Haber Editörü

Ramazan DURMUŞ / GELDE YAZMA

ramazandurmus@gmail.com

Erdoğan: Terörsüz Türkiye çabalarımızda yeni bir safhaya geçtik

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Erdoğan: Terörsüz Türkiye çabalarımızda yeni bir safhaya geçtik
SİYASET 14.05.2025 20:44:00 0

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Bölücü örgütün kendini fesih ve silahları teslim kararı aldığını açıklamasıyla Terörsüz Türkiye çabalarımızda yeni bir safhaya geçmiş bulunmaktayız. Bu safha; birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, dayanışmamızı, aynı ortak geleceğe doğru yürüyüşümüzü güçlendirme safhasıdır” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) AK Parti Grup Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.

14 Mayıs'ın bundan 75 yıl önce gerçek manada yapılan ilk seçimle, ülkenin demokrasiye geçtiği gün olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 

 

"Bu seçimlerde tek parti CHP'si iktidardan düşmüş, yerine milletin teveccühüyle Demokrat Parti ülke yönetimini devralmıştır. Halkımız, 'Yeter, söz milletindir' diyerek, tek parti faşizminin ardından Menderes ve arkadaşlarını tek başına iktidara taşımıştır. Rahmetli Menderes, devrin CHP yönetiminin tehditlerine, tahriklerine, üniversite gençliğini sokağa döken provokasyon siyasetine rağmen, 10 yıl boyunca Türkiye'ye çok büyük hizmetler yapmıştır. Milletimizin gözbebeği olan İmam Hatip Okulları onun gayretleriyle açılmış, ezan-ı Muhammedi aslına uygun olarak 18 yıl sonra yine onun çabalarıyla okutulmuştur. Yıllarca fakirlikten, imkânsızlıktan, gariplikten yakasını bir türlü kurtaramayan Anadolu köylüsü, ayağındaki çarığı ilk kez onun zamanında çıkarmıştır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin yolla, elektrikle, makinayla, traktörle, milletin hizmetle 14 Mayıs 1950'den itibaren tanıştığını belirtti. Demokrat Parti'nin 10 yıllık iktidarının demokrasi ve kalkınma atılımları açısından önemli bir milat olduğuna dikkati Cumhurbaşkanı çeken Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Her ne kadar daha sonraki yıllarda demokrasimiz darbeler ve vesayet girişimleriyle epeyce hırpalanmış olsa da milletimiz iradesine sahip çıkarak, demokrasi bayrağını hep yeniden yükseltmiştir. Millet iradesinin hakiki manada tecelli edişinin 75. yıl dönümünde, başta şehit Başbakanımız Adnan Menderes olmak üzere, demokrasimizin tüm kahramanlarını bir kez daha rahmetle yâd ediyoruz. Rahmetli Necip Fazıl üstadımızın, 'Zeybeğimi birkaç kızan, vurdular, çukurda üstüne taş doldurdular, ya bir de kalkarsa diye kurdular, Zeybeğim, Zeybeğim ne oldu sana, Allah deyip şöyle bir doğrulsana' diyerek uğurladığı millet ve memleket sevdalısı o güzel insanları, inşallah, hiçbir zaman unutmayacağız. Yine dünya durdukça, uyduruk bahanelerle 14 Mayıs 1950 halk ihtilalinin liderlerini asanları da esefle, öfkeyle, nefretle anmaya devam edeceğiz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün, ayrıca, 75 senelik demokrasi yolculuğunun kilometre taşlarından biri 14 Mayıs 2023 seçimlerinin de ikinci yıl dönümü olduğunu anımsattı.

 

 

“DEMOKRASİMİZİN SERPİLMESİNE KET VURAN BÜYÜK BİR ENGELDEN KURTULDUK”

Geride kalan iki yılın her gününü, emanetini taşıdıkları millete icraatla, yatırımla, eserle, hizmetle geçirmeye gayret ettiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Önümüzde, millete meydanlarda verdiğimiz sözleri yerine getirebilmemiz için en fazla üç senelik vakit var. Sayılı günlerin çabuk geçeceğinin farkındayız. Bu süreyi en verimli şekilde değerlendirerek, Türkiye Yüzyılı'nın inşasında hedeflediğimiz yere ulaşmayı arzu ediyoruz. Pazartesi günkü gelişmeyi, bu doğrultuda atılmış kritik bir adım olarak görüyoruz. Evet, bölücü örgütün 'kendini fesih ve silahları teslim' kararı aldığını açıklamasıyla, 'Terörsüz Türkiye' çabalarımızda yeni bir safhaya geçmiş bulunmaktayız. Bu safha; birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, dayanışmamızı, aynı ortak geleceğe doğru yürüyüşümüzü güçlendirme safhasıdır. Bu safha, 86 milyonun arasına örülen terör duvarını kalıcı olarak ortadan kaldırma safhasıdır. Bu safha, demokrasimizin serpilmesine ket vuran büyük bir engelden kurtulma safhasıdır. Şunu burada gururla ifade etmek isterim: Türkiye Cumhuriyeti, kendi meselesini kendi devletinin, kendi siyasi kurumlarının, kendi vatandaşlarının iradesiyle çözebilme kabiliyetine sahip olduğunu dosta, düşmana göstermiştir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ittifak ortakları MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin geçen Ekim ayında ortaya koyduğu kapsayıcı, kuşatıcı, kolaylaştırıcı duruşun, şüphesiz, bugüne uzanan hayırlı sürecin başlangıcı olduğunu dile getirdi.

“ÖRGÜTÜN EYLEMLERİYLE TÜRKÜ, KÜRDÜ VE DİĞER KESİMLERİYLE MİLLETİMİZİN TÜM FERTLERİ ACI ÇEKTİ, KAYIP VERDİ"

Esasen, rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal'dan beri bu doğrultuda başlatılmış pek çok iyi niyetli girişimin olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Bu girişimlerin tamamı da içerideki ve dışarıdaki bir takım odakların farklı hesapları sebebiyle akamete uğramıştır. Geçtiğimiz 40 yılda, bilhassa 1990'lı yıllarda yapılan kimi yanlış uygulamaların da etkisiyle, terör gerilemek yerine zeminini genişletmiştir. On binlerce vatan evladının hayatı pahasına süren bu terör iklimini bitirmek için, biz de başbakanlığımız ve cumhurbaşkanlığımız dönemlerinde hep bir arayış içerisinde olduk. Hatta bu uğurda, hiçbir siyasetçinin almadığı riskleri aldık, çok ağır yüklerin altına girdik. Maalesef, bu hasbi arayışlarımız da karanlık ve kanlı hesapların mahsulü saldırılarla sabote edildi. Neticede, örgütün eylemlerine başladığı tarihten bugüne geçen 40 yılı aşkın sürede; Türkü, Kürdü ve diğer kesimleriyle milletimizin tüm fertleri acı çekmiş, kayıp vermiştir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörün sadece milletin canını yakmadığını, ekonomiye de ağır darbe vurduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşların refahı için kullanılması gereken trilyon dolarla ifade edilen devasa bir kaynağın, doğrudan terörle mücadele veya dolaylı olarak terörün yol açtığı ekonomik ve sosyal sorunların çözümü için harcandığını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Şunu az buçuk ekonomi bilen herkes kabul ediyor. Bizimle aynı kulvardaki kimi ülkeler gelişmişlik liginin en üstüne çıkarken, biz yolumuza döşenen mayınları temizlemekle çok vakit kaybettik. Siyasi istikrarsızlığın da etkisiyle maruz kalınan yıkımlar ve ödenen büyük bedeller, ülkemizin bugün dahi yaşadığı kimi sıkıntıların kaynağı oldu. Tecrübelerimiz bize, ülkemizi kendi siyasi ajandalarının aparatı olarak kullanmak isteyen güçlerin sinsi oyunlarını bozdukça, diğer sorunlarımızın çözümünün kolaylaştığını göstermektedir. Bilhassa son 10 yılımız bu gerçeğin pek çok örneğiyle bezelidir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 ve Türkiye Yüzyılı vizyonlarıyla değil de eski paradigmalarla yola devam etmeleri hâlinde "Terörsüz Türkiye" konusunda bu noktaya kesinlikle gelinemeyeceğini söyledi.

Derin bir arka plana sahip terör sorununun, ortak akıl, ortak vicdan, "tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" temelinde nihayete erme yoluna girmiş olmasını memnuniyetle karşıladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bakınız 'sınanmadığınız günahın masumu sayılmazsınız' diye güzel bir söz vardır. Biz, devlet ve millet olarak terörle sınandık, hem de en ağır şekilde sınandık; bedelini ödedik, derslerini çıkardık ve nihayet bu musibetten tamamen kurtulma aşamasına geldik. Diğer yandan, bölgemizde cereyan eden her gelişme, terörle hiçbir hayırlı neticeye varmanın mümkün olmadığını da ortaya koymuştur. Terörün, silahın, şiddetin, illegalitenin devri artık kapanmıştır. Meşru ve makbul yollar varken, başka yol aramak sadece akıl dışı değil, zamanın ruhuna da aykırıdır. Bunun aksini hiç kimse iddia edemez" değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, güven, huzur, refah içinde yaşamanın, ancak ve ancak milletçe birlik ve beraberliği güçlendirmekle, kendi geleceklerine sahip çıkmakla, kendi altyapılarını kurmakla ve kendi yollarını çizmekle mümkün olduğunu dile getirerek, bunu başaramayan ülkelerin ve toplumların ne hâllere düştüğünü hep beraber gördüklerinin altını çizdi.

 

“86 MİLYONUN FERTLERİ ARASINDA ÜLKÜ VE FİKİR BİRLİĞİNİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN ÇABALIYORUZ”

AK Parti olarak her kesimden ve inançtan insanla bu mutabakatı sağladıkları için 23 yıldır iktidarda olduklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhur İttifakı olarak bu mutabakata inandıkları ve omuz verdikleri için ülkeyi nice badirelerden kurtardıklarını vurguladı.

Arif Nihat Asya'nın "İçimizden biri köprü olmaya razı olmazsa, kıyamete kadar bu suyun kıyılarını bekleriz" sözlerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz işte bunun için mücadele ediyoruz. Bin yıllık maziden parlak geleceğimize sağlam bir köprü kurmak istiyoruz. Dünyada siyasi, sosyal, kültürel, ahlaki dengelerin altüst olduğu bir dönemde, 86 milyonun fertleri arasında ülkü, gönül ve fikir birliğini güçlendirmek için çabalıyoruz" diye konuştu.

"Örgüt aldığı kararla, bizim milletimizle zaten yaptığımız ortak yaşam ve ortak gelecek mutabakatına uygun bir adım atmıştır" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Örgütün Suriye ve Avrupa kollarının da bu gerçekleri görüp, fesih ve silah bırakma sürecine katılmaları hayati öneme sahiptir. Avrupa'daki ve dünyanın diğer yerlerindeki örgüte müzahir lobileri, artık Türkiye karşıtı faaliyetler yerine, ülkemizin yanında görmek istiyoruz. Türkiye'nin adının terörle değil; teknolojiyle, kültürle, sanatla, demokratik ve insani gelişim standartlarının yükselişiyle anılmasını arzu ediyoruz. Şayet gelinen nokta, önemli bir başarı ise, bunun sahibi 86 milyonun tamamıdır. Bu vesileyle 'Terörsüz Türkiye' gayretimizin bugüne gelmesinde emeğini ve fedakârlığını yakinen bildiğimiz Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Bahçeli'ye hassaten şükranlarımızı ifade ediyoruz. Cumhur İttifakı'nın gücü, dayanışması, ülkenin sorunlarını çözme iradesi ve siyaset üretme kabiliyeti, bu süreçte bir kez daha tebellür etmiştir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEM Parti içerisinde sürece büyük destek veren merhum İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder başta olmak üzere, sorumluluk bilinciyle hareket eden tüm isimlere, eş başkanlara, tüm siyasetçilere millet adına teşekkür ederek, "Sağduyulu söylemlerin önümüzdeki dönemde de aynen sürdürülmesini bekliyoruz" dedi.

“SÖZLERİN TUTULUP TUTULMADIĞININ TAKİBİNİ, MİT TİTİZLİKLE YAPACAKTIR”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e ve diğer siyasi parti yöneticilerine, bu süreçte sergiledikleri yapıcı tutum için takdirlerini sunduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her ne kadar sürece karşı mesafeli, hatta kimi zaman ciddi manada olumsuz tavır takınmış olsalar da sorumlu siyaset çizgisinden ayrılmayan muhalif parti genel başkanlarına da teşekkürlerimizi iletiyoruz" ifadesini kullandı.

Siyasi rakipleri de olsa siyasetçilerin, temsil ettikleri toplum kesimlerinin hissiyatına tercüman olma görevlerini, demokratik siyasetin meşru zemininde kalarak yerine getirmelerinin çok önemli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Tabii burada şu noktanın da asla göz ardı edilmemesi gerekir. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'nin verdiği imkânlar, sürecin bugüne kadar sorunsuz bir şekilde gelmesine hayati katkı sağlamıştır. Böylesine muhataralı bir meselenin yürütülmesinin, konuyu her biri farklı istikametlere çekiştiren koalisyon yapıları içerisinde mümkün olmadığı açıktır. Elbette asıl olan uygulamadır. Sözlerin tutulup tutulmadığının takibini, Millî İstihbarat Teşkilatımız titizlikle yapacaktır. Örgüt kendi üzerine düşenleri yerine getirdiğinde, artık kalan hususları konuşmak, görüşmek, ilerletmek siyasetin işi hâline gelecektir. Dolayısıyla herkesi, uçup kaçmadan, sağduyuyu elden bırakmadan, iyimser, ümitvar ama itidalli bir şekilde gelişmeleri takibe davet ediyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan sonra askerlerin, vatan savunmasının ve sınır ötesi sorumluluklarının gerektirdiği vazifeleri, artık daha rahat ve güven içerisinde yürütebileceklerini; emniyet teşkilatının, kaynaklarını ve mesailerini, organize suç şebekeleri başta olmak üzere, milleti tehdit eden yapılarla mücadeleye daha fazla teksif edebileceklerini belirtti.

Bölge insanının, üzerinden terör gölgesinin kalkmasının rahatlığı içerisinde, yeni yatırımlarla, yeni gelir ve istihdam kaynaklarıyla yaşadığı yerin potansiyelini hakkıyla değerlendirebileceğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terörün vesayetinden kurtulan sivil siyaset alanında, hem ülkemiz hem şehirlerimiz için artık daha iyi, daha hayırlı, daha etkin ümitler üretme imkânına kavuşacağız" sözlerini sarf etti.

“TURİZMDEN KÜLTÜRE, YATIRIMLARDAN SOSYAL BARIŞA KADAR PEK ÇOK KONUDA YENİ BİR DÖNEM BİZİ BEKLİYOR”

Yatırımcılara çağrıda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Uluslararası girişimcileri, kazan-kazan anlayışıyla, ülkemizin ekonomik bakımdan bakir bölgelerine yatırım yapmaya çağırıyorum. Terör sebebiyle 40 yıldır ülkemize kullandırılmayan kaynakları harekete geçirmeye zaten başlamıştık. Petrol başta olmak üzere, tüm madenlerimizi süratle milletimizin emrine amade kılacağız. Tekstilden makineye, sanayinin tüm alanlarında yeni tesislerin inşasını teşvik edecek, destek vereceğiz" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihî ve tabii güzellikleriyle eşsiz hazinelere sahip bölgeyi, turizmin en gözde destinasyonu hâline getireceklerini belirtti.

Güneydoğu'nun mümbit topraklarını, sulamadan tohuma, her alanda verimli tarım projeleriyle buluşturacaklarını, gıda sektöründeki küresel liderliklerini pekiştireceklerini vurgulayan Erdoğan, gençleri ve kadınları sosyal ve ekonomik gelişmenin öncü aktörleri hâline getireceklerini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Sadece güvenlik ve huzur bakımından değil turizmden kültüre, yatırımlardan sosyal barışa kadar pek çok konuda yeni bir dönem bizi bekliyor. Tüm bunları hayata geçirmek için gereken planlamalara, çalışmalara, hazırlıklara şimdiden başladık. İnşallah bu tarihî fırsat, küçük hesaplar veya uluslararası ayak oyunlarıyla heba edilmeden, samimi bir iklimde tekemmül eder. Biz, 'Terörsüz Türkiye' menziline varılması için kararlı, sabırlı, iyi niyetli ve yapıcı bir anlayışla hareket etmeye devam edeceğiz."

"BÖLGESEL VE KÜRESEL KRİZLERİN ÇÖZÜMÜNDE DESTEĞİ ARANAN ÜLKELERDEN BİRİ TÜRKİYE'DİR"

Bulundukları makamın omuzlarına yüklediği sorumluluğun gereğini layıkıyla yapacaklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 86 milyonun tamamına güven veren duruşlarını sonuna kadar koruyacaklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Örgütün fesih ve silah bırakma kararı sonrasında vatandaşlarımızın sevincini paylaşmak yerine ekranlarda karalar bağlayanları geride bırakıp istikbale hep birlikte yürüyeceğiz. 40 yıl boyunca ödenen ağır bedeller ortadayken, 'Örgütün silah bırakmasından bana ne' diyen tuzu kurulara ise sadece acıyarak bakıyoruz, onlara da Allah'tan basiret ve feraset diliyoruz. Türkiye'de huzurun, kardeşliğin, dayanışmanın daha da güçlenmesi için büyük bir gayretle çalışırken, bölgemiz ve ötesinde de barış çabalarına aktif katkı veriyoruz. Bugün ülkemiz, barış diplomasisinin merkezlerinden biri hâline gelmiştir. Bölgesel ve küresel krizlerin çözümünde desteği, yardımı, arabuluculuğu aranan ülkelerden biri, hiç kuşkusuz Türkiye'dir."

ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu görüşmemizin altında yatan neydi? Özellikle bölge barışını nasıl daha güçlü hâle getirebiliriz, buydu" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin sahip olduğu binlerce yıllık devlet tecrübesi, güçlü siyasi liderliği ve yetişmiş diplomatlarıyla bu alanda istisnai bir konumda olduğunu belirtti.

Bölgesel barış ve istikrar için attıkları adımlarda tüm tarafların güvenine mazhar olabildiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşı, Pakistan ile Hindistan arasındaki gerilim, Gazze soykırımı, Somali ve Etiyopya arasında yürütülen görüşmelerde ilkeli, tutarlı, adaletli ve hakkaniyetli politikalarıyla muhataplarının itimadını kazandıklarını ifade etti.

"BARIŞTAN, HUZURDAN, DEMOKRASİ, GÜVENLİK VE İSTİKRARDAN BAŞKA HİÇBİR GAYEMİZ YOK”

"Dost acı söyler" prensibiyle her zaman doğruları söylediklerine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ateşe benzin dökenlerden değil, söndürmek için seferber olanlardan olduk" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede ve küresel ölçekte barıştan, huzurdan, demokrasi, güvenlik ve istikrardan başka hiçbir gayelerinin olmadığını vurguladı.

Son günlerde baş döndürücü bir hâl alan diplomasi trafiğinde de bunu başarmanın gayreti içinde olduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Bu vesileyle geçen hafta yaptığımız telefon görüşmesini müteakip, dün Suudi Arabistan'da 'Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldıracağını' açıklayan Amerikan Başkanı Sayın Trump'a buradan tekrar teşekkür ediyorum. Gazze'de, artık vahşet boyutuna varan insani trajediye son verilmesi amacıyla yürüttüğümüz çabalarda da dostum Trump'ın desteğine güveniyorum. İnşallah Gazze'yle ilgili de yakında yüreklere su serpen müjdeli haberler almayı ümit ediyoruz."

Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Barış diplomasisi faaliyetlerini hatırlayalım" diyerek hazırlanan videoyu izletti. "Terörsüz Türkiye" hedefi doğrultusunda bugüne kadar atılan adımlar, Türkiye'nin Rusya-Ukrayna Savaşı'nda, Hindistan-Pakistan geriliminde, Suriye'de, Karabağ'da, Somali ve Etiyopya'da yürüttüğü barış diplomasisi trafiğinin anlatıldığı videoda, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Şair Cahit Sıtkı Tarancı'nın "Memleket İsterim" şiirini seslendirdiği görüntüler de yer aldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin idari sisteminde merkezi yönetim kurumları kadar mahallî yönetimlerin de önemli bir yer tuttuğunu belirterek, mahallî yönetim deyince ilk akla gelenin belediyeler olduğunu söyledi.

AK Parti iktidarlarının ilk iki döneminde, mahallî idareleri güçlendirme, belediyeleri etkin birer hizmet merkezi hâline getirme yolunda pek çok reformu hayata geçirdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, idari ve mali kapasiteleri arttırılan belediyelerin, şehirlerin çehresini değiştirecek eser ve hizmetlere imza attığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşların hayat kalitesini artıran alt ve üstyapı yatırımlarının önemli bir kısmının belediyeler tarafından gerçekleştirildiğini dile getirdi.

İlk etapta belediye hizmetlerine büyük ivme kazandıran yeni sistemin, bir süre sonra, önceden öngörülemeyen sorunların, kaçakların, kötü niyetli organizasyonların aracı hâline geldiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Merkezi idare kurumlarıyla belediyeler arasında başlayan ve giderek artan yetki tartışmaları, asıl amacın, yani şehre ve insanımıza hizmet gayesinin önüne geçti. Aynı şekilde, eser ve hizmet üretimini hızlandırmak için verilen kimi yetkiler, art niyetli belediye yöneticilerinin elinde gayrı meşru kazançların, çıkarların, hesapların, kariyer planlarının vasıtasına dönüştü" değerlendirmesinde bulundu.

İmardan kültür-sanat etkinliklerine, sosyal desteklerden sportif faaliyetlere kadar pek çok alanda patlak veren yolsuzluk, usulsüzlük, israf, kayırma, yasadışı oluşumlara kaynak aktarma şikâyetlerinin giderek çoğaldığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu durum, hem kamu kaynaklarının yağmalanmasıyla hem belediyeye işi düşenlerin adeta haraca bağlanmasıyla hem de vatandaşımıza hak ettiği hizmetlerin yeterince götürülememesiyle sonuçlandı. Şurası çok önemli; İstanbul'da yürüyen soruşturma, bu çarpık tablonun en bariz ve belki de Cumhuriyet tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir suç organizasyonu örneğidir. Öyle ki yapılan işlerin, yolsuzluk ve haraç boyutuyla ilişkili organize suç vasfını aşarak, ülke güvenliğini tehdit edecek boyutlara ulaştığı anlaşılıyor. Çünkü bu karanlık organizasyon, İstanbul'la sınırlı kalmamış, ülkedeki pek çok belediyeyi, kurumu, kişiyi içine alan, kolları çok farklı yerlere uzanan, hatta uluslararası ayağı da olan bir ahtapota dönüşmüştür. Önceleri sadece kimi siyasi partileri ve siyasetçileri kapsadığı düşünülen çarpık ilişkiler ağının, bürokrasiden iş dünyasına ve medyaya, kimi cemaatlerden istihbarat kuruluşlarına kadar uzandığı ortaya çıkıyor. Tüm bunlara yol veren sebep ise mahallî idareler, daha doğrusu belediye yönetimlerinde baş gösteren yozlaşmadır, sistemde açılan gediklerdir, denetim mekanizmalarının yeterince etkin işletilememesidir."

"BÜYÜKŞEHİR VE İLÇE BELEDİYELERİ ARASINDAKİ YETKİ PAYLAŞIMININ GÖZDEN GEÇİRİLMESİ GEREKİYOR"

Bu yozlaşmanın, hemen hemen tüm belediyelerde görüldüğüne dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dolayısıyla, bu konudaki yaklaşımımız kesinlikle parti odaklı değil, tamamen sistem merkezlidir. Geldiğimiz noktada, yerel yönetimler ve bu çerçevede belediyeler meselesinin, tüm boyutlarıyla konuşulması, tartışılması ve yeni bir düzene kavuşturulması, kaçınılmaz hâle gelmiştir" diye konuştu.

Büyükşehir belediyelerinde, en azından Ankara, İstanbul ve Kocaeli dışındakilerde karşılaşılan sorunların ilk sırasında merkeze uzak ilçeler meselesinin yer aldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, merkeze yüzlerce kilometre uzaktaki bir ilçenin mezarlığından parkına, suyundan temizliğine kadar mahallinde yürütülmesi gereken hizmetleri koordine etmenin kolay olmadığını, bunun için büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasındaki yetki paylaşımının gözden geçirilmesi gerektiğini aktardı.

Büyükşehir ve ilçe belediyeleri arasında pek çok başlıkta yaşanan yetki karmaşasının, bazen çatışma noktasına kadar gelebildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sizler de ekranlarda rastladınız; farklı partilere mensup büyükşehir belediyesi zabıtaları ile ilçe belediyesi zabıtaları, herhangi bir konuda kavgaya varan gerilimler yaşayabiliyor. Bu tür rahatsız edici görüntülerin önüne geçebilmek için yetkilerin daha kesin bir şekilde tanımlanmasında fayda vardır" sözlerini sarf etti.

"ŞEHRİNE KARŞI SORUMLULUĞU OLMAYAN BÜROKRAT ANLAYIŞINA KARŞIYIZ"

Merkezi yönetim kurumu, büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyesi arasındaki yetki karmaşasının bir diğer örneğinin de kentsel dönüşüm çalışmaları olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yetkilerin netleştirilmesinin, görevini yerine getirmeyenlerle ilgili zorlayıcı veya devredici düzenlemelere gidilmesinin şart olduğunu ifade etti.

Mahalle statüsüne dönüşen köylerdeki tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde, su, ahır, yol gibi konularda ciddi sıkıntılar yaşandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sıkıntıların çözümü için köylerle ilgili konuların da yeniden ele alınmasında yarar gördüklerini belirtti.

Büyükşehir olmayan şehirlerin mevcut yönetim yapılarının, sorunların çözümünü ve hizmetlerin etkin şekilde yürütülmesini zorlaştırdığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Altyapıdan ulaşıma, atık yönetiminden suya kadar pek çok alanı kapsayan bu sorunların üstesinden gelinmesi için, bu şehirlerimizle ilgili yeni bir belediye yönetimi statüsüne ihtiyaç vardır. Aynı şekilde, bu şehirlerimizdeki il özel idaresi yapılanmasının da gözden geçirilmesi icap ediyor. Yetki sahibi ama şehrine karşı sorumluluğu olmayan bürokrat anlayışına karşıyız. Bunun için vali ve kaymakamlarımızın koordinasyon görevlerini daha aktif hale getirmeliyiz. Belediyelere kamudan tahsis edilen ve kendi topladıkları mali kaynakların daha etkin denetimi için, bir tarafı yerel dinamiklere, diğer tarafı ilgili merkezi kurumlara dayanan yeni bir yapı kurulmalıdır. Bu çerçevede tanımlar net, usuller kesin, uygulamalar şeffaf olmalıdır.

“BELEDİYELERİN MEVCUT BORÇ YÜKLERİNİN TASFİYESİ İÇİN PROGRAM OLUŞTURULMALI”

Bilhassa imar düzenlemeleri en baştan sağlıklı bir şekilde yapılmalı, daha sonraki değişiklikler, şehrin dinamiklerine dayalı istisnai işlemler hâline gelmelidir. Ön hazırlığı hem teknik hem idari hem ihtiyaç anlamında çok iyi yapılmamış projelere kaynak tahsisinin önüne geçilmelidir. Aksi hâlde, önce takdirle başlayan, sonra kayırmaya, sonra istismara dönüşen süreçlerin tekrar tekrar yaşanması kaçınılmaz hale gelecektir. Terör örgütünün kendini feshinin ardından siyasetin daha güçlü şekilde devreye girmesiyle, belediyelerdeki kayyım uygulamasının yeniden istisna haline geleceğini düşünüyoruz."

Bugün az sayıdaki istisna haricinde belediyelerin tamamının borç batağı içinde olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Belediyelerin Sosyal Güvenlik Kurumuna olan birikmiş prim borçlarının ödenmesiyle ilgili verdiğimiz mücadele herkesin malumudur. SGK borçlarının ödenmesi konusunda sergilenen lakayt tavır, sorunun ulaştığı vahim boyutları gözler önüne sermiştir. Güya bir konser etkinliği için tek kalemde yüz milyonlarca lira harcanırken, SGK'ya borç ödemeye gelince, maalesef 'paramız yok' deniyor. Aynı çarpık durum, reklama ve depreme ayrılan bütçeler için de geçerlidir. Belediyelerin borç yönetimi ciddi kriterlere bağlanarak, mevcut borç yüklerinin tasfiyesi için orta-uzun vadeli bir program oluşturulmalıdır. Aksi takdirde bir süre sonra belediyelerimizin çoğu, bırakınız yatırımı, bırakınız personel maaşı ödemeyi, kılını kıpırdatamaz hale gelecektir. Beldesiyle, ilçesiyle, merkez ilçesiyle, il özel idaresiyle, büyükşehriyle yerel yönetim sistemimizin ıslah edilmesinde, aksayan yanlarının giderilmesinde, sorunlu alanlara neşter vurulmasında fayda olduğuna inanıyoruz."

"Böyle gelmiş, böyle gider" düşünce tarzının, benimseyecekleri bir siyaset tarzı olmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sorun varsa, sıkıntı varsa, şikâyet varsa, siyaset kurumunun görevi buna çözüm bulmaktır. Meclis'te temsil edilen siyasi partilerimize, milletin hizmet beklentisini karşılayacak daha etkin bir yerel yönetim sistemi için ortak akılla çözüm geliştirmeyi teklif ediyoruz" dedi.

Tüm bu hususların çözümünün meseleye, partiler üstü bir bakış açısıyla yaklaşmayı gerektirdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu çağrımızın güncel hiçbir siyasi veya adli gelişmeyle ilgisi olmadığını, deprem tedbirleri başta olmak üzere, tamamen milletimizin hayat kalitesini yükseltme gayesi taşıdığını, özellikle vurgulamak istiyorum. Milletin derdiyle dertlenen, ülkenin sorunlarına çözüm bulma iradesi gösteren tüm siyasi partilere şimdiden teşekkür ediyorum" ifadesini kullandı.

Haberi Sesli Oku

YAZARLAR