Tarih: 27.05.2024 15:58

"Çankaya Yokuşu"nun öyküsünü biliyor muydunuz?

Facebook Twitter Linked-in

Milliyetçi Ülkücü Hareket'in ak saçlılarından Hikmet Aytek, CKMP'den MHP'ye geçişi, o yılların büyük ve çetin mücadelesini sosyal medya hesabında anlattı.

“Bu marş dillerden düşmediği günlerde kaynağı meçhul iken nerede ise bilenin bir avuç kaldığı günde 70'li yaşlarda ne gibi bir beklentimiz ola ki?” diyen Hikmet Aytek'in yaptığı paylaşımı şöyle:

 

 

"Halilim, Aziz ülküdaşım, Marşı soruyorsun. O tüm ülkücülere ait. Ben öyle istedim öyle de oldu hamdolsun.  

1965  yılından beri Milliyetçiyim. Başbuğumun yanında çocuk denecek genç yaşta yer aldım.

O dönem Ankara'da bir kaç küme milliyetçi gençlik grubu vardı. Birbirimizle irtibatımız vardı hatta bazı arkadaşlar bir kaçı ile görüşüyordu. Biz Başbuğumun etrafında yer alan gruptuk.

Sonra bu grup Genç Ülkücüler adını aldı ve ilk ülkücü teşkilatı oluşturdu.

Başbuğumuz 1965'te CKMP'ye üye oldu. Aynı yıl Ağustos başında Genel Başkan oldu.

Bizler Konur Sokakta bir kahvede ve bizden yaşça büyük ağabeylerimizin kurduğu Karadeniz ile ilgili bir derneğin bir odasını kulanıyorduk. Daha önce de merhum Atila Özer Ağabeyin tavassutu ile bir sendikada odamız vardı. Atila Ağabey, MTTB'nin Ankara Şubesi olarak İsmal Kahraman grubuna karşı duruyordu. İstanbul'da da MTTF Başkanı Ufuk Şehri ile ortak hareket ediyorduk. 

CKMP'de günün çoğu vaktinde daima partide idik. Sonra adımız MHP oldu.

CKMP Genel Merkezi ile bizim toplantı mekanımız Konur Sokak'ta karşı karşıya idi. 

Parti henüz Milliyetçi Hareket değildi ama Başbuğumuz ve yakın mesai arkadaşları bize her gün yoğun eğitim veriyordu.
Atatürk’ün liderlik yaptığı bağımsızlık savaşımızın o dönemde “Milliyetçi Hareket” olduğunu da öğrenmiştik.

Üç- beş kardeşimle otururken yazıldı

“Çankaya Yokuşu” o günlerde bugün Hakka yürümüş olan üç- beş kardeşimle otururken yazıldı.  

Onlarda bazı kelimelerin düzeltmesine ve bir iki satıra müdahil oldular. Ben Eskişehir'den gelmiştim. 

“Eskişehir yalçın kaya sarp yeri” diyen Eskişehir Marşının bestesini bu üç-beş dakikada yazdığımız şiire monte ettik. Zaten o kelime müdahaleleri ve ilave cümleler o aşamada oluştu. 10-15 dakikada marşımız oldu. Sonra gecelerimizde okunarak gelişti.

Bahsettiğim o diğer milli gençlik grupların biraz farklı sözel formatlar ile dergilerinde yayınladıklarını yıllar sonra kardeşten öte bir arkadaşımdan öğrendim. Ona dönüp bir şey söylemeye gerek görmedim ama; dediği dergiye baktım şiirin altında bir yazar adı ve imza yoktu. 

Başı ile sonu uyumsuz, sanki farklı ellerden çıkmış bir şiir formatındaydı. 
Bizimkinin alıntı müzik de olsa bir müziği var.

Millete güzel bir ufuk vermeye gayret ettik

Ayrıca oradan alsam ne yazar ki; biz bu millete güzel bir ufuk vermeye gayret ettik. 
Ne o çocukların dergilerine koyarken ne de biz niyetlerimizde şahsi çıkar gütmedik ki …
Bu marş dillerden düşmediği günlerde kaynağı meçhul iken nerede ise bilenin bir avuç kaldığı günde 70'li yaşlarda ne gibi bir beklentimiz ola ki?  

Benim diğer şiirlerimdeki üslup ve seçilen kelime türüne bakıldığında zaten omurgasını oluşturduğum “Çankaya Yokuşu” ile bağım net olarak görülür. Tüm bunları ileride bir tezvirata mahal bırakmamak üzere yazıyorum.

O dergi sahibi kardeşlerimizin de yıllar önce kendi açılarından iyi bir şeyler taptığına eminim . Şiirin altına isim olmaması hususunda haklılar.  

Bu şiir için kimse “benim” diyemedi

Benim diğer şiirlerim deki üslup ve seçilen kelime türüne bakıldığında zaten net olarak görülür. Zaten bilip beni ananların dışında da bu şiir için kimse “benim” diyemedi.

Hikayesini anlattığım şiiri ülkücülere maloldu benimsendi ve anonim oldu..

Şimdi internetten bakınca birkaç tane alakasız içerikli Çankaya başlıklı şiir var. Hatta Ankara Marşı ile Çankaya Marşının karıştırılarak yazar adı ve müzik var notalar da farklı…

Benim okuyanlarca takdir gören bir çok şiirim hatta manzum hikayem ve ilahilerim dahi var. Çeşitli dergilerde bunlar yayınlandı. İnşallah yakında WEB Sitemde yayınlanacak ve kitap olarak da satılmak üzere değil dağıtılmak üzere basıma gidecek.

Anlayacağınız; o marşı yazan ve söyleyen sahibi olan “ülkücüler”dir ve ilelebet böyle olursa bizim yazma ve yayma amacımız hedefine varmış olacaktır.

“Çırpınırdın Karadeniz”e dörtlük

“Çırpınırdın Karadeniz” Marşının ilk yazarının yazdığı ile bu gün okunan ve benimsenen hali ne kadar farklıdır..,

Bir Bozkurtlar gecesinde yetkili olarak Necdet Tokatlıoğlu'nun eline şu dörtlüğü yazıp okuduğuna dahil etmesini rica ettim. O gece ricamızı yerine getirdi  ne de güzel oldu…

“Kafkaslardan esen yeller Türkistan'a selam söyler 
Olsun bütün Turan eller kurban Türkün bayrağına.”

Bakın bunu da burada söylüyoruz.

Sonra bazı aküdaşlarım bir ilave daha yaptı:

“Kafkaslardan aşacağız . Türklüğe şan katacağız. Türkün şanlı bayrağını Turan ele asacağız.”

Hep beraber hepsini okuduk. Okuyanlardan bir kısmı şehit oldu bir kısmı da  vefat etti ama hala okunup heyecan veriyor…

Ülkücülük bir ekip hareketidir kişisel değildir… Bugün terennüm edilen nice sahipsiz ilahi ve marş var. Yazanlardan Allah razı olsun

Cümleniz Allaha emanet olun."




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —