Ülkücü Şehit Cengiz Akyıldız
ÜLKÜCÜ ŞEHİDİMİZ CENGİZ AKYILDIZ
26 OCAK 2014
“Cengiz Akyıldız, helal süt emmiş ve emzirmiş temiz bir ana babanın evladı olarak 1961 yılında İstanbul'da doğdu. Her çocuk ve genç gibi onunda hayalleri ve hülyaları vardı. Helal süt emdiği ve dualarla büyüdüğü için önce ülkem, milletim, bayrağım, dinim, törem, değerlerim demek gibi bir mecburiyeti vardı. Çünkü dua ile büyüyüp helal süt emmek bunu emrediyordu. Cengiz de öyle yaptı.
Okuldayken, bazılarının askere, polise, devlete, töreye, Kur'ana, Peygamber'e, hürriyete, mala, cana, namusa, helale saldırmalarına karşı çıktı…12 Eylül 1980 darbesinin akabinde 93 Gün şubede sorgulandı. Hayvanlara dahi yapılması doğru görülmeyen işkencelere maruz kaldı.Tam 11 yıl hapis yattı. Nihayet dışarı çıktı. Cengiz Akyıldız hemen kaldığı yerden Türk Milletini yüceltme davasına devam etti.Tehdit edildi, darp edildi, iftira atıldı, saldırıya uğradı ve rahat yüzü görmedi.26 Ocak 2014 de kahpece düzenlenen silahlı saldırıda alçakça şehit edildi.Onu kalbinden vurdular. Aslında kalbinden vurulan Cengiz değildi. Kalbinden vurulan Türk Milletiydi. Çünkü Cengiz Akyıldız Türk Milletini temsil ediyordu… Cenazesi 27 Ocak günü mahşeri bir kalabalıkla Edirne kapı şehitliğine defnedildi…”
AKYILDIZ’IN “CENAZEME BEKLERİM” ADLI PAYLAŞTIĞI ŞİİRİ;
“Daha dün konuşmuştuk ama..” diyorsun….
“Ama nasıl olur!”lar çekip çekiştiriyor iki yakanı…
“Hiç beklenmedik bir ölüm!” bu, değil mi?…
“Vakitsiz”
“Erken!”
“Sürpriz!”
İşinize ara vereceksin bugün…
Neşenizi kaçırdım biliyorum.
Kocaman bir pürüz gibi duruverdim karşınızda..
Hızını kestim hayatının.
Dahası, üzerine alındınız.
Ölüm bize de yaklaşırmış dediniz..
Ölmesi kanıksanmış, öleceği gelmiş bir yaştayız artık.
Ölmüş olmasına şaşırılmayan bir adamım.
Bir baksana, ne değişti ki dünyada, ben eksildim diye…!
Boğaz Köprüsünde trafik akıyor hâlâ.
Ben öldüm diye şeritleri eksilmedi ya yolların.
Ben öldüm bu defa…
Hayret, şimdiye kadar hep başkalarıydı ölen…
Gitsem de gitmesen de farketmez bir cenaze olurdu camilerden birinin avlusunda.
Belki bir kalabalık çıkagelirdi önüme…
“Ölen biri çıkar bu şehirde her gün!” diye kanıksadığım
Adını bile sormaya zahmet etmediğin.
Eksilenin kim olduğuna aldırış etmediğin.
Gitti diye üzülmediğin birinin cenazesi işte…..
Aynı manzara, aynı tabut, aynı üzgün yüzler…
Aynı güneş gözlükleri.
Sıradan bir cenaze yani.
Ama bu cenazeye mutlaka gitmeliyim.
Seni bilmem ama beni bekliyorlar….
Ayıp olur, çok ayıp…
Davetlilerin yüzüne bakamam sonra.
Dediği gibi şairin, bir musallalık saltanatım bu benim.
Başroldeyim.
Toprağa konulacak adam rolü benim….
Ardından ağlanılacak adamı ben oynayacağım….
Hiç itirazsız karanlığa uzanmak bana düştü bu defa.
Üzerine toprak atılan adamı..
Bir toprak yığının altında yüzü erimeye terkedilen adamı..
Hüzünlerin müsebbibi olacak adamı.
Ayakkabısının kendisini bekleyeceği adamı.
Elbiseleri evden çıkarılacak adamı.
Yatağı boş kalacak adamı.
Akşam eve dönmeyecek adamı.
Şehit kabirleri bekleyecek adamı..
Eve dönmesi beklenmeyecek adamı.
Sofrada yeri boş duracak adamı.
Adı telefon rehberinden silinecek adamı.
Şehrin dudaklarından yarım ağız çıkmış bir hece gibi önemsizleşecek adamı.
Sevinçlerin ortasına en fazla bir hıçkırık gibi sokulsa bile hatıranın evinden hemen kapı dışarı edilecek adamı
Resmine bakıp bakıp da ağlanacak adamı belki.
“Adı neydi…. Hani…. şunu yapardı ya!” diye yokluğu normal bilinecek adamı…
Soluk bir resimde mahzun bir tebessümün ardında aşklarını saklayan, susturan adamı.
Ben oynuyorum bugün…
Sahnedeyim.
***
Şehidim, Cengizim!
Tandoğan Meydanında platforma çıkabilmek için
dayandığın o omuz hala
sapasağlam...
Ellerinin izini hissede hissede yaşıyorum!
Ruhun şad mekanın Cennet olsun..
Ramazan DURMUŞ
#Şehit #Gazeteci #Yusufiyeli #CengizAkyildiz