Haber Editörü

Ramazan DURMUŞ / GELDE YAZMA

ramazandurmus44@gmail.com

Karakaya: “Milliyetçi Hareket Partisi, her daim milletimizin yanında"

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Prof. Dr. Mevlüt Karakaya, “Milliyetçi Hareket Partisi olarak, her daim milletimizin yanında, her derdin ortağı olmaya devam edeceğiz” dedi.

Karakaya: “Milliyetçi Hareket Partisi, her daim milletimizin yanında
SİYASET 25.10.2025 00:12:00 0

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Prof. Dr. Mevlüt Karakaya, “Milliyetçi Hareket Partisi olarak, her daim milletimizin yanında, her derdin ortağı olmaya devam edeceğiz” dedi.

Toplumun her kesimiyle birebir temas kurmayı, gönül bağlarını kuvvetlendirmeyi hedefleyen programda konuşan MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya, Türk milletinin asırlardır komşuluk, yardımlaşma ve paylaşma kültürüyle yoğrulduğunu belirterek,“Bugün bizleri ayakta tutan da bu kadim değerlerdir.” diye konuştu.

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Prof. Dr. Mevlüt Karakaya, konuşmasında şunları söyledi:

 

 

"Milliyetçi Hareket Partisi olarak Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli'nin talimatlarıyla Milliyetçi Hareket Partisi genel merkezi olarak Türkiye'nin her tarafında illerde, ilçelerde, köylerde, mecralarda teşkilat mensubu arkadaşlarımız bizim gibi komşularını, sivil toplum örgütlerini, esnafımızı ziyaret ederek onları dinleme hani biraz önce de sohbette, girişte konuştuk. Derdiniz derdimiz. Arkadaşlarımız notları alıyorlar. 

Yine biliyorsunuz bir bütçe dönemindeyiz. 2026 yılı merkezi yönetim bütçesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunuldu. Plan Bütçe Komisyonu'nda görüşülüyor. 
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu bütçe dönemini gerçekten çok yoğun bir katılımla en çok faydayı elde edebilecek şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Çünkü burada tüm bakanlar geliyor. O bakanlıktaki üst düzey bürokratların tamamı geliyor. 
Milletvekilleri hem bir önceki döneme ait icraatlarını orada değerlendiriyor. Gelecek döneme ait talep ve isteklerini dile getiriyor. Biz de bu toplantılar bu anlamda ııı isabetli oldu. 
Zamanlama olarak da yani bugün buralarda aldığımız notları bütçe dönemi boyunca gelen bakanlara, bürokratlara ve orada da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yani sizlerin seçerek gönderdiği milletvekilleri olarak milli iradenin bir yansıması olarak orada gündeme getiriyoruz. Ve talep ve istekleri iletiyoruz. 
Onun için biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bugün burada Merkez Yönetim Kurulu üyemiz Alp Giray Bey, Mamak ilçe başkanımız Ertan Erkan Bey il başkan yardımcımız Ozan Özdemir Bey, Mamak ilçemizde kadın, çocuk ve aileden sorumlu başkanımız, onların temsilcileri burada sizleri dinliyoruz. 
Başka gruplar ev ziyaretleri yapıyor. Yani sadece bir iki yerde değil çok yoğun bir şekilde Türkiye genelini kapsayacak toplantılar yaparak genel başkanımızın söylediği gibi selamünaleyküm hayırlı günler komşum, derdiniz derdimiz. Yani burada daha çok dinleme ve bunları da ilgili mecralarda yapıcı bir yaklaşımla aktarma görevimiz var. 
Hani sadece seçim dönemlerinde gelerek ziyaret ederek değil bugün buraya gelmeden önce de esnaf ziyaretleri yaptık. Hakikaten esnafımızın da memnuniyetini gördük. Yani en azından diyorlar ki ya seçim dönemi haricinde de gelmeniz, bize selam vermeniz hoş diyorlar. 
Bizim insanımızın genel şeyi bu. Yani sorunları çözeriz, çözemeyiz, uğraşırız. Bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak sözümüz uğraşmakla alakalı arkadaşlarımız notlar alıyorlar, biz elimizden geleni yapacağız. Bunun sözünü veririz. Uğraşacağımızın sözünü veririz. 
İnşallah sonuçta alırız. Onun için bugün burada sizlerle birlikte olduk, bu birlikteliğin aslında bir sonuca gitmesi yani öylesine bir ziyaret değil, çünkü yani bizim ülke olarak hükümetin gündemi olarak her zaman çok yoğun. Yani biz öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki bu coğrafyanın sorunları hiç bitmiyor. Dünya karmaşık.
Her tarafta her gün bir şeyler oluyor. Şöyle dünya haritasını alıp önümüze koyduğumuzda Türkiye'ye bir baktığımızda orada Türkiye'nin çevresinde çok ciddi sıkıntıların olduğunu görüyoruz. Çatışmaların olduğunu görüyoruz. 
Ben daha bu sabah geldim. Cenevre'de parlamentolar arası birlik üyesiyim, dört beş gündür orada işte dünya sorunlarının tartışıldığı tüm dünya ülkelerinin, milletvekillerinin geldiği bir platformdan geliyorum. 
Çok yoğun bir çalışma sürecinden çıkıp geldik. Daha çok neyi konuşuyoruz? küresel dünya sorunlarını ama son dönemde en çok önümüze gelen şey de çatışmalar şu anda dünyada altmış beş yerde aktif çatışma var. Altmış beş yerde. 
Bir zamanlar duvarları yıktık. Hani her şey iyi olacak vesaire. Hatta ulus devletlerin hükmü kalmadı demişlerdi. 
Ama bugün dünyada hatırlayın hani Sovyetlerin yıkılmasıyla birlikte Almanya'da Doğu, Batı Berlin'i birbirinden ayıran duvarlar yıkıldı. Artık bundan sonra sınırlara da gerek yok dünyada denirken bugün doksan beş ülke sınırlarına kendi güvenlikleri için duvar örmüş durumda. Doksan beş ülke. 
Biz de ördük Suriye. Amerika da ördü. Meksika sınırına. Yani doksan beş ülke. Allah sonumuzu hayır etsin. Öncelikle onu söyleyelim, bakın değerli komşular şeyde şöyle bir düşünün bundan on on beş sene öncesine gidin. Daha da gidebilirsiniz ama çok uzağa gitmeye gerek yok. Iıı dünyanın her yerinde bir şey başladı.
Renk renk devrimler yapıldı. Halk ayaklanmaları yapıldı. Hatırlıyor musun? Arap baharı. 
Ukrayna'yı hatırlayın. Ukrayna'da turuncu devrim olmuştu. Değil mi? Böyle bir yönetim geldi. 
Arkasından başkası geldi. Orta Doğu'ya bakın. Arap ülkelerine bakın. 
Iki bin on yılında Tunus'ta bir seyyar satıcı kendini yaktı. Arkasından başlayan olaylar işte Suriye Suriye'de de benzer şeylerle başladı. Sanki Suriye'de her şey iyi gidiyordu ve Türkiye oralara müdahale etti gibi algılatmaya çalışanlar da var. Ama sonuçta sonuçta şöyle bir bakalım on beş yıl öncesinde bu yapılanların arkasından ne düzeldi? Buralar huzura mı kavuştu? Yoksa eskisinden daha mı kötü oldu? Daha kötü. Eskisinden daha kötü oldu. 
Eskisinden daha kötü oldu. Şimdi ama bu kargaşanın bizde de o gezi olaylarıyla biliyorsunuz ortalık karıştırılmaya çalışıldı. Ya onu da geçiyoruz. 
İki bin on altı on beş Temmuz'unda o ülkeyi ele geçirmek için ülkeyi ele geçirmek için yapılan kalkışma hem de kendi silahımızla kendi üniformamızla yıllarca oralarda kümelenen kendilerini saklayan FETÖ'cüler yani bir akşam birden tepemize binmeye çalıştılar. Bu milletin feraseti bu milletin uyanıklığı. Allah korudu bizi. 
Yani sokağa çıkan vatandaş Allah göstermesin birbiriyle bir şeye girmiş olsaydı bunun adı iç savaş olurdu ve biz bu işin altından kalkan Allah koruyor bizi. Allah koruyor. Yani biz yine bu coğrafyada en istikrarlı ülkeyiz. 
Değerli hemşerilerim. Bakın en istikrarlı ülkeyiz. Bir pandemi oldu dünyada pandemide kendi insanına en çok sahip çıkan dünyadaki birinci ülke Türkiye'dir. 
Ben o dönemde uluslararası komisyonlarda olduğum için sürekli yurt dışına gidiyorum. Birçoğu acil servislerin önünde bağıra bağıra öldü. Yani Türkiye bu anlamda kimse ben hastaneye gittim, kapıda kaldım.
Diyebilir mi? O dönemde kimse işten adam çıkarmadı, devlet belli yardımlarını yaptı. Yani bu anlamda Allah devlete zeval vermesin. Yani düzen bir bozulunca nereye gideceği belli olmaz. 
Bizim de Milliyetçi Hareket Partisi olarak temel gayemiz amacımız bu. Yani biz ortaya çıkalım ya bir takım menfaatler elde edelim siyasi ya da başka menfaatler orada değiliz. 
Yani bu ülke var olduğu sürece hepimiz varız. Yani bu ülkenin başına en ufak bir şey gelse bunun sıkıntısını hepimiz çekeceğiz. Onun için biz Milliyetçi Partisi olarak işin çok samimi söylüyorum. 
Siyasi particilik tarafında değiliz. Sayın Genel Başkanımızın yani siyasette olduğu süreç içerisinde çoğu zaman gerçekten çok da ağır eleştirilere maruz kaldı. Ama doğru bildiği yoldan bugüne kadar da hiç şaşmadı. 
Zaman geçtikten sonra aa haklıymış dediler. Yani bu geçmişe dönük bakacak olursak FETÖ konusunda da böyledir. O gün akşam çıktı bu bir kalkışmadır dedi vatandaşın tam kafasının karışık olduğu. 
Ya bu ne? Çünkü üzerimizde uçanlar bizi bombalayanlar Yunan uçakları değildi. Üzerinde ay ııı ay yıldızlı al bayrak olan bizim kendi uçaklarımızdı. Üniformalar bizim üniformalarımızdı. 
İşte orada o kafa karışıklığını yaptığı ilk açıklamayla giderdi ve dolayısıyla Allah'a şükür ki bu böyle bir felaketten kurtulduk. Bunların tabii çok ciddi bir maliyeti var. Ekonomik olarak da maliyeti var. 
Yani FETÖ'nün geriye dönüp baktığımızda o süreçte ekonomiye verdiği zararlar, engeller Türkiye'nin gelişiminin önündeki hatırlayın o mühendislerle ilgili konular vesaire hep sonradan ortaya çıktı. Türkiye ondan sonra savunma sanayinde hakikaten aldı başını gitti. Yani İngiltere'de iki sene önceki bir toplantıda herkes Türk dronlarını konuştu. 

 


Herkes Türk dronlarını ve Türkiye'deki savunma sanayindeki gelişmeleri hakikaten hem para kazanıyoruz hem de kendi güvenliğimiz açısından bize ciddi bir güç kazandırdı. Türkiye ilerleyecek Türkiye'nin sıkıntıları bunlar, 50 yıl oldu tam 47 yıl 1978 yılında PKK Diyarbakır'ın Fisköy'ünde kuruldu ayrılıkçı, ayrı devlet kuracak, Türkiye'yi bölecek bir yapıyla bir istek, talep ve hedefle ortaya çıktı. 
Kırk yedi yıl ilk saldırısını yaptığı bin dokuz yüz seksen üç yılından seksen dört yılından alırsak kırk yıl kırk iki yıl. Şimdi bu süre içerisinde biz terörle mücadele diyoruz da peki terörle mücadele kolay mı yapılıyor? Bir sürü can verdik. Şehit verdik. Bir sürü vatandaşımız gitti. Giden vatandaşların büyük bir çoğunluğu da Kürt kökenli vatandaşlar. Çoluk çocuk katledildi.
Canlar konuşulurken şehit cenazesi getirilip de musalla taşına uzatıldığında biz malı hiç konuşmadık. Ekonomiyi konuşmadık. Yani bu mücadele yani bir uçağın bir helikopterin kalkıp inmesi az para mı? Bu mücadeleler hem içeride hem dışarıda dünyanın birçok yerinde terörle mücadeleyi yönetmek ekonomik anlamda çok ciddi bir külfet getirdi. 
Ama hani canlar giderken biz bunu konuşmadık. Ama bugün emeklinin konusunu konuşuyoruz. Doğru, haklı. 
Vatandaş, çiftçinin, köylünün herkesin sorunlarını konuşuyoruz. Bunlar gerçekten çözülmesi gereken şeyler ama bizim terörle mücadeleye herkesin ortak kanaati yapılan hesaplamalar iki trilyon dolar harcadık. Iki trilyon dolar yapacağımız üretimleri yapamadık. 
Bizzat bu mücadele için harcadığımız paralar iki trilyon doların yarısı kalsaydı yarıya böl, öbür yarıyı hadi bırak. Hatta onun yarısını alalım beş yüz milyar dolar olsa bugün Türkiye'nin dışarıya bir sent borcu olmayacaktı. Bugün biz milli gelirimizi bir kat daha kişi başına yüksek seviyelerde bulacaktık. 
Biz bugün emeklinin sorununu tartışmayacaktık. Şimdi yani bu coğrafyada hakikaten ecdat Allah razı olsun o dünya haritasından küreden baktığınız zaman öyle bir yeri bize vatan yapmış ki dünyanın merkezi geçiş bölgesi ama biz bu geçiş bölgesi olmanın avantajlarından bugüne kadar istifade edemedik hep külfetine katlandık. Diyoruz ki dünya öyle bir hale geldi ki yeni bir dünya düzenini kuruluyor. 
Türkiye bölgede söz sahibi olmanın derdinde başka türlü bu coğrafyada kalırız ama sefalet içinde oluruz. Bu coğrafyada da aslında uzun vadede bırakmazlar. Amaçları, hedefleri bu. 
Onun için Sayın Genel Başkanımız terörsüz Türkiye projesini gündeme getirdi. Yine Sayın Cumhurbaşkanımız iç cepheyi güçlendirmek dedi. Bakın hemen güneyimizde Suriye denilen o coğrafyada devlet yok, otorite yok. 
Bugün bir elbette bir devlet var ama ordusu yok, parası yok, gücü yok. Eee ne çalışıyorlar? Orada İsrail'in İsrail'in güdümünde olacak ki İsrail'i iki yıldır görüyorsunuz soykırım yapıyor. Dünya hala bir şey söylemiyor. 
Barış dendi, bir yere dokunmuyor, başka yerleri vurmaya devam ediyor. Türkiye'den başka da çok aktif bir şekilde kimse karşı çıkmıyor. Şeyde konuşmuyorlar işte parlamentolar arası birlikten sabah geldim diyorum. 
Yahu şuraya bizden başka da gündeme getiren falan yok. Yani benim de bir konuşmamda bunu dile getirdim. Birçok Arap ülkesi milletvekilleri bir inince diyorlar ki ağzına sağlık çok iyi dedin, iyi yapın. 
E bir de siz söyleyin, söylemiyorlar. Bunu da geçiyorum. Yani Ortadoğu karışık. 
Bu bölgeyle ilgili emelleri, hevesleri maksatları belli. Dolayısıyla bu noktada bizim öncelikle bu iç cephemizi güçlendirmemiz gerekiyor. Bu terör belasını bitirmemiz gerekiyor. 
Silahlı olarak bitirdik. Tamam. Ama bu işi özellikle Kürt kökenli vatandaşlarımızın gündeminden de çıkarmamız gerekiyor. 
Yani kimisi korkudan, kimisi başka şeyden elbette destek verenler oldu. Bir çoğu da bir de çoğu da korkuyla ama buradaki mesele şu terör örgütüyle bizim bir müzakeremiz yok. Bir anlaşmamız da yok. 
Hiçbir sözümüz yok. Devlet Bahçeli bakın bir şey dedi. Ne dedi? Abdullah Öcalan'a dedi ki ya gel ya da oradan şunu açıkla. 
Neyi açıkla dedi? PKK'nın bittiğini açıkla dedi. Şimdi kimileri dinleyeceğim. Kimileri bunu bunu sanki bir müzakereymiş gibi algılatmaya çalıştı. 
Oysa söylenen şu. Gel PKK'nın bittiğini tasfiye edileceğini açıkla. Bu. 
Ne karşılığı? Hiç kimseye verilen bir sözü yok. Şimdi bunun üzerine bakın tüm dünyanın önünde çıkıldı kongre toplandı biz PKK'yı tasfiye ettik dendi. Şimdi ama bu çağrı bu çağrı bu çağrı genel başkanımızın da söylediği gibi sadece buradakilere değil oradakilere de. 
Şimdi sorun orada. Bakın sorun orada. Biz bir takım ayrıntılara takılırsak işin esasını kaçırırız. 
Bizim buradaki şeyimiz önce kendi tarafımızı bugün Kürt kökenli kardeşlerimiz bu konuda diyorlar ki evet devlet doğru yaptı. Yarın sözü dinlemediler onların bileceği iş. Beni ilgilendiren benim buradaki kardeşlerim PKK kendisini fesh ettiğini söyledi. 
Efendim oradakiler etmeyecekmiş etmiyormuş. Yani onların bileceği şey. Biz Suriye'nin toprak bütünlüğü üniter yapısı bizim için önemlidir. 
Bizim için hayat mayat meselesidir. Yani biz sınırlarımızın dibinde İsrail'in kontrolünde Amerika'nın güdümünde bize düşman olacak bir yapılanma, bir devlet istemiyoruz. Bu bizim için kötü olur. 
Felaket olur. Biz bunu görmek zorundayız. Ama benim ağam takılmış bir yere ona gel dedim buna ya bu işi bitirmek zorundayız. 
Efendim yapmadı. E paşa gönülleri bilir. Yani bu anlamda bizim buradaki amacımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. 
Biz kimseyle bir şeyimiz yok. Bu ülke bizim. Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle hangi etnik kökenden gelirse gelsin biz hep birlikte Türk milletiyiz. 
Bizim anayasamızda şey yok. Ayrımcılık yok. Bizim anayasamızda vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk'tür. 
Bunu bir ırk anlamında belli bir etnik kökenden gelme anlamında söylemiyoruz. Ama biz samimiyiz. Biz gerçekten ııı samimi olanlarla da bu işi yapmamız gerekiyor. 
Yani burada da sonuç alınacağı konusunda bir şüphemiz yok. Onun için yani biraz kafamızı kaldırıp sınırlarımızın ötesine de bakmamız gerekiyor. Yani burada sayın genel başkanımızın, sayın cumhurbaşkanımızın böyle bir şeye girmesi ki bunlar yıllardır siyasetin içindeler. 
Neler gördüler, neler yaşadılar? Ne oyunları bozarak geldiler? Bu kadar tecrübeli insanlar efendim terör bitmiş şimdi bu nereden çıktı? Böyle bir şeye girerler mi? Yani ufku görüyorlar. Uzağı görüyorlar. Gelecek tehlikeyi görüyorlar. 
Tedbiri bugünden alıyorlar. Onun için efendim oradaki PKK'nın uzantıları bakın baştan bunlar Suriye ordusuyla entegre olacaktı. Bir üniter yapıyı bozacak bir şeye girmeyecekti. 
Elbette durmuyorlar. Yani bu sürece girilirken bazı sıkıntıların olacağı provokasyonlarının olacağı elbette hesap edilen şeyler. Onun için her şeye rağmen inşallah Türkiye kazanacak. 
Biraz önce söyledim. Bir ya biz elli yıl şehit verdik. Yani bir elli yıl daha bunu yapmanın bir anlamı yok. 
Siyaset kurumu bu işi çözmek zorunda. Onun için işin eee siyaset parti particilik tarafından bakmıyoruz. Bu ülkenin bekası olarak bakıyoruz. MHP'nin bu konudaki yaklaşımı önce ülkem sonra partim şeklindedir. 
Yani ülkenin menfaatiyle partinin menfaatinin çatıştığı bir yerde biz ülkenin menfaatini öncelemek durumundayız. Sayın Genel Başkanımızın da ömrü hayatı hep böyle geçti. Onun için yani bu konuda ııı elbette herkes siyaset yapmak için başka şeyler için ııı bu işe karşı çıkanlar yok mu? Kendi taraflarından. 
Eee var. Provoke etmiyorlar mı? Ediyorlar. Etmeyecekler mi? Edecekler. 
Eee kolay bir şey değil bu. Kolay olmayacağını bilerek bu işe girdik ama önemli olan ne? Gelecek nesillerimizi güvence altına almak. Bakın bir başlangıçta söyledim. 
Yine en istikrarlı olan Allah'a şükür. Yani ekonomik sıkıntılarımız var elbette. Bunlar da çözülecek, çözmemiz lazım."

Haberi Sesli Oku

YAZARLAR