İP’in siyasi varlığı ve fikriyatı “düşman” yaratma üzerine kurulu. Tabanını konsolide etmekte epey zorlanan ve Genel Başkan seçildiği günden bu yana partisinden 14 vekilin istifa ederek ayrıldığı bu siyasi şubenin yegâne düşmanı da Ülkücülerdir.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ile resepsiyonda kıkırdayan, Kürt siyasi hareketi temsilcisi olarak gördükleri DEM ile genel ve yerel seçimlerde ittifak kuran bu zihniyet, “Terörsüz Türkiye” söylemi üzerinden can havliyle MHP ve Ülkücülere saldırmaktadır. Şehitlerimizin aziz hatıraları üzerinden siyasi argüman devşirmeye çalışan İP’in, Fırat’ımızın katiline burs veren kişiyi İstanbul’dan vekil yaptığını da unutmamak gerekir.

İP’in siyasi şube başkanı Dervişoğlu, 2011 yılında bin yıllık kardeşliğin vurgulandığı MHP Diyarbakır mitinginde, Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’yi ön sıralarda elleri patlarcasına alkışlayıp İzmir’den vekil olmaya çalıştığı zamanlarda; “Kâinatın sahibinin seçtiği lider” ifadelerine yine Ülkücü Hareketin tüm mensupları şahittir.
Zaman zuhur etmiş, Ernest Renan milliyetçiliğini şiar edinen, okyanus ötesinden kumandalı şebeke MHP’de kalkışma süreci başlatmış, ancak ellerine yüzlerine bulaştırmış; “dualı” olan bu hareket büyük bir badire atlatmıştır.
Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, o zamanlarda 17/25 ile FETÖ’nün ayyuka çıktığını ve kendisine kabuk arayan bir “kaplumbağa” misali çabaladıklarını öngörmüş ve uyarmıştı.
“Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben” diyerek yola çıkan Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin izinde biz Ülkücülere düşen görev; kendisine şu zamanlarda siyasi kabuk da bulan bu kaplumbağaları ters çevirmektir.
Bakalım ters dönen kaplumbağanın imdadına kim yetişecek?