İstiklâlimizin marşı... Kahramanlık destanı... Türk'ün kıymetli destanı... “Allah, bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın!” diyen yüksek iman, ahlâk ve erdem sahibi Mehmet Akif Ersoy'un duasına âmin demek istiyorum. Ruhu şad olsun.
Türk milletinin aziz evlatları istikbâlimiz için istiklâlimizi millî mücadele ile sağladı.
Bugün artık Türkiye Cumhuriyeti devleti mazlum milletlerin istiklalini sağlayan ve istikbâlini temin edecek güçtedir. Daha da güçlü olduğumuzda bütün dünya milletleri Türk milletinin adaletine inanarak ona baş eğecektir.
Nazlı hilalin dalgalanması için can feda diyen aziz Türk milletinin evlatları dimdik ayakta. Karada, havada, denizde; her zaman ve her yerde müstevlilerin emelleriyle kendi emellerini tevhid etmiş olanları bir bir gömüyor yiğitler. Her gün birinizi, birgün hepinizi derken boşuna denmiyor... Ne de olsa kışın sonu bahardır.
Bayrak inmez ezan susmaz ama düşmanın uyumayacağını da unutmaz asalet sahipleri…
Süreç lehimize devam ederken içteki bir takım zerzevat, ahlâksızça fahiş kazanç hırsıyla milletin belini büküp kanını içmezse evvelallah gücümüz daha da artar.
Millî Mücadelenin kahramanlarını rahmetle ve minnetle anıyoruz.
12 Mart demişken aklıma geldi. Arada bir milletimizin iradesini yok sayan askeri darbe yapmak isteyen "12 Mart 1971 Muhtırası"nın "Natocu" figüranları için cehennemini eksik etme ya Rab! Ne canlar yaktılar....
Her ortamda coşkuyla okuyalım 41 mısra ile İstiklâl Marşını... Para ödülünü kabul etmeyen Mehmet Akif Ersoy'un bu erdemli hareketini nesilden nesile anlatmak milli bir vazifedir.
İstiklâl Marşı'nın millî mücadele döneminin büyük Türk milletinin millî bir destanı olduğunu kim bilmez ki?
Şâirinin kim olduğunu ise sormak, cevap istemek ise pek ayıp olmaz mı? İstiklâlini kazanmadan istiklal destanını yazmış tek milletiz... Üzerinde durmak istediğim mesele şu:
İstiklâl Marşı'ndaki 41 mısrada nice mânâlar var. Marşımızda geçen istiklâl kelimesinden başlayarak cüda, şühedâ, ceriham, izmihlâl vb. nice kelimelerin anlamını bilmeyen bir nesil yetiştiriyoruz diye şikâyet ederiz ama bir yandan da bizim 70'lik 80'lik dedeler-babalar yahut evlatları da çok iyi bilir zannederiz. Böyle tarihî ve millî-kültürel kavramları maalesef bilmemekle övünme(!) devrindeyiz. Böyle cahillik ancak tahsille mümkündür derler.
İtalyanlar 14. yüzyıl şairi Dante Alighieri'nin La Divina Comedia(İlahi Komedyası)'nı anlamak için Danteşinaslık dersi koyarlar müfredatlarına... Kimse itiraz etmez...
Biz hemen 104 yıl önce yazdığımız bir eseri 104 yıl sonra anlamaz hâle gelmiş isek vay hâlimize...
Dilde sadeleştirme çalışmalarının, yabancı kelimelere karşılıklar bulmanın yararlı olduğunu ve dilimizi geliştirdiğini kesinlikle kabul ediyorum ve buna inanıyorum; ancak geniş kültürel arka plana sahip kelimelere karşılık olarak uydurulan, anlam derinliğini ve duygu değerini yeni karşılıklarında bulamadığımız kavramlar var. Yeni karşılığında yavanlık olduğunu düşündüğüm kelimeler var. Eskisiyle yenisi bir arada yaşasa olmaz mıydı bu kelimelerin?
Aynı sözlerim Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi için de geçerlidir. İstikbâl, mevcudiyet, bedhâh, ilelebet, şerâit, nâmüsait, dalâlet, tevhid.... vb. kelimeler....
İstiklâl Marşı'nı ve Gençliğe Hitâbe'yi tercüme mi edelim yani? Genel olarak her eser niçin yazılmıştır tamamını bilemem tabii ki ama mutlaka ve sadece anlamak için okunur...
Yabancı dil öğrenmek için kırk takla atan, özel ders ve kurslar alan çocuklar, delikanlılar, gençler ve aklı başında her Türk vatandaşı 10-15 kelimeyi öğrenemez mi Allah aşkına!!!
Andığımız kadar anlamaya da çalışmalıyız...
Allah bu aziz millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın!
Tanrı Dağları'ndan selamlar
Muhittin Gümüş
12.03.2025
Tanrı Dağları'ndan
Muhittin Gümüş