Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Başdanışmanı, 25-26. Dönem MHP Osmaniye Milletvekili ve Ahmed Cevad Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy, Türkiye Uluslararası İslam, Bilim ve Teknoloji Üniversitesi kuruluşunun “Türkiye'nin yeni büyük medeniyet projesi...” olduğunu söyledi.
Türkiye Uluslararası İslam, Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nin kuruluşunu kutlayan Prof.Dr. Ruhi Ersoy, üniversitenin, yalnızca bir eğitim kurumu değil medeniyet hafızasının yeniden üretildiği, mekânın ruha dokunduğu bir ilim ve hikmet merkezi hâline geleceğini ifade ederek şunları kaydetti:

"Türkiye Uluslararası İslam, Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, TBMM'de kabul edilen 1 Nisan 2015 tarihli ve 6641 sayılı Kanunla İstanbul'da kurulmuştu.
Üniversite 2026 yılının Eylül ayında öğretim hayatına Sultanahmet'te başlayacak.
RESMİ Gazete'de yayımlanan atama kararlarına göre; önceki Diyanet İşleri Başkanlarımızdan Prof. Dr. Mehmet Görmez, İstanbul'da bulunan Türkiye Uluslararası İslam, Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandı.

2015 yılında kurulan Türkiye Uluslararası İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ile Üniversiteyi Güçlendirme Vakfı, bugünlerde İstanbul'un kalbi, tarihi Sultanahmet Meydanı'nda icra safhasına ilk adımını atmıştır. Bu kurum yalnızca güçlendirilmiş bir ilahiyat eğitimi sunmanın çok ötesinde, İslami ilimleri, beşeri bilimleri, temel bilimleri ve teknolojiyi aynı medeniyet havzası içinde buluşturmaya çalışan bir üniversite modeli olarak yapılandırılacaktır.
Türkiye’nin sahip olduğu tarihsel birikim, medeniyet hafızası, coğrafî merkezlilik, Anadolu irfanının birleştiriciliği ve modern tecrübenin sağladığı geniş vizyon ortaya konan bu ihtiyacı karşılamak için eşsiz bir imkân sunmaktadır. Nitekim Türkiye son çeyrek asırda ekonomik, kültürel, sosyal ve medenî düzlemde yeni bir merhaleye geçmiştir. Bu merhale, sadece Türkiye’nin kendi geleceği için değil, İslam dünyasının yeniden yapılanması için de önemli imkânlar sunmaktadır. Bu manada Türkiye'nin gerek
Türk İslam dünyasına gerekse insanlık ailesine karşı tarihten gelen bir vazifesi vardır.

İnsanlık tarihinin en önemli şehirlerinden biri olan İstanbul’un tarihi hafızası, katmanlı kültürel birikimi, dünya ölçeğinde sembolik ağırlığı ve Türk İslam dünyasıyla kurduğu doğal bağ, bu üniversitenin küresel ölçekte güçlü bir merkez haline gelmesini sağlayacaktır. Haliyle bu kurum sadece Türkiye’nin
değil, tüm Türk İslam coğrafyasının ve insanlığın ortak mirasına yaslanan bir medeniyet üniversitesine dönüşeceğine inanıyoruz. Öte yandan Üniversite yerleşkesinin sahip olduğu tarihî ve manevi doku eğitimi müfredat boyutundan çıkartıp mekânla bütünleştiren bir ruha dönüştürecektir. Böylece üniversite, yalnızca bir eğitim kurumu değil medeniyet hafızasının yeniden üretildiği, mekânın ruha dokunduğu bir ilim ve hikmet merkezi hâline gelecektir.
Kutlu Olsun!…