Mehmet Ayhan GÜNAYDIN


1915 Çanakkale

1915 Çanakkale


Beden siper can şehit, son din için son kale
Yere düşmez bu sancak, mührüdür Çanakkale!

Yaradan; inanan bir Mü’minin sayıya bakmayacağını Allah’ın rızasını kazanmak için gayretten geri durmayacağını haber verir Kur’an’da…

“Ey Peygamber, müminleri savaşa karşı hazırlayıp teşvik et. Eğer içinizde sabreden yirmi (kişi) bulunursa, iki yüz (kişiyi) mağlup edebilirler. Ve eğer içinizden yüz (sabırlı kişi) bulunursa, kâfirlerden binini yener. Çünkü onlar (gerçeği) kavramayan bir topluluktur." (Enfal Suresi – 65)

“Şimdi, Allah sizden (yükünüzü) hafifletti ve sizde bir zaaf olduğunu bildi. Sizden yüz sabırlı (kişi) bulunursa, (onların) iki yüzünü bozguna uğratır; eğer sizden bin (kişi) olursa, Allah’ın izniyle (onların) iki binini yener. Allah, sabredenlerle beraberdir.” (Enfal Suresi – 66)

“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse,(şunu iyi bilsin). Allah öyle bir kavim getirecek ki, Allah onları sevecek, onlar da Allah’ı sevecekler. Mü’minlere karşı alçak gönüllü; kâfirlere karşı şiddetli olacaklar. Allah yolunda cihad edecekler ve kimsenin, hiçbir kınayıcının kınamasından korkmayacaklar. İşte bu Allah’ın bir ihsanıdır ki onu dilediğine verir. Allah ihsanı bol olan (her şeyi) çok iyi bilendir.” (Mâide Suresi 54. Ayet)

Diye haber vermektedir Mübarek Kitap’ta…

 

 

Kaderidir bu milletin hep, kendinden sayıca ve imkânca kat be kat güçlü düşmana, iman dolu göğsü ile karşı durmak…

Tarihler 1915 yılını işaret ederken Müslüman Türkoğlu yine savaşmaktadır…

Karşısındaki Düvel-i Muazzama 

Kast etmiştir yeniden Türk’e ve İslam’a

Denizlerden donanma, ordu yağmaktadır karadan

Son vuruş için tüm güçleri ile Çanakkale Boğazını kapatırlar.

Amaçları;

Çıkıp Gelibolu’dan, aşarak Bolayır’dan

Kolayca İstanbul’a ulaşmaktır.

Yüklenmektedir top yekün yedi düvel

Çanakkale’yi geçip Payitahtı ele geçirip yerle bir etmek 

Türk’ü ve İslam’ı yeryüzünden silmek için…

Donanmalarında ne kadar gemi varsa Boğazın önündedir.

Çanakkale’yi geçmeyi beklemektedir..

Öyle bir savaş düşünün ki;

Türk’ün payına metrekareye düşen 6000 şarapnel ve mermi…

Dünya tarihinde tek., Erinden, rütbelisine tamamen şehadet şerbeti içmiş bir alay…

Hepsi şehit düşmüş ama sancağını yere düşürmeden dik tutmuş 57. Alay…

Ve bir komutan;

“Bizim şehadete ereceğimiz süre zarfında yerimizi başka kuvvetler alabilir. Ben size savaşmayı değil ölmeyi emrediyorum.” diyen bir komutan... Yarbay Mustafa Kemal…

Tam 220 kiloluk mermiyi sırtlayıp topun ağzına TekBir’le süren Seyit Onbaşı…

Hepsi din uğruna, vatan yoluna, millet aşkına cepheye koşan ve çoğunluğu daha on yedisinde Mehmetler…

Bu yiğitten de yiğit kahramanlar;

Türk düşmesin, sancak inmesin, İslam silinmesin diye düşerler birer birer…

Billur bir kâseden melekler eliyle sunulan şehadet şerbetini içip Cennet-ül Meva’ya uçarlar teker teker

Ve karşılanır hepsi..

On yedisinde Bedir’de şehit düşen sahabeler tarafından.

Bedir’de 300 Sahabeden 80’i şehit düşmüştür Efendimizin sancağı altında ve yüzde sekseni henüz on yedisinde olan genç sahabelerdir…

O yüzden Mehmet Akif, Çanakkale Şehitlerini yazarken bir tutmuştur on yedisinde şehit Mehmetleri kanları ile Tevhidi kurtarma noktasında…

Kalem oynatan kelamın vebalini bilen bilir, bu çok dehşetli bir söylemdir... 

“Öyle büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhidi
Bedr’in aslanları ancak bu kadar şanlı idi” diyerek 

Peygamber ordusundaki sahabeler ile bir tutar Çanakkale’de şehit düşen yüzde sekseni on yedisindeki genç Mehmetçikleri ve Peygamber Efendimizin kucak açıp öyle beklediğini söyler kendilerini…

Çoğunluğu on yedisindeki 250.000 Çanakkale şehidini Mev’â Cennetlerinde oturtur Efendimizin sofrasına…

Avucunu açıp kucaklar Efendimiz her birini, alınlarından öperek teker teker Cennet-ül Mev’a da…

Mehmet Akif ki İstiklal Şairidir

Tefekkür ehlidir ve Velidir

Ama haklı değil midir? 

Söyleyin Allah aşkına!.

Ve Nusrat;

Çanakkale deyince ilk akla gelen savaşın kaderinin değişmesine vesile edilen Nusrat…

Düşünün dönemin en güçlü donanması, en ağır yüzen kaleleri, en gelişmiş savaş gemileri…

Aralarında dolaşarak Türk’ün elindeki son 26 mayını boğazın sularına birer birer bırakan ve bıraktığı her mayınla kaderin ve tarihin yazılmasına vesile edilen Nusrat…

Boyut itibarı ile küçük, küçücük bir mayın gemisi…

Mayın Gurup Komutanı Hafız Nazmi Bey ve can yoldaşı kader arkadaşı, Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Bey çağrılır…

Görev anlatılır…

Hemen hemen imkânsızdır ama başka da yol kalmamıştır…

İki gün önce kalp krizi geçiren Nazmi Beye isterse görevi üstlenmeyebileceği söylenir…

Ama O; göreve gitmezse esas o zaman öleceğini bildirir…

7-8 Mart gecesi yola çıkar Nusrat…

Hafız Nazmi Bey, hatim indirmeye başlar…

Yüzbaşı Tophaneli Hakkı’nın komutasında bütün mürettebat tutarlar nefeslerini, kapatırlar tüm ışıklarını ve kıvılcım dahi çıkmasın diye bastırırlar geminin kazanlarındaki ateşlerini…

Zifiri karanlıktır ve gecedir…

“Siz savaş için karar aldığınızda, sizi sizin görmediğiniz kuvvetlerle destekledik” diyordu ya Yaradan…

Gecede bir sis bulutunun içine girer Nusrat…

Ve onca gelişmiş geminin ne radarları ne de projektörleri göremez boyu küçük ama tarihteki önemi büyükten de büyük Nusrat’ı…

Görevin başarısını sekteye uğratacak, yüreği ağıza getiren bir iki olaya rağmen eldeki tüm mayınlar döşenir boğaza…

Görev tamamlanmıştır…

Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Bey büyük bir sevinçle kader arkadaşını tebrik etmek ister. 

Ancak cevap vermez. 

Hasta kalbi durmuş ve Hafız Nazmi Bey görevi başarmanın haklı gururu ile şehadete uçmuştur…

Tam on gün boyunca yapılan keşif uçuşlarında ne hikmetse göremez bu 26 mayını, düşman savaş uçakları..

Ve fark edemez 17 Mart gecesi son kontrollerini yapan düşman mayın gemileri…

18 Mart 1915 sabahı son vuruşu yapmak için harekete geçer dev donanma…

Kendilerince her şey yolunda giderken kopar vaveyla…

Ve düşmana ait dehşet donanma, çarpmaya başlar döşenen mayınlara... 

Muhteşem armada ilk etapta kaybeder gemilerin en büyüklerini

Irrestible, Ocean ve Bouvet 

Gömülür boğazın serin sularına birer birer…

Ağır yara alır Inflexible, Golva, Suffen,

Çekilir dövüşten mecburen…

Müslüman Türk’ün onca imkânsıza rağmen başarma azmi, üstün gayreti

Artırır hayreti, yıkılır düşmanın morali

Ve anlar “Yedi Düvel”

Ne yapsa ne etse kâr etmez

Not düşülür tarihe

“ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!”

YAZARLAR