Şükrü ALNIAÇIK


100. YIL KUTLU OLSUN İkinci Yüzyılı Sağlam Yaşayalım...

100. YIL KUTLU OLSUN İkinci Yüzyılı Sağlam Yaşayalım...


Halka "öküz" gözüyle bakan, 
Askeri ve sivil erkânı, güçle, menfaatle, makam ve koktuk hırsıyla kafaya almış, 
Darbeci-vesayetçi elitlerin Türk Milleti gibi, Cumhuriyeti, ölümlü-zulümlü soykırım ve muhaceretli yüzyılların ardından, kanıyla, canıyla, çorabı ve çarığıyla, kadınları cepheye mermi taşıyarak kurmuş asil bir millete... 
Mason Darbecinin milli egemenliği tankla gasp eden yıkıcı vasfını açığa çıkaracağı için;

Cumhuriyet'in doğru dürüst tanımını bile yapmadıkları...

"Halkına komitacı" bir Cumhuriyet aldatmacasından, 
Gerçek bir halk idaresine doğru güçlü adımlar attığımız 100. Yılında; 
Aziz Türk Milleti'nin Cumhuriyet Bayramını kutluyor,

Nice mutlu ve müreffeh yüzyıllar diliyorum.

***
Not: Cumhuriyet, başında sembolik de olsa kral olan (evrimci) meşruti krallıkların alternatifi olan Fransız tipi (inkılapçı) demokratikleşme rejimidir.

Bu yüzden iki demokratikleşme kulvarının temel farklılık noktası olan "devlet başkanının göreve geliş şekline göre" tanımlanır.

Yani Cumhuriyet,  "DEVLET BAŞKANININ SEÇİMLE GÖREVE GELDİĞİ YÖNETİM ŞEKLİ"dir.

Türkiye Cumhuriyeti, 100 yılda ne yazık ki iki kez (1960-61 Cemal Gürsel) ve 1980-82 Kenan Evren) seçimle işbaşına gelmemiş devlet başkanları tarafından yönetilmek suretiyle kesintiye uğratılmıştır.

Çocuklara anlatılan "Halkın kendi kendini yönetmesi" ezberinin ötesinde, kavramın doğum yeri olan Avrupa'da, Akademide bilinen, kabul gören ve halktan gizlenen gerçek tanımı budur.

Devlet başkanının göreve geliş şekliyle ilgili gerçek tanımlamayı karartan bu sansürün sebebi, darbecilerin "seçilmeden geldiklerinde Cumhuriyeti yıkıp yıkmadıklarının sorgulanmasına" engel olmaktır.

Sorgulamayan halk, gerçek bir Cumhuriyet kuramaz, kursa da koruyamaz; onu bir gece sabaha karşı kaybeder.

Darbesiz, muhtırasız, sızmasız, kumpassız nice  yüzyıllara...

Saygıyla...

YAZARLAR