Niyazi TUNCER / CAN MAMAK

Tarih: 28.05.2024 00:31

Adalet ne ki!

Facebook Twitter Linked-in

Son günlerde sistemli bir şekilde bir çok konuda, haktan, hukuktan, adaletten, bahsedilmeye başlandı. 

Figür olarakta başıboş sokak köpekleri, çocukları zehirleyen başıboş sokak mahlukları, devletin askerini, polisini, öğretmenini, doktorunu, sağlık personelini, masum insanları katleden kan emicileri, devleti dolandıran, milleti kandırıp alın terini çalan hırsızları, asalakları, toplumun değerlerine saldıran, kültürünü bozmak için görevlendirilmiş sahipli köpekler…

Bunlar yaptıklarının üstünü kapatmaya çalışarak, ülkede oluşturdukları kutuplaşmadan da faydalanarak, zaman zaman toplumu ajite ederek gündemi istedikleri gibi yönlendirmeye çalışıyorlar. 

Gerçekte masumların, mazlumların, hak sahiplerinin sesleri kısılıp aşırı baskılarla susturulmaya çalışılırken, bu tiplerin öne çıkarılmaları çok manidar geliyor bana. 

Bunları gördükçe aklıma yine Anadolu’da yaşanmış bir hikaye geldi. 

Kasabanın birinde yoksul garip dul bir kadın yaşarmış. 

Hiç bir geliri olmayan bu yaşlı kadının evinde beslediği bir ineği varmış, her gün ineği sağıyor tereyağı yapıp mahallenin bakkalına günlük olarak satıyormuş.

Ancak bakkal, tereyağını hiç tartmıyormuş. 

Bir gün aklına bir şüphe düşmüş ve kadının getirdiği yağı tartmaya karar vermiş. 

1 kg olarak aldığını sandığı tereyağın aslında 900 gram olduğunu görünce çok sinirlenmiş. 

Ve ertesi gün kadın dükkana gelince bakkal, “Bir daha senden tereyağı almayacağım” demiş.

Yaşlı kadın üzülerek, “Efendim bir yanlışım mı oldu?” diye sormuş.

Bakkal, ”Senin bana verdiğin yağ 900 gram geldi ayıp değil mi bu yaptığın? Bizim yaptığımıza bak, birde senin yaptığına bak, adalet mi bu?” diye çıkışmış. 

Bunun üzerine kadın mahcup bir şekilde şöyle cevap vermiş; “Efendim benim terazimde ölçü olarak kullanacağım 1 kilogramlık olmadığı için, daha önce sizden almış olduğum 1 kilo şekeri terazinin bir kefesine koyuyorum, onu ölçü olarak kullanıyorum.”. 

Tabi ki bakkal olayı anlayınca utancından ne yapacağını şaşırmış. 

Öyle ya bakkal aklınca hem yaşlı kadına yardım ediyor hem de ticaretini yapıyordu. 

Yaşlı kadının yaptığı doğru muydu?

Adalet bunun neresindeydi? 

Kendisi çalarken adalet aklına gelmeyen, kendine yapıldığını sandığı zaman adalet diye yırtınıyor. 

Sahi bu adalet ne ki? 

Hırsızlar yakayı ele verince “adalet….” diye bağırıyor. 

Teröristler, vatan hainleri vatanı satarken, masum insanların canına kıyarken akıllarına gelmeyen adaleti kelleyi devlete kaptırınca hatırlıyorlar. 
Sokaklara salınmış mahlukatlar ve köpekler körpecik çocukların kimisi akıllarını, kimisi ciğerlerini, kimisi de vücutlarını parçalarken akıllara gelmeyen adalet ve yaşama hakkı, devlet; milletin geleceği olan çocukları koruma adına tedbirler almaya, gerekenleri yapmaya başlayınca hak, hukuk, adalet, yaşam hakkı akıllara geliyor. 

İstisnalar hariç, kendi leyhlerine çıkmayan, kendi çıkarlarını korumayan kararlar, taraftarı oldukları veya sahiplerinin lehine olmayan her karar, adaletten uzak, hak çiğneme olarak değerlendiriliyor. 

Toplum artık, neredeyse adalet diyen herkese, bunda bir iş var gözüyle bakmaya başladı. 

Halbuki Ülkücü Hareket, var olduğu günden beri en yüksek perdeden “Hak, hukuk, adalet Milliyetçi Hareket” diye haykırıyordu.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —