Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı, vaizlik mesleği güçlendirilmeden, dini hizmetlerin toplumsal etkisinin güçlenemeyeceğini, değer görmeyen bir hizmetten de yüksek verim beklenemeyeceğini bildirdi.
Vaizlerin özlük hakları, kariyer sistemi ve çalışma şartlarının artık ertelenmeden ele alınmasını isteyen Hilmi Şanlı “Sahadaki gerçeklerle uyumlu düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmelidir” dedi.
Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Vaizlerin haklı talepleri görmezden gelinemez!”
Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hilmi Şanlı Diyanet İşleri Başkanlığının SESSİZ KAHRAMANLARI VAİZLERLE ilgili basın açıklaması yaptı. Şanlı açıklamasında:
Vaizler, Milletimizin gönlüne hikmeti, kalbine merhameti, zihnine ilmi nakşeden sessiz kahramanlardır.
Her gün kürsüde binlerce insana umut aşılayan, ancak kendi haklarını aradığında sesi duyulmayan emek neferleridir.
Vaizler, kürsüde milletin gönlünü aydınlatıyor, Ama kendi haklarını ararken karanlıkta bırakılıyor.
Yük çok…
Karşılık az…
Görev çok…
Değer eksik…
Görevlendirmeler adaletsiz,
Özlük hakları yetersiz,
Emek görünmez!
Açıkça ifade ediyoruz:
Kürsünün ışığını sökenler, teşkilatın ruhunu karartır!
Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak,
Vaizlerin yıllardır dile getirdiği ancak karşılık bulmayan sorunları açık ve net bir şekilde söylüyoruz.
Vaizlerin meslek itibarını, çalışma şartlarını,
mali haklarını ve kariyer geleceğini ilgilendiren temel sorunların artık ötelenemeyeceğinin ilan ediyoruz.
Vaizlik mesleği, dışarıdan bakıldığında yalnızca kürsüde yapılan bir hitap faaliyeti gibi görülmektedir. Oysa gerçek çok daha ağır, çok daha kapsamlıdır.
Vaiz,
Toplumun tam ortasındadır.
Sahadadır.
Kriz anlarında ilk çağrılan, zor zamanlarda en fazla sorumluluk yüklenen personeldir.
Vaiz;
- Cezaevlerinde,
- Öğrenci yurtlarında,
- Hastanelerde,
- Aile ve Dini Rehberlik Bürolarında,
- Engelli koordinatörlüklerinde,
- Bağımlılıkla mücadele alanlarında aktif görev yapmaktadır.
Gençlerle, ailelerle, bağımlılarla, kriz yaşayan bireylerle birebir ilgilenmektedir.
Ancak bu geniş ve ağır görev alanına rağmen; Vaizlerin çalışma şartları belirsiz,
Görev tanımları dağınık, Yaptıkları hizmetlerin büyük bölümü ise görünmez durumdadır.
Görünmeyen emek zamanla yok sayılmaktadır. Bu durum hem hizmetin niteliğini hem de personelin kuruma olan aidiyetini ciddi biçimde zedelemektedir.
Vaizler;
Dini Yüksek İhtisas Merkezlerinde doktora seviyesinde eğitim almış, alanında yetkin, sahaya hâkim personeldir.
Buna rağmen;
Her kariyer yükselme talebinde yeniden ve yeniden Yüksek eleme oranlı yazılı sınavlara ve tartışmalı sözlü mülakatlara tabi tutulmaktadır.
Yüksek lisans ve doktora mezunu vaizler dahi; Uzman vaizlik ve başvaizlik kadrolarına atanabilmek için defalarca sınav kapısında bekletilmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı mevzuatına göre,
vaizler ile şube müdürleri eşdeğer kadrodur.
Ancak uygulama bunun tam tersidir.
Şube müdürü %170 ek ödeme alırken,
Vaiz %125 ek ödeme almaktadır.
Bu fark maaşlara ciddi bir fark olarak yansımaktadır.
Soruyoruz:
Eşdeğer kadroysa bu fark neden vardır?
Bu adalet midir? Bu hakkaniyet midir?
Bugün vaizlerin aldığı ek ödeme,
Bir çok ünvandan daha düşüktür.
Bu tablo kabul edilemez!
Üstelik vaiz;
- Yeri gelir müftüye vekâlet eder,
- Yeri gelir şube müdürünün görevini yürütür,
- Kimi zaman denetim yapar,
- Kimi zaman muhakkik olarak inceleme ve soruşturma yürütür.
- Yeri gelir Kur’an kursu öğreticiliği yapar,
- Yeri gelir cüppe ve sarık giyerek imamlık yapar,
- Cami kürsülerinden idari hizmetlere kadar her alanda görevlendirilir.
Sorumluluk artmakta, ancak yetki ve haklar yerinde saymaktadır!
Türk Diyanet Vakıf-Sen olarak altını çizerek söylüyoruz:
Vaizlerin talebi ayrıcalık değildir.
Bu talep adalet, eşitlik ve hakkaniyet talebidir.
Açıkça ifade ediyoruz:
Vaizlik mesleği güçlendirilmeden, dini hizmetlerin toplumsal etkisi güçlenmez.
Değer görmeyen bir hizmetten yüksek verim beklenemez.
Bu nedenle,
- Vaizlerin özlük hakları,
- Kariyer sistemi,
- Çalışma şartları
Artık ertelenmeden ele alınmalı,
Sahadaki gerçeklerle uyumlu düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmelidir.
Tekraren söylüyoruz :
Vaiz sadece konuşan değildir; yük taşıyandır. Ve yük taşıyanın hakkı geciktirilmemelidir!
Vaiz konuşur…
Ama önce dinlenmelidir.
Vaiz anlatır…
Ama önce anlaşılmalıdır.
Biz lütuf değil,
emeğin karşılığını istiyoruz.
Saygılarımla…"