HOCASI ÜFTÂDE HZ’LERİ:
“-EVLADIM...PADİŞAHLAR ARDIN
SIRA YÜRÜSÜN”
AZİZ MAHMUT HÜDAYİ HZ’LERİ;
“-BİZİ SEVENLER DENİZLERDE
BOĞULMASINLAR,
-AHİR ÖMÜRLERİNDE FAKİRLİK
GÖRMESİNLER…”
Sultan Ahmet Camii’nin ilk hutbesini okuyan Aziz Mahmut Hüdayi Hazretlerinden nasihatler:
* Ey Oğul… Bir mecliste bulunduğun zaman az konuş. Sana sorulmayan şeye cevap verme.
* Bir şey sorulursa cevabını bilmiyorsan “bilmiyorum” de, bilmediğine bilmem demek ilmin yarısıdır..
* Eğer cevabını biliyorsan, kısa cevap ver. Sözü uzatma.
* İdrak kulağından gaflet pamuğunu çıkarmayana nasihat kar etmez.
* Mecliste bulunanlara imtihan için bir şey sorma. Onlarla münazara ve münakaşa etme.
* Kendini beğenerek en başa, yukarıya oturma. Edebe çok riayet eyle. Edepsizlik her zaman ve her yerde yasak ve sevimsizdir.
*Her yerin kendine mahsus bir edebi vardır.
* Arkadaşlarına cömertlik et ve iyi muamelede bulun. Dünya sevgisini gönülden çıkar.
*Ey oğul, dünya ve dünya nimeti hayaldir.
*Gökkubbe altında hiç bir şey aynı hal üzre kalmaz, hep değişir. Onun için dünya malına, makamına ve dünya hayatına güvenme.
* Biz bu dünyada misafiriz, yolcuyuz, sonunda ayrılıp gideceğiz.
* Sıkıntın varsa üzülme. Bir an sonra ne olacağımız belli değil.
* Allahü Teâlânın rızasına kavuşmak yolunda senin önüne ve yoluna bir şey engel olursa onu terk eyle...
-III.Murat
-1.Ahmet-
-II.Osman ve
-IV.Murat’a
Saltanat Kılıcını kuşatmış ve onlara nasihatlarde bulunmuştur...
Hocası Üftâde Hazretlerinin “Padişahlar ardınsıra yürüsün evladım” duasını alan ve o güzelim Sultan Ahmet Camii’in ilk hutbesini okuyan Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri sevenlerine;
“Denizde boğulmasınlar...
Ahir ömürlerinde fakirlik görmesinler...Ve imanlarına kurtarmadıkça gitmesinler”
...duası gençlik yıllarımda rahmetli ülkü şehidi MHP İl Başkanı Recep Haşatlı’nın cenaze töreninden sonra Dil-Tarihli ve Ankara Yüksek Öğretmenli ülküdaşlarımla ziyaret ettiğimiz Üsküdar’daki camii ve türbe ziyaretimde gönlüme yerleştiğinden bende gönüldaşlarıma hep;
“Evinize BUĞDAY (bereket) yağsın” deriz..
Eski Bursa Kadısı, nefsini yenmek için “kadı kaftanı” ile Bursa pazarında uzun oklavada sarkan ciğerlerini alaylı ve şaşkın bakışlar arasında “TAZE CİĞERLERİM VAR” diyerek satan bu güzel insanın Nezd-i İlahide makamı âli olsun inşallah..
Allah rahmet eylesin...Kabri nur, ruhu şad, mekanı cennet olsun inşallah.
Dersaadet’in tarihi beldelerini gezmek “şiir içinde seyahat” gibidir…Şair ne de güzel söyler:
“Ruhumu eritip de kalıpta
dondurmuşlar,
Onu İstanbul diye toprağa
kondurmuşlar"
Kökten bağlılık dedikleri bu olsa gerek. Derinde bir yerlerde ruha tutunur bu şehir. Bir martının kanadında, bir dalganın köpüğünde canlanan şehir.
Şarkılarla dilden dile gezen, bir klarnetin sesinde, uzakta yaklaşan bir simitçinin nefesinde, gizemli sokakların gölgesinde, gizlenen hayatların neşesinde, aklın sınırlarını zorlayan, birbirine değen hayatların ortasında yaşanan İstanbul.
Buram buram tarih kokan İstanbul. Üsküdarlı, Beyoğlulu, Çamlıcalı, Kasımpaşalı, Kadıköylü, Modalı İstanbul... Ülkenin bir köşesindeki hayalin timsali. Zenginin mıntıkası, garibanın büyülü rüyası İstanbul. Ah istanbul, canım İstanbul! Yine üstadın dediği gibi:
İLLE DE İSTANBUL.
Eski alemlerin sarhoşluğu eserken Boğaz'dan, tarih de her bir köşe başından selamlıyor sanki bizi. Bizans'ın ruhu bu şehre hiç uymamış gibi, her yerde ecdadın izleri. Ve 1453, belli bir mekanın değil Yahya Kemal'in de dediği gibi "zamanın fethinin başlangıcı" sanki.
Peygamber Efendimizin müjdesiyle kurmuşuz gönül bağını, ondandır böyle sahiplenmişiz bu şehri.
Rahmetli Erol Güngör Hocamız;
“Gönül sende yaşlansın, dizler sende yorulsun” derken her şeyiyle kabul bir "Harika İstanbul" anlatır. Faruk Nafiz Çamlıbel "Boğaziçi'nde gezmek şiir içinde seyahat gibidir" derken ne kadar da haklıdır.
Abdülhak Şinasi Hisar’ın “Boğaziçi Medeniyeti" diye özellikle tasvirini yaptığı bu yer mensur eserlerde de can bulur. Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet Rauf, Refik Halit Karay, Ruşen Eşref Ünaydın, Münevver Ayaşlı da Boğaziçi’nde hayatın kuruluşunu uzunca anlatır.
“Huzur” romanı bir Boğaz seyriyle yolculuk başlar. Kışında buranın ayrı bir yeri vardır. Yalı sakinleri anlatılır. Uzun uzun Boğaz'ı izlemenin hazzını yaşayanlarla lodosundan bıkmış keyifsiz insanlar aynı kitabın sayfalarında yer alır.
Edebiyatta Boğaziçi anlatılırken yalılar, çeşmeler, meydanlar, sokaklar ve duraklar da hafızalarımıza nakşedilir. Boğaziçi nostaljiden fazlasını sunar bizlere. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Allah beni Boğaz'dan ayırmasın" duası bütün gönüllerden geçmiş dualardandır şüphesiz.
NEHR-İ AZİZ denmesinin hakkını verdiğini düşündüğümüz BOĞAZİÇİ edebiyatımızda salınan nazlı bir güzeldir.
Benim gözlemim…Istanbul'u efsunlu, çekici kılan ne denizi, ne boğazı, ne erguvanları, ne başka bir maddi unsurudur. Onu çekici kılan TÜRK BAŞKENTİ oluşundaki esrardır...
Bakın yaşadığım şehir Konya'ya, İstanbul’dan öncesi gönlümün “dibacesi” Bursa'ya... Buralarda da hemen hemen İstanbul'u solursunuz.
Ecdad yıllar önceden görmüş olmalı ki ; insanları, bu şehrin müptelası. İstanbul sevginin en belalısı. Fethin kapısını kim araladıysa, zamanında Fatih'in geçtiği surlardan o yiğitlere selam olsun. Çağ açıp çağ kapatan atamız Fatih Sultan Mehmet Han’a selam olsun.
Her camiide ezan okunur ancak Boğaz’a kadar duyulan Ezan-ı Muhammediye Çamlıca Camii’nde Sabah makamında bir başka güzel okunur.. Sizi başka alemlere götürür. Böyle güzel bir dinin mensubu olduğunuza şükredersiniz.
1977’de ki genel seçimlerde bizimle birlikte MHP mitinglerine katılan… Bir grup Dil-Tarih’li/Ankara Yüksek Öğretmenli ülküdaşımızla yanında bulunduğumuz üstad Necip Fazıl KISAKÜREK der ki;
“Denildi mi bir yerin adına
TÜRK BELDESİ,
Gözüm Albayrak arar, kulağım
EZAN SESİ.”
Vatan sevdamız ile amel birleşse
ABD ve İngiltere güdümünde kurulan bazı haşhaşi tarikatler yerine çoğunlukla vatan sevdalıları olsa… işte o zaman 15 Temmuzlar yaşanmaz, millette bu dışa bağımlı haşhaşilere/sahtekarlara kanmaz, devletimizde, güzel ülkemizde
bu sıkıntılar yaşanmaz.
Gözümüzün nuru gençlerimizi seher vaktinde SABAH NAMAZINA kaldırmak lazım Canlar. Dedenin yanında TORUN, babanın yanında OĞUL olursa işte o zaman Milliyetçi Büyük Türkiye kurulur.
Şu seher vaktinde…Ümitsiz değilim. Benim can ülküdaşlarım samimi, ihlaslı müslümanlardır. Çünkü bizi biz yapan, bir makamın arzusu değil bir davanın sevdasıdır.
Türk-İslam Ülküsünün muzaffer ve muazzez bir mevkie gelebilmesi için çok çalışacağız, çok mücadele edeceğiz ve inançlarımızı samimi bir şekilde yaşayacağız. Böylece rahmetle andığımız aziz ülkü şehitlerimizin yüzünü kara çıkarmayacağız.
Biliriz ki...Ülkümüzün başarı limitini inançlarımızın cesameti, büyüklüğü tayin edecektir.
Bizim Ülküdaşlarımız…Türkiyenin geleceğinde tam ve kesin söz sahibi olacaklardır İnşallahhhh…Zira “kader gayrete aşıktır.”…Ulu Çınar Üç Hilal’i güzel günler, yıllar bekliyor Allahın izniyle. Boşunamı çekildi bunca çileler…
Allah bize yar olsun
Turan iller var olsun
Bir turkuaz şafakta
Türkiyem bahtiyar olsun.
Gönlümüzde de yer edinmiş bu efsunlu şehrin muazzam köşesini anlatmaya üstad Necip Fazıl’la başladık madem haydi yine onunla bitirelim:
“Gecesi sümbül kokan
Türkçe'si bülbül kokan
İstanbul
İstanbul..."
BUGÜN CUMA… Cuma’nın hayrı, bereketi, sağlık ve mutluluğu ülkemizin, milletimizin, bütün Türk-İslam Âlemininin üzerine olsun inşallah…
-HAYIRLI CUMALAR.
Meram Bağları’ndan;
SEVGİLER.
🌹🇹🇷🌹
7 Kasım 2025
Taş Medreseli Tarih Öğretmeni:
