yerinde kalmayı emreder, hukuk ise vicdanı yalnız bırakmaz.

Denetim personelinin güvenliği için idari para cezası karar tutanaklarında açık kimliğin yerini tanıtım numarasının alması görev başındaki insanın sosyal medyada hedef gösterilmesini engelleyecek pratik bir önlem olacaktır.

Yabancı uyruklulara kesilen cezaların ülkeye girişte tahsili ise basit ama etkili. Kural bir kişiye değil, herkese aynıdır. Yolun dili evrenseldir. Kiralık araçlarda ihlalin doğru muhataba yöneltilmesi cezayı sahibine değil, sorumluya ulaştırır. Hukuk adresini doğru yazdığında adalet daha hızlı tebliğ olur.

Şimdi, çok önemli iki başlığa özellikle dikkatinizi istirham ediyorum. Birincisi, ticari araç sürücülerinde psikoteknik değerlendirme ve psikiyatri muayenesi şartı. Özellikle öğrenci servisleri, ticari taksiler, otobüs, kamyon ve kamyonet gibi can taşıyan, ağır sorumluluk üstlenen araçlar söz konusu olduğunda direksiyon başında psikolojik yeterlilik aramak yalnızca bir tercih değil, toplumsal bir zorunluluktur. Komisyon safhasında dile getirmiştim ve bugün burada tekrar ifade etmek istiyorum: 1 Temmuz 2026 tarihinden itibaren psikoteknik değerlendirmeden geçmeyenlerin ticari araç kullanması yasaklanmalıdır, usul ve esaslar da yönetmelikle düzenlenmelidir. Çünkü direksiyon yalnızca bir makineyi sevk etmez, içinde onlarca canı, bazen bir sınıf dolusu çocuğu, bazen bir şehrin mesaisini taşır. Öfkesini kontrol edemeyen, psikiyatrik engeli bulunan bir sürücünün elindeki direksiyon riskin volanına dönüşür. Bu şart ehliyet kartının arkasına yazılmayacak kadar hayati, toplumun vicdanına kazınacak kadar da önemlidir.

İkincisi, ağır hasarlı araçların trafiğe dönüş konusudur. Ağır hasarlı araçların trafikte güvenlik zafiyeti oluşturduğu herkesin malumu olan aşikâr bir gerçektir. Her ne kadar bu araçlar onarım geçirse de bu onarımın yeterli olup olmadığının tam olarak takibi ve tespiti tartışma konusudur. Ağır hasarlı araçların nerede, nasıl, hangi standartlarda bakıma uğradığı her şeyden önce can güvenliği için önemlidir ve bu hususun takibi ve tespiti çok da kolay değildir. 19 Kasım 2024 tarihli teklifimizde bu araçların trafiğe çıkarılmamasını, yalnız hurda mahiyetinde satışına izin verilmesini, sigorta şirketlerinin başka amaçla satış yapmasının önüne geçilmesini önermiştik. Bu öneri basit bir kural değişikliği gibi durabilir ama değildir değerli milletvekilleri, bir çarpışmada göğsümüzü siper edecek hava yastığı yerine yıpranmış bir kaderi şişirmemek için şarttır.

Bütün bu başlıklar bir araya geldiğinde ortaya tek bir tablo çıkıyor: Trafik, ceza kataloğuyla değil, kültürle nefes alır fakat kültürün gelişmesi için hukuki çerçevesi güçlü olmalıdır. Burada "şunu amaçlar" diye cümleyi kalıba sokmaya gerek yok; niyet açıktır, yolda insanı korumak. Hukukun en güzel cümlesi bazen bir tek kelimedir: "Yaşatmak."

Dolayısıyla Milliyetçi Hareket Partisi olarak desteklediğimiz Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi cezayı yükseltelim mesele bitsin kolaycılığına düşmeden, riskin büyüdüğü yerde caydırıcılığı da büyüten, denetimi teknolojiyle omuzlayan, sahadaki gerçek aksaklığı masada düzelten bir yaklaşımı esas almaktadır.

Burada bir hususu belirtmeden geçmeyeceğim. Kara yollarımız, bugün geçmişle kıyaslanmayacak ölçüde modern, ferah ve güvenli bir yapıya kavuşmuştur. Bu önemli altyapı dönüşümünü sağlayan başta Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Sayın Abdülkadir Uraloğlu Beyefendiye, yine Karayolları Genel Müdürümüz Sayın Ahmet Gülşen Beyefendiye ve tüm Bakanlık ve Genel Müdürlük çalışanlarına gönülden hassaten teşekkür ediyorum. Bu vizyoner çalışmaların ülkemizin geleceğine ışık tutacağına ise yürekten inanıyorum. Zira, şehirler arası ulaşım ağlarımız, genişletilen yollar, yenilenen viyadükler ve akıcı trafik düzenlemeleri sayesinde artık çok daha konforlu ve hızlı bir hâle gelmiştir. Sürücülerimiz dar yollardan ve riskli geçitlerden uzak bir şekilde seyahat edebilmekte, trafik ihlali yapmaya gerek duymadan güven içinde yollarını katedebilmektedirler.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; konuşmamın bu bölümünde bir başka konuya dikkatinizi çekmek istiyorum: Kara yollarındaki trafik meselesi kadar önemli gördüğüm bir konu daha var ki o da internet trafiğidir. Bu anlamda dijital yollardaki kumar çukuruna da değinmek istiyorum. Kumar yalnızca bir eğlence ya da şans denemesi değildir, bireyleri, aileleri ve toplumları derinden sarsan bir halk sağlığı sorunu hâline gelmiştir. Dijitalleşmeyle birlikte kumar ve bahis artık evlerimize, ceplerimize kadar girmiştir. Cep telefonları üzerinden erişilen yasa dışı bahis siteleri gençlerimizi kolayca tuzağa çekmekte, kazanma hayaliyle bir anda maddi ve manevi çöküntüye sürüklemektedir. Bu sitelerde herhangi bir yaş sınırının bulunmaması, çocuklarımızın ve gençlerimizin korunmasız kalmasına yol açmaktadır. Yeşilayın 2025 tarihli Türkiye Kumar Raporu'na göre ülkemizde 15 yaş ve üzeri her 10 kişiden 1'i hayatında en az bir kez kumar oynamıştır. Dahası son dört yılda yalnızca Yeşilay Danışmanlık Merkezlerine 15 binden fazla vatandaşımız kumar bağımlılığı nedeniyle psikososyal destek almak üzere müracaat etmiştir. Kumar yalnızca bireyi değil, ailesini, toplumunu ve ülkesini de tehdit etmektedir.

Rapor, kumar bağımlılığının iş kaybı, iflas, boşanma, aile içi şiddet ve hatta intihar gibi ağır sonuçlara neden olduğunu ortaya koymaktadır.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde yasa dışı kumara bulaşanların sayısının 10 milyon civarında olduğu, bu yolla yurt dışına çıkan paranın ise yıllık 10 milyar dolar civarında seyrettiği ifade edilmektedir. Bu miktar cari açığımızın belki de dörtte 1'ine denk gelmektedir. Bu kara para akışı yalnızca bireysel değil, millî güvenliğimiz açısından da tehdit oluşturmaktadır çünkü yasa dışı kumar ve bahis ağları çoğu zaman terör ve organize suç örgütlerinin finans kaynağı hâline gelmektedir. Bu nedenle, yine imza sahibi olarak Meclise sunduğumuz 2024 tarihli 2/2299 sayılı teklifle yasa dışı bahis ve kumar oyunlarının erişimi suç kapsamına alınmakta, caydırıcı cezalar öngörülmekteydi. Ancak sadece cezalarla değil, önleyici eğitimlerle, bilinçlendirme kampanyalarıyla, aile ve gençlik  politikalarıyla da bu mücadeleyi sürdürmek zorundayız. Adalet, İçişleri, Hazine ve Maliye, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlıkları ile MASAK gibi kurumların koordineli biçimde çalışması, toplumsal dayanışmanın güçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bizim için mesele, sadece yasa dışı bahis değil, Türk gençliğinin ve aile yapısının korunmasıdır çünkü bir toplumun temeli aile değil, geleceği ise gençliktedir. Kumar ve bahis bataklığına sürüklenen bir gençliğin güçlü bir geleceği olamaz.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; kara yollarında hızla akan trafiğin dijital dünyada kontrolsüzce akan veri trafiğinden farkı yoktur, her ikisinde de bir anlık ihmal bir ömürlük pişmanlığa dönüşebilmektedir. Bu nedenle, hem fiziki yollarının güvenliği hem de dijital mecraların temizliği devletin varlık sebebi olan insanı koruma görevine dahildir. Trafik güvenliğiyle ilgili düzenlemeler yalnızca cezai tedbirler değil, aynı zamanda bir kültür inşasıdır. Aynı şekilde, internet ortamındaki yasa dışı bahis ve kumar faaliyetleriyle mücadelede yalnızca bir suçla savaş değil, millî iradenin, gençliğin ve aile yapısının korunması mücadelesidir. Bizim görevimiz, Türk milletini güvenli bir yola, huzurlu bir geleceğe kavuşturmaktır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, hukukun caydırıcılığını ahlaki sorumlulukla, cezai yaptırımı kültürel dönüşümle birleştiren her adımı desteklemeye devam edeceğiz çünkü bizim inancımızda insan yaşarsa devlet yaşar, adalet yaşarsa millet yaşar vardır.
Ben bu duygu ve düşüncelerle, üzerinde konuştuğumuz Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu ve yüce Türk Milletini saygıyla selamlıyorum."

Haberi Sesli Oku

YAZARLAR