Osmanağaoğlu: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türk milletinin en önemli kazanımıdır

Osmanağaoğlu: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türk milletinin en önemli kazanımıdır

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türk milletinin en önemli kazanımıdır" dedi

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türk milletinin en önemli kazanımıdır" dedi.

Birlik ve beraberlik ruhuyla Türkiye'nin yeniden ayağa kalktığını vurgulayan Osmanağaoğlu, bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada ekonominin 2024'ün üçüncü çeyreğinde yıllık bazda yüzde 2,1 büyüdüğünü hatırlattı.

İhracatın arttığını, ithalatın azaldığını kaydeden Osmanağaoğlu, "Türkiye ekonomisi güçlüdür. Türkiye, huzurlu ve güvenilir liman arayanlar için coğrafyamızdaki tek adres olmaya devam etmektedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türk milletinin en önemli kazanımıdır." ifadesini kullandı. 

MHP Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Osmanağaoğlu, son yıllarda yaşanan bölgesel ve küresel sorunların Türkiye'yi de etkilediğini ifade ederek, Milliyetçi Hareket Partisi'nin her zaman devletin ve milletin yanında olacağını belirterek şöyle dedi:

Küresel ve bölgesel siyasi gelişmeler ve ekonomik çalkantılar

"Geride bıraktığımız son altı yılda hem ulusal hem bölgesel hem de küresel birçok gelişmeyle karşı karşıya kalınmıştır. Bu süreçte bir yandan küresel, ekonomik çalkantılar, diğer yandan bölgesel, siyasi gelişmelerin oluşturduğu ekonomik türbülanslar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkisini göstermiştir. Ne var ki muhatap kaldığı senaryolar bunlarla da sınırlı kalmamış, Türkiye, ekonomisinin teorik kalıplarına aykırı gelişmelerle de mücadele etmek zorunda kalmıştır. Şükürler olsun ki millî birlik ve beraberlik ruhuyla yeniden ayağa kalkan Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlık karakterini pekiştiren adımlarına sadece biz değil bütün dünya şahitlik etmektedir. Tamamen karanlık bir resim çizenlerin ve karamsarlık ekenlerin desteklediği sert ekonomik kuşatmayı yaran ülkemiz, güven verici hamlelerle umut verici bir kulvara gelmeyi başarmıştır. Realpolitik ile ideal olanın arasındaki farkı göremeyenlerin, Türkiye'nin konumu itibarıyla mücadele ettiği sahaları idrak edemeyenlerin, karşılaştığı badireleri atlatma kabiliyetini takdir etme yürekliliği göstermeyenlerin bu süreci anlaması, yaşayanları kavrayabilmesi elbette beklenmeyecektir. 15 Temmuzda ihanete rağmen amaçlarına ulaşamayanların kumpaslarına ve felaket tellallığına rağmen, Türkiye'yi hedef alan siyasi kuşatmalara rağmen karşımızdaki tablo açık ve nettir. Karşımızda sadece 2023 yılı itibarıyla satın alma gücü paritesine göre gayrisafi yurt içi hasıla sıralamasında dünyanın en büyük 11'inci, Avrupa'nın ise en büyük 4'üncü ekonomisine sahip bir Türkiye ekonomisi durmaktadır. 

Ekonomik verilerde görülen iyileşmelere dikkat çekti

Karşımızdaki tabloda, 2024 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 2,1 oranında büyüyen, özellikle son yedi aydır enflasyon oranı hissedilir derecede düşen bir Türkiye ekonomisi durmaktadır. Karşımızdaki tabloda, 2024 yılı Ocak-Ekim döneminde geçen yılın aynı dönemine göre ihracatını yüzde 3,2 oranında artırarak 216 milyar 383 milyon dolara ulaştıran, ithalatını ise yüzde 7,2 oranında azaltarak 282,2 milyar dolara düşüren bir Türkiye durmaktadır. Elbette bugüne kadar ülke ekonomisine birçok sektörde büyük katkılar sunan seçim bölgem İzmir'in 2025 yılında da tarımdan turizme, sanayiden enerjiye, finanstan lojistiğe Ege Bölgesi'nin merkezi olma kabiliyetini geliştireceğine, artan yatırımlara daha fazla ev sahipliği yapacağına olan inancımı da burada ifade etmek isterim. Çünkü İzmir hizmet sektöründeki kalitesiyle, sanayi sektöründe meydana getirdiği istihdam alanı ve katma değerle, tarımdaki ve turizmdeki potansiyeliyle Türk ve Türkiye Yüzyılı'nda fırsatların şehridir ve bu konumunu da güçlendirmeye kararlıdır. 

Elbette geride bırakılan çalkantılı sürecin getirdiği rahatsız edici etkiler tesirini bir şekilde göstermeye devam etmektedir. Ancak, bu, 2025 yılına dair umutlarımızı kaybetmemize sebep değildir, olmayacaktır. Bir kesimin bahsettiği gibi, tarihin en büyük ekonomik krizin yaşandığı tuzağına ne milletimizin ne de Türkiye'de yatırım yapmak isteyen yatırımcıların düşürülmesine müsaade edilecektir. Türkiye ekonomisi güçlüdür. Huzurlu ve güvenilir bir liman arayanlar için coğrafyamızdaki tek adres Türkiye olmaya devam etmektedir.

Devlet, adaletli, merhametli ve doğru olursa milletin de müreffeh, huzurlu ve istikrarlı olacağına da şüphe yoktur. O yüzden, sadece ekonomide değil, diğer alanlarda da zirveyi hedefleyen bir anlayışın ürünü olan Türk ve Türkiye Yüzyılı mefkûremiz millî ve insani hedeflerimizin vücut bulmuş hâlidir. "Türkiye asrı" derken gelir dağılımındaki adaletin kalıcı olarak tesis edildiği ve korunduğu bir Türkiye'den bahsettiğimizi, "Türk Yüzyılı" derken adaleti referans alan bir Türk devleti sisteminin teşekkül ettirilmesinden bahsettiğimizi ve "Türkiye Yüzyılı" derken sadece kendi milletini değil, tüm insanlığı huzura ve istikrara kavuşturacak, insani ve millî hasletlerle yoğrulmuş bir saadet yüzünden bahsettiğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum. 

Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi stratejik fırsatlar doğurdu

Bu manada, gelecek yüzyıla dair stratejik fırsatlar doğuran Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, cumhuriyetin kazanımlarını ve Türk milletinin emanetini koruyacak, yükseltecek bir sistem olmasıyla Türk milletinin en önemli kazanımı olarak da karşımızda durmaktadır. Kaldı ki Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin, bağımsızlığı karakteri hâline getirmiş Türk milletinin yetenekleriyle birleştirilmesinin kısa bir süre içinde sınırları aşan bir umudu da beraberinde getirdiği tartışmaya mahal bırakmayacak kadar açık ve nettir. Çıbanın başı, huzursuzluğun çıkış noktası, kandan, gözyaşından ve terörden beslenen İsrail'i bu coğrafyada merkeze alarak politika geliştirenlere karşı umudun, huzurun, istiklalin ve gelecek tahayyülünün merkezi olan ve hatta dünyanın jeopolitik merkezi olan bir Türkiye'nin yükselişi tartışma götürmez bir gerçektir. 

Kabul edilmesi gereken bir diğer husus ise Osmanlı hinterlandındaki gelişmelere uzak kalmayı tercih eden anlayış artık geride kalmıştır. Gerçekçi ilkelerle kalıcı bir barışı temin ve tescil edecek olan yegâne iradenin Türkiye'de mahfuz bulunduğu artık inkâr edilemeyecektir. Umudumuz odur ki bu gerçek sadece Türk dünyası tarafından değil, İslam dünyası tarafından da idrak edilmelidir. Çünkü bugün gösterilecek en küçük bir zafiyet gelecek nesiller için telafisi imkânsız zararları da beraberinde getirecektir. 

Sürdürülmesi gereken şerefli ve samimi bir mücadele

Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin ifade buyurdukları gibi İslam toplumlarının bir ve beraber olması gereken, tek ses, tek nefes hâlinde bulunması mecburiyet arz eden bugünkü insanlık döneminde halkımıza sahip çıkmazsak, hakkımıza sahip çıkmazsak şerefimizi kaybedeceğimiz herkes tarafından bilinmelidir. Dolayısıyla bu mücadele iktidarıyla, muhalefetiyle sürdürülmesi gereken şerefli ve samimi bir mücadeledir ve inşallah zaferle sonuçlanacağına inandığımız bu mücadelede vazgeçilmez bir yeminle Türk milletinin hizmetinde olan Milliyetçi Hareket Partisi her zaman devletinin ve milletinin yanında olacaktır.
Saygıdeğer milletvekilleri, bütçenin devletimize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, bu duygu ve düşüncelerle 2025 yılı bütçesinin hazırlanmasında emeği geçenlere şükranlarımı sunuyor. yüce heyetinizi bir kez daha saygıyla selamlıyor, bütçemizin devletimize ve milletimize hayırlar getirmesini diliyorum."