Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu’nun rollerini paylaşarak hançerledikleri, elinden CHP’yi aldıkları Kemal Kılıçdaroğlu, ilk defa CHP içindeki yolsuzluk ve rüşvet sarmalına bu kadar net bir tepki gösterdi. Eskiden sadece ima ediyor, sözün etrafında dolaşıyordu. Ama son konuşmasında son derece açık ifadeler kullanarak şöyle dedi:

“Birincisi, siyaseti temiz tutmak ve hesap sormaktır. Hesap sorabilmek için de hesap vermekten kaçınmamak gerekir. Hesap vermek, her bir CHP’linin namus borcudur. Her siyasi parti ve siyasetçi savrulabilir, geri durabilir, rüşvet ve yolsuzluk sarmalına bulaşabilir ve hatta ihanet zincirine tutunabilir.
Ama — bakın büyük bir ‘ama’ ile söylüyorum — CHP rüşvetlerle, yolsuzluklarla ve rüşvet çarkının müteahhitleriyle anılamaz. Bunlarla bir araya gelemez. Üzerinde iftiralar ve yolsuzluk iddialarıyla yol alamaz. Derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir. CHP, aziz milletimizi ahlaki uyanışa davet eden bir parti olmalıdır.”

Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri, siyaseten bakıldığında, adeta kılıcı çekmek anlamı taşıyor. Bunun hemen ardından CHP’li 10 milletvekilinin, Genel Başkan Özgür Özel’e hitaben yayımladığı bildiride, “Hem kamuoyunda hem de saha çalışmalarımızda tekrarla ve ısrarla bizlere sorulan bazı sorulara cevap vermekte zorlanıyoruz” diyerek parti içinde adı yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla anılanlara karşı net tavır alınmasını istemesi de, CHP’deki iç kavganın artık daha da derinleşeceğinin işareti niteliğindedir.

Geçtiğimiz hafta bir CHP değerlendirmesi yaparak şöyle demiştim:

“Cumhurbaşkanlığı seçim sürecine girildiğinde CHP’nin kırk parçaya bölüneceği artık görünen bir gerçektir. Ankara’ya bir çivi bile çakmadan Cumhurbaşkanlığı hayali kuran Mansur Yavaş bir tarafa savrulacak; hançerlenerek CHP’nin elinden alınan Kemal Kılıçdaroğlu ve onun kadrosu başka bir tarafa gidecektir. Özgür Özel ise Ekrem İmamoğlu’nu kurtarma seferberliği içinde kendini tüketip yıpratacaktır.”

Bugün, bu tespitimin ayak sesleri duyulmaya başlamıştır.

CHP’nin mevcut iç yükünü taşıması artık mümkün görünmüyor. Ekrem İmamoğlu’nun parti içindeki güç mücadelesi, Özgür Özel’in ona yaranmak için CHP’nin kurumsal disiplinini ikinci plana itmesi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderlikten uzaklaştırılmasının ardından yaşadığı kuyruk acısının etkilerini hâlâ üzerinden atamaması, parti içindeki fay hatlarını her geçen gün daha da derinleştiriyor.

Bu üç ana eksen varlığını sürdürdükçe CHP’de ayrışmanın, gerilimin ve hizip çatışmalarının artması kaçınılmazdır. Bir noktadan sonra bunun siyaseten bölünmelere ve kopuşlara evrilmesi, mevcut tabloya bakıldığında sürpriz olmayacaktır.

ÇİZİM : @ErhanYalvac1