Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı'nın İ. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü konferans salonunda yürüttüğümüz Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsüsü 2025-2026 dönemi etkinlikleri Dr. Muhsin Kadıoğlu ile Dr. Neşe Işık Kadıoğlu’nun verdikleri “Çocuklarımıza Neden Türkçe İsimler Vermeliyiz” başlıklı konferansla başladı.
“Yeni doğan bir çocuğa gelişigüzel bir ad konulmaz”
“Çocuklarımıza Neden Türkçe İsimler Vermeliyiz?” başlıklı konferansta Dr. Öğr. Üyesi Neşe Işık Kadıoğlu, yeni doğan bir çocuğa gelişigüzel bir ad konulmayacağına dikkat çekerek şunları söyledi:
"İnsanlık tarihinde ilk verilen adlar ve ad verme şekilleri birbirlerine benzese de sonraki dönemlerde toplumların kültürleri farklılaşmaya başlayınca ad verme gelenekleri de toplumdan topluma farklılık gösterir hale gelmiştir.
Ad verme bütün toplumlarda var olan evrensel bir insan gerçeği olmasının yanı sıra verilen adın seçiminde belirleyici olan değer yargıları, inanç ve tasarımlar, bir milletin kendine has dünya görüşünü, etik değerlerini, yaşam biçimini göstermesi bakımından toplumların kültürlerini yansıtan ayna gibidir.
Ad verme, tarih boyunca her topluluk ve toplumun yapı ve anlayışına uygun bir şekilde zaman içinde çok aşamalı, her aşaması sayısız gelenek, görenek ve uygulamalardan oluşan bir folklor olayına dönüşmüştür. Ad verme halk biliminin yanı sıra dilbilim ve kültür tarihi çalışmaları açısından önem taşımaktadır.
Ad insanın toplumsal ve bireysel kişiliğinin yansıtan bir simge olduğu için, yeni doğan bir çocuğa gelişigüzel bir ad konulmaz; adın taşıdığı anlamın çocuğun karakterini, kişiliğini, geleceğini, toplum içindeki yerini ve başarısını damgalayacak, biçimlendirecek simgesel bir öz taşımasına özen gösterilir. Bu inanış ebeveynlerin ad seçme tutumlarını etkilemektedir.
Aileler, çocuklarının geleceklerini şekillendireceğine inandıkları adı seçerken çok farklı değişkenleri göz önünde bulundurmaktadır. Çocuğa ad verme süreci genellikle bebek doğmadan evvel başlar, ad verme süreci kimi zaman bebek doğduktan bir süre sonra da devam eder . Seçilecek adın bir ömür boyu taşınacak olması, ad seçimini her toplum ve her dönem için önemli bir hâle getirmiştir. Her toplum, bünyesine katılan yeni bireylerine kendi dünya görüşünü yansıtan adları verir."
Diğer konuşmacı Dr. Öğr. Üyesi Muhsin Kadıoğlu da “Tarihi Türk İsimleri” adlı eseri yazma sebeplerini anlattıktan sonra Çince kaynaklardan alınan isimlerin Türkçeleştirilmesinde yöntem birliği sağlandığında Türk isimlerinin daha doğru anlaşılabileceğini belirtti.
Dr. Kadıoğlu Osmanlı aydınlarının yabancı isimleri Türkçeleştirmesine dair örnekler verdi.
“Tarihi Türk İsimleri” adlı eserin bitmediğini, gelecekte yapılan çalışmalarla daha da zenginleşeceğini belirten Dr. Kadıoğlu, çocuklara verilen isimlerde anlamlı Türkçe isimlerin azaldığını nüfus istatistiklerinden ortaya koyarak şöyle dedi:
“Kız çocuklarına verilen Türkçe isimler yüzde 26’ya, erkek çocuklarına verilen Türkçe isimler yüzde 40’ın altına düştü. Bu bir alarm zilidir.”
Bu arada konferansın ardından pek çok dinleyici Neşe Işık Kadıoğlu ve Muhsin Kadıoğlu’na kitaplarını imzalattılar.