Muhittin GÜMÜŞ / TANRI DAĞLARI'NDAN


101. YILINDA TÜRKİYE CUMHURİYETİ

Cumhuriyetimizin, bağımsızlığımız sayesinde başta Türk Devletleri Teşkilatı'nda olmak üzere dünyadaki bütün siyasi güçler arasında güçlü biçimde varız.


Büyük Türk milletinin çağlar boyunca kurduğu devletlerin her biri dünya tarih sayfalarının en kıymetli bölümlerini işgal eder. Hunlardan Göktürklere, Karahanlılardan Büyük Selçuklu Devleti'ne, Devlet-i Âli'den  Türkiye Cumhuriyeti'ne kadar baktığımızda  bütün dünyada içinde Türk'ün olmadığı tarih bomboştur. Köklü milletlerin kökü derinlerde ve tarihtedir.

 

 

Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti'nin yıkılma sürecinin ardından destansı bir Millî Mücadele'nin neticesinde yerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin 101. yılı kutlu olsun hepimize. Buna katkısı olan başta Gâzi Mustafa Kemâl Atatürk ve silah arkadaşlarına, şehitlerimize ve aziz Türk milletinin bütün kahraman evlatlarına şükran borçluyuz.

Ülkemizde cumhuriyetin demokrasiyle aynı anlama geldiğini sanan aydınların(!) olması benim meselem değil. Cumhuriyet başka şey, demokrasi başka şeydir. İkisi bir arada olunca pek güzel bir şey olduğunu düşünüyorum.

Cumhuriyet 1923'ten beri var ama demokrasi 1946'dan beri anılır olsa da bir var bir yok idi; masal gibi yani…

Demokrasi çok partili sistemle milletin vekillerini seçmek ya da  seçilmek için yalnızca seçimlere katılmak değildir. Milletin hür iradesinin, hukukun ve adaletin tecelli ettiği devlet nizamıdır demokrasi. 

Kimse 1960'ta, 1971'de ve 1980-1983 arasında demokrasi  olduğunu falan sanmasın...

28 Şubat post modern darbecilerinin Sincan sokaklarından geçirdiği tanklarla çevik(!) bir paşanın balans ayarı da demokrasi içindi(!) demesin. 
Cumhuriyet, devlet başkanının "veraset  veya vesayet yoluyla" gelmediği rejimdir. Hani bazı ülkelerin de adı "Cumhuriyet" ama demokrasisiz cumhuriyettir onlar...Onları siz bilirsiniz zaten. 1945'te Almanya bölününce doğudakine Demokratik Alman Cumhuriyeti deniyordu.Öyle tek partili sözde demokrasiler de vardı dünyada... Kavramları esas ruhuyla anlamak ve kabul etmek gerekir.

Her aklına geleni söylemeyi düşünce özgürlüğü çerçevesinde değerlendirmek, her türlü bölücü laf ifrazatını dillendirmek, emperyalist "abd" ve "ab" mensubu müstevlilerinin ağzıyla konuşmak, ülkenin kaderiyle ilgili meselelerde mücadele azmini kıracak eylemlerde bulunmak, demokrasinin nimetlerini suistimal etmek, ülkenin imkanlarıyla unvan, makam ve itibar sahibi olup sonra da sözde aydın etiketiyle millete sövmek demokrasiyle izah edilemez. Öyle hallerde "cumhuriyetçi olmak" lazımdır. Yoksa normal şartlarda bendeniz Türk milletinin iradesini hür ve bağımsız bir biçimde tecelli ettiren  rejim demokratik, laik, sosyal adalete dayalı hukuk sistemi olan cumhuriyettir düşüncesindeyim.
Türk'e yaraşır davranmak; bilimde, eğitimde, teknolojide, sanayide, mimaride, sanatta, kültürde, edebiyatta, fikir dünyasında; daha da gelişmemiz şart. Özellikle tarımda ve savunma sanayiinde daha ileri seviyede işler yapacak potansiyelimiz var. 

Cumhuriyetimizin, bağımsızlığımız sayesinde başta Türk Devletleri Teşkilatı'nda olmak üzere dünyadaki bütün siyasi güçler arasında güçlü biçimde varız.

Şühedanın kanıyla yoğurulduktan sonra hür ve bağımsız olan Türkiye Cumhuriyeti'nde ezanlar okunuyor, namazlar eda ediliyorsa;  bütün eğitim kurumlarında İstiklal Marşı söyleniyor ise, Türkçe konuşup Türkçe yazabiliyorsa her vatandaş, duygu ve düşüncelerini rahat biçimde ifade edebilme özgürlüğüne sahipse,  minnet duyulması gereken aziz Türk milletinin kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'dir. 

Biz kardeş Türk Devletleri ile birlikte güçlüyüz. Türk Yüzyılı başlıyor.

Nice 101. yıllar dilerim.

Tanrı Dağları'ndan 
Muhittin Gümüş 
29 Ekim 2024

YAZARLAR