Ankara'yı ayaz birden vurdu... Kızılay'dan akşam saatlerinde Cebeci'ye yürüyüm dedim...
Sevdiğim bir güzergah...Ziya Gökalp üzerinden Kurtuluş Parkı.. Ankara Üniversitesi Cebeci kampüsü güzergahtaki bildik yerler...
Bi ara ellerimi hissetmedim... bu ayazı yiyince aklıma bir fıkra geldi.:
Yavru kutup ayısı babasının yanına gelip sormuş "Baba ben gerçekten kutup ayısı mıyım?"
"Elbette yavrum nereden çıkardın bunu?"
"Allah Allah?!.." deyip gitmiş yavru ayı.
Bu sefer annesinin yanına gitmiş ve sormuş, "Anne ben gerçekten kutup ayısı mıyım?"
"Tabii evladım kutup ayısısın."
Yine "Allah Allah?!.." deyip, yeniden babasının yanına gitmiş yavru ayı.
Bir daha sormuş "Yaa baba Allah aşkına doğru söyle bak beni evlatlık falan almadınız değil mi? Yani ben sizin öz oğlunuzum."
Baba dayanamamış artık "Oğlum dedim ya sana bizim oğlumuzsun diye, hem sen neden ikide bir soruyorsun ki bunu?"
Yavru ayı: “Yav baba, öyleyse ben niye üşüyorum...”
Ben de bu fıkradaki gibi.. Yürürken kendimi sorguladım... Ulan ben Angaralı değil miyim...
Angaralıyım ama soğuğu sevmiyorum...
Üniversite yıllarında Yenikapı'daki ev kışın berbat soğuk olurdu... Xaten öğrenci evinde gelen misafirler yüzünden hiç bir zaman iki tane battaniye ile yatmak nasip olmadı... Akşam dört kişi ile uyuduğumuz evde sabah 20 kişi ile uyandığımız çok olurdu... Anasına babasına küsen bizim eve sığınırdı... Sığınmaevi gibiydi mübarek…
Askerliği de Kütahya'da yaptım.. 6 ay kısa dönem olarak gittiğim süreçte devletimiz bizim askerliği uzattırıp 9 ay yaptırdı... En uzun kısa dönem askerlik yapan bir arkadaşınızım...
Kütahya'da kışa yakalandık..
Kütahya'da en az Ankara kadar soğuk bir memleket...
Bazen diyorum, kış geldi mi bende leylekler gibi göç etsem... Afrika'nın sıcak bir bölgesinde kışı geçirsem... Kemiklerim ısınsa... Zaten leylekler bu sene soğukların erken geleceğini biliyormuş... İnanın her zaman Ağustos sonunda göç eden leylekler bu sene 15 Ağustos'da Ankara'yı terk ettiler... Bunun vardı bir hikmeti...
Geçen bir yerde görmüştüm.. İç donu giyen erkekler daha sadık ve evlerine bağlıymış... Demek ki Ankaralı erkekler sadık ve evlerine bağlı... İç donu giymeden Ankara'da kışı atlatmak ne mümkün... İç donu giyme mevsimi genelde Kasım ayı olurdu ama sanırım bu sene bu Ekim ayına çekilecek gibi…
Leylekleri takip etseydik şimdiye kadar iç donu giyer bir yerlerimiz üşümezdi…
Neyse bugünlük de bu kadar geyik yeter...