Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş, “Milletimin öz değerlerini korumak, sosyal bağlarımızı güçlendirmek ve aile kurumumuzu daha dirençli hâle getirmek zorundayız” dedi.

Bütçe görüşmelerinde söz alan MHP Milletvekili Ahmet Erbaş, ailenin sadece bireylerin yetiştiği bir ortam değil, millet olma şuurunun mayalandığı, millî kimliğin temellerinin atıldığı mukaddes bir yuva olduğunu ifade etti.

Sözlerine 20 kahraman evladımıza ailelerine başsağlığı dileyerek başlayan Ahmet Erbaş, şehitlerimizin kederi ve acısının yalnızca 20 haneye değil, inanıyorum, 86 milyon haneye çöktüğünü ifade etti.

MHP Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş'ın TBMM 2026 Yılı Plan Bütçe Komisyonunda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Bütçesi üzerine yapmış olduğu konuşma şöyle:

"ATATÜRK AİLEYİ TOPLUMSAL HAYATIN TEMELİ OLARAK GÖRDÜ"
"Milletimin öz değerlerini korumak, sosyal bağlarımızı güçlendirmek ve aile kurumumuzu daha dirençli hâle getirmek zorundayız.

Konuşmama başlarken Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü saygı ve minnet ve rahmetle anmak istiyorum. Aramızdan ayrılışının üzerinden tam 87 yıl geçmiş olmasına rağmen fikirleri, idealleri, görüşleri hâlâ yolumuzu aydınlatmaktadır. Ruhu şad, mekanı cennet olsun. Atatürk, aileyi toplumsal hayatın temeli olarak görmüş ve şöyle söylemiştir: "Efendiler, toplumsal hayatın temeli asri aile hayatıdır. Aile, izaha hacet yoktur ki kadın ve erkekten meydana gelmiştir." 

Türk kültür medeniyetinin en sağlam kalesi ailedir. Aile, tarih boyunca milletimizin kimliğini, inancını ve değerlerini ve geleneklerini nesilden nesile aktaran yegâne kurum olmuştur.

AİLE MİLLÎ KİMLİĞİN TEMELLERİNİN ATILDIĞI MUKADDES YUVA"

"Her bir aile de bu toprakların havzasında saklı birer kültür taşıyıcısı ve birer gönül kalesidir. Aile sadece bireylerin yetiştiği bir ortam değil, millet olma şuurunun mayalandığı, millî kimliğin temellerinin atıldığı mukaddes bir yuvadır. Orada sevgi sabırla, saygı merhametle yoğrulur, orada ilk kez biz olmayı, paylaşmayı ve dayanışmayı öğreniriz. 

Ne yazık ki günümüzde dünyayı saran savaşlar, açlık, göç, iklim krizi ve doğal afetler insanlığın ortak acıları hâline gelmiştir. Bu acılar toplumların vicdanını köreltmekte, empati eksikliği ve bireysel bencilliği ve duyarsızlığı artırmaktadır. Dijital çağın getirdiği hızlı değişim ve sosyal medya baskısı, bireylerin görünürlük ve beğeni arayışını yönlendirmekte, bu durum özellikle gençlerimizde kaygı, özgüven eksikliği ve yalnızlık hissini artırmaktadır.

AKRAN VE SİBER ZORBALIK CİDDİ TOPLUMSAL SORUN

Çağımızın en büyük çarptırma aracı olan sosyal medyada her vesileyle her an fark edilme ve beğeni almayı bir tür kendini ifade etme aracına dönüştüren, insanlığın fikir ve vicdan bağlantısı gittikçe kopmakta, insanlar egolarını tatmin için sanal dünyada kendi kendine garip bir kibir abidesi hâline dönüşmektedir. Bunun olumsuz sonuçlarından birisi de çocuklarda siber ve akran zorbalığıdır. Akran zorbalığı ve siber zorbalık, çocuklarımızın ve gençlerimizin ruh sağlığını tehdit eden ciddi bir toplumsal sorundur. 

Aile içinde iletişim, sevgi ve empatiyi güçlendirmek, yalnızlığın ve duygusal kopukluğun önüne geçmenin en etkili yoludur. İnsan öğrenirken öğretir, öğretirken öğrenir. Bu anlayış hem bireyin hem de toplumun gelişiminde temel bir rehberdir. Aile ise bu döngünün başlandığı, sevginin ve anlayışın ve empati duygusunun filizlendiği en kıymetli mekândır. 

Sayın Bakanım, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız olarak sosyal hizmetten psikososyal destek eğitimine, farkındalık projelerine kadar geniş bir alanda çalışmalarınızı sürdürüyorsunuz ve biz de takip ediyoruz. Aileyi, evliliği, kadını ve kadın istihdamını, iş sahibi olmasını desteklemeliyiz. 

KÜTAHYA KADIN İSTİHDAMINDA ÖRNEK 

Bunun en güzel örneklerinden birisi de Kütahya ilinde olmuştur, 

Ticaret ve Sanayi Odası ki, Başkanımız da bir kadındır, benim bildiğim kadarıyla 81 ildeki tek kadın ticaret odası başkanıdır. 18-35 yaş arası kadın ve erkeklerde ayrım yapmaksızın sanal gerçeklikle kaynakçılık kursu vermiştir. Şu anda Kütahya Organize Sanayide kadın kaynakçılarımız var. 
Yine, 14'üncü yüzyıldan bu yana bütün dünyanın çini merkezi Kütahya'dır. Kütahya'da evlerinizi süsleyen çinilerin üçte 2'si kadınlarımızdan hünerli ellerinden çıkmaktadır. Bu ve bu gibi örnekleri artırarak sanayi, ticaret, teknoloji ve sanat gibi, hayatın her alanında kadınlarımızın görünür olmasını teşvik etmeli, istihdamını sağlamalıyız. 

Unutmamalıyız ki kadınların elinin değdiği bir dünya daha yaşanılabilir ve daha güzel bir dünya olmaktadır. Bu yolda siz değerli milletvekillerimiz ve değerli Bakanlığımızın çalışanlarının toplumumuza destekleri çok önemlidir."