Çanakkale Savaşları, üç bölümde incelenebilir.
Boğaz harbi bu hassasiyeti, fazlasıyla hak etmektedir.
1- İlk Deniz Hücumları (Alman zırhlılarını kovalayan İngilizlerin, daha Osmanlı Devleti resmen savaşa girmemişken 3 Kasım 1914’te, sonra 19 Şubat 1915 ve 25 Şubat 1915’te Boğaz girişindeki Seddülbahir kalesine saldırarak 82 Mehmetçiği şehit etmeleri.
2- 18 Mart 1915'te zaferle sonuçlanan Boğaz Savunması (Boğaz topçu bataryaları/tabyalar ve Nusret Mayın gemisi sayesinde Boğaz'dan Marmara'ya ve İstanbul'a geçme girişiminin akamete uğratılması)
3- 25 Nisan 1915’te başlayan Kara Muharebeleri (Gelibolu Yarımadasına çıkarma yapan düşmanın karadan İstanbul'a yürümesinin, 100 bine yakın şehit ve bir o kadar da yaralı zayiatı vererek önlenmesi)
BUGÜN yani 18 MART 1915,
Beş itilaf zırhlısının bir kaç saat içinde vurulduğu ve düşmanın geri çekildiği büyük zafer günüdür.
Yaralılarla birlikte çoğunluğu Topçu olmak üzere zayiatımız 79 neferdir.
19. Piyade Tümeni kumandanı Yarbay Mustafa Kemal’in 57. Alaya "ölmeyi" emrettiği kara savaşları henüz başlamamıştır.
O yüzden benim bugünkü kutlamamda önceliğin Topçu tabyalarına ve Nusret mayın gemisine verilmesi, tamamen Tarihçi hassasiyetinden kaynaklanır.
Ben Çanakkale Zaferinin sadece deniz muharebelerinin son günü olan 18 Mart'ta değil, kara muharebelerinin bittiği 6 Ocak 1916'nın yıldönümünde de yılda iki kez kutlanmasından yanayım.
Bu vesileyle, Çanakkale savaşlarına gönüllü olarak katılan ve vatan savunması ruhunun temellerini, İstanbul varoşlarında atan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü hürmetle ve minnetle yad ediyorum.
Mekânı cennet olsun.