NELER DEMİŞİZ... / Ramazan DURMUŞ
Ocağımız Varolsun
Aile ocağı…
Baba ocağı…
Ata ocağı…
Ülkü Ocağı…
Ocağımız tütsün demiş atam…
Ocağımız sönmesin diye dua etmiş anam…
Türk için ocak önemlidir.
Pişen aştır ocak…
Isınan evdir ocak…
Türk’ün ocağı tütüyor, evde kazan kaynıyorsa bilinir ki; düzen sağlam demektir.
Türk töresinde ocak önemlidir ve sönmemesi gerekir. Çünkü Türk’ün ocağı sönerse o zaman felaketler başlar.
İşte bunun için titreriz üzerine Ülkü Ocakları’mızın…
Dünden bugüne Türklük davasının tüten ocağıdır çünkü Ülkü Ocaklarımız.
Olcay Kılavuz Beyin Genel Başkanlığı’nda bunu bir defa daha ispatladı ebedi Başkent Ankara’da uykulu gözlere…
Tabutluklardan çıktık… Çilelere katlandık…
Şehitler önümüze düştü…
Cennetmekan Başbuğumuz ömür verdi,
Ecdadımız özümüze girdi.
Tarihimiz gücümüze güç ekledi ve çok şükür bugünlere geldik.
Sel gibi aktı Bozkurtlar ve Asenalar…
Vefatının üzerinden 20, doğumunun üzerinden bir asır geçse de, Türkeş Bey’e sevginin, bağlılığın hiç azalmadığını 140.000 gencimiz bir kere daha ispatladı.
Sabah Anıtmezara aktı Türk gençliği…
Türk’e kefen biçenler, Türk milliyetçiliğine burun kıvıranlar görmeliydi Ülkücü gençliği…
Dualarla ayrıldı Anıtmezar’dan gençlik…
Kendisine “Kılavuz olarak gördüğü ve inandığı Olcay Bey’in komutasında Anıtkabir’e, “Sarı Bozkurt” Mustafa Kemal Atatürk’e dua için aktı…
Bu tarihi yürüyüşe tanıklık etmenin heyecanıyla sabah namazını kılarak ayrıldım evimden…
Beştepe’den Anıttepe’ye akıyordu büyük, özel, önemli, yüzümüzün akı, göğsümüzün kabartısı Türk gençliği…
Anıtkabir tıklım tıklımdı… Tören tamamlanıp dönüş yolculuğuna başlandığında Türk gençliğinin büyük yürüyüşünde kuyruğun sonu hala Anıtmezardaydı…
Salona gitmek için ayrıldığımda Aslanlı Yol tıklım tıklımdı… Anıtkabir’e geçemeyen Ülkücü Gençlik, Genel Başkan Olcay Kılavuz Beyi selamlamak için Ankara Spor Salonuna kadar kuyrukta idi.
150 bin Bozkurt, yeri geldiğinde karıncayı dahi incitmeyecek yumuşak bir yüreğe, yeri geldiğinde de dünyaya meydan okuyacak çevik ve çelik bir iradeye sahip olduğunu haykırıyordu…
Ankara Spor Salonunda da heyecan büyüktü… Sanatçılarımız coşturmuş, Kerküklü misafirler duygulandırmıştı…
Bu tarihi günde Devlet Bahçeli Bey, büyük sessizlik içinde kendisini dinleyen gençliğe haykırıyordu:
“Ben de Ülkücü Türk Gençliğine diyorum ki; dalınızı kıranın ağacını sökünüz.
Vatanınıza kem gözle bakanları silindir gibi eziniz.
Bunları yaparken, hukuktan, meşru çizgiden asla ayrılmayınız.”
Evet, 150 bin Ülkücü Gençlik; vatan görevine hazır, ihanet ve husumet kuşatmasını yarmaya kararlı, Türkiye’ye biçilmeye çalışılan kefeni yırtmaya, gerekirse yeni bir Kurtuluş Savaşına, gerekirse Anadolu’yu yeniden fethetmeye gönüllü olarak ayrılıyordu salondan…
Türk’e güven düşmana, haine korku salarak…
Devlet Bahçeli Beyin hatırlattığı Sarışın Bozkurt” Mustafa Kemal’in ifadeleriyle yazımızı noktalayalım:
Gafil hangi üç asır, hangi on asır?
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarihler söylememiş bunu,
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak,
Yalan tarihi gömüp doğru tarihe gidin.
Asya’nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa’nın Alplerinde Oğuz torunları,
Doğudan çıkan biz, batıda yine biz.
Nerede olsa, ne olsa kendimizi biliriz.
27 Kasım 2017
Ramazan DURMUŞ