Muhittin GÜMÜŞ / TANRI DAĞLARI'NDAN


Asker mektubu!

Eski yazıyı bilse de yeni alfabeyi öğrenememiş asker anası, oğlundan gelen mektubu, hem eski hem yeni alfabeyi çok iyi derecede okuyup yazabilen eniştesine okutmak ve mümkünse aynı gün cevabını da yazdırmak ister.


DEDEM HALİT GÜMÜŞ'ÜN ASKER MEKTUBU OKUMA HADİSESİ...YIL 1955

Eski yazıyı bilse de yeni alfabeyi öğrenememiş asker anası, oğlundan gelen mektubu, hem eski hem yeni alfabeyi çok iyi derecede okuyup yazabilen eniştesine okutmak ve mümkünse aynı gün cevabını da yazdırmak ister. Evinden çıkıp ablası ve eniştesinin evine giderken komşularından biri 

"Nereye böyle komşu?" der. “Askerdeki oğlumdan mektup gelmiş de enişteme okutacağım...”

-Ver de ben okuyayım sana...
-Olmaz. Gizli saklı sözler olur. Sen niye okuyasın ki? 
-Asker mektubunda gizli saklı bir şey olmaz ama hadi neyse ... Git de okut eniştene!

Kadıncağız koynunda taşıdığı mektubu verir eniştesine:
-Enişte, bizim oğlan biliyorsun ki askerde... Şu mektubu oku da dinleyelim.
Eniştesi eline alır mektubu, önce bir göz atar.... Eyvah der içinden... Bu mektubu böyle olduğu gibi okursam bizim baldız kesin olarak sinirlenir ve en azından basar küfrü... "Eşek sıpası! Daha yeni gittin askere! Cebin mi delindi yolda? Yoksa karına mı bıraktın sana verdiğimiz paralerı? Hemen ne parası istiyoň sen! Daha iki üç ay oldu olmadı..." deyiverir de asker çocuk harçlıksız kalır diye düşünür.

"En iyisi baldızın hoşuna gidecek biçimde okuyayım" der.

Sonra da edebî süslemelerle yazılmış bir mektupmuş gibi okumaya başlar.... 

Hayali mektup şöyledir: 

Pek muhterem canımdan çok sevdiğim anacığım ve babacığım. Canı gönülden, hulusi kalpten selam ederim, ellerinizden öperim.

Bugün vatan vazifesinde üç ayım bitti. Sizlerden ayrı kalmanın ve daha önce tatmadığım adına yalnızlık denilen duygudayım. Oysa ben, senin sıcak ocağında olmak ne güzelmiş de kıymet bilememişim. Hasretin bana bu kadar ağır geleceğini ve getirdiğin bir yudum suyu, kuru ekmeğini dünyalara değişemeyeceğimi bilemezdim. Hasret kaldım ve çok özledim seni anam. Köyümü, dağdaki ağaçları, kayalardaki taşları, ardıçları özledim. 

Pek muhterem babacığım. Vatan borcu biter bitmez senin dizinin dibinden, sözünün hiç bir hükmünden ayrılmayacağım. 

Ah anacığım. Şimdi kapatıp gözlerimi, hissetmeye çalışıyorum rüzgârın bana getirdiği kokunu. Babamı da seviyorum ama vallahi seni daha çok seviyorum anam...…

Asker anası eniştesini dinledikçe "Ah benim oğlum ne de güzel sözler yazmış...  Göğsüm kabardı vallahi, gurur duyuyorum oğlumla" der. 

Mektubun sonuna doğru nâzik bir dille para isteğini de ifade eden sözleri duyunca:

-Ne olacak yahu? İki koyun satarım, oğlumu parasız bırakmam. Kimselere muhtaç etmem" der.

Duyduğu, dinlediği en güzel mektuptur. Bugüne kadar ne kocası ne başkası gönlünü bu kadar okşamamıştır.

Eniştesine teşekkür eder ve birkaç gün sonra cevap yazdırmak için geleceğini söyler. Mutlu ve keyifli bir biçimde evine dönerken malum komşusuna bu defa mektubu kendisi verir:

- Al şu mektubu bir de sen oku! Gözün mektup görsün! Sesli oku da şu kapı önünde oturan karılar da işitsin. 

Komşu alır mektubu ve okumaya başlar. ....Üç beş cümleden sonra asker anasının duyduklarıyla eniştesinin okuduğu mektup arasında hiç alaka yoktur. 

Kupkuru sözler ile selâm kelâm vardır…

Buna çok içerleyen kadın:
-Ver şu mektubu ş….! Eniştem ne güzel okuyor. Sen onun gibi okuyamıyorsun! Sana okutanda suç! diyerek asabi bir biçimde evine döner... 

Uzun yıllar o mektubun aslının hep eniştesinin okuduğu gibi yazılmış olduğunu zannederek yaşamış olan kadıncağıza gerçek 20-30 yıl sonra söylense de pek inanmaz.... 

Asker anasının eniştesi merhum Halit Dedemdir o edebî mektubu okuyan.... 

Kendisi "Bırakın öyle sansın... Neden mutsuz etmeye gayret edersiniz ki baldızımı? Hakikati söylemek mutlu etmeyecekse ve bunun kimseye de ziyanı yoksa süsleyip püsleyip memnun edin insanları.... Bırakın hakikat yerinde kalsın böyle hallerde..." demişti... 

Müzeyyen üslûpla yazılan mektupları okuyup ezberlemiş olan dedemin şakacı hâlleri kitaplara sığmaz.

Tekrar cânı gönülden hulûs-i kalpten selam eder, hasretle büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim…

"Bâki selamlar…

Kestane kebap, acele cevap..." diye sona eren nice mektuplar okumuştuk…

Güzel mektuplar okumak dileğiyle…

Tanrı Dağları'ndan selamlar.

Muhittin Gümüş
 

***

 

MUHİTTİN GÜMÜŞ KİMDİR?

Muhittin Gümüş, 1965 yılında Amasya’da dünyaya geldi. 1988’de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun olur olmaz A.Ü. TÖMER’de öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı ve aynı kurumda uzun yıllar başkan yardımcısı, yönetim kurulu üyesi ve müdür olarak çalıştı. Lisansüstü eğitimini aynı üniversitenin Dilbilim; Türkçenin Eğitimi ve Öğretimi Ana Bilim Dalında yaptı ve yabancılara Türkçe öğretimi alanında uzmanlaştı.

1992-93 öğretim yılında Taşkent’te Devlet Cihan Dilleri Üniversitesinde görev yaptı. Türk Dünyası Öğrenci Projesinde yararlı çalışmaları oldu. 1998 yılında yabancılara Türkiye Türkçesinin öğretimi alanındaki bilgisinden ve idarî tecrübesinden yararlanmak amacıyla Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesine Modern Diller Yüksekokulu Kurucu Müdürü olarak davet edildi. Üniversitede modern dil eğitim ve öğretim sistemini kurarak bu alanda öncülük etti.

Meslektaşlarıyla birlikte yazar ve proje sorumlusu olarak Altın Köprü Türkçe ve Kırgızca Öğretimi Ders Kitapları Projesini başarıyla yürüttü. Çok sayıda gencin Türkçe ve Kırgızca öğretimi alanında akademik gelişimine ve uzmanlaşmasına katkısı oldu. Hâlen kurucusu olduğu Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Mütercim-Tercümanlık Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. 

Pek çok ödüller arasında Ankara Üniversitesi’nden aldığı “Türkçe Öğretimi Başarı” ödülü özel bir önem taşımaktadır. K.C. Cumhurbaşkanlığına bağlı Kırgız Devlet Dili Kurumu tarafından Kırgızca öğretimine katkıları sebebiyle iki kez “Onur Belgesi” ile ödüllendirildi. 2023 yılında Türk Dünyası Kültür ve sanatına katkıları nedeniyle Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) tarafından Onur Madalyası ile ödüllendirildi. 

Türklük bilimi alanında çok sayıda bilimsel makaleleri, Türk dünyası kültürüne yönelik kitapları ve araştırmaları olan yazarın edebî eser yazma arzusu lise yıllarında edebiyat öğretmeninin katkısıyla gelişti. 2019’da Kardeş Kalemler dergisinde yayımlanan “Aşktan Öteye Geçmek” ve “Elik” adlı hikâyeleri büyük bir beğeni kazanınca kendi yaşadığı olayların ve gerçek hayattan kesitlerin yer aldığı roman, hikâye ve denemeler yazmaya başladı. Kalemin İzindekiler romanı ve Yırtık Ayakkabı ve Halis Öğretmen adlı hikâye kitaplarında zengin bir söz varlığı ve kültürel derinliğe sahip unsurlar dikkati çekmektedir. Çeşitli edebiyat dergilerinde deneme ve kısa hikayeleri yayımlanmıştır.  

Özbek ve Kırgız Türkçesinden aktardığı edebi eserler ile bu alanda başarılı ve örnek çalışmaları dikkat çekmektedir. Çok sayıda edebî eser çevirisi (roman, uzun hikâye, şiir) ve senaryo ve sinema alt yazısı çevirileri vardır.

YAZARLAR