'PKK'nın kurucu önderi' söyleminin şifreleri!

Devlet Bahçeli, teröristbaşı Abdullah Öcalan için "PKK'nın kurucu önderi" demiş. Vay efendim! Devlet Bahçeli öyle bir cümleyi nasıl kullanır? Yahu memlekette ne kadar milliyetçi varmış da haberimiz yokmuş.

"Hattı Müdafaa Yoktur, Sathı Müdafaa Vardır. O Satıh Bütün Vatandır"

Mustafa Kemal Atatürk

Devlet Bahçeli, teröristbaşı Abdullah Öcalan için "PKK'nın kurucu önderi" demiş.

Vay efendim! Devlet Bahçeli öyle bir cümleyi nasıl kullanır?

Yahu memlekette ne kadar milliyetçi varmış da haberimiz yokmuş. Hatta bu milliyetçiler meğer gizli MHP'liymiş. Muhalefetin yarısından çoğu günlerdir milliyetçilik narası atıyor? Kime nara atıyorlar? MHP'ye ve Devlet Bahçeli'ye. Demek ki MHP'den başka milliyetçi bir parti kalmadığını itiraf ediyorlar ki MHP'ye tavır yapıyorlar.

İyi de kardeşim!
Madem ülkede bu kadar milliyetçi var, MHP neden her seçimde barajı zor geçiyor?

Madem "milliyetçilik" denilince akla sadece MHP geliyor, o zaman bu milyonlarca milliyetçinin oyları nereye gidiyor?

Madem bu milyonlarca milliyetçi, MHP'yi Türkiye'nin kalesi olarak görüyor, niye her seçimde o kaleyi yıkmak için her hileye başvuruyor?

Lâfta başka, icraatta başka. Ama sorsak herkes fanatik milliyetçi. Yersen!

Devlet Bahçeli onlar gibi slogan milliyetçisi değildir! Lâf olsun ya da günü kurtarsın diye konuşmaz! Söylediği her sözün gönderildiği adresler vardır. Devlet Bahçeli PKK'nın lağvedilmesi için direkt Öcalan'a çağrı yapmıştı. Tarihe geçen çağrının, tarihe geçen cevabı geldi. Ama bazıları sonradan su kaynatmaya başladı. Ana akım medyada ve sosyal medyada bu çağrının sadece PKK'nın Türkiye'deki örgütlerini kapsadığını söylediler. Hatta daha da ileri giderek, "bu çağrı sadece PKK'yı kapsar, KCK'yı kapsamaz" dediler. Yani onlara göre KCK Türkiye'deki terörist eylemlerine devam edebilir. Bunlara cesaret veren bir "üst akıl" olmasa bunları söyleyemezler. Gerçi Devlet Bahçeli o "üst akıl"a da dolaylı yoldan mesajını yolladı. "Tatlı su kurnazlığı yapma!" dedi.

Devlet Bahçeli'nin, Öcalan için "PKK'nın kurucu önderi" ifadesi öylesine söylenmiş bir söz değildir! İlk çağrıdaki muhatap bizzat Öcalan'ın kendisiydi ve olumlu cevap geldi.

Şimdiki çağrısı ise; çağrıyı zaten çökertilmiş olan PKK ile dar kafese sıkıştırıp etkisiz kılmaya çalışan, böylece PKK'nın dalları olan diğer terör örgütlerini çağrının dışına atmayı hedefleyen, "Öcalan sadece PKK'nın lideridir" diyerek diğer terör örgütlerinin başına yeni liderler getirip terörü bu diğer örgütler üzerinden devam ettirmeyi plânlayan aklı evvellere gönderilmiş bir çağrıdır.

Konuyu daha açık anlatacak olursak; 
ABD başta olmak üzere birçok Batı ve Ortadoğu ülkesi PKK'yı yıllarca besleyip büyüttü. Ama şimdi yıllar sonra bu kan emici Batı ile onun kuklası olan Ortadoğu kendini bitirme noktasına geldi. Ne zaman böyle bir tablo oluşsa büyük savaşlar çıkarılmış, bazı ülkeler sömürge olarak ele geçirilmiş, bazıları da yok edilerek tarihten silinmiştir.

Yüz yıl önce ecdadımız olan Osmanlı Devleti'ni yıkan, sonra da kendilerine bir parça koparabilmek için vatanımızın içine ve dışına sırtlanlarını salan yamyam Batı, Mustafa Kemal Atatürk'ün yanında birleşen Türk Ordusunun ve Türk Milletinin attığı sert tekmeyle geldikleri yere yuvarlanarak geri gitmişlerdi. Batı'nın yüz yıldır Atatürk'e, Cumhuriyete ve Türk Milletine kuduz it gibi saldırmasının sebebi budur. Yediği o sert tekmenin acısı.

Yüz yıl sonra bugün Avrupa ve Ortadoğu yine karıştı. Savaş sirenleri tekrar çalmaya başladı. Savaş sirenlerinin sesini yıllar önce duyup bizi uyaran tek lider Devlet Bahçeli'ydi. Ülke içinde ve dışında alınması gereken bütün tedbirleri hızla almaya başladı. Bu tedbirlerden biri de PKK'nın tüm oluşumlarıyla birlikte, bizzat kurucusu tarafından lâğvedilmesiydi. Bunu Öcalan'ın yapması çok önemliydi ve yaptı.

ABD, Türk Devleti'nin çağrısına olumlu yanıt veren Abdullah Öcalan'ın isminin üstünü çizdi. ABD'nin şu an yapmak istediği, çökertilmiş olan PKK'yı Öcalan'ın emrindeymiş gibi bırakıp, PKK'nın diğer oluşumlarını ayrı tutmak, sonra da kendi kontrollerinde olacak yeni liderlerin emrine vermek. Böylece olması muhtemel büyük savaşta bu diğer oluşumları ABD'nin emriyle içeride ve dışarıda bize karşı eylemler yaptırarak ordunun ve milletin direncini önceden kırmak.

Yani önce içerideki örgütlerle iç savaş çıkarılacak, sonra dışarıdaki örgütler desteğe gelecek, ordu ve millet bütün enerjisini bunlara harcayıp zayıf düştükten sonra ABD askerleri elini kolunu sallaya sallaya ülkemize girecek. Sonrasını düşünmek de istemiyorum, yazmak da. Allah korusun!

Devlet Bahçeli'nin Öcalan için "PKK'nın kurucu önderi" demesinin sebebi işte budur. Hem Öcalan'a destek vererek motive ediyor hem de Öcalan'ın liderliğini etkisiz kılmaya çalışan sinsi kurnazlara karşı Kürtleri Öcalan'ın safına çekiyor. Bu hamle başarılı olursa -ki inşallah olacaktır- PKK'nın diğer oluşumları da PKK ile birlikte tarihe gömülecek. Abdullah Öcalan bu konuda tamamen Türk Devleti'nin emrine girmiş durumda.

Abdullah Öcalan'ın yaşı geldi geçiyor, öldü ölecek. O "PKK'nın kaybeden lideri" olarak anılmak istemiyor. "Kürt halkının kahraman lideri" olarak anılmak istiyor. Bu yüzden Türk Devleti ne isterse koşulsuz şartsız yerine getiriyor. Öcalan'ın şu anki psikolojisini anlamanız için liderlik psikolojisini iyi bilmeniz gerekiyor. Devlet Bahçeli bunu çok iyi bildiği için Öcalan'ın neyi kabul etmeyeceğini de iyi biliyor.

Devlet Bahçeli'yi seversiniz ya da sevmezsiniz, bu sizin bileceğiniz iştir. Ama Türk Milleti olarak onun yanında durmak zorundayız. Bu destek keyfi değildir, mecburidir. Dolayısıyla başka seçeneğimiz yoktur! Nasıl ki Milli Mücadele döneminde yandaşı muhalifi vatan için hep birlikte Mustafa Kemal Paşa'nın yanında kenetlendiyse, biz de yüz yıl sonra tekrarı yapılmak istenen bu büyük işgale karşı vatan için Devlet Bahçeli'nin yanında kenetlenmek zorundayız. Tekrar söylüyorum, bu keyfi bir seçenek değildir, mecburidir ve tek seçenektir.

Bu konularla ilgili ana akım medyada ve sosyal medyada kafa bulandıran, umutsuzluk aşılayan, mücadele direncini baltalayan, ülkesini ve milletini büyük işgalden korumaya çalışan Devlet Bahçeli'yi "PKK dostu" gibi göstermeye çalışan omurgasız siyasetçi, tarihçi, yazar, gazeteci, sanatçı ve trollere karşı uyanık olmak zorundayız. Onların tuzu kuru. Çoğunun işgal zamanı kaçıp gideceği yerler bile şimdiden hazır. Burada ise biz varız. Türk, Kürt, Çerkez, Laz, Alevi, Sünni var.

Onlar ortalığı karıştırdıktan sonra arkalarına bile bakmadan sahiplerinin yanına kaçacak. Ama burada olacağız ve işgal plânları yapanlara ikinci sert tekmeyi inşallah biz atacağız. Ama bunu birleşerek yapacağız, provakasyonlara yenilip bölünerek değil!

Mesut ŞEKERLİ