Mesut ŞEKERLİ

Tarih: 16.03.2025 09:21

Aile yıkan aile danışmanları!

Facebook Twitter Linked-in

Hatice Kübra Tongar, genç kızlara tesettürü sevdirmek için yıllar önce bir kitap yazdı. Kitabın ismi "Başımın Üstünde Yerin Var". Kitap incecik, yüz sayfa bile değil! 

Başörtüsü ve tesettür konusunda bu kadar saçma bir kitap okumamıştım. Bol bol dini sözcükler ve kalıplar kullanmış, damardan dini duyguları enjekte etmeye çalışmış. 

Kitabın sadece bir sitedeki satışı (yaklaşık 5 yılda) 27 bin adet. Sadece bu incecik ve içi boş kitaptan bile ne kadar servet kazandığını siz hesaplayın!

Hatice Kübra Tongar Instagram yıllar önce hesabında bir yazı paylaşmıştı. O yazıda; "meditasyon" diye pazarlanan düşünce tekniğinin rabıtadan kopyalama olduğunu söyleyerek rabıtayı savunuyordu. Çocuk gelişimi ve psikolojisi uzmanının savunduğu konuya bakın!

Hatice Kübra Tongar'ın o paylaşımına yorum yaparak İslâm'da rabıtanın olmadığını kısaca anlatmıştım. Benim yorumum onun hayranlarını o kadar kızdırmıştı ki, günlerce gelen tepkilere cevap yazmak zorunda kalmıştım. Tepki gösterenlerin çoğu kadındı. Hatice Kübra Tongar'a servet kazandıran işte o cahil annelerdi. Cahil diyorum, çünkü hem İslâm'ı bilmiyorlar hem de doğruyu söyleyene saldırıyorlar. Böyle bir kitleye ne yazsan satar, ki satıyor da zaten.

Benim yorumuma tepki gösterenlere üşenmeden tek tek cevap yazınca bu kez Hatice Kübra Tongar'ı defalarca etiketleyip açıklama yapmasını istediler. Çünkü hangi iddiayla gelseler çürütüyordum. Bu da onların tepkisini artırmakla birlikte şüpheye düşürüyordu.

Yoksa gerçekten İslâm'da rabıta diye bir ibadet yok muydu?

Yapılan ısrarlı çağrılardan sonra Hatice Kübra Tongar yaptığım yoruma cevap vermek zorunda kalmıştı. Verdiği cevap şuydu;

"Evet rabıta dinimizde yoktur, kültürümüzde vardır"

Haydaaa! Buyur burdan yak!

Bu cevabı okuyanlar ufak bir şok yaşadı tabi. Hatice Kübra Tongar'ın doğruyu söylemekten başka çaresi kalmamıştı. Çünkü ne yaparsa yapsın İslâm'da rabıtanın olduğunu kanıtlayamazdı. Gerçi cevabı da kısmen doğru vermişti. Rabıta sadece İslâm'da değil, bizim kültürümüzde de yoktur! Rabıtayı eski tarikat hocaları Hindistan'dan Türkiye'ye getirmiştir. Yani Hatice Kübra Tongar'ın ilk iddiasının aksine rabıta meditasyondan kopyalanmıştır.

Hatice Kübra Tongar'ın; "Evet rabıta dinimizde yoktur, kültürümüzde vardır" cevabına teşekkür ederek, bu kez de rabıtanın Türk kültürüne ne zaman ve kimler vasıtasıyla geldiğini sormuştum. Çünkü bu iddiası da yanlıştı. Bu soruma cevap vermedi, veremezdi de zaten. Eğer cevap verseydi, o zaman kurduğu din tezgâhı ciddi zarar görürdü. Ayrıca tarikatların da lincine maruz kalırdı.

Hatice Kübra Tongar'ın ne doğru dürüst çocuk gelişimi ve psikolojisi bilgisi var ne de aile danışmanlığı konusunda uzmanlığı. Bu kadının yetenekli olduğu tek bir konu var; uydurulmuş dinin tüccarlığını yapmak ve bunun üzerinden servet kazanmak.

Kendini "uzman" diye sunmak için bir yerlerden diploma, belge almış olabilir. Ancak onlar Hatice Kübra Tongar'ın gerçekten uzman olduğunu göstermez! Uzmanlık icraate geçince ortaya çıkar. "Profesör" kimliğiyle dolaşan ama gerçekte bir halt bilmeyenleri çok gördük. O yüzden kimse bana bu kadının diplomasını ya da bilmem ne sertifikasını "uzmanlık" kanıtı diye sunmasın!

Hatice Kübra Tongar'ın; "uzman aile danışmanlığı" adı altında annelere, "gelişim ve psikoloji" adı altında çocuklara pazarladığı kitapların ne anneliğe ne de çocuk gelişimine katkısı yoktur! Aksine çok zararı vardır. Anneler bu acı gerçeği çocukları büyüdüğünde anlayacak ama iş işten geçmiş olacak. O gün geldiğinde anneler "eyvah, ben çocuğuma ne yaptım!" diye dövünürken, Hatice Kübra Tongar annelerin sırtından kazandığı servetle keyif sürüyor olacak. Gerçi o keyfi şimdi de sürüyor. Hem de o annelerin gözünün içine baka baka.

Hatice Kübra Tongar'a en büyük para akışı muhafazakâr kesimden geliyor. Onlara sesleniyorum;

Hatice Kübra Tongar'ın kitaplarını çocuklarınıza okumayın, okutmayın! Devir teknoloji devri. Çocuklarınız o kitaplarda anlatılanların çoğunun yalan, hatta saçma olduğunu öğrendiğinde büyük travma yaşar. O travmanın faturasını da inandığı dine keser.

Özellikle muhafazakâr annelerin çok sevip desteklediği biri daha var. Tuba Kılıç.

Tuba Kılıç "Psikolog ve Aile Danışmanı" kimliğiyle güya aileleri bilgilendiriyor. Hatta bu kadın bir ara Diyanet TV'de program bile sunuyordu. Şimdi devam ediyor mu bilmiyorum.

Tuba Kılıç bir gün Instagramda video paylaşmıştı. Bir kadın kocasıyla yaşadığı sıkıntıyı Tuba Kılıç'la paylaşmış. O da arabanın içinde açmış videoyu erkeklere saydırıp duruyor. Kocalara racon üstüne racon kesiyor "adam olacaksınız" diyor.

Ben o videoyu görünce ortamı yumuşatmak için birkaç espri yorumu yaptım. Amacım onun üslubunu yumuşatmaktı. Tuba Kılıç biraz yumuşar gibi oldu ve neden sinirlendiğini anlattı. Ben kendisine hak vermekle birlikte, o sorunun böyle racon kesen üslupla çözülemeyeğini anlatmaya çalıştım. Baktım bana da kızmaya başladı. Ben de dedim ki:

"Sizin tuzunuz kuru olduğu için böyle oturduğunuz yerden rahat ahkâm kesiyor olabilirsiniz. Sizin evliliğiniz buna müsait olabilir. Ancak sizin kestiğiniz raconla gaza gelen bir kadın sizin söylediklerinizin bir cümlesini bile kocasına söylese kadının o evden cesedi çıkar. Böyle mi aile danışmanlığı yapıyorsunuz? Bu aileyi yıkmaktır"

Kelimesi kelimesine tam hatırlamıyorum ama söylediklerimin özeti buydu. Ben bunları söyledikten sonra Tuba Kılıç beni engelledi.

"Psikolog ve Aile Danışmanı" kimliği taşıyan, Diyanet TV'de program sunabilecek uzmanlığa sahip birinin kadınlara verdiği akıl buydu işte.

Ülkemizde psikolog ve aile danışmanı sayısı hızla çoğalıyor. Ama ne iştir ki aynı oranda boşanmalar ve cinayetler de artıyor. Bu uzmanlar çoğaldıkça aile içindeki belalar niye çoğalıyor? Bunun sebebini hiç merak ettik mi?

Vel hasılı kelâm;
"Yarım doktor candan, yarım hoca dinden eder" demiş atalarımız. Bahsettiğimiz kişiler hem yarım doktor hem yarım hoca.

Bunların aklına uyanlar önce yuvalarını kaybeder sonra da çocuklarını. Çocuklar da önce psikolojisini kaybeder sonra da dinini. Koltuklarında yayıla yayıla size akıl veren psikologları ve aile danışmanlarını dinlerken onların asıl derdinin sadece kariyer ve para olduğunu sakın unutmayın! Yoksa aileniz ve psikolojiniz onların zerre kadar umurunda değil!


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —