Bizi öyle bir koplekse sokmuşlar ki, kendimizi bu dünyadan soyutlamışız.
Batının aşağılık propagandası karşısında kendimizi o kadar değersiz hale sokmuşuz ki, hiç bir şeyi başarmayacağımıza inanmışız.
Bir zamanlar kralları bizim memurlarımız olan devletleri dev yapıp kendimizi cüce yerine koymuşuz.
Bir zamanlar at koşturduğumuz coğrafyalarda var olmamızı hayal görmüşüz.
Şimdi herkes Suriye'de olma gerçeğimize "acaba" şüphesi ile yaklaşıyor.
Kıbrıs, Kerkük, Krım, Üsküp derken başka diyarlardan, başka milletlerden bahseder gibi cümle kuruyoruz .
Oysa; Lefkoşa ile Konya'nın, Kerkük ile Antep'in ne farkı vardı bir zamanlar ...
Yav oralar bizim işte, 100 yıl önceki yerimizdi oralar .
Ya kardeşim biz dünya tarihiyiz, bizim olmadığımız tarihi bir gerçek yoktur.
Yok olmadık işte yeninen Ergenekon yaşayacağız..
Kıbrıs’ta yaşadık, Karabağ’da yaşadık şimdi....
Yarın Kerkük, sonra Kırım sonrası gelecek...
Biz düş görmüyoruz, düştüğümüz yerlere geri dönüyoruz.
Her defasında Türkiye 'yi bölmeye çalışanlar büyümesine şahit olacak
diyordum... Halen diyorum.
Kurtulun şu aşağılık küçüklükten, biz büyük bir medeniyetin mirasçısıyız....
Geç kaldığımız mirasımızı coğrafya bize geri veriyor.
Hepsi bu.

Evet işte bugün KKTC 'nin kuruluşunun 42 . Yılı...
15 Temmuz ile başlayan barış çıkartması sonunu 15 Kasım Cumhuriyetin ilanı ile tescillenmiştir.
KKTC 'nin ilanı öyle basite alınacak bir ilan değildir.
Bu ilandan neredeyse 10 yıl sonra SSCB'nin parçalanmasına ve muazzam bir Türk dünyasının uyanmasına ilk ışık görevi yapmıştır.
İşte bugün aynı zamanda batının sömürgesine, bizdeki komplekslere mesaj verdiğimiz gündür.
Kutlu olsun, sonsuz olsun...
Saygılarımla!
Selçuk Düzgün