Haber Editörü

Ramazan DURMUŞ / GELDE YAZMA

ramazandurmus44@gmail.com

MHP'li Bulut: "Emeklilerimizin hal ve şartları vicdanları yaralıyor!"

MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut, emeklilerin durumuna dikkat çekti

MHP
SİYASET 18.12.2025 23:48:00 0

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Tokat Milletvekili Yücel Bulut, emeklilerin durumuna işaret ederek, “Emekliler içerisinde başka bir gelir kalemi olmayan, bunu yaratma imkanı ve çalışma imkanı olmayan, yaşı ilerlemiş emeklilerimizin içinde bulunduğu hal ve şartların vicdanları yaraladığı gerçeğiyle karşı karşıyayız” dedi.

Bulut "Uygulanan sıkı mali disiplinin neticeleri ortaya çıkmaya başladı. 2026'nın bu mali disiplinin meyvelerini toplayacağımız, Türkiye'nin genel anlamda ekonomisinin çok daha sağlıklı bir zemine doğru ilerleyeceği bir yıl olacağını görüyoruz." ifadelerini kullandı.

"Terörsüz Türkiye" sürecinin Cumhuriyet tarihinin en önemli siyasi adımlarından biri olduğunu ifade eden Bulut, "Terörsüz Türkiye politikamızın temelinde yatan hakikatlerden bir tanesi de hem mali hem de sosyal imkanlarımızı Kürt'üyle, Türk'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, bütün vatandaşlarımıza eşit bir şekilde tesis ve temin etme gayreti." şeklinde konuştu.

 

MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut’un 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 6’ıncı maddesi üzerine MHP Grubu adına konuşması şöyle:

 

"Bütçe görüşmelerinin sonuna doğru yaklaşırken 2026 yılı bütçesinin inşallah, zenginliğin ve refahın paylaşıldığı bir bütçe olmasını, 2026 yılının zenginliğin ve refahın paylaşıldığı bir yıl olmasını diliyorum. Aynı zamanda, bütçe görüşmeleri boyunca birçok arkadaşımız dile getirdiler, gerçekten, özellikle emeklilerimizin şu an içinde bulunduğu hâl ve şartlarını düşündüğümüz vakit, 2026 yılında inşallah, emeklilerimizin de bu zenginlik ve refahtan en ciddi katkıyı alacakları bir yıl olmasını diliyorum. Şu anda birçok arkadaşımızın bu konuşmaları esnasında ifade etmiş olduğu bir hakikat var, bu da bir gerçek, o da emeklilerimizin içinde bulunduğu hâl ve şartların hak ettiklerinden oldukça uzak olduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız. Tabii ki bunun birtakım arka planları var, birtakım gerekçeleri var; bunların başında özellikle Türkiye'nin yaşamış olduğu deprem süreci, hemen onun öncesinde yaşanmış olan pandemi sürecinin yarattığı yüksek enflasyon oranları ve depremde ortaya çıkmış olan hasarın yani 11 vilayette ortaya çıkmış olan hasarın merkezî bütçe üzerinde oluşturmuş olduğu ağır yük nedeniyle sadece emeklilerimiz değil, toplumun bütün kesimleri mali disiplinin mecburen bozulmasından kaynaklı olarak bir baskı altında kaldı ancak bu baskıdan en fazla etkilenen kesimin bugün emekliler olduğunu görüyoruz ve özellikle emekliler içerisinde de gerçekten başka bir gelir kalemi olmayan, bunu yaratmak imkânı da olmayan, yaşı itibarıyla başka bir gelir kalemini inşa etmek yahut da çalışmak imkânı olmayan, özellikle ailesinden yahut da başka bir yerden destek alma imkânı olmayan yaşı ilerlemiş emeklilerimizin şu an içinde bulunduğu hâl ve şartların vicdanları da oldukça yaraladığı ve kanattığı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Özellikle EYT düzenlemesinin Sosyal Güvenlik Kurumu bütçesinde oluşturduğu baskı da yine, emeklilerimizi bugün, hak etmiş oldukları rakamın çok altında bir gelirle maalesef geçinmeye çalışmak mecburiyetinde bırakıyor. Ama tabii ki uygulanan sıkı mali disiplinin yavaş yavaş neticeleri ortaya çıkmaya başladı. 2026 yılında inşallah bu mali disiplinin meyvelerini toplayacağımız, Türkiye'nin genel anlamda ekonomisinin çok daha sağlıklı bir zemine doğru ilerleyeceği bir yıl olacağını bugün görüyor ve bütün verileriyle de okuyabiliyoruz ama bu mali disiplinden dolayı ekonominin toparlanmasından mütevellit ilk kazanımın diliyorum ve istiyorum ki emekliler üzerinde vücut bulmasını hep birlikte müşahede ederiz, birlikte görürüz.

Bir başka sorun, yine, son günlerde maksatlı ya da maksatsız bir şekilde servis edilen bir başka durum var; o da daha evvel Batı ülkelerinde, Batı medeniyetinde görmüş olduğumuz, bizde hiç yaşanmayacağını düşündüğümüz bir durumla yavaş yavaş karşılaştığımızı görüyoruz. O da nedir? Özellikle büyük şehirlerde yalnız başına yaşayan, yalnız bir hayat sürdüren ve temel ihtiyaçlarını dahi karşılamaktan uzak bir muhtaçlığın içerisinde, zaman zaman da işte, son günlerde sık sık basın-yayın organlarında yer aldığı şekliyle otel odalarında kalan emekli sayımızın oldukça arttığına ilişkin bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Tabii ki bunun daha evvel bizim ülkemizde yaşanmayacağını düşünüyorduk çünkü Anadolu'nun köklü gelenekleri gerçekten buna müsaade etmez durumdaydı ama hazırlıksız yakalandığımız büyük şehir hayatı, göç dalgası, nüfusun hızla artması özellikle büyük şehirlerde Anadolu'nun bu köklü alışkanlıklarının da çözülmesine sebebiyet verdi ve bugün böyle bir vakıayla karşı karşıyayız. Dolayısıyla, on beş yirmi yıl sonra bu sayının yönetilemeyecek bir rakama ulaşmasından evvel, mutlaka ama mutlaka yaşlılarımızla ilgili, emeklilerimizle ilgili, huzurevi açmak dışında alternatif çözümleri de üretmek, bu konuda sosyal politikalar geliştirmek mecburiyetiyle karşı karşıyayız.

Bugün artık, ev kirasının bir emekli maaşının en az 2 katı olduğu bir dönemde, bir yaşlının torununa alacağı bir oyuncağın ya da hediyenin emekli maaşının neredeyse yarısına denk geldiği bir dönemde, bir telefonun emekli maaşının 6 katına denk geldiği bir dönemde burada bir adaletsizlikle ve vicdanları kanatan bir durumla karşı karşıya kaldığımızın da hep beraber kabulünü sağlamak durumundayız.

Bugüne kadar bu coğrafyada inişli çıkışlı son iki yüz yıllık serüvenimiz içerisinde zenginliği paylaşmamız gerekirken Anadolu insanı önemli ölçüde, yaşamış olduğu badirelerden dolayı fakirliği paylaşmak zorunda kaldı ve kanaatkâr bir tavırla her zaman da devletinin yanında konumlandı. Bu da milletimiz de son iki yüzyıldır onun kanaatkârlığıyla, onun sabrıyla aşmış olduğumuz bir süreci bugünlere kadar getirdi.

Şimdi, cumhuriyetin 2'nci yüzyılını araladığımız ve 1'inci yüzyılını tamamladığımız bu dönemde, 1'inci yüzyıldan kalma bütün bakiye sorunları geride bıraktığımız, kardeşlik köprülerini yeniden inşa edeceğimiz ve 2'nci yüzyılda terörsüz Türkiye'yle 2'nci yüzyılı Türkiye Yüzyılı hâline getireceğimiz önemli adımlar atıyoruz. Özellikle bu Parlamento çok ciddi bir kararlılıkla, Sayın Devlet Bahçeli'nin cesur çıkışıyla başlatmış olduğu, Sayın Cumhurbaşkanımızın yüksek liderliği ve ferasetiyle bir devlet politikası hâline dönüştürmüş olduğu terörsüz Türkiye politikasını aşama aşama icra ediyor. Tabii ki terörsüz Türkiye, cumhuriyet tarihimizin kanaatimizce en önemli siyasi adımlarından bir tanesi ve temelindeki saiklerden biri de cumhuriyetin 1'inci yüzyılında Türkiye Cumhuriyeti'nin eş güdümlü maruz kalmış olduğu saldırıların neticesi olarak derinleşen fay hatlarının birer birer ortadan kaldırılmak suretiyle Türkiye'nin bütün enerjisini tekrar toplumun bütün kademelerine hakça, eşit ve adil bir şekilde yansıtacağı, yeni bir yüzyılı, sorunsuz bir yüzyılı inşa etmek. Ama bunu yaparken, terörsüz bir Türkiye'yi inşa ederken aynı zamanda fakirsiz bir Türkiye'yi de inşa etmek istiyoruz, terörsüz bir Türkiye'yi inşa ederken muhtaçsız bir Türkiye'yi de inşa etmek istiyoruz. Dolayısıyla terörsüz Türkiye politikamızın temelinde yatan hakikatlerden bir tanesi de hem mali imkânlarımızın hem sosyal imkânlarımızın Kürt'üyle, Türk'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle bütün vatandaşlarımıza eşit bir şekilde dağılımını tesis ve temin etme gayreti.

Bu bütçe görüşmelerinde kabul etmiş olduğumuz bazı kurumlara ilişkin rakamları vermek istiyorum size yani terörsüz Türkiye'ye bir an önce geçmek mecburiyetimizi de bunlar aslında ortaya koyuyor. Bu sene Millî Savunma Bakanlığımızın Savunma Sanayii Destekleme Fonu da dâhil olmak üzere, kabul etmiş olduğumuz bütçesi 2 trilyon 155 milyara denk geliyor, bu da toplam bütçemizin yüzde 11'ine denk gelmiş. Yine, İçişleri Bakanlığımızın, güvenlik bürokrasimizin bir başka esaslı kurumunun bütçesi 1 trilyon 476 milyar yani yüzde 8,56'sına denk geliyor. Diğer irili ufaklı güvenlik bürokrasisine ilişkin harcama kalemlerini hiç söylemeden size şunu ifade etmek istiyorum ki güvenlik bürokrasimize güvenlik kaygılarımızı telafi edebilmek için harcadığımız rakam toplam bütçemizin yaklaşık yüzde 20'sine denk geliyor. Peki, terörle mücadeleye bugüne kadar ne kadar harcadık? Birçok hatibimiz bunu hem Meclis içinde hem de Meclis dışında defalarca dile getirdiler, 2 trilyon dolardan daha fazla bir rakamı terörle mücadele için yani kardeş kavgasını sonlandırabilmek için harcamış bir devletiz. Bir tarafta emekliyi konuşuyoruz, bir tarafta memuru konuşuyoruz, bir tarafta öğrenciyi konuşuyoruz. Dolayısıyla Türkiye'nin bir an evvel cesur çıkışlarla cesur adımlarla ve her türlü sabotaj girişimine karşı uyanık olmak suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi devlet politikası hâline gelmiş bu meselede fikrini her arkadaşımız özgürce söyleyerek, hür iradesiyle söyleyerek, tenkitlerini dile getirmek suretiyle ama hiçbirimizi de tahkir etmeksizin, terörle, teröristle müzakere etmekle bizi itham etmeksizin, bir şekilde Türkiye'nin silahsız, silahlı propagandaya son vermiş örgütlerden arınmış kardeşçe yaşayacağı bir Türkiye'nin inşasına omuz vermesi gerekiyor. Şimdi, biz şunu çok iyi biliyoruz ki çocuğunun ihtiyacını karşılayamayan bir annenin, çocuğunun ihtiyacını karşılayamayan bir babanın mahcubiyeti Kürt anne için de aynı mahcubiyettir, Çerkez anne için de aynı mahcubiyettir, Türk baba için de aynı mahcubiyettir. Dolayısıyla ihtiyacımız olan şey, enerjimizi içe akıtmak, kaynaklarımızı içe akıtmak yerine hiçbir babanın Kürt olsun, Türk olsun, Laz olsun, Alevi olsun, Sünni olsun; hiçbir babanın çocuğunun karşısında mahcup olmayacağı bir refah toplumuna harcamak için bütün kaynaklarımızı kardeşçe ve el birliğiyle, şeffaf ve hesap verilebilir bir şekilde inşa edeceğimiz, harcayabileceğimiz demokratik bir ülke inşa edebilmek gayrettir. Burada farklı fikir, farklı düşünce, farklı kaygı, farklı hesaplar; hepsini anlayışla karşılıyoruz ama herkesin bu meseleye iyi niyetle bakmasını, çözüm konusunda katkı sağlamasını ve inşallah Türk-Kürt kardeşliğinde açılmış, elli yıllık açılmak istenen parantezi hep beraber kapatarak bin yıl boyunca kaldığımız yerden kâinatın son gününe kadar devam etmemizi temin etmek istiyorum."

Haberi Sesli Oku

YAZARLAR