Haber Editörü

Ramazan DURMUŞ / GELDE YAZMA

ramazandurmus44@gmail.com

Prof.Dr. Yalçın: "Lider ülke Türkiye ülküsü hayalden gerçeğe intikal yolunda"

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semin Yalçın, “Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı'nın 21'inci yüzyılda lider ülke Türkiye ülküsü hayalden gerçeğe intikal yolundadır" dedi

Prof.Dr. Yalçın:
SİYASET 17.12.2025 21:42:00 0

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semin Yalçın, “Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı'nın 21'inci yüzyılda lider ülke Türkiye ülküsü hayalden gerçeğe intikal yolundadır. Dünyanın gidişi Türkiye Yüzyılı'na doğrudur. Türkiye Yüzyılı adım adım gerçekleşmektedir. Terörsüz Türkiye hamlesi de Türkiye Yüzyılı hedefine giden yolda önemli bir kilometre taşıdır. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, terörsüz Türkiye hamlesini başlattıktan sonra Türkiye'de çok şey yaşanmış, çok şey değişmiştir” dedi.

MHP Liderinin terörsüz Türkiye'nin hayata geçmesi için bütün siyasi riskleri göğüsleyip bizzat gövdesini taşın altına koyduğunu, MHP kadrolarının da büyük bir bağlılık ve güven hissiyle liderinin arkasından tereddütsüz yürüdüğünü ifade eden Prof. Dr. E. Semih Yalçın, “En beklenmedik anda gelen terörsüz Türkiye hamlesi, ufukta toplumsal barış güneşinin parlamasını sağlamış, siyasi uzlaşma alanını alabildiğine genişletmiştir. Bu hamle ülkede iyimserlik havasının hâkim olmasını sağlamış, geleceğe dair umutları artırmıştır. Terörün bir gün bitebileceğine inanmayan çoğu çevreler bile terörsüz Türkiye çabalarının doğurduğu müspet hava karşısında şaşkınlığını gizleyememiştir” değerlendirmesinde bulundu.

Konuşmasında İsrail'in güney sınırlarımızdan gelen terör tehdidinin devam etmesi için entrikalarını sürdürdüğüne dikkat çeken MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yalçın, ABD emperyalizminin de bölgedeki hesaplarından vazgeçmediğini bildirdi.

Cumhurbaşkanlığının bütçe görüşmeleri dolayısıyla Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşan Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semin Yalçın şunları söyledi:

Batı dünyasında artık azgın ulusalcılık ön planda

"Batı'lı siyaset adamları sömürmek veya vesayet altına almak istedikleri ülke ve toplumlar için kadim kavramları tek tek, en küçük ahlaki kaygı duymadan istismara devam etmektedir. Batı dünyasında artık azgın ulusalcılık ön planda; eşitlik, toplumculuk, sosyalizm ve liberalizm dışlanmıştır; İslamofobi ve yabancı düşmanlığı ön planda, insan hakları ve demokrasi dışlanmıştır. Bu sebeple, Batı dünyasında basiretsiz, yetersiz ve zayıf liderlerin işbaşına geldiğine şahit olunmaktadır. Ne yazık ki bataklıkta gül bitmemekte, çoraklaşmış vicdanlarda demokrasinin kökleri de kurumaktadır. 

Sözünü ettiğimiz olumsuz gelişmeler, Batı toplumlarında diasporaların entegrasyonunu neredeyse imkânsız hâle getirmiştir. Bu hazin tabloya rağmen insanoğlunun yeni bir dünya nizamı, yeni bir kurtuluş hareketi arayışı sona ermemiştir. Belki de yüzlerce yıl öncesinde olduğu gibi ışık bir kez daha Doğu'dan yükselecektir.

“Emperyalizm için artık deniz bitmiş, kara görünmüştür”

Dünya yeni bir hürriyet çığlığı, yeni bir sağduyu ve vicdan sesi duymak için umutla beklemektedir. Emperyalizm için artık deniz bitmiş, kara görünmüştür, sömürü düzeni bozulmuştur; sömürü kaynakları birer birer ellerinden çıkmaya, tükenmeye başlamıştır. Medeniyet canavarı son kalan tek dişini da kaybetmiştir; artık çiğneyememekte, yutamamaktadır. 

Batı dünyasını ekonomik hovardalığın son bulması kaygısı, daha da kötüsü, güvenlik endişesi almıştır. Eskinin istilacı ve yağmacıları şimdi ayakta kalmanın çaresini ya kendi kabuklarına çekilmekte ya da küçük çıkar birlikleri oluşturmakta aramaktadırlar. Yerküre, uluslararası kuruluşların değerini, önemini ve etkisini yitirdiği bir dönemden geçmektedir. 

"NATO fonksiyonunu, Birleşmiy Milletler gücünü yitirdi" 

NATO ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kurumların varlığı ve müessiriyeti tartışılmaktadır. NATO'nun klasik güvenlik konsepti eskimiştir, bu kuruluş temel fonksiyonunu yitirmiş flulaşmıştır. Varşova Paktı defnedileli uzun yıllar olmuştur. Birleşmiş Milletler ise uluslararası sorunları çözme kabiliyet ve gücünü yitirmiştir. Birleşmiş Milletler soykırımcı İsrail'e bile söz geçirememektedir. Bu kaotik ortamda Türkiye kendisine yeni bir savunma ve güvenlik mimarisi tesis etmek durumundadır. Türkiye ya bağımsız, bağlantısız hareket edecek ya Avrupa Birliğinin yeni güvenlik mimarisine eklemlenecek ya da NATO yeniden şekillenirken yeni bir rol üstlenecektir.
Önümüzdeki dönemde küresel olmaktan daha çok sınırlı kapsamlı bölgesel güvenlik mimarileri ortaya çıkması muhtemeldir. Elbette bütün bunlar ülkemizde uzun uzun tartışılması ve üzerinde mutlaka bir şekilde karar alınıp hayata geçirilmesi gereken hayati konulardır. Bugün ABD bile NATO'dan ayrılmayı tartışmaktadır. 

“Amerikan yönetimi politikacıdan çok kabzımal hüviyetinde”

Siyasi diplomasiden çok ticari diplomasiye ağırlık veren yeni Amerikan yönetimi politikacıdan çok kabzımal hüviyetindedir.  ABD yönetimi NATO'nun ülkeye trilyonlarca dolara mal olduğu düşüncesindedir.  ABD, zaman içerisinde eski infirat politikalarına   yani kendi içine ve bölgesine dönme, dış politikada bağımsız davranma stratejisine dönerse şaşırılmamalıdır. Bu arada, dün Türkiye'yi küçümseyip silah ambargosu uygulayan, altmış yıla aşkın süredir AB kapısında bekleten Avrupalı dostlarımız, Türkiye'ye muhtaç duruma düşmüşlerdir. 

Rusya-Ukrayna savaşı, Filistin meselesi, Azerbaycan-Ermenistan çatışması gibi bölgesel krizlerde oynadığı rol, Libya başta olmak üzere Afrika ülkelerinde attığı stratejik adımlar dünyanın dikkatini Türkiye'nin üzerine toplamıştır. Askerî, siyasi ve kültürel tesir yüzdesini sergilediği barış diplomasisiyle takviye eden Türkiye, küresel bir yumuşak güç olarak sivrilmiştir. Bölgesinde ve dünyada oyun kurucu bir aktör hâline gelen Türkiye'nin bu misyon ve vizyonu dünyada takdirle karşılanmaktadır. 

Türkiye'nin gerek bölgesinde gerek dünyada barış ve uzlaşma ikliminin merkezi olarak görülmeye başlamasında, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın tecrübeli bir devlet adamı sıfatıyla oynadığı rolün altını çizmek lazımdır. Bugün, AB çevrelerinde, Avrupa'nın savunma ve güvenlik mimarisinde Türkiye'nin öncü rol oynama beklentisi hâkimdir. Batılı politikacılar ve uzmanlar bunu zaman zaman açık açık dillendirmektedir. 

“21'inci yüzyılda lider ülke Türkiye ülküsü hayalden gerçeğe intikal yolunda”

Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı'nın 21'inci yüzyılda lider ülke Türkiye ülküsü hayalden gerçeğe intikal yolundadır. Dünyanın girişi Türkiye Yüzyılı'na doğrudur. Türkiye Yüzyılı adım adım gerçekleşmektedir. Terörsüz Türkiye hamlesi de Türkiye Yüzyılı hedefine giden yolda önemli bir kilometre taşıdır. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, terörsüz Türkiye hamlesini başlattıktan sonra Türkiye'de çok şey yaşanmış, çok şey değişmiştir.

İç ve dış siyasette tam manasıyla paradigma değişimi gerçekleşmeye devam etmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi lideri terörsüz Türkiye'nin hayata geçmesi için bütün siyasi riskleri göğüsleyip bizzat gövdesini taşın altına koymuş, Milliyetçi Hareket Partisi kadroları da büyük bir bağlılık ve güven hissiyle liderinin arkasından tereddütsüz yürümüştür. En beklenmedik anda gelen terörsüz Türkiye hamlesi, ufukta toplumsal barış güneşinin parlamasını sağlamış, siyasi uzlaşma alanını alabildiğine genişletmiştir. Bu hamle ülkede iyimserlik havasının hâkim olmasını sağlamış, geleceğe dair umutları artırmıştır. Terörün bir gün bitebileceğine inanmayan çoğu çevreler bile terörsüz Türkiye çabalarının doğurduğu müspet hava karşısında şaşkınlığını gizleyememiştir.

“Teşkilatlarımıza gelen bilgiler fevkalade olumlu”

Öte yandan terörsüz Türkiye adımının atılmasından bu yana partimizce çeşitli temalar altında çok sayıda etkinlik düzenlenmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi kadroları terörsüz Türkiye hamlesinin sebep ve gerekçelerini milletimize anlatmak için yurdun dört bir yanına, köylere varıncaya kadar yayılmıştır. Sahada gerçekleştirilen gözlemler ve halkla kurulan yakın temaslar sırasında alınan tepkilere dair teşkilatlarımıza gelen bilgiler fevkalade olumludur. 

Terörsüz bir Türkiye tesis etmek, toplumsal barışı ve bin yıllık kardeşliği kuvvetlendirmek hususunda partimizin başlattığı girişimin kamuoyunda hararetle desteklendiği de görünmektedir. Buna rağmen Türk milliyetçiliği davasının siyasetteki alemdarı Milliyetçi Hareket Partisi terörsüz Türkiye teşebbüsü dolayısıyla haksız şekilde ihanetle de suçlanmaktadır. Hatta, devletin yıkılışa sürükleneceği, Sevr'in geri getirildiği iddiaları bile ortaya atılmıştır. Türk milletinin asla ortadan kaldırılmayacak varoluş refleksi ve beka azmi maalesef yok sayılmıştır. 

Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluş felsefesini hülasa eden "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." düsturu unutuluvermiştir. Cumhuriyetini ilelebet temadi edeceğine dair sarsılmaz iman göz ardı edilmiştir. Partimize dönük yakışıksız saldırı ve suçlamalar hâlen bütün hızıyla devam etmektedir, meyveli ağaç taşlanmaktadır esasında. Hâlbuki terörsüz Türkiye çabaları; ihanet değil ferasettir; ülkemizi ferahı çıkarmak, refaha giden yolun önünü açmaktır; Türkiye'yi huzura, sükûna kavuşturmaktır; Türkiye'ye dönük kirli oyunları bozmak, tezgâhları boşa çıkarmaktır.

"Terörsüz bir Türkiye kurmak suç sayılabilir mi?"

Bir terör örgütünün tasfiyesini sağlamak suç olabilir mi? Sosyal barışı temin etmek kabahat olabilir mi? Siyasetin meşru zeminde ve meşru yollardan yapılmasına zemin hazırlamak ihanet olabilir mi? Terörsüz bir Türkiye kurmak suç sayılabilir mi? Terör meselesini şehitler vermeden, gaziler gelmeden çözmek ihanetle eş değer tutulabilir mi? Asıl ihanet, terörsüz Türkiye çabalarını sabote etmektir, baltalamaktır. 

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı lider Devlet Bahçeli kendince bir siyasi denklem kurmak için terörsüz Türkiye hamlesinde bulunmuştu. Gayesi kirli bir oyunu bozmak, Türkiye'nin egemenlik haklarını korumak ve güney sınırlarımızdan gelen tehdidi bertaraf etmek için öncelikle dâhilde barışı sağlamak, iç cepheyi sağlamlaştırmaktır. Çünkü dışarıdan gelen tehdidi savuşturmanın yolu bir ve bütün olmaktan geçmektedir. İcra erkinin iradesini ortaya koyan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan sayesinde terörsüz Türkiye olgusu bir devlet politikası hâline gelmiştir. Şimdi, artık ayağımız yere daha sağlam değmektedir. Artık gelecekten daha emin, yarınlardan daha umutluyuz. Elbette milletimiz bekasına dönük her türlü tehdidi en küçük tereddüt göstermeden bertaraf edecek iradeye sahiptir.

“İsrail terör tehdidinin devam etmesi için entrikalarını sürdürmektedir” 

Devletimizin temadisi için elbette her Türk ferdi şahadet şerbetini her an içmeye hazırdır. Lakin ateşi eliyle tutmak yerine maşa kullanmak varsa yani terörün kaynağını güç kullanmadan kurutmak mümkünse neden bu yol denenmesin? Neden toplumsal barışı güçlendirecek, bin yıllık kardeşlik hukukunu sağlamlaştıracak bir ortam oluşturulmasın? Bunun aksine ancak muarızlarımız ister. 

Nitekim İsrail güney sınırlarımızdan gelen terör tehdidinin devam etmesi için entrikalarını sürdürmektedir. ABD emperyalizmi bölgedeki hesaplarından vazgeçmiş değildir. Bu arada PKK'nın tasfiye süreci sırasında bölgede doğan boşluklardan yararlanmak ve bu durumdan vazife çıkarma arayışında olan bazı fırsatçıların olduğu da gözden kaçmamalıdır. Irak ve Suriye'nin kuzeyinden Akdeniz'e uzanan bölücülük kuşağını hayata geçirme planları Türkiye tarafından engellendikten sonra, emperyalist aktörler taşeron ve vekillerine yeni görevler vermişlerdir.

“Türkiye devleti sahnelenen oyunu görmektedir”

Diğer taraftan, SDG'nin ve arkasındaki Amerikan emperyalizmi ile siyonist İsrail'in hesaplayamadıkları şey, Türkiye'nin güvenliğini sağlama ve egemenliğini korumadaki kararlılığıdır. Türkiye devleti sahnelenen oyunu görmektedir değerli arkadaşlar, gereken refleksi göstermekte asla tereddüt etmeyecek ve üzerine düşeni yapacaktır. Türkiye, nevzuhur tezgâhlar peşindeki yeni iş birlikçilerin mevcut aktörleri baypas ederek bölgede bir oldubitti yaratmasına müsaade etmeyecektir, bölgesel güvenliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit eden yeni coğrafi dinamikler oluşturmaya çalışan maceraperestleri etkisiz hâle getirecektir.

“Umarız, Atina yönetimi İsrail'in gazına gelmez, tahriklere kapılmaz”

Diğer taraftan, soykırımcı İsrail, Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden terör ortamının devamı için bir yandan Irak ve Suriye'de istikrarı bozma çabalarını sürdürürken diğer yanda da Doğu Akdeniz'de tezgâh peşinde koşmaktadır. Türkiye iç güç mücadelesinde bölgesel çıkar ortakları devşirmek isteyen İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimini kışkırtarak kendi emellerine alet etme hevesindedir. İsrail, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ihtilafları kaşımakta, Doğu Akdeniz'de ülkemizin güvenliği açısından hayati bir konumda bulunan Kıbrıs Adası'na her açıdan yatırım yapmaktadır. Umarız, Atina yönetimi Türkiye'nin müessiriyeti ve caydırıcılığı karşısında Orta Doğu'daki kirli hesapları bozulmaya başlayan İsrail'in gazına gelmez, tahriklere kapılmaz.
Umarız Kıbrıs Rum kesimi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ve Kıbrıs Türklerinin varlığına dönük tehditkâr tutumunu kuvveden fiile geçirmez."

Haberi Sesli Oku

YAZARLAR