3. Dünya Savaşı son dönemde çokça dillendirilmeye başlandı.
Kimileri 3. Dünya Savaşına daha var derken, kimileri bu savaşa ha çıktı ha çıkacak gözüyle bakıyor.
Kimileri ise çoktan bu savaşın başladığını düşünmekte.
Bende 3. Dünya Savaşının başladığını ve şu anda da sürdüğünü düşünenler arasındayım.
Bu dünya savaşı önceki iki taneden biraz daha farklı işliyor kanaatimce. Başlangıçta şu ana kadar çoğunlukla vekalet savaşları üzerinden çatışmalar yürüyor ve bu savaşa dahli olan ülkeler yerel unsurlar aracılığıyla birbirleriyle mücadele ediyor. Veya seçilen muharebe sahalarında pilot devletler vasıtasıyla taraflar birbirini tartıyor.
Suriye bu noktada çok iyi bir örnek.
Emperyal amaçlarla Amerika, Batılı Devletler, Rusya, İran ve milli çıkarlarımız için ise Türkiye bu coğrafyada kıyasıya bir mücadele veriyor. Kimisi burada devlet olarak var, kimisi terör örgütlerini paravan yaparak, kimisi ise milis güçleri kullanarak. Dünya savaşının örtülü hali burada cereyan ediyor rahatlıkla diyebiliriz.
Bir diğer örnek ise Rusya-Ukrayna Savaşı. Birkaç yıldır bu alan bloklar arasındaki mücadele için bir açık arenaya dönüşmüş vaziyette. Batı dünyası pilot ülke Ukrayna aracılığıyla doğu bloğunun gücünü görme niyetinde.
Dünyaya baktığımızda Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Uzak Doğu ve Güney Amerika’da gerginliklerin son yıllarda iyice arttığı görülmekte.
Bu gerginliklerle birlikte bir bloklaşmanın yaşandığı ortada. İki ana eksenin bir tarafında ABD ve AB varken diğer tarafta ise Rusya ve Çin var. Her iki tarafın da yanında yer alan bölgesel müttefikleri mevcut ve bu müttefik halkaları her geçen gün daha da artmakta.
Dünya savaşlarına gidilen yolda şunlara rastlamaktayız. Kaba tabirle bunlar; silahlanma yarışı, ekonomik mücadele, bölgesel ve küresel gerginliklerin artması, kutuplaşma, işgal girişimleri vs. diyebiliriz.
Son dönemde dünyada yaşananlara göz gezdirdiğimizde bunlardan fazlasıyla mevcut. Her ne kadar dünyada yaşanan bazı çatışmalar lokal gibi gözükse de aslında yaşanan tüm çatışmaların arkasında muhakkak büyük devletler var.
Tayvan-Çin gerilimini de, Hindistan-Pakistan arasındaki çatışmaları da dar bir çerçeveden değerlendiremeyiz. İran’ın Şii Hilali projesini sadece İran’a mal edemeyiz. Irak, Suriye, Lübnan, Libya, Filistin, Mısır ve Yemen’de yaşananları dünyadan ayrı düşünemeyiz. Afrika’daki ve Güney Amerika’daki darbe girişimlerinin sadece yerel unsurlarca gerçekleştirildiğini kabul edemeyiz. Kafkaslardaki ve Balkanlardaki gerginlikleri geçici sanamayız.
Rahatlıkla söyleyebiliriz ki şu anda dünyanın her coğrafyasında yaşanan kavgaların, çatışmaların, iç karışıklıkların, savaşların arkasında muhakkak ki başka bir devlet ve başka bir güç var.
3. Dünya Savaşı ilk ikisine göre form değiştirerek Arap Baharı’ndan bu yana hayatımızda. Düşük yoğunluklu çatışmalar olarak başlayan bu savaş şiddetini ve çatışma alanlarını artırarak ilerliyor. Çok daha uzun yıllar süreceği aşikar olan bu savaş, ilerleyen yıllarda vekalet savaşlarıyla sınırlı kalmayacak ve topyekün bir savaşa dönüşecektir.
Ezcümle; bu savaş ilk ikisinden daha da kanlı olacaktır…