Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu, “Tarih ve coğrafya Türk’ü yeniden vazifeye çağırmaktadır. İşte tam da bu noktada; Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli bu çağrıyı işitmiş ve ortaya koydukları iradeyle elinden geleni değil gereği neyse onu yapmıştır” dedi.
Terörsüz Türkiye'nin içinden geçtiğimiz keskin dönemeçte, Anadolu’nun kardeşlik beyanı olduğunu ifade eden Osmanağaoğlu, “Silik bir gölge gibi kuklasını oynatmaya alışmış kuklacılar fitne tohumlarını sulamaya devam etse de, yalanlarla ve iftiralarla çamur atmaktan geri durmasalar da bu kervan yürüyecek, Türk milleti kızıl elmasına ulaşacaktır” diye konuştu.
MHP Genel Sekreter Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu’nun, “Terörsüz Türkiye için Millî Birlik ve Dayanışma Buluşmaları - Asırlık Birlik Sonsuz Kardeşlik” temalı Denizli bölge toplantısında yapmış olduğu konuşma şöyle:
Karanlık çağrılar yapan felaket tellallarının kışkırtmalarının kol gezdiği bir süreç
"Sayın Divan Başkanım, Saygıdeğer Divan Üyeleri, Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin uçbeyleri Kıymetli İl Başkanlarım, Muhterem İlçe Başkanlarım, hepinizi saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum.
Ve elbette bu müstesna toplantıya katılma duyarlılığı gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarımızın, Odalarımızın, Birliklerimizin ve Sendikalarımızın muhterem temsilcileri, hanımefendiler, beyefendiler sizleri de saygıyla selamlıyorum.
Şüphesiz; tahriklerin gölgesinde, fitne girişimlerinin altında, karanlık çağrılar yapan felaket tellallarının kışkırtmalarının kol gezdiği bir süreçte, bu salonda sizinle birlikte bulunmak bizim için onur duyulacak bir hadisedir.
Antalya’dan, Aydın’dan, Burdur’dan, Isparta’dan, İzmir’den, Manisa’dan, Muğla’dan ve Uşak’tan; buraya Denizli’ye gelerek tek yürek olan; duruşu, Ege’nin zeybek yatağı dağlarından daha dik; yüreği Akdeniz’in derin sularından daha engin olan kıymetli hemşerilerim; hepinizi hürmetle bir kez daha selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz şerefler verdiniz.
Denizli’de bulunan bu topluluğun aynı duaya amin diyen yüreklerden teşekkül ettiğini bilmek, aynı hedefe yürüyen kutlu bir ordu misali her bir dava arkadaşımın, her bir misafirimizin Türk milletine olan mensubiyet şuurundan emin olmak, tabiri caizse eşi olmayan bir şeref vesilesidir.
“Büyük Türk milleti tarih sahnesine çıktığı andan itibaren düşler kurmuştur”
Bir milleti büyük yapan; yalnızca tarih boyu eriştiği şanlı zaferler değildir. Bir milleti büyük yapan; onun hayalleri, ümitleri ve dünyayı çepeçevre kuşatan ufuk çizgisidir. Liderimiz Sayın Devblet Bahçeli’nin ifade buyurdukları gibi “Tarih, düş kurabilenlerin mülküdür”. İşte büyük Türk milleti de tarih sahnesine çıktığı andan itibaren düşler kurmuştur.
Bu düşler sayesinde, Selçuklu; Asya bozkırlarından Anadolu’ya at koşturmuştur.
Bu düşler sayesinde; daha kıl çadırlarda, bir Türkmen aşiretiyken; Osmanoğlu’nu 7 iklim, 3 kıtaya taşıyan heyecan buradan gelmiştir.
Üstelik Türk; bu düşleri yağma, katliam ve işgal üzerine değil, insanlığa hizmet gibi ulvi bir amaç üstüne inşa etmiştir.
Türk bu düşleri gördüğünde, milletimizin içindeki cihangir ruh şahlandığında, yeryüzünün her bir köşesinde adalet ve merhamet hüküm sürmeye başlamıştır.
Ne mutlu ki; bugün tarihimizden bahsederken insanlık tarihinde şeref levhası olarak geçecek büyük Türk tarihinden bahsedebilmekteyiz.
"Türk’ün hayalleri de inancı da yeniden ayağa kalkmak için gün saymaya başlamıştır"
Ne var ki; gönül coğrafyamızı sömürmeye heveslenenler bu ruhu, dünya harplerinin enkazı altına gömmeye çalışmaktan da geri durmamışlardır.
Ortaya enkaz çıkarmayı başarabilseler de Türk’ün hayalleri de inancı da yok edilememiş; yeniden ayağa kalkmak için gün saymaya başlamıştır.
Milletimizin gayretiyle yangınlar içindeki vatan bakiyesine yeniden ruh üflenmiştir.
Yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden bağımsız Türkiye Cumhuriyeti inşa edilmiştir.
Ancak; kendi rahatları için mazlum milletleri kana bulayanların; kendi huzurları için de Türk milletini kargaşaya boğdukları inkar edilemeyecektir.
Çünkü biliyorlardı ki Türk ayağa kalkarsa; mazlum milletler için merhamet sığınağı, emperyal kuvvetler içinse bir bela sağanağıdır.
İdeolojisi ve rengi ne olursa olsun bu topraklardaki bütün terör unsurları; küresel satrancın kirli piyonları olarak bu vazifeyi yıllardır üstlenmiştir.
Söylemleri ne olursa olsun; alayının hakiki vazifesi Türk devletinin ve Türk milletinin ayağa kalkmasına engel olmaktır. Önümüzdeki tablo açıktır!
“Ülkemizin etrafındaki ateş çemberi harlandı”
Köpeksiz köy bulup değneksiz dolaşanlar, ardına global güçleri alanlar; Gazze’de yalnızca insanları değil, bizzat insanlığı katletmektedir.
Bebekleri katledip mazlumları açlığa ve sefalete mahkûm edenler; gözlerini Türkiye’ye dikip tabiri caizse dişlerini göstermektedir.
Biliyoruz ki; bugün Gazze’ye, ölüm saçanlar; fırsat bulduğunda İstanbul’un, Ankara’nın, İzmir’in geleceğine saldırma hadsizliğine soyunacaklardır.
Oturduğu yerden Kudüs’ü esir edenlerin, Beyrut’u kana bulayanların, Tahran’ı bombalayanların; yarın aynısını Türk beldelerinde de yapmaya çalışacağını düşünmemek en basit tabirle aymazlık olacaktır.
Geldiğimiz noktada; ülkemizin etrafındaki ateş çemberi harlanmış, medeniyet havzamızda doğum sancıları başlamıştır.
Tarih ve coğrafya Türk’ü yeniden vazifeye çağırmaktadır. İşte tam da bu noktada; Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli bu çağrıyı işitmiş ve ortaya koydukları iradeyle elinden geleni değil gereği neyse onu yapmıştır.
Türkiye, bugün bölgesel, yarın küresel bir süper güç olma iddiasında olduğunu bu iradeden güç alarak daha net bir şekilde ortaya koymuştur.
Üstelik bunu yaparken de etrafına ölüm ve kaos değil, barış ve huzur götürmek isteğini de net bir şekilde beyan etmiştir.
“Terörsüz Türkiye, Anadolu’nun kardeşlik beyanıdır”
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin önsözünü yazdığı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından da devlet politikası haline getirilen Terörsüz Türkiye mefkuresi; barışı hem inşa eden hem de müdafaa eden engellenemez bir kuvvet halini almıştır.
Terörsüz Türkiye içinden geçtiğimiz keskin dönemeçte, Anadolu’nun kardeşlik beyanıdır.
Terörsüz Türkiye; omuz omuza duran bu toprağın evlatlarının inşa ettiği; aşılmaz, yıkılmaz, sarsılmaz bir kaledir.
İhanet kaybetmiş, selamet kazanmıştır. Umudunu Türkiye’ye bağlayan mazlumlar kazanmıştır. Bin yıllık kardeşliğimiz kazanmıştır. Türk milleti kazanmıştır.
Türkiye; artık geçmişin hesaplarına değil, geleceğin planlarına odaklanacak ve hakiki potansiyelini harekete geçirebilecektir.
Türkiye Yüzyılı diye tarif edilen ufuk çizgisi budur.
Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin besmelesini çekip adını koyduğu kutlu mefkure budur.
"Terörsüz Türkiye Türk ve Türkiye Yüzyılının temel taşıyıcısıdır"
Bilinmelidir ki; bugün bu çatı altında kutlu bir mücadelenin kahramanları bulunmaktadır.
Unutulmamalıdır ki; bu mücadele bir damla petrolü bir damla kandan daha önemli görenlerle, bir çocuğun bir damla göz yaşını dünyalara değişmeyenlerin mücadelesidir. Bu mücadele; terörizmi perdeleyenlerle onların maskesini indirenlerin mücadelesidir.
Bu mücadele; Türk milletine kefen biçenlerle o kefeni yırtıp paramparça edenlerin mücadelesidir.
Silik bir gölge gibi kuklasını oynatmaya alışmış kuklacılar fitne tohumlarını sulamaya devam etse de, yalanlarla ve iftiralarla çamur atmaktan geri durmasalar da bu kervan yürüyecek, Türk milleti kızıl elmasına ulaşacaktır.
Çünkü; onlar Tük milletinin izanından, Milliyetçi Hareket Partisi’nin iradesinden ve Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin devlet aklından bihaberlerdir.
Bugün de Terörsüz Türkiye sürecini sekteye uğratmaya çalışan tiyniyetsizleri çok iyi tanıyoruz.
Çünkü her gün onlarca çocuk bombalarla paramparça oluyorken,
Ölmeyenler bir lokma ekmek için beklerken kurşunlara hedef oluyorken, İsrail katliamından kurtulsa da, küçücük çocuklar açlıktan can veriyorken, insanlığın tek umudu haline gelen, güçlü bir Türkiye tahayyülünün ürünü Terörsüz Türkiye mefkuresini zehirlemek ancak ve ancak yaradılışı kötü huylu olanların yapacağı bir iştir.
Bu yüzden kararlı bir şekilde diyoruz ki:
Terörsüz Türkiye Türk ve Türkiye Yüzyılının temel taşıyıcısıdır.
“Halktan umudunuzu kesseniz de Hakk’tan umudunuzu kesmeyin. Gelin birlik olalım”
O yüzden net bir şekilde ifade ediyoruz ki; Yemen’de, Suriye’de, Filistin’deki çocuk katillerini takdir edenlerin ağzıyla konuşup, insanlık düşmanı canileri taltif edenlerin ajandasıyla yol yürüyüp, tarihin ve talihin yüklediği sorumluluktan kaçmamız gerektiğini söylemek en basit tabirle alçaklıktır.
Israrla ifade ediyorum ki; Terörsüz bir Türkiye; dostlarının güvendiği bir dağın heybetini göstermesi, tuttuğu eli bırakmayan büyük bir milletin tüm mazlumlara elini uzatması, inkarı mümkün olmayan insaniyet duygusuna sahip bir topluluğun yeniden beşeriyetin hizmetine çıkması demektir.
Güneşin en güzel yüzünü gösterdiği bu topraklar, ayın perçemsiz yüzüyle insanlarını selamladığı bu topraklar, fitne adlı biçimsiz ve zevksiz perdeden artık kurtulacaktır.
İşte Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin açtığı perde bu perdedir. Bir dikili ağacı dahi olmayanların; asırlık birlik ve sonsuz kardeşlik hukukunun ne manaya geldiğini anlamasını beklemiyoruz.
Ama hiç kimse bizden; bildiklerimizi söylemememizi, bildiklerimize rağmen harekete geçmememizi beklemesin!
Çünkü biz; söz konusu milli birlik ve beraberlik olduğunda, bahsi geçen asırlık birlik ve sonsuz kardeşliğin yaşatılması olduğunda, söz konusu Türk milletinin birliği ve Türk Devletinin dirliği olduğunda serden vazgeçme kararlılığını gözünü kırpmadan gösteren Lider Devlet Bahçeli’nin yol arkadaşlarıyız.
Ve bu sorumluluğun gereği çağrımızı buradan bir kez daha yineliyorum:
Halktan umudunuzu kesseniz de Hakk’tan umudunuzu kesmeyin. Gelin birlik olalım.
Gelin Türk ve Türkiye Yüzyılının şahdamarı Huzurlu Türkiye’yi hep birlikte inşa edelim.
Elden ele aktarılan birlik ruhunun, dilden dile anlatılan kardeşlik hukukunun, gönülden gönüle akıtılan vazgeçilmez ülkülerin ete kemiğe bürünmüş hali Terörsüz Türkiye’de buluşalım.
Beklenen Türk ile bekleyen mazlumun vuslatını ertelemeyelim, bu kucaklaşmayı ötelemeyelim, bu hasreti artık hep birlikte bitirelim.
Kıymetli dava arkadaşlarım; hiç kimsenin şüphesi olmasın. takvim yaprakları huzur için kopmakta, saatin yelkovanı sükûnet için dönmekte, şafak ise Türk bayrağının gölgesi için sökmektedir.
Asırlarca 3 kıtayı aydınlatan 3 hilal nasıl ki dün milli dirilişin sembolü olduysa bugün de milli uyanışın yol göstericisidir.
Huzur tohum olup ekilmiştir. Gelecek tomurcuk olup açılmaya yüz tutmuş filizlenmenin arifesindedir.
Hiç uzakta olmayan bir gelecekte ise Liderimiz Sayın Devlet Bahçelinin ektiği o tohum, vakit tamamlandığında çınarlaşacak ve gölgesi hepimize yetecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum. Sağ olun var olun. Allah’a emanet olun."