MHP'li Yurdakul: Güvenli bir Türkiye ülküsüyle hareket ediyoruz

MHP

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul, Türk toplumunda tarihin her döneminde kadınların, toplumun mümtaz birer üyeleri olarak saygı ve şükranla karşılandıklarını bildirdi.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul, Türk toplumunda tarihin her döneminde kadınların, toplumun mümtaz birer üyeleri olarak saygı ve şükranla karşılandıklarını bildirdi. Prof.Dr. Yurdakul "Geleneksel değerlerimiz ve tarih, eski Türk toplumlarından itibaren kadın ve erkek arasındaki dengeyi ortaya koymaktadır" dedi.
Güvenliğin sağlanamadığı toplumlarda medeni ve makul bir sosyal hayat oluşmadığı gibi bu toplumlarda ekonomik ilerleme ve refahtan da söz edilemeyeceğini dikkat çeken MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof.D. Yurdakul "Bu çerçevede tüm vatandaşlarımız için olduğu gibi kadınlar için de güvenli bir Türkiye ülküsüyle hareket ediyoruz" diye konuştu.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Selim Yurdakul’un, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” münasebetiyle yaptığı yazılı basın açıklaması şöyle: 

"BM Genel Kurulu’nun “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak ilan ettiği 25 Kasım 1999 tarihinin yıl dönümünde bir kez daha hatırlatmak isteriz ki, Türk toplumunda tarihin her döneminde kadınlar, toplumun mümtaz birer üyeleri olarak saygı ve şükranla karşılanmışlardır. Geleneksel değerlerimiz ve tarih, eski Türk toplumlarından itibaren kadın ve erkek arasındaki dengeyi ortaya koymaktadır. Hayatın her alanında yer alan Türk kadınları, hem aile içinde hem de toplumda karar alma süreçlerinde aktif roller üstlenmişlerdir. Kadınlar, ekonomik faaliyetlerde, özellikle kırsal kalkınmada etkin bir şekilde yer alarak kendisi, ailesi ve ülkemiz için değer üretmiştir. Bugün de Türk ekonomisi ve toplumumuz kadınların omuzlarında yükselmektedir. Yine tarihimiz boyunca kadın ve erkek arasında "birlikte hareket etme" anlayışı ortak bir kültürel değer olarak Türk milletinin gelenekleri arasında yer almıştır. Bu çerçevede kadını dışlayan veya kadını maddi veya manevi şiddetle sindirmeye çalışan tavırların ve görüşlerin Türk değerleriyle uyuşmadığı ortadadır. 
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ailenin ve kadınların milletlerin kültürel ve tarihsel mirasını, aidiyetlerini, değerlerini ve kimliklerini yeni nesillere aktardığına, kuşaklar arası bağları koruyan bir muhafız görevi gördüğüne inanıyoruz. Bize göre ailenin ve kadınların esenliği, geleceğimizin en değerli hazinesi ve en güçlü garantörüdür. 
İnsanlık tarihinin en eski ve temel kurumu olan ailenin ve aile kurumunun temeli olan kadınların günümüzde pek çok tehditle karşı karşıya kaldığını üzülerek müşahede ediyoruz. Bilindiği üzere güvenlik; toplumların kaderini belirleyen en önemli dinamiklerden biridir. Güvenliğin sağlanamadığı toplumlarda medeni ve makul bir sosyal hayat oluşmadığı gibi bu toplumlarda ekonomik ilerleme ve refahtan da söz edilemez. Bu çerçevede tüm vatandaşlarımız için olduğu gibi kadınlar için de güvenli bir Türkiye ülküsüyle hareket ediyoruz. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin de dikkat çektiği gibi; “Kadına el uzatan, dil uzatan, kanına ve canına kast edenlere tahammülümüz yoktur. Milliyetçi Hareket Partisi kadına yönelik şiddeti ön şartsız reddetmektedir.” ifadelerinden hareketle, kadınlar için daha güvenli ve müreffeh bir Türkiye için çalışıyoruz. 
Hem ülkemizde hem de dünyada önemli bir sorun olan “Kadına Yönelik Şiddet” tüm toplumlarda artan genel bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Açıkça ifade etmeliyiz ki kadına yönelik şiddet, sadece bir insan hakkı ihlali değil, aynı zamanda milli ve manevi değerlerimize karşı yapılmış bir saldırı olarak değerlendirilmelidir. Bu sorun, toplumsal dokumuzu zedeleyerek birlik ve beraberliğimizi yıpratacak boyutlara ulaşabilmektedir. Bu çerçevede kadına yönelik şiddet konusu, partimizin geçtiğimiz 14-15 Eylül 2024 tarihinde yaptığı “Aile Kurumu Çalıştayı” çerçevesinde tüm detaylarıyla masaya yatırılmış, nedenleri ve çözümleri üzerine çalışılmıştı. Akademisyenlerin, bilim insanlarının, siyasetçilerin, STK ve dernek temsilcilerinin, iş insanlarının ve Ülkü Ocakları Kültür ve Eğitim Vakfından genç akademisyenlerin de dahil olduğu 142 uzmanın katılımıyla düzenlenen bilimsel etkinlikte mevcut sorunlar, gelecekte kadınları bekleyen risk ve tehditler görüşülerek birçok çözüm değerlendirilmiştir. Bunlardan bazıları: 
Eğitim ve Farkındalık Faaliyetleri: Toplumun her kesiminde kadına yönelik şiddet konusunda farkındalığı artırmak adına eğitim programları, seminerler ve kampanyalar düzenlenmelidir. Okullarda çocuklara erken yaşlardan itibaren şiddetin kabul edilemez olduğu öğretilmelidir. Anne babalara yönelik eğitimlerle sağlıklı iletişim kurma ve sorun çözme becerileri kazandırılmalıdır. Gelişme çağındaki çocuklara ve ailelerine video oyunlarının etkilerine dair eğitim verilmeli, sanal dünya ve gerçek dünya ayrımı keskinleştirilmelidir. 
Aile İçi Şiddetle Mücadele: Aile içi şiddet olaylarıyla mücadele için devletin sosyal hizmet birimleri ve kolluk kuvvetlerinin etkin önlemler alması gerekmektedir. Kadınlar ve çocuklar için acil müdahale hatları, sığınma evleri ve hukuki destek hizmetleri güçlendirilmelidir. 
Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM): ŞÖNİM’ler, kadına yönelik şiddet, aile içi şiddet ve çocuk istismarı gibi vakalarda mağdurlara psiko-sosyal destek, barınma, hukuki yardım ve danışmanlık hizmetleri sunmaktadır. Bu merkezlerin sayısının artırılması ve hizmetlerinin güçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. 
Medyanın Sorumlu Davranışı: Şiddet olaylarının medyada sansasyonel bir şekilde ve mağdurların kimliklerini ifşa ederek verilmesi, şiddeti özendirici bir etkiye sahip olabilmektedir. Medya kuruluşlarının bu konuda toplumumuz lehine daha duyarlı ve sorumlu davranması elzemdir. Yine dizi ve film gibi yayınlarda genel anlamda şiddetin özendirilmesinin önüne geçilmesi için devlet denetleme ve izleme mekanizmalarının dinamik ve proaktif bir şekilde çalıştırılması uygun olacaktır. 
Hukuki Düzenlemelerin Etkin Uygulanması ve Anayasa Değişikliği Önerisi: Mevcut yasal düzenlemelerin titizlikle uygulanması ve bu konuda tüm kurumların işbirliği içerisinde çalışması gerekmektedir. Ayrıca anayasamızın 41. maddesinin 4. fıkrasına “...şiddete karşı çocukları”  ibaresinin yerine “...şiddete karşı kadınları, yaşlıları ve çocukları…” ibaresinin eklenmesi bu sayede kadınların ve yaşlıların da çocuklarla birlikte anayasal düzeyde koruma kapsamına alınmasına ihtiyaç vardır. Boşanma davası sürecinde kadına yönelik şiddeti önlemek ve ayrılığın kaçınılmaz hale geldiği evliliklerde boşanma sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için aile danışmanlığı uygulamasına başvurulması uygun görülmektedir. 
Sonuç olarak; kadına yönelik şiddetle mücadele sadece devletin değil, toplumun tüm kesimlerinin sorumluluğundadır. Bu mücadelenin akamete uğramaması için Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu sorumluluğun bilincinde hareket ediyor ve kadına yönelik şiddetin sona erdirilmesi için kararlı bir şekilde sürdürdüğümüz çalışmalarımızı “Şiddete Sıfır Tolerans” anlayışıyla yapmaya devam ediyoruz. 
Kamuoyuna saygıyla duyurulur."