Haber Editörü

Ramazan DURMUŞ / GELDE YAZMA

ramazandurmus44@gmail.com

"Terörsüz Türkiye yolunda tarihî adımlar, tarihî sonuçlar doğurmak üzere”

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, “Terörsüz Türkiye” hedefinin gerçeğe dönüşmesi için önemli mesafeler alındığını ifade ederek “Tarihî adımlar, tarihî sonuçlar doğurmak üzeredir” dedi.

SİYASET 12.06.2025 23:52:00 0

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, “Terörsüz Türkiye” hedefinin gerçeğe dönüşmesi için önemli mesafeler alındığını ifade ederek “Tarihî adımlar, tarihî sonuçlar doğurmak üzeredir” dedi.

Üstesinden gelemeyeceğimiz, altından kalkamayacağımız hiçbir sorun olmadığını ifade eden Kalaycı "Türk ve Türkiye Yüzyılı aynı zamanda huzur ve refahın yüzyılı olacaktır. Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti milli birlik ruhuyla ve bin yıllık kardeşlik şuuruyla sonsuza kadar var olacaktır" diye konuştu.

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı’nın 212 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü üzerine MHP Grubu adına TBMM Genel Kurulundaki konuşmasından satır başları şöyle:

 



"Demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün teminat altında olmasının ön şartlarından biri, kuvvetler ayrılığının temin edilmesinin yanısıra kuvvetler arasında sağlıklı bir ilişkinin kurulmasıdır.

Böylesi bir yapı ise, fren ve denge mekanizmalarının işletilebilmesi ve böylelikle kuvvetlerin kesin hatlarla belirlenmiş yetki alanında hareket etmesi suretiyle bir kuvvetin diğerleri üzerinde tahakküm kuramaması ve yetki gaspı gibi durumlara mahal verilmemesini gerekli kılmaktadır.

Esasen parlamenter sistemde hükûmet yasama organı içinden çıktığı için yürütmeyi elinde bulunduran siyasi güç, Parlamentoya da mutlak anlamda hâkim olmakta dolayısıyla kuvvetler birliği hasıl olmaktadır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ise içinde barındırdığı birçok fren-denge mekanizmasıyla, kuvvetlerin birbirinden “ayrı durması” ancak “birlikte çalışması” ilkesine uygun bir yapı arz etmesini sağlamıştır.

Böylelikle kuvvetler arasında yetki gaspına fırsat tanımayan sağlıklı bir ilişki tesis edilmiştir.

Tek başlı yürütme başkanlık sistemlerinin ayırt edici özelliğidir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde Cumhurbaşkanına yürütme yetkisi Türk milleti tarafından seçimle verilmektedir. Bu yetkinin sınırları da Anayasa'da net bir şekilde belirlenmiştir.

16 Nisan 2017 Anayasa değişikliği halkoylaması ile Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine onay veren aziz milletimiz bu iradesini 2018 ve 2023 seçimlerinde tekrar tekrar teyit etmiştir.

Zira bu seçimlerde muhalefetin temel propaganda konusu, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine yönelik asılsız ve mesnetsiz eleştiriler ile güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş önerisi olmuştur. Ama milletimiz bunlara hiç inanmamış, tezvirat ve dedikodularına değer vermemiştir.

Türk milleti, sağlam ve şaşmaz bir iradeye, feraset ve basirete sahip necip bir millettir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ve Cumhurbaşkanının arkasında milletimizin kararı bulunmaktadır. Milletimize güvenilmeli, millî iradeye saygı duyulmalıdır.

Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, siyasi istikrara giden önemli bir yol ve aşama olmuş, parlamenter sistemde yaşanan siyasi kriz ve belirsizlikleri ortadan kaldırmıştır. Türkiye vesayet odaklarından arındırılmış, ayak bağlarından kurtulmuş, öz güvene kavuşmuştur.

İstikrarsız ve zayıf yürütme modeline geri dönme, yeniden kriz üreten bir yapı tesis etme arayışı, çözülmüş sorunları yeniden gündeme taşıma gayreti milletimize büyük haksızlıktır.

Torba düzenlemeleri herkes eleştirmekte, ancak kimileri bu uygulamayı haksız ve mesnetsiz bir şekilde Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine mal etmek istemektedir.

Halbuki, kanun tekliflerinde torba düzenlemeye gidilmesi, temel kanun olarak görüşülmesi, komisyonların etkin çalışamaması, çalışmaların planlı ve programlı olmayışı gibi hususların hükümet sistemiyle alakası yoktur, bunlar parlamenter sistem döneminde de hep eleştirdiğimiz konulardır.

Sorun, Meclis’in çalışma usul ve esaslarıyla ilgilidir. Bu da içtüzükle belirlenmektedir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü‘nün yepyeni bir anlayışla ele alınması gerektiği ve Meclis çalışmalarında hem kurumsal hem de işlevsel yeniliklere ihtiyaç olduğu açıktır.

Aslında yeni bir iç tüzük hazırlanması için 2009 ve 2013 yıllarında Meclis’te uzlaşma komisyonları kurulmuş ve bazı çalışmalar yapılmıştır.

Bu çalışmaların dikkate alınması, hatta bir uzlaşı ürünü olan 2009 tarihli metnin esas alınması hâlinde kısa sürede yeni bir iç tüzüğün çıkarılması mümkündür.

Bu konuda tüm siyasi parti gruplarına sorumluluk düşmektedir. Meclis İçtüzüğü yenilikçi bir anlayışla düzenlenmeli, her kanun teklifinin görüşmelerinde Meclis itibarına da zarar veren kısır tartışmalara ve zaman kayıplarına artık son verilmeli, yasama kalitesi sağlanmalıdır.

Değerli milletvekilleri;

Kanun teklifi özetle şu konuları kapsamaktadır.

Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığının adı Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği olarak değiştirildiğinden ilgili kanunlarda gerekli düzenlemeler yapılmakta, ayrıca kaldırılmış bazı konsey ve komisyonlara mevzuatta yapılan atıflara açıklık kazandırılmaktadır.

Ekonomik ve Sosyal Konseyin üyeleri ile çalışma usul ve esaslarının Cumhurbaşkanınca belirlenmesi düzenlenmektedir.

Ekonomik ve Sosyal Konseyin faaliyetlerine mutlaka işlerlik kazandırılması görüşündeyiz.

Teklifte, Milli Savunma Bakanlığınca mayın veya patlamamış mühimmat temizleme faaliyetleri için ithal edilecek her türlü araç gümrük vergisinden muaf tutulmaktadır.

Türk Silahlı Kuvvetlerinde subayların rütbe bekleme sürelerinin Cumhurbaşkanı kararıyla uzatılıp kısaltılabilmesine imkan sağlanmaktadır.

Rütbe bekleme sürelerinin uzatılıp kısaltılabilmesinde, Kuvvet komutanlıklarının rütbe karşılama oranlarına göre eksiklik veya fazlalık oluşması halinde personel ihtiyacının karşılanabilmesi amaçlanmaktadır.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaç ve planlamalarının dikkate alınması, dolayısıyla görüşü burada çok önem arz etmektedir. Bu maddenin Komisyonda da ifade edildiği üzere Türk Silahlı Kuvvetleri ve Millî Savunma Bakanlığının görüşlerini içerdiği açıktır.

Türk milletinin medarı iftiharı ve gözbebeği mertebesindeki Türk Silahlı Kuvvetleri günlük siyasi polemiklere alet edilmemelidir.

Teklifte, Yükseköğretim Kurulu üyelerinin seçim ve atama usulü ile rektörlerin Cumhurbaşkanı tarafından atanması, yükseköğretim kurumlarında sözleşme ile çalıştırılacak yabancı uyruklu öğretim elemanlarının çalıştırılma usulü belirlenmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak üniversitelerimizin; ülkemizin ihtiyaç duyduğu insan gücünü yetiştiren, yaptığı araştırmalarla bilim ve teknoloji üreten, toplumsal gelişmeye önderlik eden, dünya üniversiteleriyle yarışan eğitim kurumları hâline getirilmesi görüşündeyiz.

Bu amaçla Yüksek Öğretim Kurulu ve üniversiteler konusunda köklü bir düzenlemeye gidilmesini, ayrıca akademisyenlerin özlük haklarının statülerine yaraşır bir seviyeye çıkarılmasını gerekli görüyoruz.

Teklifte, Spor Toto Teşkilat Başkanlığı bayilik sistemi kuruluş ve denetiminin özel hukuk tüzel kişilerine devredilebilmesi öngörülmektedir.

Öğrencilere özel barınma hizmeti veren kurumların izin ve ruhsatının ortaöğrenim düzeyinde Millî Eğitim Bakanlığınca, yükseköğrenim düzeyinde Gençlik ve Spor Bakanlığınca verilmesi öngörülmektedir.

Gençlik ve Spor Bakanlığınca yurtdışında koordinasyon ofisleri kurulması ve çalışacak personel ile ilgili düzenlemeler yapılmaktadır.

Bugün birçok bakanlık ve kurumun yurtdışı teşkilatı bulunmaktadır. Kamu harcamalarında tasarruf sağlanması da dikkate alınarak mevcut yurtdışı teşkilatların gözden geçirilmesi ve zorunlu olmayanların kaldırılması uygun olacaktır.

Teklifte, Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar ile geçmişte görev alan Bakanlar Kurulu üyeleri, kaldırılan Askerî Yargıtay ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesi başkan, üye ve başsavcıları ile Jandarma Genel Komutanının görevleriyle ilgili işledikleri suçlardan dolayı Yüce Divan yargılamaları ile ilgili esaslar belirlenmektedir.

Kamu iktisadi kuruluşlarının da “anonim şirket” olarak kurulabilmesi ve Cumhurbaşkanınca kurulacak kamu sermayeli işletmelerde; Türk Ticaret Kanunu’nun bazı hükümlerinin uygulanmaması düzenlenmektedir.

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Kurul Başkan ve üyelerinin görevlerine hangi durumlarda son verilebileceğine ve Ticaret Bakanlığı Döner Sermaye İşletmesinin görevleri, gelir ve giderlerine ilişkin hususlar belirlenmektedir.

Sendika ve konfederasyonların, afet bölgelerinde bazı dernek ve vakıflara yardım yapabilmesi sağlanmaktadır.

Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığının gelirlerini artırmak amacıyla Cumhurbaşkanına yetki verilmekte, mal ve hizmet alımları ile yapım işleri, bazı hükümleri hariç Kamu İhale Kanunu kapsamı dışında bırakılmaktadır.

Kamu ihale mevzuatı tüm kamu idarelerinin ihtiyacını karşılayabilecek ve hepsini kapsayacak şekilde güncellenmeli, harcamalarda tasarruf sağlamak üzere kamu ihale ve sözleşme süreçleri iyileştirilerek rekabet artırılmalıdır.

Değerli milletvekilleri;

Kanun teklifinde bir veya birden fazla köyün yapılan oylama sonucuna göre o yerde belediye kurulması düzenlenmekte, yeni iskân nedeniyle oluşturulan ve nüfusu 5 bin ve üzerinde olan herhangi bir yerleşim yerinde belediye kurulabilmesi sağlanmaktadır.

Ayrıca, meskûn sahası bağlı olduğu il veya ilçe belediyesi ile nüfusu 50 bin ve üzerinde olan bir belediyenin sınırına 5 kilometreden daha yakın olan belediye ve köylerin mahalleye ve nüfusu 2 binin altına düşen belediyelerin de köye dönüştürülmesi hükmü yer almaktadır.

Esasen mahalli idarelerin yetkileri ve mali imkanlarının gözden geçirilmesi ve hizmet bakımından güçlendirilmesi, bu kapsamda Büyükşehir Belediye Kanunu ve Belediye Kanunu ile İller İdaresi ve Köy Kanunlarının yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak yüz il, bin ilçeden oluşan bir idarî sistemin teşekkül ettirilmesini öngörüyoruz.

Ülkemizde köy ve beldeler ile birçok ilçenin hatta ilin nüfusu yıllardır azalmakta, insanımız büyük şehirlere göç etmektedir. 2012 yılında çıkarılan bütünşehir yasası göçü daha da hızlandırmıştır.

Örnek olarak bakınız, 2024 yılında Konya merkezi dışındaki 28 ilçemizin toplam nüfusu yüzde 0,6 azalmış, 22 ilçemizin nüfusundaki azalma yüzde 15’e kadar varmaktadır.

Son on yılda ise Konya’nın toplam nüfusu yüzde 10,5, merkez nüfusu yüzde 17,5 artarken, merkez dışındaki 28 ilçemizin 19’unda yüzde 23,8’e kadar varan nüfus azalışı sözkonusudur.  

Türkiye ekonomisinin yaşadığı en temel sorunlardan biri bölgelerarası ve bölge içi gelişmişlik farklarıdır. Bu da pek çok sosyal ve ekonomik sorunlara neden olmaktadır.

Bu itibarla nüfusu azalan yerlerde belediyeleri kapatmak yerine nüfusunu artıracak, göçü durduracak, bölgeler arası gelişmişlik farklarını giderecek kapsamlı politikalar uygulamalıyız.

Bu konuda 30 Mayıs 2025 tarihinde yürürlüğe konulan yeni yatırım teşvik sistemi bir reform niteliğindedir.

"Türkiye Yüzyılı Kalkınma Hamlesi" ve "Sektörel ve Bölgesel Teşvik Sistemi" programları ile yatırımların desteklenmesi, bu kapsamda, "Yerel Kalkınma Hamlesi" ile her şehrin kendi dinamiklerine uygun teşvikler sağlanması öngörülmektedir.

Bununla birlikte öncelikle her bir yerleşim biriminin potansiyeli değerlendirilerek hedef sektörler belirlenmeli, devlet-millet işbirliği içinde uygulamaya konulacak projelere destek verilmelidir.

Bu kapsamda ilçe bazlı teşvik sistemi geliştirilmeli, her ilçe sosyoekonomik gelişmişlik durumuna göre teşviklerden yararlandırılmalı, özellikle komşu iller arasında haksız rekabet oluşumu da önlenmelidir.

Ayrıca, ülkemizde belli bölgelerde oluşan ekonomik ve demografik yoğunluğun Anadolu'nun diğer illerine kaydırılmasına yönelik politikalar da devreye konulmalıdır.

Bu konuda Konya’da faaliyet gösteren Kalkınma Odaklı Stratejik Araştırmalar Merkezi, KOSAM tarafından hazırlanan “Marmara-Orta Anadolu Sanayi Dönüşümü” başlıklı raporda detaylı analiz ve değerlendirmeler yer almıştır.

Bu rapora göre; İstanbul tek başına Türkiye’deki sanayi tesisi sayısının beşte birine sahiptir. Marmara Sanayi Bölgesi ise sanayi tesisi sayısının %30,3’lük ve sanayi istihdamının %34,6’lık kısmını oluşturmaktadır.

Ülkemiz nüfusunun dörtte biri İstanbul, Kocaeli ve Bursa’nın yer aldığı Marmara Sanayi Bölgesi’nde yaşamaktadır.

Yıllar içinde göçle gelen hızlı büyüme ve çarpık yapılaşma sorunları da göz önüne alındığında bölgede yaşayanlar için altyapıdan ulaşıma temel ihtiyaçlara erişimde sayısız eşitsizlik meydana gelmektedir.

Bölgedeki yoğunluk, yoksulluktan toplumsal eşitsizliğine kadar sürdürülebilir refahın hemen hemen her alt başlığında en büyük engel olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ekonomik ve demografik yoğunluğun tek bir bölgeye konumlandırılması pek çok açıdan riskler barındırmaktadır. Başta doğal afetler olmak üzere karşı karşıya kalınması muhtemel risklerin Türkiye için bir ekonomi güvenliği sorunu haline gelebileceği değerlendirilmektedir.

Bu bakımdan Marmara Sanayi Bölgesi’nin bir kısmının Anadolu'daki yeni merkezlere konumlandırılmasının uzun vadeli getirileri sadece ekonomik değil aynı zamanda stratejik bir değere sahiptir.

Bu konuda uygulanacak politikalar ve alınacak tedbirlerin, Türkiye’nin ekonomi güvenliğine katkı sağlayacağı, büyük şehirlere göçü tersine çevireceği, bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarını azaltacağı, Marmara Sanayi Bölgesi’ndeki yoğunluğun azalmasıyla başta ev fiyatları ve kiralarda olmak üzere fiyatlama davranışlarına olumlu katkıda bulunacağı ve nihayet ülke kalkınmasının önündeki potansiyel riskleri en aza indireceği değerlendirilmektedir.

Bu politikaların uygulamaya konulması Anadolu'yu şaha kaldıracaktır.

Anadolu’daki şehirlerin altyapısı, sanayicilerin tecrübeleri ve şehirlerdeki büyüme iştahı söz konusu yeniden konumlandırma için oldukça cazip bir iklim sağlamaktadır.

Örneğin Konya, ülke ekonomisine önemli katma değer sağlayan üretim merkezlerinden birisidir. Esnek üretim yapısıyla imalat sanayisinde küresel piyasalara entegre bir endüstriyel büyüme odağı olmaya doğru ilerlemektedir.

Konya, değerleriyle, konumuyla, arazisiyle, gelişmiş sanayi altyapısıyla, girişimci insanlarıyla birçok avantajı bulunmakta olup, her açıdan daha hızla gelişmesi için yüksek potansiyele sahiptir. Devam eden hızlı tren yatırımı ile Konya'nın limanlara uygun maliyetle ve hızla ulaşımı da yakın zamanda sağlanacaktır.

Değerli milletvekilleri

Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerine ulaşma azmimiz çok güçlüdür. Cumhur İttifakı olarak tek yüreğiz. Aynı hedeflere kilitlenmiş vaziyetteyiz.

Vakit reform vakti, yükseliş vakti, kucaklaşma vakti, sosyal ve ekonomik meseleleri milletimizin beklenti ve talepleri doğrultusunda çözme vaktidir.

Türkiye ekonomisi en zor etapları geride bırakmış, en çetin süreçleri aşmıştır. Önümüzdeki dönemde kalıcı fiyat istikrarını sağlamaya dönük politikalarla birlikte başta üretim, tasarruf, vergi, harcama, gelir dağılımı, çalışma hayatı, eğitim ve tarım alanı gibi temel alanlarda yapısal önlemleri ciddiyetle hayata geçirmeliyiz.

Başta emeklilerimiz olmak üzere, çalışanlar, küçük esnaf ve çiftçilerin alım gücünü ve refahını artıracak düzenlemeler yapmalıyız.

Türkiye’yi daha demokratik, ekonomik ve sosyal olarak gelişmiş, Dünya liginde en üst sıralarda olan bir ülke yapmak temel hedefimizdir. 

Demokratik standartların yükseltilmesi amacıyla hak ve özgürlükleri öne çıkaran, demokratik, kapsayıcı, mutabakata dayalı, milletimizin beklentilerine uygun yeni bir anayasa ile Türkiye’yi ayak bağlarından tümüyle kurtarmalıyız.

Yeni Anayasa ile birlikte, darbe dönemi ürünü olan Siyasi Partiler Kanunu ve seçim kanunlarını yeniden düzenlemeli ve siyasi etik kanununu çıkarmalıyız.  

Toplumsal yaraların sarıldığı, kronik meselelerin köklü çözümlerle buluşturulduğu, milli ve manevi değerlerle kenetlenmiş bir Türkiye’ye ulaşmak müşterek gayemizdir.

Terörsüz Türkiye hedefinin gerçeğe dönüşmesi için önemli mesafeler alınmıştır. Tarihî adımlar, tarihî sonuçlar doğurmak üzeredir.

Bizim üstesinden gelemeyeceğimiz, altından kalkamayacağımız hiçbir sorun yoktur.

Türk ve Türkiye Yüzyılı aynı zamanda huzur ve refahın yüzyılı olacaktır. Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti milli birlik ruhuyla ve bin yıllık kardeşlik şuuruyla sonsuza kadar var olacaktır."

Haberi Sesli Oku

YAZARLAR