MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Prof. Dr. İlyas Topsakal, Türk milletinin varlık nişanı olan dilimizin ve belleğimizin taşıyıcısı tarihimizin kendimizi anlamamızda ve dünyada Türk'ün yerini tayin etmesindeki rolünün tartışmasız olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Topsakal “Dil, millet olmanın hem harcı hem de evidir, tarih ise bu evin temeli, kimliğimizi yoğuran büyük hafızadır” dedi.
Bir milletin kader çizgisini belirleyen unsurların yalnızca askerî kudreti ya da siyasi muvaffakiyetleri olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Topsakal “Onun asıl bekası, diline gösterdiği ihtimamda, tarihine duyduğu hürmette, kültürüne verdiği kıymettedir. Türk milleti, binlerce yılın içinden süzülüp gelen devlet tecrübesini; Asya bozkırlarından Balkanlara, Kafkasya'dan Orta Doğu'ya, oradan Akdeniz'in ufkuna kadar yayılan geniş bir coğrafyada imar ettiği medeniyetlerle ispatlamıştır. Bu büyük yürüyüş, yalnızca fetihlerin değil, idari kabiliyetlerinin, nizam arayışının, hars ve irfanının da yürüyüşüdür” diye konuştu.
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Prof. Dr. İlyas Topsakal, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu tarafından son yıllarda yürütülen faaliyetlerin, dijital arşiv çalışmalarından uluslararası akademik işbirliklerine, Türk dünyasına yönelik kültürel projelerden alanında öncü bilimsel yayınlara kadar geniş bir çerçeveye yayıldığını belirtti.
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Prof. Dr. İlyas Topsakal'ın Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu bütçeleri üzerine MHP adına yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Milletimiz ve devletimiz için önemi tartışmasız ve hayati”
"Türkiye Cumhuriyeti devletinin hars ve medeniyetine dair hafızasını, tarihî ve lisani birikimini ve idari ve içtimai sürekliliğini kurumsal bir çerçevede koruyan, geliştiren ve gelecek nesillere aktaran Atatürk Araştırma Merkezini, Türk Dil Kurumunu, Türk Tarih Kurumunu ve Atatürk Kültür Merkezini bünyesinde barındıran Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumumuzun milletimiz ve devletimiz için önemi tartışmasız ve hayatidir. Bu kurumlar yalnızca idari yapılar değildirler; bunlar, cumhuriyetimizin kültür temellerinin kurumsallaşmış hâlidir;
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ve cumhuriyetimizin kurucu iradesinin fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirme idealinin devlet ölçeğinde hayata geçirilmiş hâlidir. Elbette bu kurumların amacı yalnızca geçmişi araştırmak değildir, tam aksine, geçmiş ile gelecek arasında sağlam bir bağ kurmak, kültür politikalarına yön vermek, millî bilincin sürekliliğini sağlamak bu kurumlarımızın asli vazifesidir. Bu nedenle, son yıllarda yürütülen faaliyetler; dijital arşiv çalışmalarından uluslararası akademik iş birliklerine, Türk dünyasına yönelik kültürel projelerden alanında öncü bilimsel yayınlara kadar geniş bir çerçeveye yayılmaktadır.
Cumhuriyetimizin, kültür ve ilim hayatında bir mihver görevi üstlenen Yüksek Kurumumuz, milletimizin kültürel sürekliliğini teminat altına alan medeniyet iradesiyle Türk kültürünü, tarihini ve dilini bilimsel yöntemlerle inceleme, geliştirme ve dünyaya tanıtma görevini büyük bir titizlikle yürütmektedir. 2025 yılı bu yönüyle hem içerik hem de kapsam bakımından dikkat çeken pek çok faaliyete sahne olmuştu. Yüksek Kurum, bu yıl da çalışmaların eş güdümünü sağlayarak hem hukuki, idari süreçleri güçlendirmiş hem de proje, burs, çeviri ve uluslararası iş birliği programlarında nitelik çıtasını yükseltmiştir. Bu kapsamda, milletimizin, kültürel ve sosyal gelişmesini desteklemek için yürütülen tüm faaliyetler planlı ve stratejik olarak ortaya konmuştur.
Geleceğe bırakılan kıymetli bir kültürel miras
Dijital dönüşüm 2025 yılının öne çıkan başlıklarından biri olmuştur. 2011'de hayata geçirilen bütünleşik bilgi sisteminin kapasitesi bu yıl daha da artırılmış, mevcut tüm alt sistemler yenilenmiş, araştırmacıların daha hızlı, güvenilir ve kapsamlı bilgiye ulaşabilmesi için yeni vergi tabanı sisteme eklenmiştir.
Kurumlarımızın kütüphane ve arşivlerinde yer alan eserlerin dijital ortama aktarıldığı bütünleşik katalog çalışması kapsamında yaklaşık 6.400 kitabımız dijitallere aktarılmış, geleceğe bırakılan kıymetli bir kültürel miras olarak korunmuştur. Kurumlarımızın akademik dergilerinin AYK dizini üzerinden ücretsiz erişime sunulması bilimsel üretimin kamusallaştırılması açısından örnek bir model teşkil etmektedir. 2025 yılı içerisinde devlet töreni niteliğini taşıyan Atatürk'ü Anma Töreni yüksek bir katılım ve derin bir manevi atmosferde icra edilmiştir. Milletimizin kurucu liderine bağlılığı da böylece bir kez daha güçlü biçimde vurgulanmıştır.
“Atatürk araştırmalarının fikri ufku genişlemiştir”
2025 yılı Atatürk Araştırma Merkezi açısından yalnızca yoğun bir çalışma dönemi değil, aynı zamanda cumhuriyetimizin kurucu hafızasını bilimsel yöntemlerle geleceğe taşıma kararlılığının güçlü bir tezahürüdür. Merkez, yıl boyunca ulusal ve uluslararası düzlemde 17'si ulusal, 5'i uluslararası olmak üzere toplam 22 ilmî etkinlik düzenlemiştir. Atatürk araştırmalarının fikri ufku genişlemiştir. Yıl sonuna kadar bu sayının 24'e ulaşacak olması, merkezin ilmî üretimdeki sürekliliğini kanıtlamaktadır. Bu yılın en dikkat çekici atılımlarından biri dijitalleşme alanında gerçekleşmiştir. Atatürk Ansiklopedisi'nde yayınlanan madde sayısı 1.400'e, erişim sayısı ise 12 milyona ulaşmıştır. 19 Mayıs günü hayata geçirilen mobil uygulamayla Ansiklopedi'nin dijital erişim kapasitesi daha da genişleyecektir.
Türk Dünyası Ansiklopedisi'nin mobil uygulaması da erişime açılmış, Türk medeniyetinin geniş coğrafyalara yayılmış tarihî birikimi dijital çağın diliyle görünür kılınmıştır. Bunun yanında, merkezin tematik eserleri serisi kapsamında yayınlanan Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri ve Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, 3 ciltlik Türkiye Cumhuriyeti Tarihi ve Kaynakçalı Atatürk Günlüğü gibi eserler tarih bilincinin toplumun tüm kesimlerine yayılmasına büyük katkı sağlamıştır. Yayınlanan 9 yeni eser, 11 tıpkı basım, 1 süreli yayın ve üniversite, kütüphane ve kamu kurumlarına 16 bini aşkın kitabın ücretsiz dağıtılması merkezin bilimsel birikimi kamusallaştırma misyonunu daha da perçinlemiştir.
Çocuklarımızda ve çocuk eğitiminde kendi masallarımıza ihtiyaç
Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı ise Türk kültürü araştırmalarında ulusal ve uluslararası düzeyde yetkin bir otorite olma vizyonuyla 2025 yılında geniş kapsamlı çalışmalar yürütmüştür. Bu yıl özellikle Türk Masal Külliyatı Projesi önemli ilerlemeler kaydetmiştir.
Türkiye'nin 81 ilinden derlenen 6 bini aşkın masalın büyük bölümü incelenmiş, binlercesi onaylanarak "masal.gov.tr" ve Masal Masal Türkiye uygulaması üzerinden geniş kitlelere ulaştırılmıştır. Masallar İstanbul Türkçesi ve yöre ağızlarıyla seslendirilmiş, 8 dile çevrilerek 140'tan fazla ülkedeki çocuklara ulaşmış, Türk masallarının mobil uygulaması ise Azerbaycan masallarını ilk basamakta kendi içinde barındırmıştır.
Burası aslında çok önemliydi. Bizim eğitim tarihimiz bakımından, biliyorsunuz, çocuklarımızda ve çocuk eğitiminde kendi masallarımıza ihtiyaç duyuyorduk tıpkı kendi sanatımıza ihtiyaç duyduğumuz gibi. Belki Türkiye tarihinde, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde -bu Osmanlı tarihi de böyledir aslında- çocuk eğitiminde ilk defa kendi orijinal masallarımızla bir eğitim amacıyla büyük bir külliyat toplanmış, bunun için de ayrıca Yüksek Kurumumuzu ve ilgili birimlerimizi tebrik etmeliyiz, geleceğe de çocuklarımız açısından aydınlık yüzle bakabiliriz diye ben düşünüyorum. Bu yüzden tebriği hak ediyorlar.
Genç kuşaklara Türk kültürü ve düşünce hayatının önder şahsiyetlerini tanıtmayı amaçlayan Kısa Yaşam Öyküleri Serisi'nde 8 set tamamlanmış, Ahmet Yesevi seti yıl sonu itibarıyla planlamaya alınmıştır. Kurum, dijitalleşme alanında da cumhuriyetimizin 2'nci yüzyılında Türk kültür ve medeniyeti perspektifiyle ele almıştır; toplam 31 etkinlik, 20 yeni yayınla kendi alanında öncü bir rol üstlenmiştir.
“Dil, millet olmanın hem harcı hem de evidir”
Türk milletinin varlık nişanı olan dilimizin ve belleğimizin taşıyıcısı tarihimizin kendimizi anlamamızda ve dünyada Türk'ün yerini tayin etmesindeki rolü tartışmasızdır. Dil, millet olmanın hem harcı hem de evidir, tarih ise bu evin temeli, kimliğimizi yoğuran büyük hafızadır.
Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu cumhuriyetimizin kurucu iradesi tarafından bu yüzden aynı felsefenin iki ayrılmaz kanadı olarak teşkil edilmiş, biri dilimizin berraklığını, diğeri tarihimizin derinliğini korumak üzere milletimize emanet edilmiştir. Bugün iki kurum yalnızca birer bilim yuvası değil, millî hafızanın, kültürel sürekliliğin ve bütüncül bilincin taşıyıcılarıdır. Türkçenin medeniyet dili olarak güçlenmesini sağlayan her faaliyet Türk Dil Kurumunun sessiz ama kararlı emeğiyle hayat bulmaktadır. Keza tarihimizin köklerine inen, belgeleri gün yüzüne çıkaran, kazılara destek veren, akademik birikimi geniş kitlelerle buluşturan her çalışma Türk Tarih Kurumunun titiz gayretinin eseridir.
Cumhuriyetimizin 2'nci yüzyılında dil ve tarih alanında ortaya konan bu çaba yalnızca akademiye değil, milletimizin her ferdine ulaşan bir kültür ve bilinç inşasıdır. Bu nedenle şimdi aktaracağım faaliyetler yalnızca rakamlar ve projeler değil bir milletin kendi varlığına gösterdiği saygının somut yansımalarıdır. 2025 yılı Türk Dil Kurumunun hem yayıncılıkta hem dijitalleşmede hem de eğitim faaliyetlerinde önemli bir ivme yakaladığı dönemdir. Kurum yıl içinde 9 yeni yayın, 45 tıpkıbasım 13 süreli yayını okuyucusuyla buluşturmuş, yıl sonuna kadar 36 yeni eserin daha ortaya çıkarılması planlanmıştır. Türkçe sözlüğün mobil uygulamasının yarım milyonu aşan kullanıcıya ulaşması ve metin veri tabanının araştırmacılara açılması Türkçenin dijital çağda da köklü bir bilim dili olarak konumlanmasına katkı sağlayacaktır.
2025'te düzenlenen 41 bilimsel etkinlik, 20 bini aşkın ücretsiz yayın dağıtımı ve 705 üniversite öğrencisine verilen burslar kurumun toplumsal sorumluluk bilincini pekiştirmiştir. Türk Tarih Kurumu ise aynı yıl içinde tarih biliminin her alanında güçlü bir faaliyet yelpazesi ortaya koymuş, 2025'te 75 bilimsel etkinlik gerçekleştirmiştir. 44 yeni eser, 46 tıpkıbasım, 54 bini aşkın ücretsiz eserin dağıtılması, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arşiv çalışmaları ve Türk dünyası veri tabanları girişimleri Kurumumuzun ne kadar önemli işler yaptığına delalet etmektedir.
“Bir milletin asıl bekası, diline gösterdiği ihtimamda, tarihine duyduğu hürmette, kültürüne verdiği kıymettedir”
Bizler biliyoruz ki bir milletin kader çizgisini belirleyen unsurlar yalnızca askerî kudreti ya da siyasi muvaffakiyetleri değildir; onun asıl bekası, diline gösterdiği ihtimamda, tarihine duyduğu hürmette, kültürüne verdiği kıymettedir. Türk milleti, binlerce yılın içinden süzülüp gelen devlet tecrübesini; Asya bozkırlarından Balkanlara, Kafkasya'dan Orta Doğu'ya, oradan Akdeniz'in ufkuna kadar yayılan geniş bir coğrafyada imar ettiği medeniyetlerle ispatlamıştır. Bu büyük yürüyüş, yalnızca fetihlerin değil, idari kabiliyetlerinin, nizam arayışının, hars ve irfanının da yürüyüşüdür.
Bugün cumhuriyetimizin çatısı altında yaşattığımız kurumlarımız, işte bu mirası çağın imkânlarıyla buluşturan müesseselerdir. Bir masalın kayıt altına alınması, bir kelimenin kökeninin araştırılması, bir kazı alanında çıkan kemik parçasının tarihle buluşturulması yahut bir vesikanın dijital ortama aktarılması, işte böyle bir şeydir. Bunlar, dışarıdan bakıldığında küçük işler gibi görünse de aslında milletimizin hafızasını diri tutan, geleceğe aktaracak kuvveti temin eden çalışmaların bütünü içindedir.
Tarihimizin ihtişamı, dilimizin letafeti ve kültürümüzün zenginliği ancak bu tür müesseselerle ilim yoluna konur, dağınık olan malumat nizama girer, kaybolma ihtimali bulunan hazineler muhafaza olunur. Cumhuriyetimizin 2'nci asrında bu sahalara gösterilecek dikkat, yalnızca bir idari tercih değil, milletçe omuzladığımız müşterek bir mesuliyettir. Bu sebepledir ki kültür, dil ve tarih alanında çalışan kurumlarımızın korunması, güçlendirilmesi ve desteklenmesi lazımdır çünkü bu kurumlar, maziden atiye uzanan köprünün ayaklarını sağlam tutmaktadır.
"Kurumların bütçeleri gün geçtikçe daralıyor"
Bu vesileyle, biz karar vericilere ve devletimizi idare eden kurumlarımıza önemli bir misyonu hatırlatmak vazifemizdir: Malumunuz, Türk Dil Kurumu ve Tarih Kurumumuzun kendine ait, miras yoluyla gelen bir mal varlığı vardı. Bu varlıklar iyi yönetilsin, harcamalar bir elden yürütülsün, daha verimli olsun maksadıyla bir hesapta toplanmıştır. Biliyorsunuz, bu, geçen dönemde olmuştu. Elbette kurumlarımızın faaliyetlerinin koordinasyonu, verimli kullanılması çok mühimdi ancak harsımızın ve medeniyetimizin temel unsurları olan kurumlarımızın bütçeleri gün geçtikçe daralmakta, asli faaliyetini yapmakta zorlanmaktadır. Mesela, bu yıl ayrılan bütçenin yüzde 80'i cari harcamalara, geri kalanı ise asli faaliyetlere ayrılabilmiştir. Yine, kurumlarımız en son 2013 yılında alanında uzman alımı yapabilmiş, kaynak eksikliği nedeniyle her geçen gün eriyen tecrübeli eleman ihtiyacını karşılamakta zorluk çekmiştir. Geçmişte alınan, belki o zaman haklı olan uygulamanın yeniden düşünülmesi, MHP olarak bizim ve alanında uzman hocalarımızın ortak görüşüdür, zira, Anayasa'mızın 134'üncü maddesinin ikinci fıkrası açıktır. Bu husus yeniden müzakere edilmelidir.
Bu idrakle, görüşmekte olduğumuz bütçenin milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyor, yüce heyetinizi hürmetle selamlıyorum."