Bizim bir üst kimliğimiz değil, kimliğimiz vardır. O da Türk kimliğidir.
Bazı türedi kavramları, illa bir şey konuşuyor olmak için konuşuyor, "dan" diye sarfediyoruz.
Bir üst kimlikten bahsettiğiniz zaman,çoklu alt kimliklerden ve o kimlikleri bulamaç yaparak yapay olarak oluşturulmuş yeni bir kimlikten bahsetmiş olursunuz ve Türklüğü de o alt kimliklerden biri olarak tanımlamış olursunuz.
Yeryüzündeki hemen her ülkenin sosyolojik ve demografik yapısında birbirinden farklı etnisiteler olur. Ama istisnalar dışında hemen hepsinde tek kimlik vardır. Bunu bu şekilde bir hak olarak kullanan Türk milletinden esirgeme çabaları hainlik ya da gafilliktir.
Yıllardır bir kesim devleti "inkar politikası" yürütmekle suçladı. Bizim sağ dediğimiz ve muhafazakar bildiğimiz kesimlerde de bu suçlama bir biçimde destek gördü. 1991'de Başbakan olur olmaz Rahmetli Demirel müjde(!) verir gibi ilk demecinde "Kürt realitesini tanıyorum" dedi. Halbuki inkar eden falan yoktu. Bu düşünülmeden tahakkuk etmiş bir boşboğazlıktı. Devletin terminolojisine ilk defa bir etnisite sokulmuş oldu böylece. Adım ne kadar küçük mesafelerle atılırsa atılsın devamlılığıyla hedefe ulaştırır. Ağızdan çıkan sözlerin bir ayrılıkçı hedefin yolunu oluşturan parolalar olduğunu bilmeliyiz.
Amed, Kobani, demokratik toplum, demokratik cumhuriyet, eşit yurttaşlık hatta Mezopotamya ifadeleri ülkemizden koparılmış bir vatan parçası hedefinin parola sözleridir. "Üst kimlik" sözü de o parolaları besleyen zehirli zemindir.
Bazı kelimeler,deyimler, kısaca ifadeler ne kadar masum görünürse görünsün, ne kadar ışıltılı ve çarpıcı olursa olsun; ağızla kulak arasında makul bir mesafe ayarı yapılmadan sarfedilmemelidir.
Sonuç olarak:
Türkiye'yi oluşturan Türk milletinin anayasal olarak tek kimliği vardır, o Türk kimliğidir.
Yeter!
Zorlamayın bu kimlik meselesini. Ahval çığırdan çıkmak üzere...
5 Ağustos 2025
Halil Kaya
