Bazı dönemlerde bazı sözler dillere pelesenk olur. 1990'lı yıllarda "Ağzı olan konuşuyor" denirdi. Ardından "Sen neymişsin be abi!" demeye başladı birileri...
Son 15 yılda da dilden düşmeyen "Libya'da ne işimiz var? Somali'de ne işimiz var?" sözü oldu.
Aniden ve utanmadan "Akdeniz'de biz neden yokuz?" derken birden bire Fransız gemilerini it kovalar gibi kovalayınca da "Oralar bizim değildi ki, siz dostumuz Fransa'yla ne demeye didişiyorsunuz!" diye kıç yırtarak konuşan zekâ (!) sahiplerini gördük.
MİT tırlarını ihbar edip Türkmenlere giden yardımı engelleyen ihanet ehli aynı kafaydı.
Bu ihanet ehli, arsız biçimde "Azerbaycan'da, Karabağ'da ne işimiz var dedi?"
Bizde sizin zaten işiniz olmaz bahsedilen yerlerde. Azerbaycan'da, Bosna'da, Irak'ın kuzeyinde, gerekirse Bağdat'ta, Erbil ve Kerkük'te, Libya'da, Mavi Vatan'da, ancak Türk oğlu Türk'ün işi olur. Sizin gibi devşirme, dönme, siyasilerin ve şahsî iradesini satmış olanların işi tabii ki olmaz!" dedik.
Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı, Pençe-Kilit harekâtı sırasında “bizim orda ne işimiz var” dedi bu ihanet ehli nasipsizler!
Son gelişmeler çerçevesinde Suriye'deki bugünkü 61 yıllık Baas rejiminin çöküşüne üzülen ahmaklara ve özgür Suriye'den şikayetçi olan kafalara ne demeli?
Türk milletinin hiçbir pozitif etkisinden ve gücünden memnun olmayan hasta bir ruh boş yere oksijen tüketiyor.
MİT Başkanı, Emevi Camii'nde namaz kıldı diye çıldıran bir zihniyetin iflası doğaldır. Mümkün olan en kısa zamanda sayın Erdoğan da kılarsa "Adam dediğini yapıyor!" diyecek kadar da erdemli davranmalarını bekleyen yok. Zaten "Adam kazandı!" da diyemezler ki... Muharrem İnce kadar delikanlı değiller çünkü.
5 milyon Türkmen'in varlığı yerine bir avuç "abede" destekli ypg yanlısı olanları anlamaya çalışan ve onlarla seçim ortaklığı yaptıkları için meşru görme gayretinde olanların da aynı ihanet ehli nasipsizler olması tesadüf değildir.
Türkiye Cumhuriyeti devletini alkışlayan sokaktaki insanların ve Emevi Camii'nde Cuma namazından sonra Türk bayrağı açanlardan rahatsız olanların yine bizim milletimizin mensubu olması çok acıdır ve onların 21. Yüzyılın "Hüsnüyadis"leri olduğundan şüphemiz yok.
Esedsever kafalar ne kadar da kindarmışsınız ki mülteciler dönerken Esed gitmesin dediğinizin ertesi günü aslan (esed; Arapça aslan demektir) kaçtı kafesten.
Kazara 2023'te Cumhurbaşkanı seçilseydi KK'nın pekaka/ypg ile nasıl bir ilişkisi olacaktı acaba? Bu kendinden menkul soruya "acaba?"demek bile abestir.
Sayın Devlet Bahçeli'nin beka meselesi sözünü anlamayan ihanet ehli aynı nasipsizler idi... Yine sayın Bahçeli'nin çağrılarına kulak tıkayan herkes eninde sonunda mustehâkını buluyor. Esed'e "Gel bu işi başka kimseyle değil, beraber çözelim" diyen Türkiye Cumhuriyeti devletine hayır dediği için bugünkü şartlara göre ebedî olarak ihanet vesikalarında yer alan bir eski diktatör diye tarihe geçecek.
Türkiye'nin her başarısını hazmedemeyen bir muhalefet anlayışı sakattır. Şimdi bu ihanet ehli, "Mülteciler niye gidiyor?" diyerek başka bir bahane de üretebilirler... Buna da şaşırmam... Suriye'de sanki deaş tipi yönetim gelmiş algısı yapan Batı'nın yalnızca manipülasyon yapmakla görevli medyasında Suriye'de halk özgürlüğüne kavuştu demiyorlar. Demezler... Tıpkı bizim içimizdekilerden bazıları gibi çok üzgünler. Üzülmeye devam etsinler!
Suriye'de ABD, Rusya ve daha bilmem kimlerin işi olacak ama bizim hiç işimiz olmayacak öyle mi? Hadi oradan hadi!
İhtiyatlı ve güçlü olmak zorundayız. Süreçte inisiyatifi emperyalistlere kaptırmamak gerekir. Biz Türkiye Cumhuriyeti devletine, aziz Türk milletinin iradesine güveniyoruz.
Muhittin Gümüş
Tanrı Dağları'ndan selamlar
14.12.2024
