Öyle embesiller var ki, hangisiyle uğraşacağımızı, hangisine lâf yetiştirip, hakîkâte teslim olmalarını sağlayacağımızı şaşırdık!p
Adamın, dâvâdan, en son alınmak istenen menzilden haberi yok, dünden, bugünden, yarından haberi yok! Eline alıp üç kitap sayfası çevirmemiş, göz dâhi gezdirmemiş o kitabın sayfalarına, Siyon propagandasına altı yönden açıklığı yetmemiş gibi bir de
geriden, yedinci yoldan algı- vergi kanalı peydâh etmiş kendine.. sonra çıkıyor dâvâ, parti, Lider, teşkilât, doktirin allâmesi kesiliyor başımıza! Ve bize bizden olmayan başlar arama turlarına çıkıyor.
İyi, hoş diyeceğim de, bari hak dese, haddi bilse!
Ne gezer!..
Güyâ senden benden herkesten iyi dâvâ adamı, referans olarak aldığı ve topluma sunduğu ne kadar kişi varsa hepsi güyâ savunduğu dâvâsına söven menfaat kıbleli tipler!..
Daha önce de defalarca yazdım, kim bize daha güzel söverse ya da sövmüşse, bizim için en değerli odur diye ves'selâm...
Şu meşhûr darb-ı mesel var ya, hani şu Deve'li, Diken'li olan.. doğru ha!..
Dünyasından habersiz embesil, her gittiği kapıya dönüp söven birini Lider'e sövmek adına referans alıyor ve sonra ben de bu dâvânın mensubuyum diyor ya işte ben ona yanıyorum!..
Ey dâvâsının kaygısını yüreğinin derinliklerinde duyup, hisseden hak dâvânın neferleri, gönül erleri Ülkücüler!
Hakikât hak olduğu için savunulur.. birilerine taraf olununca hakikât değişmez canlar...
Birilerine duyduğunuz öfke, aslâ imânınızın önüne geçmesin!
Cennet mekân Seyyid Ahmet ARVASİ(K.S.) Hazretleri; "Ülkücülük bir istismar meselesi olmamalı." demiş. Evet Ülkücülük kesinlikle istismar meselesi olmamalı.. Oldurulmamalı da aynı zamanda!
Bu Abdurrahim Karakoç'u referans alırken ölçünüz onun Ülkücülüğü mü?
MHP'den gitti sövdü, BBP'den gitti sövdü.. AKP de mevta oldu...
Birilerine düşmânlık edeceğiz derken, eğer gerçekten inanmışsanız, sizin bütün inandıklarınıza sövmüş olanları referans göstermeyin, adil olun zirâ bu dünyadan sonra ebedi bir dünya var, orada hesap var, mizan var, ceza var.. Yapmayın, adil olun ki, size de adil olunsun... Hak varsa söyleyin, yok yoksa gümân ayak kaydırır!...
Fazla uzatmadan, konuyla ilgisi hasebiyle, bir başka yazımızın son bölümünü buraya alalım ki, belki konu daha iyi anlaşılır hale gelir.
"Enteresan bir topluluk olduk ne yazık ki! Hani balık hafızalı diyorlar ya, balık kadar bile hafızamız yokmuş gerçekte!..
Birileri, hâinlik edenlerin ihânetlerine geçmişten kılıf uyduruyorlar... Şuna kesinlikle emin olun ki, onların asıl derdi bu hâinleri savunmak değil, yarın yapacakları kendi ihânetlerine şimdiden kılıf hazırlamaktır!
Bıraksınlar bu büyük ülkü devleri ayaklarını da, adamlarsa adam gibi davalarına sahip çıksınlar! Kim yanlış yapıyorsa erkek gibi, hesapsız, kitapsız, dansöz gibi kıvırmadan karşısına dikilip hesap sorsunlar!..
Yok o oymuş da, bu buymuş da...
Dün dünde kaldı! Kişi dün de yaşadığıyla kalmadı efendiler!..
İnsanoğlu sürekli bir tekamül ve değişim hâlinde... Hayat dün de sabit değildi, bu gün ve yarında devam ediyor ve insan her ân farklı bir yaradılışla yaşantısına devam ediyor.
Yâni, imtihân beşikten mezara kadar!..
Yâni, sorular dün soruldu, cevâplarınızı verdiniz, sınavı
kazandınız, hayat orada noktalandı, artık mesül değilsiniz değil!..
İmtihân mezara kadar devam ediyor unutmayın!.. Ve herkes mezara kadar olan her hâl-ü ahvâlinden mesül ve sorguya çekilecek!..
Ben elli kapı gezeyim, Ülkücülüğümün bana verdiği özelliğimi
pazarlıyayım, bütün sermaye mi bitireyim, bu kadar harcamama rağmen bir halt olamayayım, ama halâ ısrarla her puslu havada pazarlamacılığa soyunayım.. oh ne alâ bir dünya!..
Tabii ve elbette alâ olur, niye? Çünkü içinde varlık bulduğum toplumda benim gibi olan ve beni her halukârda savunacak çıkara ülkücü çok nasılsa... Öyleyse satışa ve ülkücü düşmanlarıyla bir olup, bu ülkücülere vuruşa devam!
Bu vurgun da, Ülkücüler ayıkana kadar ne vurursak kâr!
Vurmaya devam...
İlhami ERDOĞAN
(Ozan İlo)